Şêx Seid Serhildanı: Silahlı mücadele bugüne kadar sürüyor

Şêx Seid serhildanıyla 99 yıl önce başlayan mücadele, Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin ortaya çıkmasıyla ideolojik ve askeri bir mücadeleye dönüşerek, devam ediyor.

Şêx Seid Serhildanı: Silahlı mücadele bugüne kadar sürüyor
30 Jun 2024   05:11
HABER MERKEZİ

Şêx Seîd ve 46 arkadaşı 29 Haziran 1925 tarihinde İstiklal Mahkemeleri tarafından Amed’de idam edildi. 5 Şubat 1925’de başlatılan serhildan Mayıs ayında katliamla bastırıldı. İstiklal Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada 28 Haziran 1925’de idam kararı verildi. Karardan bir gün sonra ise Şêx Saîd ve arkadaşları, 29 Haziran’da Dağkapı Meydanı’nda idam edildi. Şêx Seid serhildanın üzerinden 99 yıl geçse de o dönemde yaşananlar unutulmadı. 99 yıl önce ret-inkar, asimilasyon ve soykırıma karşı başlayan direniş hala devam ediyor. Türk devletinin kuruluşundan bu yana Kürt halkının mücadelesi ve direnişi sürüyor. 

Birçok araştırmacı, serhildanın başarıya ulaşmamasının nedenin Lozan Antlaşması sonrası ve Türk devletinin baskı politikası olduğunu belirtiyor. Birinci Dünya Savaşı'ndan (1914-1918) sonra Osmanlı devletinin işgal edilmesinden sonra Kürt halkı, kazanımlarını korumak için harekete geçemedi.

Atatürk, Türk devletini “Ne mutlu Türk'üm diyene" anlayışı üzerinde kurdu. Atatürk, Türk devletini milliyetçi bir zihniyet üzerinde inşa ederek, diğer halkları ya tanımada ya da tehlike olarak gördü. Hiçbir şekilde herhangi bir bileşenin ya da halkın bağımsız bir otoritesinin kurulmasına izin vermedi. 

Xalid Cibri önderliğinde 1923’te Azadi Örgütü kuruldu. Örgütte Yusif Ziya, Kemal Fevzi ve Şêx Seid gibi isimler yer aldı. Örgüt’ün amacı Kürdistan'ın bağımsızlığı ve Türk devletinin Kürt halkına uyguladığı asimilasyon politikalarına karşı direnmekti. Türk devleti, eğiteme ve resmi belgelere Türkçeyi dayattı ve Kürt köylerinin adlarını Türkçe olarak değiştirdi.

Xalid Cibri, hükümete karşı “isyan planlamak”tan tutuklandı ve idam edildi. Xalid Cibri’nin idam edilmesinin ardından Örgüt’ün başına Şêx Seid geçti. Şêx Seid, Naqşibendi tarikatının önde gelen isimlerinden biri olması ve Kürt ileri gelenleriyle ilişkilerinin güçlü olmasından dolayı toplumda önemli bir kişiliğe sahipti.

HALK ŞÊX SAİD'İN ETRAFINDA KENETLENDİ

Hınıs’ın Kolhisar köyünden Şuşar mıntıkasına 40 atlı ile geçen Şêx Seid, gittiği her yerde halk tarafından büyük bir coşku ve heyecanla karşılanıyor.  Köy köy silahlanan Kürt halkı, ayaklanma için Şêx Seid’in emrini beklemeye başlıyor. Şêx Said gittiği her yerde yeni katılımlar ile yolcuğuna devam ediyor. Halk Şêx Said’i sahiplenir ve koruma altına alıyor. Xinis'tan 40 atlı ile başladığı yolculuğu, 300-400 silahlı atlı ile Amed’e kadar devam ediyor. Ankara hükümeti de boş durmaz; ajanları vasıtası ile Şêx Seid’i adım adım takip ediyor.

Şêx Said, gerçekleşen kongre ve devamında alınan toplantılar ışığında ayaklanmaya katılım sağlamaları için Xarpêt, Çewlîg, Amed, Sêrt, Mêrdîn illerinde aşiret reisleri ile görüşme kararı alıyor.. Bu kapsamda 13 Şubat 1925 tarihinde Amed’in Pîran ilçesine gidiyor. Orada ikamet eden kardeşi Şêx Abdurrahîm’i ziyaret edip ayaklanmanın ön çalışmaları hakkında görüşmeler yapmayı planlar.

