‘Suriye’nin toprak bütünlüğü Şam-Qamişlo anlaşmasıyla sağlanır’

Şam yönetiminin Suriye’de şu ana kadar farklı siyasi güçlerle barış görüşmeleri yaptığı gibi Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’yle de anlaşmaya varmayı temel bir hedef olarak önüne koyması gerektiğine dikkat çeken Bereket Kar, Şam hükümetinin kendi toprak bütünlüğünü ancak bu şekilde sağlayabileceğini kaydetti.

‘Suriye’nin toprak bütünlüğü Şam-Qamişlo anlaşmasıyla sağlanır’
16 Jun 2023   06:27
HABER MERKEZİ - CİHAN BİLGİN

Ortadoğu Uzmanı Bereket Kar, Suriye ilerici devrimci muhalif siyasi güçlerin Kürt düşmanlığı temelinde bir yere varma şanslarının olmadığını belirterek, buna güçlerin Kürt meselesinin bölgesel bir mesele olduğunu bilmesi ve tüm Arap ilerici demokratik güçlerin, yurtsever İslamcılarının bu konuda dayanışmayı büyütmesi gerektiğine işaret etti.

Şam hükümetinin Arap Birliği’ne girmesi, Türkiye’nin Şam hükümetiyle normalleşme girişimleri, Suriye endeksli yapılan toplantılar ve Kuzey ve Doğu Suriye üzerine geliştirilen planları Ortadoğu Uzmanı ve gazeteci Bereket Kar’la konuştuk. 

‘MESELE TÜRKİYE-SURİYE’NİN ÖTESİNDE’

Türkiye’nin deprem ve seçim öncesi Suriye ile ilişkilerini normalleştirmeye çalıştığını, Erdoğan ve Esad’ı yan yana getirmek için Rusya nezdinde ciddi girişimler olduğunu hatırlatan Kar, Türkiye tarafından Suriye’ye öne sürülen şartların kabul görülmediğini söyledi.

Kar, bu durumun Suriye’nin farklı gündemi nedeniyle Cidde’de düzenlenen Arap Birliği zirvesine kadar ertelendiğini ve burada Esad’ın Türkiye’ye göndermelerde bulunduğunu aktardı.

“Mesele Türkiye ve Suriye diyaloğunun ötesine geçen ve çok daha büyük boyutları olan bir sorun haline gelmiş durumda” diyen Kar, bu durumda Türkiye’nin istese bile bu koşullarda Suriye’yle ilişkileri normalleştirme ve sadece kendisinin ön gördüğü doğrultuda hayata geçirme gibi bir şansı olmadığını söyledi.

‘TÜRKİYE ÖNÜNE İKİ TEMEL SORUN KOYMUŞ’

Suriye eksenli yapılan toplantılar ve çalışmalara değinen Kar, “Bütün bu gelişmeler ışığında Türkiye öne sürdüğü koşullarla yeni yaptığı hamlelerle ‘yeni kabinesiyle’ bunu alıp götürme şansı var mı? Güçlerini bir yerden çekme, bazı Suriye kapılarını açma şeklinde bir durum yok.  Türkiye önüne iki temel sorun koydu; mülteciler sorunu ve Kuzey Doğu Suriye meselesi” ifadelerini kullandı.

‘ŞAM VE QAMIŞLO’NUN ANLAŞMASINDAKİ ENGEL TÜRKİYE’DİR’

Şam yönetiminin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile oturmamasında temel faktörün Türkiye olduğunu dile getiren Kar, şunları ekledi: “Birçok Arap örgütü ve Suriyeli güçler ‘madem Türkiye işgalci bir güç ve çıkılması isteniyor peki neden ABD’nin bölgeden çıkması istenmiyor’ şeklinde kimi sorular birinci derecede Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne yöneltiliyor.  Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi haklı olarak şunu soruyor; ‘Biz Suriye topraklarının bütünlüğü, egemenliği çerçevesinde bir özerk, âdem-i merkeziyetçi bir yönetimden yanayız. Biz Suriye’yle bu barış anlaşmasını sağlamaya hazırız. Madem Suriye yönetimi bütün silahlı güçlerle Ürdün sınırından Türkiye sınırına kadar şu ana kadar birçok güçle iş birliği yaptı ve çözümler sundu, peki Özerk Yönetimle neden masaya oturmuyor?’ Bu çok haklı bir soru. Türkiye burada temel faktördür.”

