Türkiye'de ve Bakur’da kadınlar katliama karşı varoluş mücadelesi veriyor - Hêvîdar XALID

Türkiye'de ve Bakur’da kadınlar katliama karşı varoluş mücadelesi veriyor - Hêvîdar XALID
14 Nov 2023   03:57

Türkiye'de Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinden bu yana büyük değişim yaşandı. Bu değişimlerin sonuçları, başta kadınlar olmak üzere, tüm toplumsal kesimlerin yaşamlarını etkiledi. Türkiye'deki durumu izleyenler, Erdoğan iktidarının toplumun tüm yapı ve kurumlarına yönelik uyguladığı baskının, özel savaş politikaların ve hak ihlallerinin boyutlarını görüyor. İktidar bu baskılarıyla muhalefeti, insan hakları savunucularını ve gazetecileri kontrol altında tutmak istiyor.

AKP, başından beri laik toplumunda değişiklikler yaptı ve bu kültürü yavaş yavaş siyasal İslam'a dönüştürerek, kendi çıkarları için kullandı. Bu politikayla milyonlarca kadını başörtüsü takmaya zorladı. Ayrıca söz konusu parti, ülke genelinde dini okullar inşa ederek, eğitim bütçesiyle okullarda imam ve din öğretmeni için milyonlarca dolar ayırdı, Türkiye genelinde yüzlerce cami inşa etti.

Erdoğan başlangıçta Kürt bölgelerinde özel bir politika izledi ve popülist sözlerle, yalan vaatlerle Kürtleri kendi tarafına çekmeye çalıştı. Ancak bu çabası başarısızlıkla sonuçlanınca çeşitli ahlak dışı yollarla halk arasında kaos ve karışıklık yaratmaya çalıştı. Depremin yaşandığı bölgelerde Türkiye ve Bakurê Kurdistan'ın tüm kentlerinde toplumsal bir krizler yaşanıyor. Ancak hükümet halkın ve kadınlar için hayati önem taşıyan ekonomik ve hizmet projeleri hayata geçirme yönünde herhangi bir adım atmadı, tam tersine halk arasında kafa karışıklığı yaratarak, işsizliği her yere yayıyor. Sistematik özel savaş nedeniyle yüzlerce genç, göç etti, uyuşturucu ve istihbarın bataklığına düştü. Bunların sonucunda krizler derinleşti, kadınlar ve gençler güvenli hiçbir yer kalmadı.

AKP iktidarı kadın düşmanıdır ve halkın arasına yolsuzluğu yayıyor. Politika ve kalkınma planlarını boşa düşürüyor, kadınları değerlerinden uzaklaştırıyor, uyuşturucu ve fuhuşa zorluyor. Türkiye'de hakim güç, gece kulübü ve gazini kültürünü yayıyor. Bu sistem güçlü, özgür, örgütlü kadınlardan ve eğitimli gençlerden korkuyor, onlara hak etmedikleri alanlarda kötü yönlere yönlendiriyor.

Erdoğan, şiddeti, korkuyu, yoksulluğu, göçü, ajanlaştırmayı yayarak özel savaş politikaları yürütüyor ve kadınları kendi kirli oyunlarına alet etmeye zorlayarak, onları değerlerinden ve örgütlülüğünden mahrum bırakmak istiyor. Örgütsüz toplum korunmasız kalıyor ve kültürü kolaylıkla yok ediliyor. Her gün Kürt kadınların asker ve polis tarafından şiddet uğradığını, onlarca kadının kaçırıldığını, yüzlerce kadının akıbetinin bilinmediğini duyuyoruz. Türkiye'de kadın hakları her geçen gün geriliyor. Kadına karşı her türlü ahlak dışı ve insanlık dışı politika ve saldırılar yapılıyor. Ayrıca kadınların kültürünü ve kimliklerini yok etmek amacıyla kadınlara ve bedenlerine saldırılar yapılıyor.

AKP'nin kadınlara bakış açısını hepimiz biliyoruz. AKP'ye göre kadınlar evde olmalı, çocuk yetiştirmeli, kadınlar topluma karışmamalı, istedikleri gibi giymemeliler.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) yetkilileri düzenlediği basın toplantısında, Kürt kentlerinde yaşanan tüm taciz suçların, cinsel saldırıların ve yapılan tüm şiddet saldırılanın sorumlusunun Erdoğan ve hükümet olduğunu belirtildi. HEDEP yetkilileri, bu büyük suçların özellikle Nisêbîn’de arttığını söyledi. HEDEP yetkilileri, bu suçların artmasının nedenini hesap sorulmamasına ve işlenen suçlara göz yumman devlet politikalarına bağladı. Eğer bir ceza olsa da çok hafif kalıyor. Bu politika aynı zamanda suçluları yeni suçlara da teşvik etmektedir. Üstelik devlet suçluları koruyor ve çoğu zaman suçluları ödüllendiriyor.

Kadın ve çocuklara yönelik özel savaş politikalarına örnekler; Nisêbin'de Eyüp K. adında bir kişi 4 kız çocuğa cinsel saldırıda bulundu. Çocukların öğretmeni bu bilgiyi ilgili taraflara ilettikten sonra "Eyyub. K.” hakkında açılan dava 30 Ekim’de görüldü. Mağdurların ifadeleri, resim ve belgelerle delillerin mahkemeye sunulmasına rağmen, mahkeme, devlete desteğini açıklayan suçlu "Eyyub. K."yi serbest bıraktı. Bu da hakim ile sanığın aynı fikirde olduğunu gösteriyor.

