Rojava devrim gerçeği-Rauf KARAKOÇAN 

Rojava devrim gerçeği-Rauf KARAKOÇAN 
17 Jul 2024   05:06

Mezopotamya’nın kadim halkları ve inançları (Kürtler, Araplar, Asuri-Süryaniler, Ermeniler), neolitik dönemdeki doğal toplumun kökleri üzerinde yeşeren demokratik ulus paradigmasıyla Rojava devriminde yeniden hayat buluyor. 

Merkezi uygarlık sistemlerinin her açıdan deforme ettiği insanlık değerlerinin aslına uygun bir şekilde Mezopotamya’da yeni toplumsal inşada dirilmesi, Ortadoğu halkları adına tarihi bir kazanımdır. Sümer uygarlığında döllenen ve günümüzün kapitalist uygarlığıyla canavara dönüşen, halklar için adeta Bermuda üçgeni olan devlet, iktidar ve sınıf üçgeni, günümüzün bütün toplumsal çelişkilerin ve çatışmaların en temel kaynağıdır.  

Tarihi ilklerin beşiği sayılan Mezopotamya, yeni bir ilkle tanışıyor. İnsanlığın doğal gelişim seyrini beş bin yıldır kesintiye uğratan merkezi hegemonyaya alternatif, devlet dışı toplumsal yapılanmalar, demokratik ulus paradigmasında can buluyor. Rojava devriminin taşıdığı zihniyet halklar adına sadece sıradan bir iktidarın el değiştirmesi değildir. Tarihte yaşanmış sosyalist devrimleri, demokratik halk devrimi ve ulusal kurtuluş devrimlerinin mirasından yararlansa da onları da aşan yeni bir devrimsel gelişmedir. Rojava devriminin mantalitesi neolitik toplumdan günümüzün ulus yapılanmasına kadar, insanlığın yaşanmış bütün tarihi süreçlerinden süzülen birikimleri bağrında taşıyan zihniyet yapılanmalarından (mitoloji, din, felsefe, bilim) rafine olmuş yeni bir toplumsal paradigmaya dayanıyor. Bu anlamda yeni bir ilktir.

Kaos aralığında yaşayan Ortadoğu halkları açısından çözüm perspektifi içeren Rojava devrim deneyiminin henüz deneme aşamasında olduğunu da özenle belirtmek gerekiyor. Rojava devrim pratiği, düşünce olarak çok köklü bir teorik birikime, zengin pratik uygulamaların deneyimlerine dayanmaktadır. Devleti de reddetmeyen devlet dışı toplum örgütlemesini esas alan bir model önermektedir. Bu anlamda gerçekleşen devrim henüz deneme aşamasında olmasına rağmen çok ciddi kazanımlara sahiptir. 

Demokratik ulus formatında birçok dini inancın, ulus aidiyetinin, etnik kimliğin bir arada, birlikte yaşaması ve kendini yönetmesi, kendi kaderini tayin etmesi ve bunu kapitalist sistemin kuşatması altında yapmış olması oldukça önemlidir. Harmanlanmış ve mayalanmış yeni bir düşünce sistemine dayanan demokratik ulus saptaması, halkların devrim önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı cezaevinde formüle ettiği demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü toplum kuramına dayanmaktadır. 

Demokratik ulusu teşkil eden boyutlar temelinde toplumun örgütlenmesi ve kalıcı sistem haline gelmesi kısa zaman dilimine sıkıştırılacak bir devrim olmasa gerek. Demokratik Ulusta Özgür Birey-Yurttaş ve Demokratik Komün Yaşamı, Politik Yaşam ve Demokratik Özerklik, Sosyal Yaşam, Özgür Eş Yaşam, Ekonomik Özerklik, Hukuk Yapısı, Kültürü, Öz Savunma Sistemi, Diplomasisi kendine has özelikler barındırmaktadır. 

Devrim dediğimiz olgu nihayetinde toplumsal değişimi amaçlamaktadır. Rojava devriminin geçirdiği evreler dikkate alındığında siyasi erkin el değiştirmesinin ötesinde çok daha geniş perspektifler içermektedir. Rojava devrim gerçeğinin gerçekleşmiş pratik haliyle ayrıca kapsamlı bir analize ihtiyacı vardır. Neleri ne kadar başardığı, demokratik ulus boyutlarının ne kadar örgütlendiği, toplumda ne türden değişimler yarattığı konuları, içe dönük tartışılması gereken konulardır. Bu mevzularda kafalarda oluşan sorulara cevap olabilecek yeni bir sosyolojik değerlendirmeye ihtiyaç vardır. 

Rojava devriminin halklar açısından yeni bir ilham kaynağı ve çekim merkezi olduğu göz ardı edilemez, ama taşıdığı bu misyona denk bir gelişim seyri içinde de değildir. Çünkü küresel hegemonyanın çekişme ve çatışma merkezi haline gelmiş, sıcak savaşın hüküm sürdüğü bir coğrafyada sözü edilen boyutlar temelinde demokratik ulus modelini geliştirmenin zorluklarıyla yüz yüzedir. Özelikle dış saldırılar, işgaller ve katliamlar, boyutlar temelinde toplumun örgütlemesini sekteye uğratmaktadır. Gerçekleşen devrimsel süreç henüz yeterince ete kemiğe bürünmüş sayılmayacak kadar yenidir ve deneme aşamasındadır. Türk ulus devlet milliyetçiliği, despotik tanrı krallar dönemini aratmayacak kadar barbar yöntemlerle Rojava devrimini ana rahmindeyken boğmaya çalışıyor. Küresel egemen güçler de bu devrimsel gelişmeyi hazmetmiş değildirler. İşbirlikçi Kürt ihanetinin temsilini yapan Barzani yönetimi de Rojava devrimini boşa çıkarmak için düşmanın değirmenine su taşımaktan geri durmuyor. Bu devrimsel gelişmeyi sistemsel çıkarları açısından kabul etmedikleri gibi ortaya çıkan özerk yönetim statüsünü de tanımıyorlar. Bu nedenle Rojava devrimi var olan küresel sistemin dışında oluşan fiili bir durumu ifade etmektedir. 

