Kürt aydınları ortak tutumu tartışıyor-3

Tarihçi Bradost Mîtanî, ‘İşgalcilerin planlarını tanımayan ve sadece kendi çıkarını gözeten kişi sahte bir aydındır’ sözleriyle, Kürdistan'ın tüm aydınlarının işgale ve işgalcilerin planlarına karşı halkını bilinçlendirmesi gerektiğini vurguladı. Mîtanî, aydınların toplumun her türlü faaliyetinde aktif bir şekilde yer alması gerektiğini ifade etti.

Kürt aydınları ortak tutumu tartışıyor-3
8 Aug 2024   05:20
HABER MERKEZİ
CÎHAN BÎLGÎN

Rojavayê Kurdistan'dan Tarihçi Bradost Mîtanî, Kurdistan’a yönelik işgal planları ve Kürt siyasi partilerinin birliğinin önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

‘KÜRT HALKI UYANINCA, DEVRİM GERÇEKLEŞTİ’

Tarihten bu yana devrim ve serhildanların Kürtlerin uyanmasıyla geliştiğini hatırlatan Tarihçi Bradost Mîtanî, “Türk devleti tarih boyunca daima Kürt davasının düşmanı olmuştur ve onları köle yapmak istiyor. Ancak Kürtler buna karşı uyanınca devrimler gelişti. Bunların en yakın örneği, Kurdistan özgürlüğünü savunan PKK'nin kuruluşudur. Halkların kardeşliği ve demokratik ulus çatısı altında Kürtlerin davası kazanma yolundadır. Dolayısıyla Türk devleti, bu devrimi kendi ırkçı hedeflerine yönelik bir tehdit olarak görüyor. İktidara gelen pek çok Türk başkanı, 'Kürtlere ait bir çadır Ayda bile varsa, yıkacağız' diyerek bu durumu ifade ediyor. Pratikte de bu düşmanlığı sürdürmektedirler" şeklinde konuştu.

‘KÜRTLERE KARŞI ÇEVRE REJİMLERLE DENGE KURUYOR’

Bradost Mîtanî, Türk devletinin Kürtlüğü yok etmek için Kurdistan'ın dört işgalcisiyle (Türkiye, Irak, İran ve Suriye) denge politikaları içerisine girdiğini vurgulayarak, "Türk devleti Bakur ve Rojhilatê Kurdistan’ın uyanışına, Rojavayê Kurdistan statüsüne ve Başurê Kurdistan’ın özgürlüğüne karşıdır. Dolayısıyla Türkçü devlet, çevre rejimlerle denge kurarak Kürt halkının özgürleşmesini engellemeye çalışıyor. Ne yazık ki kapitalist ve çıkarcı devletler insan haklarından yana değiller ki Türk devleti ile insan hakları konusunda anlaşma ve yasalar çıkarsın. Aksine işgale destek çıkıyorlar ki, Türk devleti bu saldırı ve vahşeti Kürt halkının başına getiriyor. Bu işgalcilerin Kurdistan topraklarına ve Kürt halkının haklarına yönelik planları ve hedefleri her zaman örtüşmektedir. Mevcut imkânlar neticesinde bazen bu planları onlara çelişkili gelebilmekte ve amaçlarına ulaşamadıklarından Kürt halkı davasının hizmetine girebiliyor” dedi.

KURDİSTAN’DA KAZANIM FIRSATI

Mîtanî, Kürt halkının önündeki fırsatları “Ot taş altında kalmaz” deyimiyle ifade ederek, 4 parça Kurdistan’da yürütülen mücadeleye dikkat çekti. “Bugün önümüzde büyük bir fırsat var. Örneğin, Başur’da bir statü mevcut; aynı zamanda PKK’nin çıkışı halk üzerinde ve uluslararası alanda büyük bir etki yarattı. Rojava’da zaten bir devrim yaşanıyor. Bakurê Kurdistan’da ise korku duvarları yıkılıyor, zindanlarda tutsaklar direniyor ve Kürt dili artık üniversitelerde görülmesi için savunuluyor. İşgalci rejimler, Kürt halkına karşı faşist politikalar izlese de, zamanla zayıflayan bu faşizm, Kürt halkının daha fazla uyanmasına ve davasına ulaşmasına neden oldu. 'Kürtler dağlı Türklerdir' sözü artık yerini tutmuyor. Erdoğan, siyasi olarak ne kadar cani olsa da sürekli yenilmektedir. Bazı devletlerin Kürtlere yönelik tutumlarını değiştirebildik. Bizler güç olacak bir aşamaya vardık.”