Erdoğan'ın kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından Türkiye ve Bakurê Kurdistan'da kadına yönelik şiddet arttı. Erdoğan'ın iktidarı döneminde kadına yönelik şiddet oranı yüzde 75 arttı. Ayrıca vahşi suçlar ve işkenceler de arttı. Bu yaşananlar kadın ve hukuk örgütlerinin büyük öfkesine ve protestosuna neden oldu.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun (KCDP) Ekim ayı raporuna göre, 18'i şüpheli olmak üzere toplam 37 kadın katledildi. Öldürülen 19 kadından 5'inin boşanmak istememesi, barışmak istememesi veya evlenmek istememe gibi nedenlerle, 1'inin ise günlük tartışmalar nedeniyle öldürüldüğü belirlendi. Öldürülen 13 kadının da ölüm nedenlerinin bilinmediği belirtildi. Raporda, kadınların yüzde 68'inin evinde, yüzde 63'ünün ise silahla öldürüldüğüne yer verildi. İlk Kadına Karşı KCDP raporunda, Türkiye ve Bakurê Kürdistan'da bir günde 3 kadının öldürüldüğü belirtildi. Bu da Türkiye'de ve Bakur’da kadınlara karşı gerçek bir soykırımın olduğunu gösteriyor.

İnsanları koruyan uluslararası anlaşmalar tek bir adamın kararıyla askıya alınıyor. Bu aynı zamanda kadınlar açısından da geriye doğru atılmış büyük bir adımdır. Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme gerekçesine ilişkin ise, "Türkiye'de bu anlaşma sosyal ağı zayıflatıyor, ailenin değer ve kurumlarını ayrıştırıyor" dedi. Erdoğan bu içi boş açıklamalar ve cinsiyetçi söylemlerle kadınların katledilmesini meşrulaştırıyor, kadınlara karşı işlenen suçları gizliyor. Ayrıca kanunlar, mahkemelere büyük yetkiler veriyor ve kadına karşı suç işleyen suçluların cezalarında indirim yapılması yönünde kararlar vermelerini sağlıyor.

Kadına yönelik insan hakları ihlalleri meselesi artık Erdoğan'ın pozisyonunun ötesine geçmiyor. İhlaller meselesi, kadın sorunlarına ataerkil bir yaklaşım benimsemiş olan Türkiye'nin siyasi karar alma merkezi ve sorgulanamayan sisteminin doğasıyla ilgilidir. Erdoğan'ın kadın haklarına yönelik nefreti her şeyin ötesindedir. Erdoğan'ın anlaşmadan çekilmesi Türkiye ve Bakurê Kurdistan'daki kadınlar arasında büyük öfkeye neden oldu.

Erdoğan'ın ataerkil bir çizgisi var, bu çizgi tüm devlet kurumlarına ve yetkililerinde de hakim oldu. Erdoğan, milletvekilleri ya da bakanları, rahatlıkla kadınlara karşı acımasız açıklamalar yapabiliyor, onları aşağılayabiliyor. İktidar partisinin keyfi yakınlaşması nedeniyle kadınların talepleri cevap bulmuyor. İktidardaki Erdoğan rejimi, öğrencilerin soru sormaması ve söylenen her şeyi düşünmeden kabul etmesi için tüm laik okulları dini okullara dönüştürdü. İktidar rejimi toplum arasında eşitliğin olmasını istemiyor. Kadınların ise ezilmesini istiyor. Türk yetkililer insan hakları savunucularını cezalandırıyor, şiddet ve ayrımcılık uyguluyor.

Türkiye'de AKP, CHP ve MHP gibi siyasi partilerde kadınlar sadece partilerin yüzü olarak görülüyor, Halkların Demokratik Partisi ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nde (HEDEP) ise kadınlar partilerin aktif gücü, rol sahi olarak görülür.

Kadınlardan örgütlenmeleri ve mücadele düzeyini güçlendirmeleri isteniyor. Kadınlar haklarından mahrum bırakılmamalı. Erdoğan'ın "İstanbul Sözleşmesi ailenin değerini ve kurumunu yok etmektedir" açıklamasına karşı çıkmalılar. Şiddetin, cinayetlerin, baskıcı politikaların kadınların kendi akıbeti olmadığını haykırmalılar. Erdoğan'ın kendilerinden almaya çalıştığı hayatı yeniden tesis etmek için de seslerini çıkarmalılar. Tarihi mücadeleyi kazanmak ve özel savaş politikalarına karşı güçlü eylemler geliştirmek için kadınlar omuz omuza vererek dayanışma içinde olmaları gerekiyor. Kadınlar ancak kadın değerlerini koruyarak, örgütlenerek ve desteği güçlendirerek özel savaş yöntemlerine ve kapitalist modernite ideolojisine karşı bir savunma sistemi geliştirebilirler. Kadınlar bu savaşı teşhir etmeli. Kadınların siyasi ve kültürel soykırım politikalarına karşı kazanmaları için demokratik bir toplum inşa etmek ve gerçek bir değişim yaratmak için mücadele ruhunu geliştirmeleri gerekiyor.

(ma)

ANHA