​​​​​​​‘Önder Öcalan'ın özgürlüğü için ne gerekiyorsa yapacağız’

Reportaj Summay

​​​​​​​‘Önder Öcalan'ın özgürlüğü için ne gerekiyorsa yapacağız’
9 Jun 2022   00:56

Önder Abdullah Öcalan’ın fiziksel özgürlüğü için kadınlar tarafından başlatılan "Öcalan’a Özgürlük için Nun İnisiyatifi’ koordinatörü ve başkanı Sosin Şoman, Önder Öcalan'ın kadın haklarını öncelediğini ve felsefesinin büyük bir bölümünü kadınlara adadığını söyledi.

Ortadoğu ve Afrika'daki kadın aktivistler tarafından başlatılan "Öcalan’a Özgürlük için Nun İnisiyatifi" Önder Öcalan'ın düşünce ve felsefesini, ezilen halklar için mücadelesini tanıtmayı ve yaymayı amaçlıyor.

Konuyla ilgili olarak ajansımız  "Öcalan’a Özgürlük için Nun İnisiyatifi" koordinatörü ve başkanı Sosin Şoman ile bir röportaj gerçekleştirdi. 

* Öncelikle, "Öcalan’a Özgürlük için Nun İnisiyatifi"nin ne anlama geldiğini açıklar mısınız?

Arapça'da N harfi kadınlar için özel bir harftir. İnisiyatifimiz kadınların başlattığı özel bir inisiyatiftir. Bu mücadeleye ve Önder Abdullah Öcalan'ın gördüğü zulme karşı, Türk makamlarının Öcalan'a karşı aldığı önlemlere ve uluslararası komploya inanan birçok Ortadoğu ve Afrika ülkesinden kadın aktivist bu inisiyatifte yerini aldı.

Önder Öcalan, kadın hakkında düşünerek düşünce ve felsefesinin büyük bir bölümünü kadınlara adadı. Kadınlara özel bir bilim dalı yarattı ve o da jineolojidir. Bu yüzden Önder Öcalan'ın iyiliğinin küçük bir kısmını bu girişimle geri getirmek istedik.

*Sizin için bu inisiyatifi başlatmış olmak neden önemli?

Erkeklerin talepleri büyük ölçüde çıkarlara dayanır, ancak kadınlar hem duygusal hem de nesneldir. Bu iki kavram arasındaki çelişkiye rağmen, kadınlar arzuları veya tutumlarıyla kendi çıkarlarını talep etmezler. Bu nedenle Önder Öcalan için bu girişimi başlatmayı acil bir ihtiyaç olduğunu gördük. Bu adaletsizlik sadece Kürt halkına değil, önderine de yapıldı.

Kimlik, ırk ve dil arasındaki bağlantı insan haklarıdır ve biz kadınlar olarak, özellikle Ortadoğu ve Afrika'da, en doğal hakkından mahrum bırakıldığında baskıyı iyi biliyoruz.

Bu temelde Önder Öcalan'ın gençlik vurgusunun canlanması için bu girişimi duyurmayı gerekli gördük. Türk makamlarına, ister yasal ister sosyal olsun, tüm meşru yöntemlerle, kongreler ve Avrupa İnsan Hakları Komiteleriyle toplantılar düzenleyerek Önder Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için mücadele edeceğiz. Amacımıza ulaşana kadar mücadelemiz sürecek.

*Önder Öcalan'ın fiziksel özgürlüğü için inisiyatifiniz ne yapıyor? Kadınların Önder Öcalan'ın fikirlerine ne düzeyde? Önder Öcalan kadınların durumunu nasıl değiştirdi?

Önder Öcalan fiziksel olarak rehin tutuluyor. Ama fikirleri, felsefeleri, kitapları ve görüşleri nesilden nesile aktarılıyor. Önder Öcalan'ın fikirleri değerlidir, özellikle kadınlar için kadınların güçlü olmasını ve hakları olmasını istemekte.

Önder Öcalan'ın bu fikir ve felsefesini gelecek nesillere aktarmaya çalışıyoruz. Kadına önem veren Önderliği, önce kadınlar sonra tüm toplumlara tanıtmaya çalışacağız.

