Efrîn’de neler oluyor? – Rauf KARAKOÇAN

Efrîn’de neler oluyor? – Rauf KARAKOÇAN
17 Oct 2022   00:28

Türk devletinin işgal ettiği alanlardan sağlıklı haber alınamıyor. Gayri meşru yapılanmaların denetiminde olan bu alanlarda işlenen suçlar da yeterince bilinmiyor. Türk devletinin kol kanat gerdiği İslami terör örgütleri işgal alanlarında cirit atıyor ve her türlü suçu işliyor. Öyle gizli saklı da değil, Suriye’de konuşlanmış sözde Uluslararası Koalisyon güçlerin bilgisi dahilinde yapılıyor. Türk devletinin Rojava işgali nasıl ki uluslararası güçlerin bilgisi ve izni dahilinde yapıldıysa, işlenen suçlardan da haberdarlar.

HTŞ ÇETELERİNİN EFRÎN’E PLANLI GEÇİŞİ

Bu aralar olağan dışı çete hareketliliği var. Durup dururken Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) çetelerinin Efrîn’e girdiği basın tarafından servis edildi. Türkiye’nin işgal ettiği bu alanlara eski adıyla El Nusra olan Heyet Tahrir El Şam çetelerinin girmesi kendiliğinden gelişen bir durum değil. Görülen o ki Türk devleti, terörist çete guruplarıyla anlaşarak bazı karşılıklar temelinde Efrîn’i HTŞ güçlerine açmış oldu. Bir de servis edilen haberlere bakıldığında önceden hazırlanmış bir senaryo sahneleniyor. ‘Şu burayı, bu şurayı kontrol etti, falanca köyler kontrol altına alındı, çatışmasız bu alanlara yerleştiler’ şeklinde yapılan açıklamalar mizansenden öte bir şey değil. Türk devletinden de konuya dair herhangi bir açıklamanın olmayışı kendi planlamaları olduğunu teyit ediyor.

Türk devletinin Şam yönetimiyle diyalog arayışlarına denk gelen böyle bir süreçte HTŞ’nin Efrîn’e yerleşmesi hayra alamet olmasa gerek. Bu durum, İdlib’in Efrîn’e taşınması anlamına geliyor. Ya da ikinci bir İdlib sorunu yaratılıyor diyebiliriz. Efrîn, Suriye iç savaşı boyunca çatışmalardan uzak duran ve görece istikrarın olduğu en güvenilir alanların başında geliyordu. Türk devletinin işgalinden sonra Efrîn halkı mülteci durumuna düşürüldü, kamplarda kötü yaşam koşullarına mahkûm edildi, demografik yapısı değiştirildi, doğası talan edildi. Zeytin ağaçları da dahil, ele geçirilen her şey savaş ganimeti sayılarak yağmalandı. İş bununla da sınırlı değil insan kaçırma, katletme, tecavüz, gündelik yaşamın kanıksanır olayları oldu.

SURİYE’DE KÜRTLER ÜZERİNDEN YAPILAN PAZARLIKLAR

Efrîn’in başına gelmedik musibet kalmadı. Posası çıkarıldıktan sonra şimdi de HTŞ güçlerinin denetimine verildi. Akıllara bir takım soru işareti getiren bu durum, Türk devleti ile Şam görüşmeleri için bir ön kabul olabilir mi acaba? İki devletin yeniden diyalog arayışına girmesi Kürt tarafında doğal olarak kaygı uyandırıyor. Rojava’nın varlığı, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve kurumları başta olmak üzere A’dan Z’ye kadar, bütün konular Şam yönetiminin hazmedemediği konu başlıklarıdır. Yani kısacası 2011 iç savaş öncesi duruma geri dönülmesini salık veriyorlar. Şam yönetimi Kürtlerin kazanımlarını tanımayarak, devletin egemenliğini dayatarak eski konuma geri dönülmesini isterken, Türk devleti de Kürtler konusunda benzer bir isteği dillendirmesi Şam ile örtüşmektedir. Fakat anlaşamadıkları konu çeteler meselesidir.  