PÎRAN'DA BAŞLAYAN PROVOKASYON

Şêx Seid'in davetli olduğu evin etrafı askerler tarafından sarılıyor. Kaçak kişilerin bulunduğu gerekçesiyle evi saran askerler ve halk arasında yaşanan gerginlik sonrası çatışma çıkıyor. Çatışmada asker kayıpları olurken, geri kalanlar ise esir alınıyor. Pîran’da bir provokasyon sonucu yaşanan çatışma ile ayaklanma, hazırlıksız bir şekilde başlamış olur.

Savaş, acımasız ve kuralsız bir şekilde Kurdistan'ın geneline yayılır. Amed yenilgisinden sonra devlet güçleri karşısında dağınık ve cephanesiz kalan Kürt direnişçiler, teslim aldıkları yerleri terk ederek direnişlerini dağlarda sürdürmeye başlar.

13 Şubat’ta başlayan ayaklanma, 1925 Newroz’undan sonra kazandığı mevzileri terk ederek, hızlı bir geri çekilişi ve dağılmayı yaşar.

Şêx Said ise yanında kalan direnişçiler ile mücadelesini sürdürmek için İran’a gitmeye karar verir. Şêx Said, 14 Nisan 1925 yılında bacanağı Binbaşı Qasim tarafından pusuya düşürülerek, Murat Nehri üzerinde bulunan Abdurrahman Paşa Köprüsü'nde arkadaşlarıyla beraber Türk askerlerine teslim edilir. Aynı gün Bitlis hapishanesinde bulunan Miralay Halit Begê Cibrî ve Bitlis mebusu Yusuf Ziya Bey katledilir. İstanbul ve Kurdistan’da bulunan birçok Kürt ileri geleni tutuklanır.

ŞÊX SEID SERHILDANINDAN SONRA

Kürtler de, Ermeniler ve diğer bileşenler gibi, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda yaşanan katliamlardan ve savaş acılarından kurtulamadı. Kürt varlığını yok etmek için milyonlarca Kürt'e yönelik kültürel soykırım saldırıları başladı.

20. yüzyılda Kürdistan'da yaşanan Kürt serhildanlarının hepsi katliamla bastırıldı. Kürdistan'daki işgalci güçlerin saldırıları sonucu toplum bölündü. Sınıfsal, dinsel ve milliyetçi ayrışmalar yaşandı. Ancak tüm bunlara rağmen Kürtler kimliğini korumak ve dış müdahalelerden uzak, özgür bir toplum inşa etme düşüncesi hep diri kaldı.

Agirî, Koçgirî, Dersim'deki serhildanlar, Şêx Memud Berzenci Hareketi ve Qazi Mihemed öncülüğündeki Mahabad Cumhuriyeti'nin kuruluşu, başta İngiltere olmak üzere dönemin egemen güçlerinin kirli oyunları ve saldırılarıyla karşı karşıya kaldı. Sovyetler Birliği, Osmanlı İmparatorluğu ve Türk devleti yüzbinlerce Kürt'ü katletti.

Kürt halkının, kültürünü ve dilini Arap, Türk ve Farslaştırmaya çalıştılar. Kürdistan’ı işgal edenler, yıllardır bu politikalar üzerinde mutabakata vardı. Şam rejimi, Suriye'de Kürtlere karşı Arap Kemeri uyguladı. Türkiye'de, Kürt siyasi hareketlerine baskı ve katliam yaptı. İran, Rojhilatê Kürdistan'da  Kürtlere baskı uyguladı ve binlerce Kürdü katletti.

TÜRK DEVLETİNE KARŞI SİLAHLI MÜCADELE DEVAM EDİYOR

Türkiye'de yaşanan krizin ortasında kurulan Kürdistan İşçi Partisi (PKK), Kürdistan'a tahakküm kuran iktidarların karşısında durdu. PKK’nin 1984’de Türkiye'de “Silahlı mücadele”yi başlatmasıyla Kürt halkının haklarının kazanılması yönünde yeni bir süreç başlattı.

Türk devleti ve Kürdistan’ı işgal eden güçler, PKK'yi de önceki serhildanlar olarak gördü. Türk yetkilileri, PKK’yi ve ona destek verenleri kısa sürede yok edeceklerini söylüyordu.

Önder Abdullah Öcalan önderliğindeki PKK'nin ortaya çıkışı, Kürt halkı yeniden diriltti. Batı'nın Ortadoğu'da Türkiye üzerinden hegemonya kurma planının boşa çıkarılmasında tarihi bir rol oynadı. Batılı ülkeler, 15 Şubat 1999'da Önder Abdullah Öcalan'a karşı uluslararası komployu uygulayarak da bunu gösterdi.

