Barzaniler Şengal soykırımıyla ne zaman yüzleşecek – RAUF KARAKOÇAN

Barzaniler Şengal soykırımıyla ne zaman yüzleşecek – RAUF KARAKOÇAN
3 Aug 2024   07:35

Şengal’de 3 Ağustos 2014’de yaşanan fermanın ardından 10 yıl geçti. Fermanı gerçekleştiren DAİŞ çete yapılanması Rojava güçleri tarafından nihai olarak yenilgiye uğratıldı fakat Şengal’de yaşanan soykırımın tahribatları henüz giderilmiş değildir. Kaçırılan kadınların akıbetleri halen bilinmiyor. Soykırımın yol açtığı yara kapanmış değil. Yaşanan toplumsal trajedi ve travma giderilmedi. Dünyaya yayılan Êzîdîlerin zorunda kaldığı mültecilik tümüyle sona erdirilemedi. Şengal’de yaşamın normale dönme çalışmaları (siyasi, ekonomik, güvenlik, idari konuları) beli aşamaya gelmiş olsa bile tümüyle çözülmüş değildir. 

 Kendini yönetmeye çalışan Şengal özerk meclisinin iradesini kırmaya dönük baskılar devam etmektedir. Başta KDP-Türk devleti olmak üzere, Irak merkezi yönetimi ve hatta BM’nin de müdahil olduğu İhanet anlaşmasını hayata geçirmeye çalışıyor. Êzîdîlerin öz yönetim yapılanmasını ortadan kaldırmak istiyorlar. Kısacası; Şengal’de yaşanan ferman, uluslararası güçler tarafından resmen soykırım olarak tanınmasına rağmen, soykırımda parmağı olan güçler ise halen işin aymazlığı içindedir.

 Irak merkezi hükümeti kendi vatandaşı olan Êzîdîleri koruyamamıştır. Şengal soykırımında içine düştüğü acizlikten dolayı Êzîdîlere özür borçludur. Devlet olmaktan kaynaklı sorumluluğunun gereğini yerine getirememiştir. Êzîdîler kendi çabalarıyla hayatta kalmış ve kendini savunur duruma gelmişse ve bir irade ortaya koymuşsa en azında bu iradeye saygılı olmalıdır. DAİŞ’in yeniden güçlenmeye çalıştığına ve fırsat bulduğu her yerde eylem yaparak örgütlendiğine dair birçok veri vardır. Kendini savunamayan bir devlet profili ortadayken, Irak devleti Êzîdîleri nasıl savunacaktır acaba? Êzîdîlerin özerk statüde olmaları, öz savunmayı güçlendirmeleri, öz yönetim oluşturmaları en doğal haklarıdır. Bu hakkı yok saymak ve tanımamak yeni soykırımlara davetiye çıkarmak demektir.

 Êzîdî soykırımında fiilen parmağı olan Barzani yönetimi, kırıntı namına insani değerleri kalmışsa bu soykırımla yüzleşmeleri gerekir. Şengal’i savunmakla sorumlu olan Barzaniler, askeri güçlerini Şengal’den çekerek halkı savunmasız bırakmaları DAİŞ’le varılan anlaşmanın bir sonucudur. KDP güçleri; Şengal’i savunmadıkları gibi, kendini savunmak isteyen Êzîdî halkını bilerek engellemeleri bile başlı başına af edilmemesi gereken bir suçtur. DAİŞ terörüne zemin sunan, soykırıma kapı açan akıl şimdide aklanmaya çalışıyor.

 Barzanilerde birazcık siyasi etik denilen bir anlayış varsa, birazcık insani, ahlaki, vicdani değerlere bağlılığı varsa bu Êzîdî soykırımında sorumluluğunu görürler.  Maalesef şimdiye kadar fermana dair arlanmaz durumlarını sürdürmektedirler. Bununla da yetinmeyerek Türk devletiyle ortaklaşa günü birlik saldırmaktadır. Hava saldırılarında birçok Êzîdî önderini katlettiler. Dünya döndükçe Şengal’de yaşanan Êzîdî fermanı Barzanilerin alnında kara bir leke olarak kalacaktır.

 

Barzaniler; Güney’e dair emellerine ulaşmak için Türk devletiyle yaptığı stratejik ortaklığın altındaki gerçekler görülmeden bu günkü durumu yeterince anlaşılamaz. Şengal fermanındaki rolü de açığa çıkarılamaz. Barzani hanedanlığının iktidar egemenliği çözülmeden Kürtler arası ulusal birlik sorunu da Kürt sorunun çözümü de sağlanamaz. Barzanilerin egemenliği; Şengal, Kürtler ve bölgenin geleceği için tehlikelidir. Güney Kürdistan coğrafyasını Türk devletine peşkeş çekerek savaş alanına çevirmesinde, Kürt Özgürlük Hareketine saldırmasında Barzanilerin içine girdiği ihanetin çok iyi anlaşılması gerekir.

 Barzanilerin Êzîdîlere ihaneti sadece Şengal fermanıyla sınırlı değildir. Ferman sonrası Şengal pratiği de Êzîdî düşmanlığı üzerine kurulmuştur. Tıpkı Türk devletinin Kürt düşmanlığı üzerinde politika yürüttüğü, soykırım uyguladığı, işgal ve ilhak yaptığı gibi bu uygulamaların tümünde Barzaniler Türk devletinin ortağıdır. Kürt ulusunun bağrında adeta bir ur gibi durmaktadır. Türk devletine bakıp, Barzanileri tanımak en doğru yöntem olacaktır.

 Fermanı gerçekleştiren DAİŞ çetelerini besleyen kollayan, koruyan, uluslararası alanda radikal İslami çete guruplarına meşruluk kazandıran AKP-MHP iktidarıdır. Onları dış operasyonlarda savaş gücü olarak kullandıkları da herkesin malumudur. Aynı çeteleri şimdi güney Kürdistan’da medya savunma alanlarında da kullanmaktadırlar. Bütün bunlar Barzanilerin bilgisi ve isteği dahilinde yapılmaktadır. Barzaniler Efrîn’de de aynı çetelerle birlikte çalışmaktadır. Kısacası sözün özü, demek istediğimiz o ki, Barzaniler Êzîdî fermanıyla yüzleşmediği müddetçe yeni suçlar işlemeye devam edeceklerdir. Türk devletiyle olan ilişki düzeyi, ilişkinin içeriği Şengal karşıtı olduğu gibi genelde Kürt karşıtıdır.  

 Türk devleti özel politikalarla Bakur’daki Êzîdîlerin tümünü göçerterek tam bir kütür katliamı gerçekleştirmesi, Şengal’de de fiziki katliamı gerçekleştirmesi arasında ki paralellik iyi görülmelidir. Barzanilerin işbirlikçi ihanetçi çizgisi de bu temelde ele alınmalıdır. Barzanilerin Êzîdîlere ve dolaysıyla Kürt halkına karşı Türk devletiyle birlikte işlediği soykırım suç ortaklığından dolayı özür dilemesi gerekir. Aksi taktide düşmanlığı baki kalacaktır.  

 Fermanda çıkarılması gereken en önemli sonuç, fermanı gerçekleştirenlerden, rolü olanlardan hesap sormaktır. Ferman gibi toplumsal trajedilere yol açan saldırılar karşısında halklar, neye mal olursa olsun, kendi meşru öz savunmalarını yapma potansiyeline sahip olmalarıdır. Halklar arası birlik ve dayanışma ruhu ile ancak bu tehlikeler savuşturulur. Şengal ve Rojava örnekleri bu gerçeği anlamamız açısından önemli bir deneyimdir.

 ANHA