Lübnan’daki gerilim ancak 1701 sayılı kararın hayata geçmesiyle biter

Beyrut'taki JUSTICIA Başkanı ve Strazburg'daki Uluslararası Çalışma Üniversitesi Profesör Dr. Paul Markos, Lübnan'ın güney cephesindeki krizin ve İsrail ile Hizbullah arasındaki savaşın BM’nin 1071 sayılı kararıyla sona erebileceğini söyledi.

Lübnan’daki gerilim ancak 1701 sayılı kararın hayata geçmesiyle biter
21 Aug 2024   07:40
BEYRÛT
RANYA UBÊD

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BM), 2006’da Lübnan'daki Temmuz Savaşı sırasında 1701 sayılı karar çıkardı. Bu kararın amacı İsrail ile Hizbullah arasındaki savaşı bitirmekti. 1701 sayılı karar öylesine çıkmadı. Bu karar, yıllarca İsrail ile Hizbullah arasında süren gerginliklerin ve çatışmaların bir sonucunda alındı. Son dönemde çıkan yeni savaşla birlikte bu karar yeniden tartışılmaya başlandı. 

BM’nin 1071 sayılı kararına ilişkin ajansımıza konuşan Beyrut'taki JUSTICIA Başkanı ve Strazburg'daki Uluslararası Çalışma Üniversitesi Profesör Dr. Paul Markos, 1071 sayılı kararın yerel ve uluslararası bir anlaşmanın ürünü olduğunu söyledi. Paul Markos, İsrail ve Lübnan'daki güçler arasındaki mevcut durumdan kaynaklı kararın ihlal edildiğini ancak kararın hala yürürlükte olduğunu ve başka bir kararın çıkarılmasına gerek olmadığını kaydetti.

Çözümde başarısız olmanın kararda veya mekanizmada hata olduğu anlamına gelmediğine dikkat çeken Paul Markos, İsrail başta olmak üzere karara bağlı bir tarafın olmadığını söyledi.

ATEŞKESİN UYGULANMASI İÇİN BAŞKA KARAR VAR MI?

Güvenlik Konseyi'nin yeni bir karar alması durumunda bu kararın doğruluğunun kanıtlanacağını belirten Paul Markos, çünkü bu kararın Güney Lübnan'daki savaşın temelden çözülmesi için çok önemli olduğunu ifade etti. Paul Markos, “Lübnan'ın Arap-İsrail savaşı konusunda yaptığı şikâyetlerin çoğu Güvenlik Konseyi tarafından görmezden geliniyor. Güvenlik Konseyi, bu konuda harekete geçecekse bu kınamadan başka bir kararla olmalı. Yani kararın gerekliliklerini ve uygulamasını İsrail'den istemeli" dedi.

Güvenlik Konseyi'nin yapılan şikâyetleri gözden geçirmek için özel bir Ad Hoc Mahkemesi kurulması için karar alabileceğini dile getiren Paul Markos, daha önce Yugoslavya, Ruanda ve Lübnan'da kurulan mahkemelerin benzerinin kurulabileceğini ifade etti. Paul Markos, Güvenlik Konseyi’nin, 1998 Roma sistemine göre bu şikâyetleri Uluslararası Daimi Ceza Mahkemesi'ne iletebileceğini söyledi.

Güvenlik Konseyi’nin Gazze sorunuyla ilgili herhangi bir karar alamadığını belirten Paul Markos, “Gaaze sorunuyla ilgili bir karar alamayan Güvenlik Konseyi acaba Lübnan'ın güneyiyle ilgili nasıl karar alacak?” diye sordu.

İsrail uçaklarının her gün Lübnan hava sahasını ihlal ettiğini hatırlatan Paul Markos, Güvenlik Konseyi'nin İsrail güçlerinin geri çekilmesini öngören 425 sayılı kararı ile tüm yabancı güçlerin Lübnan topraklarından çekilmesini ön gören 502 sayılı kararı gibi Lübnan ve Filistin davasının çıkarlarına koruyan kimi kararlarının bulunduğunu belirtti.

1701 SAYILI KARARDA DEĞİŞİKLİK OLACAK MI?

1701 sayılı kararda görünürde bir değişiklik olmadığını belirten Paul Markos, “Çünkü şart koşulan konun Güney Lübnan'la değil, Gazze'deki savaşla ilgilidir. 1701 sayılı kararın sadece Lübnan için değil, birçok taraftan uygulanması gerekiyor. En önemlisi de kararı ihlal eden İsrail'in bu karara bağlı kalması gerekiyor” diye ifade etti.

1701 sayılı kararın uygulanması halinde UNIFEL'in rolünün kararın uygulamasını izlemek olacağını belirten Paul Markos, Lübnan'ın yaptığı tüm şikâyetlerin, Güvenlik Konseyi’nin İsrail'in sivillere, gazetecilere ve Lübnan topraklarına yönelik ihlallerine karşı adil bir tutum almayana kadar kadar kâğıt üzerinde kalacağını söyledi.

(mab/ma)

ANHA