​​​​​​​Hisên Feqe: Kürdistan Özgürlük Hareketi parçalanmışlığı bitirdi

Reportaj Summay

​​​​​​​Hisên Feqe: Kürdistan Özgürlük Hareketi parçalanmışlığı bitirdi
3 Jun 2022   03:49

Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin parçalanan Kürt halkını yekvücut haline getirdiğine dikkat çeken Hisên Feqe, “KDP Türk devletinin esiri olmuş durumda. KDP’nin bu politikaları Kürt halkına çok şey kaybettirdi” ifadelerini kullandı.

Yazar ve siyasi aktivist Hisên Feqe, KDP’nin aşiretçilik üzerine inşa edildiğini, Kürt halkının umutlarını ve özlemlerini karşılayamadığını, ekonomik açlığını gidermek için bu aşiretçiliği güçlendirmek istediğini söyledi.

Hisên Feqe, ANHA'ya verdiği röportajda, Başûrê Kurdistan bölgesinin hükümetine ve parlamentosuna KDP’nin öncülük ettiğine dikkat çekerek, KDP’nin son yıllarda dolara bağlı çökmüş bir Kürt kişiliği inşa etmeye çalıştığını ifade etti.

Röportajın içeriği şöyle:

*Türk devleti, Kürt davasının varlığını inkar ederek yıllardır Kürtlere saldırıyor. Kürdistan Özgürlük Hareketi ise 50 yıldır Kürtlerin ve Kürdistan davasının mücadelesini veriyor. Kürdistan Özgürlük Hareketi'nin mücadelesini bu bağlamda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürdistan Özgürlük Hareketi'nin başlangıçta Kürt halkının bilinçlenmesi ve kendine gelmesi üzerine kurulduğunu söyleyebiliriz.

Bu parti hukuksal ve siyasi anlamda sağ parti kavramına girmedi. Halkının elinden alınan haklarının kazanılması ideolojisinde başladı. Destekçileri de onun gönüllüleriydi. Öte yandan bazı partilerin temelini aşiretler ve aileler oluşturuyordu. Bu aynı zamanda gerçek bir parti geleneğini de oluşturmaz çünkü aşiretçilikte demokrasiye ve seçim ölçeğine dayalı partiler inşa etmenin hiçbir temeli yoktur.

Bazı entelektüel öğrencilerin oluşturduğu, yapıcı fikir ve ideolojilere dayanan PKK'nin ortaya çıkmasıyla, toplumun her kesimine ve sınıflarına ‘demokrasi’ fikri yayılmıştır. Tüm geleneksel örf ve adetleri aşmak için kadınlar, başta askeri olmak üzere siyasi hayatta ve onunla ilgili tüm faaliyetlerde yer aldı. Bu nedenle, fikirlere ve ideolojiye olan inancın, amaçlarına ulaşmak için davaya hizmet etmeye dayandığı bir tür sosyal devrimdir. Kısacası Kürdistan Özgürlük Hareketi, kendini savunma iradesine sahip tanınmış bir Kürt insanı yaratmıştır.

Bu partinin, NATO'nun en güçlü ikinci devleti olan faşist Türk devletine karşı halen sürmekte olan direniş mücadelesi de bunu gösteriyor.

*Türk hükümeti, ‘En iyi Kürt ölü Kürt’tür’ paradigmasında ısrar ediyor. Ancak bazı Kürt güçlerinin Türk devleti ile işbirliği yaptığını görüyoruz. Bu işbirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz ve davaya ve Kürt halkına etkisi nedir?

Türkiye için ‘En iyi bir Kürt, ölü bir Kürt'tür paradigması,  sadece bedenin ölü olması değil, aynı zamanda ruhun da ölmesini ve iradesini Türk devletine teslim etmesini istiyor. Bedenini satan Kürt’ü görünce elbette bundan faydalanmaya çalışıyor. Bunları diğer Kürt kardeşlerine karşı kışkırtıp amacına ulaşmaya çalışıyor.

Türkiye ile bu konuda bir işbirliği her yerde Kürt halkının çıkarına olmayacaktır. Sadece Kürt emeğinin yayılması ve Türk faşist egemenliğinin halkımızın kaderi üzerinde derinleşmesidir. Bu nedenle Kürt birliği, faşizmin mezarını kazmanın başlangıcıdır. Birlik olmaması halinde sadece siyasi olarak değil, Kürtler arasındaki toplumsal bölünmelerle de Kürt davasına daha tehlikeli bir etki yapacaktır ve işgalci Türk devletinin arzusu budur.

*KDP’nin tarihini de göz önünde bulundurarak siyasetini nasıl değerlendirirsiniz?

Daha önce de söylediğim gibi aşiretçilik ve aşiret yönetimine dayanan ve örneği KDP olan parti, Kürt halkının umutlarını, özlemlerini karşılayamayacaktır. Sadece iktidarını güçlendirmek istiyor. Bu da petrolden kaynaklanan ekonomik açlığını gideriyor.

Paranın kölesi olmalarına neden olan bu politika özellikle 2003’te ABD’nin Irak’a müdahalesiyle tam anlamıyla pratiğe geçti.