‘MÜLTECİLER ÜZERİNDEN BİR ANLAŞMA ZORDUR’

Türkiye’nin sadece mültecilerin geri dönüşümünü sağlayacak Suriye’yle bir anlaşma varmasının son derece zor olduğunu ifade eden Kar, mülteciler meselesinin artık sadece bir Türkiye ya da Suriye meselesi olmadığının altını çizdi.

Mülteci sorununun uluslararası düzeyde BM, AB ve bütün buradaki tahammüller temelinde gerçekleşebilecek ve geri dönüşün sağlanabileceğini söyleyerek, “Bu sorun çok ciddi, düğümlü bir mesele. Bunun çözümü öyle şartlarla yapılmasının mümkün değildir” dedi.

NORMALLEŞME BASİT OLMAYACAKTIR

İran, Suriye, Türkiye ve Rusya dışişleri bakanları düzeyinde 10 Mayıs’ta Moskova’da gerçekleşen toplantının sonuç bildirgesinde yer alınan kimi maddelere yönelik şunları belirtti: “Tüm dünyada terör listesinde yer alan İdlib’teki El Nusra güçlerine ne olacak? Buna ilişkin Türkiye’nin orada onlarca üssünün olması ve muhafaza edilmesi neyle alakalı, neye karşılık bu koruma hala devam ediliyor? Eğer, Kuzey ve Doğu Suriye’deki Özerk Yönetim’le alakalı ve paralel bir şekilde siz bunu çözerseniz biz de bunu çözeriz şeklinde bir mantıksa bu Suriye yönetimi ve Özerk Yönetimi’nin arasında gerçekleşecek barış görüşmelerinde yapacağı bir durumdur. Bu Türkiye’nin ulusal milli ya da güvenlik sorunu olarak asla algılanamaz. Bunun uluslararası tahammüllerde bir karşılığı yoktur. ABD’nin Tenef’de konumlanması, Suriye topraklarında zoraki bir işgali sürdükçe ve diğer yandan Türkiye’nin birden fazla yaptığı operasyonlarla elinde tuttuğu işgal ettiği topraklar, Nusra’nın İdlib’teki bir şeriat emirliğinin kurulması süresince Suriye Yönetimi ile Türkiye yönetimi arasında bir normalleşmenin sağlanmasının bu kadar basit olmayacaktır. Bunlar çok ciddi sorunlar ve bugünden yarına çözülecek meseleler değildir.”

ŞAM’IN KÜRTLERE KARŞI ANKARA’YLA ANLAŞMASI SORUNU ÇÖZMEYECEKTİR

Türkiye’nin Özerk Yönetimi “terör” olarak lanse etmekle bir yere varamayacağını ve bir normalleşme sürecinin yaşanmayacağını belirten Kar, “Suriye ve Türkiye arasında normalleşmenin olması için Türkiye’nin görevlerini yerine getirmesi talep ediliyor. Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesi ve oradaki hala koruduğu, desteklediği Nusra ve aşırı İslamcı güçlere var olan desteğini çektiğini ilan etmesidir. Bu olmadığı sürece sadece terör diyerek Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi kast ederek bir yere varma şansı yoktur. Bunun karşılığında Suriye’nin Kuzey ve Doğu Suriye yönetimini ve bölgedeki Kürtleri hedef alarak Türkiye’yle bir anlaşmaya gitmesi sorunu çözmeyecektir” dedi.

‘ŞAM HÜKÜMETİNİN KUZEY VE DOĞU SURİYE’YLE ANLAŞMASI GEREK’

Şam yönetiminin tüm Suriye topraklarında şu ana kadar farklı siyasi güçlerle barış görüşmeleri yaptığı gibi Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile de bu barışı sağlayarak bir anlaşmaya varması temel bir hedef olarak konulması gerektiğine dikkat çeken Bereket Kar, Şam hükümetinin ancak bu şekilde toprak bütünlüğünü sağlayabileceğini aktardı.

Bununla birlikte ABD’nin Kuzey ve Doğu Suriye’de Türkiye’yi anlaşmaya zorladığını aktaran Kar, Kuzey ve Doğu Suriye’yle anlaşmaya ve bir nevi ikinci bir Güney Kürdistan yaratma çabası içerisinde olduğunu söyledi.