PKK 40 yılı aşkın süredir silahlı mücadele yürütüyor. Bu mücadele sayesinde Kürdistan'ın dört parçasındaki Kürtler haklarını ya kazandı ya da kazanmak için mücadele yürütüyor. Kürdistan dağlarında soykırım saldırılarına karşı büyük bir mücadele veriliyor. Türk devletinin ordusuna ve SİHA, İHA ve savaş uçaklarına karşı Kürt gençleri gerillalar tarihi bir direniş ortaya konuluyor.

Kürdistan Özgürlük Hareketi, Kürt sorunun demokratik bir temelde çözmek için birçok kez girişimlerde bulundu. 2013-2015 yılları arasında Önder Abdullah Öcalan'ın Türk devleti ile barış sürecinin başladığını duyurdu. Ancak Türk devleti çözüm yerine yine Kürt halkına yönelik saldırılarını sürdürdü.

İşgalci Türk devleti, 24 Temmuz 2015'te Bakûrê Kürdistan'da 15'ten fazla şehre saldırdı. O dönemde DAIŞ Kobanê'de tarihi bir savaşta yenilgiye uğratılmıştı. Gençler Kobanê'de DAIŞ'e karşı savaştı. Türk devleti, DAIŞ üzerinden Suriye'deki planının hayata geçirmek istedi ve Bakûrê Kürdistan’da da Kürt şehirlerine saldırdı.

KİMYASAL SİLAH KULLANIMI

Türk devleti, 17 Nisan 2022'den itibaren NATO desteğiyle Kürdistan dağlarını kimyasal silahlarla bombalıyor. Bu saldırılara karşı gerillalar tarihi bir direniş ortaya koyuyor.

İşgalci Türk devleti, tank ve toplarla Rojava'yı 9 yıldır bombalıyor. Bölgeye en ağır bombardıman 2022 yılında yapıldı. İşgalci Türk devletinin saldırılarında binlerce kişi yaşamını yitirdi.

Türk devletinin savaş uçakları, sivilleri, savaşçıları hedef aldı. Türk devleti savaş uçakları 20 Temmuz 2023'te Dohuk'un Zaxo ilçesinde bir tatil beldesine düzenlediği bombardımanda 9 sivil şehit oldu, 23 sivil de yaralandı. Şehitler arasında henüz bir yaşını doldurmamış bir çocuk da vardı.

Türk devleti ve istihbaratının askeri üs bölgesi haline dönüşen Başûrê Kürdistan'da öncü ve siyasi isimler hedef alındı. Silêmani’de Kürt siyasetçi Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nde yer alan siyasetçi Ferhad Şiblî şehit edildi. Yurtsever Mehmet Zeki Çelebi, işgalci Türk devletinin istihbaratı tarafından Silêmani'de iş yerinin önünde şehit edildi.

Gazeteci Nagihan Akarsel, 4 Ekim 2022'de işgalci Türk devletinin istihbaratının düzenlediği silahlı saldırıda şehit düştü. Akarsel, yıllarca kadın özgürlük mücadelesini yürüttü.

Bakûrê Kürdistan'da da Kürt siyasetçilere, aktivistlere, gençlere, gazetecilere yönelik birçok saldırı yapıldı. Kürtlere yönelik ırkçı saldırılar artıyor. Konya’da bir aileden 7 kişi katledildi. Deniz Poyraz, İzmir'de Türk ırkçıları tarafından şehit edildi. Benzer birçok olay yaşandı.

Paris’te 2013'te Kürt kadınları Sakine, Fidan ve Leyla katledilirken, 10 yıl sonra işgalci Türk devleti 2023'te yine Paris'te ikinci katliamı yaptı. Kürt sanatçı Emine Kara, Mir Perwer ve yurtsever Ebdurahman Kızıl katledildi.

İşgalci Türk devleti, Önder Abdullah Öcalan'a yönelik de ağır tecrit uyguluyor. 7 Ağustos 2019'dan beri avukatlarıyla görüşemiyor. 25 Mart 2021 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan ile telefonda sadece 5 dakika görüşmüş ve o tarihten bu yana kendisinden herhangi bir bilgi alınamıyor.

Türk devletinin bunca saldırı ve katliam politikalarına rağmen Kürt halkı ve savaşçıları Kürdistan’ın dört parçasında direniyor. Şêx Seid’den, Seid Riza’dan bu güne direniş sürüyor. PKK’nin kurulduğundan beri Kürt halkının özgürlük mücadelesi on evreye ulaştı. Bu mücadele Önder Abdullah Öcalan ve Kürt halkının özgürlüğüne evirilecek.

(ma)

ANHA