Küresel ve yerel güçlerin çatışmaları ve yeni dizayn 

Küresel ve yerel güçlerin çatışmaları ve yeni dizayn 
12 Aug 2021   05:22

Elî Welat

Ağır ve kritik bir süreçten geçtiğimiz bugünlerde, elbette olup bitenler geçmişten ayrı tutulamaz. Birbirlerinin devamı olup yeni gelişmeleri doğurmaktadır. Bu süreçten anladığımız, yaratıcı taktiklere ve fikir-felsefeye sahip olanların olumlu sonuçlar alıp kalıcı olduğu ve ayrıca tesir gücüne sahip olduğudur. Bu sebeple her güç çıkarları çerçevesinde çaba içinde oluyor.

Bu zamanda en önemli ve kaçınılmaz şey, mevcut sorunların çözülmesidir. Elbet 5 bin yıldır insanlık ve doğanın başına bela olan bu sistemin de sonu gelecek. Bu sistemin bekçiliğini yapanlar bu tehlikenin farkında oldukları için bugüne dek insanlık değerlerini ihlal edip umutsuz bırakarak, hayattan kopararak, aynı zamanda doğadan uzaklaştırarak talan ettiler.

EN MÜHİM ŞEY NEDİR?

Zaman eskisi gibi değil, kötülük artmış olsa dahi haber alma ve bilme imkanlarının gelişmesiyle bu orantısız, insanlık ve doğa karşıtı eylemlere hiç kimsenin tahammülü kalmadı. Bu bağlamda, egemenler de şunu iyi biliyorlar: ‘’Yalanları ortaya çıktığı için kimse onlara inanmıyor.’’ Bir başka atasözünü hatırlayalım: “Arif’e tarif gerekmez” Yaşadığımız günlere baktığımızda insanlığı hangi aşamada görüyoruz? Egemenler, silah ve teknik ticaret amacıyla kirli çıkarları önceleyerek, devletler ve farklı etnik ve dini kesimler arasında savaş çıkartıyorlar. Bu sebeple milyonlarca insan yurtlarından göç ediyor, aç ve susuz bir halde yollarda perişan olup can veriyor. Yaklaşık 100 milyon insanın göçmen olarak, bir anlamda bir başkasının kapısında köle standartlarında yaşadığını biliyoruz. İnsanlar doğanın türlü imkanlarına rağmen, yeryüzünde açlık içinde yaşıyor.

Uzmanlar, küresel hava sıcaklıklarının yükselmesiyle sınır tanımayan bir yangın felaketinin başladığını belirtiyor. Şu anda dünya coğrafyası yangınlarla boğuşuyor. Biliyoruz ki, bazı yangınlarda birileri kendi kirli çıkarlarının hesabını yapıyor ve bazı yangınlar da düşmanlık amacıyla çıkarılıyor.

Rusya’da, 144 bölgede 1.3 milyon hektar alan yandı ve dünyanın birçok yerinde tehlike devam ediyor. Amerika’da, 82 tanesinin hala devam ettiği 13 eyaletteki yangınlarda 1.7 milyon hektar alan her şeyiyle yangına teslim oldu. Hormonlu gıdalar dünyanın her yerinde tüketiliyor. Doğal su kaynakları tükenmek üzere ve hava kirliliği de insanları zehirlemeye devam ediyor. Bu şekilde doğanın, aynı zamanda canlıların ve insanların da kimyası bozuluyor. Birçok hastalık buna bağlı olarak gelişiyor. Bunlardan bazıları şeker hastalığı, AIDS, kuş ve domuz gribi, covid 19 vb.

Şüphesiz, sürdürülemeyecek bu duruma bir çare bulunmalı. Mızrak çuvala sığmaz da denilebilir. Geçtiğimiz aylarda, 14 Haziran 2021 tarihinde NATO Yüksek Toplantısı Brüksel’de düzenlendi. Ardından Biden ve Putin Cenevre’de bir araya geldi. Egemen güçler arasında açık ve kapalı buna benzer birçok toplantı gerçekleşti. Elbette takip ettiğimiz kadarıyla bu toplantılarda planlar da yapıldı. Bu planlamaya göre, yeni dizayn nasıl olacak, bu dizaynda güçler çıkarlarını nasıl koruyacak, bu sefer kim yeni düşman olacak ve özgürlükçü hareketler nasıl engellenerek liberalize edilip kontrol altına alınacak gibi sorular öne çıktı.

Bu planlamaların tarihteki örneklerini de düşünürsek, insan da tarih boyunca atlattığı badireleri göz önüne alıp dünyanın nasıl egemenler arasında bölüşülüp paylaşıldığını tahmin edebilir.

Dünyadaki siyasi gelişmeler de bu planlamaların dışında değil. Tunus, Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan ve dünyanın birçok yerindeki gelişmeler örnek verilebilir.

