ABD ile Rusya arasındaki rekabet ve hedefleri

Rusya ve ABD'nin kendi hegemonyasını dayatmak istediğini ve dünyadaki koşulları kendi hegemonyalarına kurmak istediklerini belirten Iraklı Profesör Dr. Teysîr Abdulcebar El Alûsî, iki ülkenin arasında da bu temelde rekabet olduğunu söyledi.

ABD ile Rusya arasındaki rekabet ve hedefleri
29 Jun 2024   06:55
HABER MERKEZİ
GÎVARA ŞÊX NÛR

Rusya, ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasındaki gerilim ve bölgede yürütülen politikalara ilişkin ajansımıza konuşan Iraklı Profesör Dr. Teysîr Abdulcebar El Alûsî, devletlerin çıkarları doğrultusunda politika yürüttüğünü ve bölgede ise hegemonya savaşı yürüttüklerini söyledi. 

Teysîr Abdulcebar El Alûsî, "Sovyetler Birliği döneminde büyük güçler dengesi istikrar yaratıyordu. Baskı ve şantaj altında olsa da yine de işbirliği vardı. Bunların sonucunda da İkinci Dünya Savaşı sonrasında nükleer silahlara sahip taraflar, stratejilerini belirleyen ikili anlaşmalar imzaladı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bu istikrar bozuldu. ABD, Yeltsin döneminde bu durumu dünyayı kontrol altına almak için kullandı. Çünkü ABD söz konusu konularda egemen hale geldi. Bu konuyu çokça kullanarak, uluslararası ilişkilere tek kutbun hakim olmasını istedi. Doğrusu öyle de oldu. Değişim anlaşmalarına bağlı kalarak Varşova ile NATO arasındaki ittifakı bozmak ya da yeni statüsünü belirlemek yerine tam tersine ittifakı kendi elinde bir araç haline gelinceye kadar genişletti. ABD bundan fazlasını yaptı, Doğu Avrupa ülkeleri de ittifaka katıldı ve Rusya'nın sınırlarına yaklaştı" dedi.

Uluslararası konularda dünyanın çatışma bölgelerine girmemesi gerektiğini belirten Teysîr Abdulcebar El Alûsî, "Fakat bu daha çok Ukrayna savaşında yaşandı. Tek kutuplu sistemin çıkarlarını savunan güçlerin devreye girmesiyle bunlar yaşandı” diye belirtti. 

Rusya'nın durumuna ilişkin ise Teysîr Abdulcebar El Alûsî şunları söyledi: "Rusya, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra istikrarlı olamadı. Ancak büyük bir nükleer güç olduğu için kimliğini ve jeopolitik rolünü yeniden yapılandırma sürecinde çok ileri gitti. Tek kutuplu hegemonyanın dayattığı koşullar ve şartlarla yüz yüze kaldı.

Bu durum Domuzlar Körfezi'ndeki çatışmaya ve Küba'daki Sovyet füzelerine benziyor. NATO kararlarının ABD'nin elinde olmasıyla birlikte, bir nükleer savaşın sinyalleri veriliyor. Her şeyin ABD'ye bağlı olmadığını unutmamalıyız. Rusya askeri açıdan da kendini geliştiriyor. Savunma bakanının ekonomik temelde görevlendirilmesi, Çin'in BRICS'i genişletme girişimi, sahip oldukları şu ana kadar bu çabalarında başarılı olduklarını söylemek mümkün."

Her iki tarafın da birçok alanda hakim olan bu gerilimi uzaya da taşırmaya çalıştığını anlatan Teysîr Abdulcebar El Alûsî, orada da bir hakim savaşın yürütülmeye çalışıldığını söyledi. Teysîr Abdulcebar El Alûsî, “Çin ve Rusya'nın ekonomik gelişimi, Asya kıtasında sadece Rusya'da değil, Vietnam ve Kuzey Kore gibi müttefik cumhuriyetlerinin gelişimi de ‘tek kutup’ fikrini etkileyecek ve onun yerine çok kutupluluğu dayatabilir. Ancak savaşlar durmalı, uluslararası barış ve güvenlik anlaşmaları imzalanmalıdır. Dünya ülkeleri bu gelişmelerle dengeyi sağlamalı, savaştan kaçınmalı, dünyada herkesin kaybedeceği bir savaşa neden olacak aceleci kararlar almamalı” diye belirtti.

Rusya ve ABD’nin hedeflerine ilişkin Teysîr Abdulcebar El Alûsî, "Washington ya çok kutuplu yapıyı kabul edip yeni bir güvenlik anlaşması imzalayacaktı ya da Ukrayna'da 2014'ten beri iktidarda olan hükümeti desteklemek zorundaydı. Ancak bu faşistleri güçlendirecek ve bir ittifakı güçlendirecektir. Sadece Rusya'ya karşı değil, hegemonyadan vazgeçmek isteyen yeni dünyaya karşı da bir güçtü” dedi.

Rusya, ekonomik ve jeopolitik alanda kendi gücünü dayatabilecek bir blok oluşturmak amacıyla Kuzey Kore, Çin ve Vietnam ile ilişkilerini güçlendirdiğini belirten Teysîr Abdulcebar El Alûsî şunları söyledi: “İki ülkenin dost olması için ittifak zemininin hazırlanması gerekiyor. Sovyetler Birliği döneminde ittifakın önemi büyüktü. Bu konu istikrarın güçlendirilmesi açısından oldukça önemlidir.

İki taraf arasında büyük bir nükleer savaşın çıkacağı her zamankinden olasıdır. Bunu durdurmak için bir arabuluculuk oluştu ama savaşın bitmesi için mutlaka ilişkileri kontrol edecek uluslararası bir hareket olması gerekiyor. Bu hareket de büyük olmalı. Daha önceki anlaşmalar dünyayı bu durumdan kurtarmayacak. Halkın iradesine ve barışla olan inanca göre bir süreç başlatılmalı. Ancak o zaman durum daha ve barış süreci daha istikrarlı hale gelecektir ve savaşın ve karışıklığın olduğu bölgelerde sorunların önü alınabilecektir.”

(ma)

ANHA