Fırat-Dicle arası Kuzey-Doğu Suriye olarak isimlendirilen Küçük bir coğrafyada, insanlığın ilk kez yerleşik hayata geçtiği ve toprağa kök salarak yurt edindiği mekânda, dönemin imparatorluk krallarını aratmayan ve onları kat be kat aşan Küresel kapitalist sistem egemenliğine ve bölgenin gerici ulus devletlerine karşı bir direnç merkezi oluşmuştur. Rojava devrimi bu direnç merkezinin temsili gücü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. 

Rojava devrimini gerçekleştiren halk bileşenleri, devrimin gerçekleştiği 19 Temmuz 2012 yılından beri demokratik ulus formatında önemli bir deneyim yaşadılar. Eksiklikleriyle, tecrübesizlikleriyle birlikte, kendi toplumsal yapılarına uygun, sosyal-Kültürel, siyasal, askeri, ekonomik, diplomatik çalışmalarda belli bir mesafe de almış durumdadır. Ama henüz işin başında sayılırlar. Kritik eşik henüz aşılmış değildir. Dış tehdit faktörleri de dikkate alındığında kapitalist sistemin ve bölge devletlerinin müdahil olduğu bir savaş durumu vardır. Suriye sorunu henüz çözülmemiştir. Geleceği belirsiz, siyasal dengelerin değişkenlik arz ettiği bir alan söz konusudur. Bu nedenle Rojava devrim gerçeğinden bahsederken olası ihtimalleri göz önünde bulundurarak ihtiyatlı yaklaşım içinde olmayı gerekli kılmaktadır. 

Güncel siyasal gelişmeler ve konjonktürel durum, Rojava devrimini etkileyen dış faktörler olarak izah edilse de iç potansiyel olarak da ele alınması gerekir. İnşa edilmeye çalışılan yeni toplumun idari ve sistemsel sorunları henüz yeterince hal yoluna girmiş değildir. Günlük yaşanan ekonomik sorunlardan farklı sorunlara kadar, mevcut sorunlardan bağımsız olarak teorik-ideolojik çerçevesi çizilen ve idealize edilen ahlaki politik, demokratik toplum olma özelliğini yeterince içselleştirdiği söylenemez. Demokratik ulus, ahlaki politik toplum inşası önce zihniyette başlar ve ardı sıra yaşamın bütün alanlarına sirayet eder. Devrimi bütünsellik içinde ele aldığımızda, düşünsel alandan başlayarak demokratik ulus boyutlarının inşasına kadar bir dizi sorunla boğuşmak durumunda kaldığı bir süreçten geçmektedir. 

Çok köklü geleneklerin hâkim olduğu Kültürel dokular ve toplumsal alışkanlıklar, zihniyet dönüşümü yaşamadan tarif edilen en ideal sistemlerin bile bu coğrafyada yaşama şansı yoktur. Gelenekçi toplumsal özelliklerinin aşılmaya, değişim ve dönüşüm geçirmesine ihtiyaç vardır. Etnik milliyetçiliğin ve dini çelişkilerin yoğun yaşandığı Ortadoğu toplumlarında Rojava devrimi filizlenmişse bunun özenle büyütülmesine ihtiyaç vardır. Birçok konuda eleştirilerin odağında olsa da Rojava devrimi mevcut verili kapitalist sisteme alternatif bir sistem inşasının arifesindedir. 

Real Sosyalizmin dağılmasıyla birlikte geleceğe dair sosyalist düşüncenin itibarsızlaştığı ve devrimci ütopyaların çöktüğü bir sürecin ardından evrensel çapta yeniden bir devrimci düşünsel çıkışın Rojava da uç vermesi, bütün saldırılara rağmen pratik olarak varlığını sürdürmesi, halklar açısından taşıdığı değer ve temsil ettiği misyon tartışılmazdır. Dünya geleceğinin belirsizliği içinde, kestirilemeyen savaşların nükleer tehdit potansiyeli taşıdığı bir dönemde, Rojava devrimi kendi ölçeğinde dünya halklarına çözüm kapılarını aralamakta, kaostan, krizlerden kurtulmanın çıkış yolunu göstermektedir. 

Rojava devriminin bütün eksikliklerine ve eleştirilmesi gereken örgütleme ve inşa sorunlarına rağmen halklar açısından anlam ve öneminden bir şey kaybetmemiştir. Bu devrimin tabandan tavana kadar çözülmesi gereken sorunlara odaklanması kaçınılmazdır. Rojava devrim gerçeği, halkların geleceğine dair taşıdığı devrim umutlarını yeşertmeyi ve temsil ettiği değerleri layıkıyla yerine getirmesi için başlayan devrimsel süreci başarıyla tamamlaması gerekir. Düşünceden pratiğe kadar bütün boyutlarıyla demokratik ulusun inşası kendi öncülerini bekliyor.