Ancak Türkiye’nin buna yanaşmadığını aktaran Kar, Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünden sonra ve bu kadar bölgedeki değişimlerin, siyasi boyutların geliştiği bir dönemde Türkiye’nin yeniden bir takım fiili işgal operasyonlarına girişme şansının çok olmadığını söyledi.

‘TÜRKİYE POLİTİKALARININ KARŞISINDA ARAP ÜLKELERİNİ GÖRECEKTİR’

Kar, Türkiye’nin saldırılarını sürdürerek birçok Arap ülkesini karşısında bulacağını belirterek şunları ekledi: “Türkiye’nin bir yöntem olarak kullandığı SİHA saldırıları ve taciz saldırıları devam edecektir. İleri aşamada Suriye muhalefetinin bir şekliyle Şam’la anlaşması, Arap ülkelerinin Şam’la anlaşmış olması ve Şam’ın tüm Arap ülkeleriyle kendisini yeniden kurma çabasına girdiği bir süreçte, Türkiye’nin şu ana kadar sürdürdüğü politikaları sürdürmesi halinde çok daha fazla dışlanacağını ve karşısında birçok Arap ülkesini de bulacaktır. Bu hiçbir haklılık veren bir durum değil ve uluslararası anlaşmalarda karşılığı yoktur.”

‘DAYANIŞMANIN YÜKSELTİLMESİ GEREK’

“Suriye ilerici devrimci muhalif siyasi güçlerin Kürt düşmanlığı temelinde bir yere varma şanslarının olmadığını bilmek gerek” ifadelerini kullanan Bereket Kar şöyle devam etti: “Uzun bir mücadelenin sonucu olarak Kuzey ve Doğu Suriye’de ortaya çıkmış olan Özerk Yönetimi ne İslami güçler ne Arap ulusalcı yönetimler benimsiyor. Aynı şekilde ABD ve emperyalistler tarafından da benimsenen bir süreç olmadığını da Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi çok iyi biliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin dış politikasını kuşatacak bu uluslararası Arap, Kürt, Fars dayanışmasının öne çıkmasıyla, Kürt meselesinin bölgesel bir mesele olduğunu tüm Arap ilerici demokratik güçlerin ve yurtsever İslamcılarının bu konuda dayanışmalarını yükseltilmeleri gerekir. Türkiye’nin yeni Osmanlı, Türk-İslam sentezli temelinde stratejinin başarısızlığa uğradığını ve yayılmacı yaklaşımın önüne geçmek için çaba sarf edilmesi gerek. Ne yazık ki bu Türkiye’de YSP, HDP ve sosyalist partiler dışında hiçbir partiden böyle bir inisiyatif yok. Meseleyi getirip sadece mültecilere indirgenen bir sorun var.”

TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN BÜYÜK SORUN

Son olarak Türkiye’nin önümüzdeki süreçte çok ciddi bir sorunla karşılaşacağına işaret eden Kar, “Suriyeliler gerek Türkiye gerek Suriye toprakları içerisinde Türkiye’nin mülteci politikalarının karşısında dikilecek. Şu an desteklediği İslami güçler dahi bunun karşısında olacaktır” ifadelerini kullandı. 

Bereket Kar kimdir?

Bereket Kar, 1955 yılında Hatay’a bağlı Samandağ ilçesinde doğdu. İlke ve orta öğretimini Hatay'da bitiren Kar, yüksekokul mezunu. 1975'ten bu yana demokrasi ve özgürlükler mücadelesinde yer alan Bereket Kar 1980 öncesi faaliyet yürüten İplik-İş sendikası başkanlığı yaptı. Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) haber ajansı VAFA'da altı yıl gazetecilik yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra 1994-1997 arasında tutuklandı daha sonra Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) içinde yer aldı. 2002 yılında ÖDP'den ayrılan Kar halen gazeteciliğin yanı sıra çevirmenlik ve Ortadoğu konusunda araştırmalar yapıyor. (EÜ) 2015 Genel Seçimleri, HDP (Halkların Demokratik Partisi) Ankara 1.Bölge Milletvekili Adayı. Ortadoğu Uzmanı olan Bereket Kar aynı zamanda gazetecidir.

ANHA