Arap Bahar’ından sonra Türkiye, Tunus’a bir rol verdi. Bu rol gereği onlar da Mısır’daki Müslüman Kardeşler gibi kabuklarına sığmadılar. Elbette çıkarları çerçevesinde hırsızlık, talan ve insanlık dışı uygulamalara imza attılar. Atatürk’ün hocası nasıl Hitler ise, İhvancı Nahda’nın da Erdoğan’dır. Tunus yeniden el değiştirecek. Sermayenin egemenliğine göre dizayn edilmesi gerek. Erdoğan ve Katar bu değişimden yana değiller çünkü sıra onlara gelecek. Aynı zamanda Erdoğan’ın çevresi zamanla daralıyor.

Afganistan da, jeo-stratejik ve jeo-politik konumuyla ve günümüzdeki durumuyla dünya gündemini daha fazla meşgul edecek. Önderliğin ta o zamandan kabul etmediği Sovyet işgaliyle bilinen Afganistan, önce Rus-Taliban, ardından NATO-ABD ve Taliban savaşlarına sahne oldu. İşte Erdoğan da bugün, kendini kurtarmak için suya atlayan balık gibi Taliban’ın ayaklarına sarılıyor. Aynı ideolojiden olduklarını söylüyor. Emperyalist güçler Erdoğan’ı ve bu durumu nasıl kullanacak?

EN ÖNEMLİ SORUN

Yeni dizaynda, Çin, İran ve Rusya karşısında Avrasya nasıl değerlendirilecek? Baskı altındaki Uygurlar Çin’e karşı nasıl kullanılacak? ABD, İngiltere, Almanya, Rusya, Çin, bu konularda görüşmeler gerçekleştirip söz veriyorlar, birbirlerine diplomatik dille uyarı ve mesaj gönderiyorlar. Ben diyorum ki, bu hamur daha çok su kaldırır.

Kürt Özgürlük Hareketi de bu yeni dizaynın dışında değil. Olumlu ya da olumsuz, atılan adımlar birebir Kürtleri de içine alıyor. Kürt Özgürlük Hareketi, yeni paradigmasıyla önde gelen aktörlerden olup aynı zamanda birçok proje ve plana sahiptir. Halklara, kadınlara ve gençlere umut ve gelecek olan Özgürlük Hareketi, sahip olduğu paradigmayla sistemin dışında duruyor. Bununla beraber halkların kardeşliğinin de kendi topraklarında örneğini sunuyor. Paradigma hem bu iktidarcı ve zulümkar düzenden zarar gören halkları içeriyor hem de doğayı koruyor.

Diğer taraftan özgür insan ve özgürlükçü hareketin mimarına karşı da insanlık dışı ve çok ağır bir tecrit uygulanıyor. Ayrıca dört parça Kürdistan’da Kürtlere ve Kürt dostlarına karşı büyük bir baskı var. Gerillaya olan saldırı gibi, halkın maddi ve manevi değerlerine, doğamıza, şehitliklere yapılan saldırılar bu egemen güçlerin planları dışında değil. Bu gibi insanlık dışı pratik sahibi aktörlerin isimlerinin bir önemi yok çünkü aynı zihniyeti paylaşıyorlar.

Varlık ve yokluk savaşı verdiğimiz bu günlerde, Önder Apo, özgürlük mahkumları, gerillalar ve Kürt halkı eşi benzeri olmayan bir direnişi sürdürüyor. Bu süreç bizim geleceğimiz kadar dünyadaki halkların geleceğini belirleme yönüyle de çok önemli.

KDP SİYASETİNİN GERÇEĞİ

İşgalci ve faşist Türk devletinin yenilgiyle yüz yüze hali ortada. Bu sebeple ne kadar insanlık dışı ve faşist yöntem varsa uygulamaktan geri durmuyorlar. Aklına ihanete düşen KDP  de ortaklıktan çekinmeyip büyük efendi ve ağabeylerine destek veriyor. Kürtleri öldürüp yurtlarından sürgün ediyorlar, Kürdistan doğasını yakıp yıkıyorlar. En tehlikelisi de, vahşi, kapsamlı ve ince bir özel savaş yürütüyorlar.

Gerçek gün gibidir, gizlenemez. İşgalci Türk devletine ve KDP’ye büyük darbeler vuran ve her zorluğa göğüs geren, tarihi bir direniş sergileyen bu harekettir.

Bazı devletler tarafından Şengal Katliamı’nın soykırım olarak nitelenmesi dikkate değer bir gelişmedir. Bu kararın önemi şudur ki, Kürt halkı mücadeleyi yükseltirse Şengal Özerk Yönetimi’nin tanınmasıyla yeni bir aşamaya geçilebilir.

Kürt halkının artık ağır bedellerle elde ettiği kazanımları kalıcılaştırmasının ve hukuki-siyasi bir güvenceye kavuşturmasının zamanı gelmiştir. Bu temelde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin tanınması hamleleri ve Êzîdî soykırımının tanınması umut vericidir. Aynı zamanda PKK’nin ‘’terör listesinden’’ çıkarılmasına yönelik çalışmalar da aktif bir sürecin önünü açacaktır. Bu çalışmalar Önder APO’nun durumuna da olumlu etki edecektir. ‘ŞİMDİ ÖZGÜRLÜK ZAMANIDIR HAMLESİ’ de etkili ve sonuç alıcı bir şekilde yürütülecek. Biz bu gücü Önderlikten, Şehitlerden, halktan akıyoruz. Doğru yol ve hat budur.