Şam hükümeti ve Türk devletinin Rusya arabuluculuğunda bir araya gelmesi de Kürtleri gözden çıkarmak anlamına geliyor. Çünkü Türkiye, Ukrayna savaşından dolayı Rusya’yı rahatlatan politikalar izlemesi, Rusya’nın Rojava’da Türkiye’yi memnun edecek adımlar atması beklenen bir durumdur. Kirli siyasi ilişkilerin girdabına çekilmek istenen Kürtler zaten günlük saldırı ve katliamların ortasında bırakıldı. Başûrê Kurdistan’da sokak ortasında infazlar yapılıyor hem Başûr hem de Rojava alçakça saldırıların hedefi haline getirildi.  

RUSYA SEÇİMLERDE ERDOĞAN’A DESTEK VERECEK

Rusya bir yandan Türkiye ve Şam’ı yan yana getirmek isterken, diğer yanda Özerk Yönetim ve Şam için de aynı yöntemi öneriyor. Sorun sadece Suriye eksenli düşündüğünden kaynaklanmıyor. Rusya, Erdoğan liderliğindeki bir Türkiye’den azami derecede fayda sağlamanın yollarını arıyor. Türkiye iç siyaseti açısından da bir müdahale anlamına geliyor. Önümüzdeki genel seçimlerde Erdoğan’ın kazanması için elindeki kozları kullanacağından kuşku duyulmasın. Açıkçası, diktatör Erdoğan’la kurduğu ikili ilişkilerinin devamını sağlamak için seçimi kazanmasına destek verecek. Erdoğan’a kullanabileceği siyasi malzeme, Rojava’da yeni işgal saldırısına yol vermek olacak. 

Efrîn’deki son durum Rusya’nın bilgisi dahilinde. Bahsi geçen HTŞ çete gurubunun hâkim olduğu alan İdlib’dir. Efrîn’de konumlandırılması çeteler için alan genişletme ve meşrulaştırmadır. Türkiye çetelerle pazarlık içinde Efrîn’de yeni bir oyun sahneliyor. Rojava’da Fırat’ın doğusu ABD, batısı Rusya tarafından parsellendi. DAİŞ’e karşı mücadele amacıyla Rojava’da bulunan ABD, Efrîn’deki çetelere ilgisiz kalabiliyor. Hatta Girê Spî ve Serêkaniyê’deki çetelerle komşu olabiliyor. Ya da şöyle diyelim, ABD’nin; Türkiye’nin beslediği çetelere karşı herhangi bir mücadele planı yok. Çete elebaşlarının Türkiye tarafından himaye edildiğini en iyi bilen ABD’dir. Buna rağmen işgal alanlarındaki çetelere karşı dört maymunu oynuyorlar. 

ROJAVA’YA YENİ SALDIRI PLANI MI?

DAİŞ’e karşı mücadelenin en aktif aktörü hiç kuşkusuz Kürtlerdir. Kaldı ki ağır bedeller verdiğini tüm dünya gördü. Bugün ise Efrîn ve diğer işgal alanları DAİŞ çetelerine sığınak durumuna getiriliyor, çetelerin at koşturduğu alanlar oluyor. Bu ne yaman çelişkidir ki ABD, Kürtlere dayanarak kaldığı Rojava’da Türk işgaline ve İslami terör örgütlerine karşı tek kelime etmiyor. Hakeza Rusya da kendi devlet çıkarları için Türk devletinin katliamlarına sesiz kalıyor ve hatta Kürtleri Türklere kırdırmak istiyor.

Efrîn’de dönen dolaplar Rojava için yeni saldırıların başlangıcı olabilir. Kuzey ve Doğu Suriye halkı, Şam hükümetinin dayatmalarına, Türkiye’nin işgal saldırılarına, Rusya’nın Rojava halkını gözden çıkaran politikalarına, ABD’nin çıkarcı, faydacı yaklaşımlarına karşı kazanımlarını korumak için ne gerektiriyorsa yapma hakkına sahiptir.

ANHA