Şiddet ve kaos sarmalındaki Suriye’ye istikrar Özerk Yönetim modeli ile gelebilir

Suriye krizi 10’uncu yılını geride bırakmasına rağmen geride kalan savaşın biteceğine dair kimsede umut yok. Uzun yıllar yaşanan savaşın yarattığı tahribat yeni bir toplumsal sözleşme ile giderilebilir. Suriye halkları için en uygun seçenek Özerk Yönetim modeli gibi duruyor.

Şiddet ve kaos sarmalındaki Suriye’ye istikrar Özerk Yönetim modeli ile gelebilir
12 Aug 2021   05:46
HABER MERKEZİ-YEHYA EL-HEBÎB

Şam hükümeti ve Suriye muhalefetinin Suriye krizinin çözümünde başarısız olması nedeniyle Suriye krizi derinleşerek devam ediyor. Yıllardır devam eden krizde yaşanan savaş ve devrimi amacından saptıran olaylar nedeniyle Suriye’nin 2011 öncesine dönmesi mümkün görünmüyor. On yıldır devam eden savaşta en az 400 bin Suriyeli yaşamını yitirdi. Milyonlarca Suriyeli ise dünyanın farklı yerlerine dağıldı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) bilgilerine göre Suriye krizinde şu ana kadar 389 bin kişi yaşamını yitirdi. Bunların 117 bini sivillerden oluşuyor. Sivillerin de 22 bini çocuk 14 bini kadınlardan oluşuyor.

15 Mart 2011’de Dera’da başlayan protestolar dış güçlerin Suriye’ye müdahale etmesine kadar uzanan uzun ve zorlu bir süreci başlattı.

‘ŞAM HÜKÜMET BÖLGELERİNDE ETNİK PARÇALANMIŞLIK ÖNE ÇIKTI’

Suriye krizinin başlamasıyla birlikte Şam hükümeti Suriye’nin tamamını hakimiyet altında tutmaya çalıştı. Elinden çıkan bazı yerleri Rusya ve İran’ın müdahalesiyle geri alabildi. Rusya ve İran’ın Şam hükümetine yaptığı yardım öylesine yapılmış bir yardım değildi. Her ikisi de Suriye’deki varlığını güçlendirmek, Suriye siyasetinde söz sahibi olmak ve buradaki hegemonyasını güçlendirmek için Şam hükümetinin yanında yer aldı.

İran’ın Suriye krizine müdahale etmesinin ardından Irak, Lübnan ve Afganistan’dan buraya sevk ettiği Şii gruplar Suriye’de etnik parçalanmışlığı hızlandırdı. Bu grupların Suriye’de etkin olmaya başlamasıyla birlikte Suriye’de sözde Suriye muhalefetine bağlı radikal Sünni gruplar ortaya çıktı. Radikal grupların etkin olmasıyla birlikte Suriye muhalefeti Türkiye ve Katar’ın çıkarlarına hizmet etmeye başladı.

Şii ve Sünni gruplar arasındaki çatışmalar Suriye’yi parçaladı. Şam hükümetinin hakimiyetinde bulunan bölgeler Şii bölgeleri olarak öne çıktı.

TÜRK DEVLETİNİN İŞGAL ETTİĞİ BÖLGELER ÇETELERİN MERKEZİ HALİNE GELDİ

Türk devletinin perspektifleriyle hareket eden Suriye muhalefeti zamanla İdlib, Halep kırsalı, Lazkiye ve Hema ile sınırlandı. Uluslararası terör listesinde yer alan Heyet Tehrir El Şam (eski Cebhet El Nusra) Suriye muhalefetinin kontrol ettiği bölgelerde hakimiyet sürdü. Bu bölgelerde sivillere yönelik büyük suçlar işlendi. 2019 yılında HRW’nin açıkladığı bir raporda Heyet Tehrir El Şam çetelerinin İdlib’de işkence yaptığının belgelerini paylaştı.

HRW’nin raporunda bir tutuklunun baş aşağı olarak uzun süre tutulduğuna yer veriliyordu. Söz konusu tutuklu yaklaşık 3 saat kadar tabut büyüklüğündeki bir odada tutulduğunu söylüyordu.

HRW’nin raporunda bir başka tutsak onu sorgulayan kişinin kendisini bir dolaba koyduğunu ve sürekli dövdüğünü söyledi. Bu yöntemi Şam hükümetinin güvenlik güçleri de kullanıyor.

HRW bir tutsağın dilinden şunları aktarıyor: “Çoğu insan sadece kollarını sallayabiliyor ve yardım için çığlık atabiliyor. Çoğu zaman çığlık atmamam için ağzımı bir şeylerle dolduruyorlardı. Çoğu zaman aklımı kaçırdım.”