Önder Öcalan'ın fiziksel özgürlüğü için çağrıda bulunuyoruz. Çünkü fikirleri özgürdür ve nesillerin üzerinde yürüdüğü bir köprü görevi görüyor. 

*Kadınların Önder Öcalan hakkındaki görüşleri nedir?

Birçok kadın Önder Öcalan'ı tanımıyor. “Öcalan’a Özgürlük için Nun İnsiyatifi" olarak Önder Öcalan’ı mücadelemizde örnek ve önder olarak görüyoruz. Önder Öcalan, kadınların güçlü olmasını ve kendilerini korumasını istediği için bize güç veriyor. Bu fikir bizi etkiledi ve bu girişimi başlatmamıza öncü oldu.

Kuzey Afrikalı kadınların, Beyrut'ta düzenlediği kongrede Önder Öcalan'ı bizzat ben tanıdım. Önder Öcalan'ın fikirlerinin yer aldığı kitaplar bana sunuldu, onun fikirlerini okuyarak tanıdım. Düşüncelerinin Givara'nın fikirlerine benzer ve yakın olduğunu fark ettim. Önder Öcalan’ı seviyorum ve ona hayranım. Dil ve kimliğe bağlı olmanın, başka bir konuda açık olmamanın önünde engel olmadığını ispat etti. 

*Önder Öcalan'ı tanıdıktan sonra, sizce örgütlenmelerine engel olan politikaların ortadan kaldırmak için kadınların neye ihtiyacı var? Sizce gücün kaynak ve ölçüleri nelerdir?

Bir kişi kadının statüsünü, kimliğini ve haklarını tanımadan önce, kadınlar kendilerini, haklarını, kimliklerini tanımalıdır. Ne yazık ki kadınlar bu konuda bilinçsiz ise, kendini birine bağımlı ya da ihmal edilmiş bulursa haklarını elde edemez. Bu durumda inanç, başka bir adam veya kişi bu hakkı vermeden kendi hakkını kendi mücadelesi ile almalıdır.

Hak verilmez, hak zorla alınır. Bu yüzden dünyadaki özgür hareketlerin haklarını devrim, kongre, kalemler, silahlar ve daha birçok barışçıl ve barışçı olmayan yolla kazandıklarını görüyoruz. Kadınlar davalarına inandıklarında savaşabilirler. Savaş, yüksek bir yere ulaşmak ve kendini kanıtlamak için sözlü veya bilimsel yol olabilir.

Kötülüklere ve sosyal paylaşım sitelerine rağmen, ancak güç noktası; bilginin yayılması ve hızlı paylaşımı. Bu yetenek sayesinde kadınlar entelektüel fikirlerini, özel durumlarını veya haklarını yaydılar. Bir diğer güçlü nokta ise kadın dernekleri ve örgütlerinin sürekli gelişmesi ve haklarını talep etmesidir. Kadınlar genellikle şu anda toplumda bilgili ve aktif bir kadın olmamayı kabul etmiyorlar.

*Önder Abdullah Öcalan’ın davasına dönük uluslararası yaklaşımları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Uluslararası yaklaşımlar ve politikalar komplocu politikalardır. Türkiye, mahkumların, özellikle de siyasi mahkumların haklarına saygı duyan uluslararası anlaşmaların ve dünya medyasının bir parçasıdır. Avukatlar ve ailelerle yapılan görüşmelerin yanı sıra diğer birçok doğal hakka da önem veriyorlar. Türk makamları, özellikle Önder Öcalan'a karşı bu anlaşmaları imzaladı ve ihlal etti. Bu ihlallere karşı uluslararası politikalar nerede? Bu anlaşma ve anlaşmaların mekanizmasını uygulamak için komiteler nerede? Ne yazık ki, hiç yoklar.

Büyük devletler çifte standart politikalar uyguluyor. Bu konuda bir ilişkisi varsa büyük bir nezaket gösteriyorlar. Ancak değilse, ağızları kapatma ve ihlalleri görmezden gelme politikaları izleniyor. Kürt halkı ve Kürt halkının savunucusu Önder Abdullah Öcalan örneğinde olduğu gibi. Ancak Önder Öcalan dünyadaki tüm ezilen halkların ve azınlıkların savunucusudur. Halkların statü, dil ve varoluşun belirlenmesinde haklarını elde etme mücadelesinin öncüsüdür.

ANHA