 

‘PLANLARA KARŞI KÜRT EVİ ÇATISINDA BİRLEŞİLMELİ’

Mîtanî, Kurdistan'a yönelik geliştirilen yeni planların boşa çıkarılması için Kürt evi birlikteliğine vurgu yaparak, “Erdoğan, Misak-ı Milli amacına ulaşmak için her türlü girişimde bulundu. Bu politikalarında kırıldılar, şimdi de Suriye rejimi ile bir anlaşma yapma peşindeler. Amaç, Özerk Yönetimi zayıflatmaktır. Evet, bir tehlike var, bunu halkımıza gösterebilmeliyiz. Tüm siyasi partiler, bu kirli politikalara karşı Kürt evi birlikteliğine dönmeyi esas almalıdır. Kürt evi birliği, en önemli ve gerekli şeydir. Aydınların da yer alacağı Kurdistan Ulusal Kongresi’nin yapılması gerekiyor. Ulusal Kongre mevcut ancak ne yazık ki tüm Kürt tarafları katılmadığı için zayıf kalıyor. Eğer ulusal bir kongre gerçekleşirse, güçlü bir yapı oluşturulur. Gerilla, YPG-YPJ ve Peşmerge gibi güç ve savaşçılarımız kongre çatısı altında örgütlenecektir” diye belirtti.

‘BİRLİK OLAMAMAK DÜŞMAN VE İŞGALCİLERİN HİZMETİNE GİRER’

Kürt birlikteliğinin oluşmamasıyla doğabilecek sonuçlara da değinen tarihçi Mîtanî, “Maalesef bazı siyasi partiler birliğe yanaşmıyor. Birlik ve iktidarlarını kaybetmekten korkuyorlar. En büyük zarar, bu duruşlarının düşmanların ve işgalcilerin hizmetine girmesine neden olmalarıdır. Örneğin, Rojava’da Kürt evi birliği oluşturulmadığı için bazıları direnerek büyük bedeller ödedi, bazıları ise işgalcilerin saflarında yer aldı. Kürt evi parça parça olduğu için Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî işgal edildi. Eğer partilerimiz birlik olursa, Ninova'nın yöneticisi olabilirler. Eğer YNK ve KDP bir araya gelirse, Kerkük’ü Kurdistan yapabilirler. Ne yazık ki, bazı Kürt partileri, Kerkük’te Türkiye’ye bağlı Türkmenleri ve faşist Arapları desteklemektedir” şeklinde konuştu.

‘PARTİLERİMİZ, GERİLLAYA KARŞI TÜRK DEVLETİYLE BİRLEŞMEMELİDİR’

Mîtanî, KDP’nin işgalci Türk askerlerinin Başurê Kurdistan’a yerleştirilmesine onay vermesine tepki göstererek, “Biz Rojava’da istikrarın bozulmasına ve Türk ordusunun saldırılarına karşı direniyoruz; maalesef Başurê Kurdistan’da ise binlerce asker konuşlandırılmış durumda. Onların Başurê Kurdistan’a gelmesi, Kürtçü bireylerin aleyhinedir. Kürt partilerimiz bunu bilmelidir. Başur’da bağımsızlık var, çıkarını koruyor ancak Türk devletine alan tanımamalıdır. Bu durumu bilmeleri ve gerillaya karşı Türk devletine yardım etmemeleri gerekiyor” dedi.

‘AYDINLAR TOPLUMUN HİZMETİNDE OLMALI’

Tarihçi Bradost Mîtanî, “Aydınlar, duygu ve inançlarıyla yurtsever olmalı, çıkarcı olmamalıdır.” sözleriyle bu dönemde aydınların rolüne dikkat çekti. Mîtanî, “İşgalcilerin bu siyasetini anlatmaları gerekir. İşgal edilen kentlere karşı nasıl sessiz kalabilirler? Ne yazık ki, hala bazı aydınlar ‘Efrin işgal altında’ bile demiyorlar. Gerçekler ortada; düşman Kürtleri yok etmek istiyor. Buna karşı sessiz kalan aydınlar, ne aydınıdır? Her türlü faaliyette aydınlar yer almalıdır. İşgalcilerin planlarını tanımayan ve sadece kendi çıkarını gözeten kişi sahte bir aydındır. Aydınlar topluma hizmet etmeli, göç etmemeli, işgalcilerin planına dahil olmamalı. Aydınların birincil görevi, kazanımları korumaktır” diye konuştu.

(rd)  

ANHA