KUZEY VE DOĞU SURİYE FARKLI BİR MODEL GELİŞTİRDİ

Kuzey ve Doğu Suriye’de ise Suriye krizi çok farklı cereyan etti. Bölge halkları kısa sürede birliklerini oluşturarak QSD ve Özerk Yönetim’i kurdu. QSD, bölgede terörün yok edilmesinde başat rol oynadı. Özerk Yönetim de toplumsal sözleşme çerçevesinde bölgeyi yönetti. Yerel meclislerde tüm halkların temsilcileri yer aldı.

Özerk Yönetim projesine ilişkin konuşan eski Suriye Halk Meclisi (Parlamento) üyesi ve Vaiz Mihemed Hebeş, “Özerk Yönetim demokratik Suriye projesinin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Suriye’nin geleceği için şeffaf bir model oldu. Uzun yıllar boyunca bölgede yaşayan Kürt ve Arap halkı hep merkezi yönetim tarafından ikinci plana atıldı. Hatta rejim yıllarca bu bölgeleri ‘geri kalmış bölgeler’ olarak nitelendirdi. Son yıllarda yaşanan siyasi gelişmelere rağmen bu bölgeler ikinci plana atılmaya devam edildi” dedi.

Hebeş sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölgeye hizmet götürülmesinde yaşanan sorunlar ve sosyo-ekonomik durumun kötü koşullarda olması yurttaşlık bilincini de olumsuz etkiledi. Suriye Parlamentosu’nda karar yetkisi olanlarla bu konuda ciddi tartışmalar yürüttüm. Fakat hepsi sonuçsuz kaldı. Baasçıların milliyetçi ve sorumsuz duruşları nedeniyle bir sonuca varamadık. Tüm bu nedenlerle Özerk Yönetim’in bir ihtiyaçtan doğduğunu söyleyebiliriz. Özerk Yönetim’in amacı Suriye halklarını demokratik bir sistemde eşit olarak korumaktır”

DERA VE SUWEYDA’DA ÖZERK YÖNETİM’İN KURULMASI ÇAĞRILARI

Suweyda’da Özerk Yönetim’in kurulması üzerine tartışmalar yapılıyor. Burada da bazı gruplar ortaya çıkarak hükümetin güvenlik kurumlarını etkisiz hale getirerek DAİŞ’e karşı savaştı.

Dera’da da Şam hükümet güçleri ile Dera’dan çıkmayı reddeden gruplar arasındaki kriz sürüyor. Rusya’nın da bölgede garantör misyonunu yerine getirmemesinin ardından Dera’da bir yönetimin oluşturulması sesleri yükselmeye başladı.

Horan Aşiret Meclisi de açıklama yaparak Şam hükümet güçlerinin Dera’yı askeri kuşatmaya almasını kınadı. Açıklamada Şam hükümetinin 2018’deki anlaşmanın gereklerini yerine getirmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Suriye’de merkezi yönetim döneminin sona erdiğine dikkat çekilen açıklamada, ademi merkezi bir sistemin oluşturulması çağrısı yapıldı.

Suriye Laik Demokratlar Topluluğu Suweda Koordinatörü Semir Ezam da “Suweda’dan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi modeline baktığımızda bunun Suriye için en uygun model olduğunu görüyoruz. Bunun Suriye krizini sona erdirebilecek bir proje olacağına inanıyoruz” dedi.

‘EN NET TECRÜBEDİR’

Bazı kesimlerin saldırıları ve Özerk Yönetim karşıtlığına değinen Mihemed Hebeş şunları belirtti: “Suriye’nin doğusunda olanlar muhalefetin akıllıca ve sorumluluk alması sonucu oldu. Özerk Yönetim DAİŞ karşısında başarı elde etti. Şam Hükümeti halka karşı sorumluluğunu yerine getirmediği için buradaki askeri güç DAİŞ ile mücadele etti. Şam Hükümeti halkı DAİŞ vahşetiyle karşı karşıya bıraktı. Bazı kesimler Özerk Yönetim’in bu başarısına tahammül etmedi. Bazıları da milliyetçi oldukları için Özerk Yönetim’den rahatsız oluyor. Kullandığımız yöntemlere dikkat etmeliyiz. Arapların Kürt halkı karşısındaki milliyetçiliğini nasıl reddediyorsak Kürtlerin de Arap halkına karşı milliyetçiliğini reddetmeliyiz. Bu konuda çelişki yaratmak isteyenler yargılanmalıdır.”