KDP 1990'lardan beri Kürdistan'ın bir bölümünü yönetiyor. Bu hakimiyet birçok süreçten geçti. Bu süreçlerde KDP, Kürt kardeşlerine karşı tüm Kürt düşmanlarıyla işbirliği yaptı.

Bunu yaparken aynı zamanda iktidarını korumak için çalıştı. 2003 yılından sonra KDP, Başûrê Kurdistan bölgesinin yönetimini ve parlamentosunu devralmış ve bu yıllarda doların kölesi olmuş zayıf bir Kürt figürü oluşturmaya çalışmıştır.

Başûrê Kurdistan halkına kendi kendine yeterlilik ve iş imkânı sağlayacak hiçbir altyapı, ekonomi ve sanayi inşa etmemiştir. Başûrê Kurdistan halkının yıllar içinde kurtardığı iç zenginliğine ve imkanlarına rağmen bu parti, inşaat özelliğini de kaybetmiş olan Başûrê Kurdistan bölgesinde, Türk şirketlerini güçlendirmeyi ancak başarabilmiştir.

Böylece bu zayıf ve bağlantılı münasebetin esiri oluncaya kadar her bakımdan Türk kuvvetlerine teslim olmuştur.

Bu nedenle Erdoğan, suyunu kesmek ve onları açlıktan öldürmekle tehdit ediyor. Partinin referandum sürecinden sonra Kerkük de dahil olmak üzere Başûrê Kurdistan'ın geniş bölgelerinin Kürtlerden ayrılmasına yol açan politikalarına ek olarak bu partinin Şengal’deki Êzidîleri terk ettiğini ve binlerce Êzidî’yi öldüren ve yerlerinden eden DAİŞ'in vahşeti ile karşı karşıya bıraktığını unutmayalım.

*KDP Kürtlere karşı savaşın bir parçası haline geldi. Türkiye'nin Özgürlük Mücadelesi’ne yönelik saldırılarına "terörist" olarak yanıt verdiğini söylüyor. Kürtler ve dostları PKK'nin adını "terör listesinden" çıkarmaya çalışıyor. KDP neden kasıtlı olarak PKK'nin "terörist" olduğunu söylüyor ve amacı nedir?

Bu şaşırtıcı bir şey değil. Sorunuzda belirtildiği gibi bir düşman olarak gördüğünde sadece mermiler öldürmüyor. Kelimeler mermilerden daha ağır olabilir.

Bu parti Başûrê Kurdistan bölgesinin kapılarını düzinelerce Türk üssüne açtığında, Başûr bölgesi ve şehirleri, Türk istihbaratının rahatlıkla hareket ettiği alanlar olarak görülüyor.

Türk istihbaratının ve Hewlêr'deki Türk büyükelçiliğinin birçok siyasi dava ve son kararları hakkında karar verdiği yer konumundadır.

Bu partinin medyası, Türkiye'nin özel savaş dairesi tarafından yönetiliyor. Faşist Türk devletinin kavramlarını ve diyaloglarını kullanmalarının şaşırtıcı olmaması gerekiyor.

Bu bağlamda KDP'nin 2014 yılına kadar ABD'nin terör listelerinde olduğunu da unutmamak gerekir. Ne bir Kürt ne de PKK onun terörist olduğunu söylemedi. KDP’nin amacı, Türk hükümetini tatmin etmek ve elde ettiği zenginlik kaynaklarını korumaktır.

*KDP'nin Türk devletiyle doğrudan işbirliği var ama birçok Kürt partisi, kendisine Kürdüm diyen güçler ve aydınlardan da gerekli tavrı göremiyoruz, sizce neden?

Bütün partiler KDP'ye bağlıdır ve bu partiden kazanç sağlayanlar elbette KDP gibi konuşması ve davranması da normaldir. Ama bazı Kürt ve Kürdistan partileri var bu siyasete karşıdır.

YNK ve birçok Rojava partisi öyledir. Bu tarihte de hatırlanır. Ancak bazı aydınlar bu yolda değildir. Bunlardan KDP'nin yaklaşımlarına karşıdırlar ve gri kısmı iki türe ayrılmıştır.

KDP'den fayda sağlayanlar ve KDP'ye tavırlı, karşı olanlar. Çünkü onlar sadece PKK'ye karşıdırlar. Bu aynı zamanda birçok sebebin doğmasına neden oluyor. Aynı zamanda daha fazla konuşulabilecek bir konudur ve bu konunun sorumluluğun büyük bir kısmı bize aittir.

Bu yüzden aydın kesimleri kucaklayamadık ve gerekli faydayı sağlayamadık.

*KDP'nin işbirliğini, Kürt halkının ve Kürdistan'ın isteklerine karşı çıkma politikasını durdurmak için mevcut talep nedir?

Referandum deneyiminde Türk devletinin açık düşmanlığından ders almayan parti, hiçbir zaman ders almayacaktır. Hayatını veren kişi, halkının davasını temsil etmek için canını gerçekten verendir.

Bu sözleri söylediğimizde bu partinin iktidarından ve yetkililerinden bahsediyoruz. KDP'nin siyasetinde değişiklik yaratmak zordur.

Kürt varlığına karşı KDP’nin bu işbirliğini sınırlandırmak için ulusal güçler ve Başûrê Kurdistan halkı dışında hiç kimse KDP’nin politikalarında değişiklik yaratamaz.

(rr)

ANHA