Mihemed Hebeş sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt halkının projesinin başarılı olmasından mutluluk duyarım. Umarım Kürdistan topraklarında yeni bir süreç başlar. Sykes-Picot’un yarattığı olumsuzlukların ortadan kalkmasını istiyorum. Çünkü Kürtler 3 ırkçı devlet arasında kaldı. Irak ve Suriye’deki Baas, İran’daki Fars ve Türkiye’deki Türk ırkçılığına maruz kaldılar. Kürtlere verilen ortak, eşit ve adil yaşam sözleri yerine getirilmedi. Herkes ezilen bu halk ile birlikte zulme karşı mücadele etmelidir.”

“Bahreyn’in ve Cibutilerin bağımsız devlet kurduğu dünyada neden Kürtlerin de bir devleti olmasın?” diye soran Mihemed Hebeş şu ifadeleri kullandı: “Ben bu ülkenin savaş ve ölümle kurulmasını istemiyorum. Ya da Suriye’nin parçalanmasını da kabul etmiyorum. Her 4 ülke demokratik teamüller çerçevesinde meclislerinde tartışarak bu kararı çıkarmalılar.”

‘TÜM HAKLARI KORUYOR’

Mevcut sistemler arasında herkesin haklarının korunduğu ve Suriye’nin birliğinin savunulduğu tek sistemin Özerk Yönetim olduğunu belirten Hebeş, “Özerk Yönetim’in son 10 yılda insanlara inşa ettiği yaşamın Şam Hükümeti’nin inşa ettiği koşullardan daha iyi olduğunu düşünüyorum. Terörün birçok yere hakim olduğu bu zorlu süreçte Özerk Yönetim kuruldu. İnsanlar bu siyasi ve toplumsal tecrübeye sahip çıkmalıdır. Özerk Yönetim de anayasal ve yasal konularda adımlar atmalıdır. Suriye halkının gerçekliğine cevap olmalıdır. Gelecekte Suriye’nin birliği ve özgürlüğünü esas almalıdır” şeklinde konuştu.

Özerk Yönetime ilişkin bazı suçlamalara değinen Mihemed Hebeş, “Şam Hükümeti’nin çökmesinden sonra insanlar güvenliklerini almak için bu projeyi inşa etti. Bu projeyi birlikte inşa eden Arap ve Kürt halklarını tebrik etmek gerekir” dedi.

Özerk Yönetim’in Şam Hükümeti ve Suriye Muhalefetiyle diyalog kurması gerektiğine işaret eden Mihemed Hebeş, “Özerk Yönetim Suriye’nin birliği, insan hakları, alt yapı konularında Şam hükümeti ile iletişim kurmalıdır. Tabi bu iletişim Baas rejiminin geri dönüşü için yapılmamalıdır. Çünkü Baas sistemi Suriye topraklarını talan etti. Suriye Muhalefeti Özerk Yönetim’in Kürtleri esas aldığını Arap halkını göz ardı ettiğini söylüyor. Türk devleti de bu söylemi destekliyor. Bu yüzden de Suriye Muhalefeti Özerk Yönetim’e karşı tutum da alıyor” ifadelerini kullandı.

Mihemed Hebeş konuşmasına şöyle devam etti: “Özerk Yönetim’de yetkili birisi olsaydım. Diyalog ve ortaklık kuracak bir komite kurardım. Muhalefet grupları ile görüşürdüm. Eğitim, tarım ve altyapıda ortaklaşırdım. Tartışmalı bölgelere ilişkin bir mutabakat sağlanmalıdır. Mevcut çelişkiler Suriye halkının çıkarlarına zarar veriyor.”

‘ÖZERK YÖNETİM İLHAM KAYNAĞIDIR’

Mihemed Hebeş Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin diğer bölgelere örnek olması gerektiğini belirterek, “Özerk Yönetim’in başarısı Suriye için bir ilham kaynağıdır. Aynı tecrübenin tüm Suriye’de gerçekleşmesine gerek yok. Çünkü demografik farklılıklar var. Her bölgenin kendisine özgün koşulları bulunuyor. En nihayetinde Özerk Yönetim tecrübesi saygı duyulması gerekilen tecrübedir. Yanlışlardan ders edinmeliyiz. Yolsuzluk nedeniyle yönetimin başarısız olmasını göz ardı etmemeliyiz. Çünkü bölge artık başarısızlık kaldıramaz” ifadelerini kullandı.

Mihemed Hebeş son olarak şunları belirtti: “İslami cemaat olarak Özerk Yönetim’in tecrübesine olumlu bakıyoruz. Özerk Yönetim bünyesinde Şehit Meşûq El-Xeznewî’nin demokratik İslam programı üzerinde çalışan din görevlilerine teşekkür ediyorum. Kitaplarımın fuara katılmasından mutluluk duydum. İslam ile birlikte demokratik toplumun kurulmasından dolayı memnunuz.”

ANHA