Hesen Koçer: Rojava devrimi dünyadaki demokratların umududur
Reportaj Summay
Rojava devrimini özgür bir toplumun inşası sistemi olarak tanımlayan Hesen Koçer, devrimin dünyadaki demokratik kesimlerin umudu olduğunu söyledi.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Hesen Koçer, 19 Temmuz devriminin 10’uncu yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Koçer devrimin boyutlarından, demokratik projeyi yok etmek için yerel partilerin koordinasyonuyla bölgeye yönelik şiddetli saldırılardan, bir yandan devam eden savaş diğer yandan devam eden yeniden inşa çalışmalarından bahsetti. Arap, Kürt ve diğer oluşumların devrimin kazanımlarını koruma anlaşması, devrimin kazanımlarını korumak için devrimci halk savaşına göre mücadele edilmesi gerektiğini, devrimin dünya düzeyinde tanınması için siyasi faaliyetlerin önemini vurguladı.
Hesen Koçer ile yapılan röportaj şöyle:
*Her türlü saldırıya rağmen 19 Temmuz devriminin emin adımlarla yoluna devam etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz, bu devrim gücünü nereden alıyor?
Her şeyden önce devrimin devamından bahsettiğimizde bu devrimin bir stratejisi, düşünsel ve felsefi bir sistemi olmasından bahsetmeliyiz. En önemli şey fedakarlıktır. Devrim slogan atmakla devam etmez.
20. yüzyıldaki devrimler devleti yıkmaya ve başka bir devlet kurmaya çalıştı. Bütün devrimler devlet ve iktidar meselesinden kurtulmamış, toplumu yabancılaştırmaya çalışmıştır. Bu nedenle, sosyalizminkiler de dahil olmak üzere bu devrimler tamamen yenilgiye uğradı.
Bir devrim devam etmeye çalışıyorsa, her şeyden önce sosyal olmalıdır. O zaman doğru yolda olduğunu söyleyebiliriz. 19 Temmuz devrimi, özgür ve demokratik bir toplumun yaratılması olan yeni bir felsefi kavram oluşturdu. Başka bir devletin kurulması ve devletin yıkılması değildir. Bu nedenle, önceki devrimlerden farklı olan 19 Temmuz devrimini anlamalıyız. Bu devrimin amacı bir devlet veya iktidar inşa etmek değil, devlet sisteminin yerini alacak demokratik alanı genişletmektir.
Kadınların sorunları da dahil olmak üzere sosyal sorunlar toplanmış ve birçoğu sosyal düğüm haline gelmiştir. Bu yüzden devrimi sürdürmek için devrim kavramlarını düzeltmemiz gerekiyor. Dolayısıyla 19 Temmuz Devrimi'ni bölgede daha önceki devrimleri düzelten bir devrim olarak adlandırabiliriz.
*Filozof Noam Chomsky, Rojava Devrimi'nin devam etmesini bir mucize olarak nitelendirdi, bu ne anlama geliyor?
Ortadoğu'da bu kadar ünlü bir yazar bu savaştan, bu büyük yıkım ve saldırılardan bahsedince, bu tarif tüm dünya tarafından anlaşılır. Bu formda ve böylesi eksiksiz başka bir devrim yok. Bu nedenle, bu devrim gerçekten bir mucizedir.
*Sizce devrime yönelik en büyük tehditler nelerdir, halk, askeri ve siyasi güçler nasıl direnebilir?
Aslında devrim, iç ve dış düzeyde bir mücadeledir. Bölge halkı uzun yıllardır bir iktidar sisteminin yönetimi altındadır. Toplumun bu zihniyetten kurtulması çok zor. Devrimin önündeki en büyük engel budur. Toplumu uyandırmak, siyasi, sosyal ve kültürel yönden geliştirmek, toplumdaki ahlak standardını yükseltmek devrimin temel amacıdır. Bu iktidar zihniyetinden kurtulmak en büyük engeldir. Onu geçerek bu toplumu özgürleştirebilir, tartışmalı sosyal sorunları çözebiliriz. Ama uygulamada birçok eksiklik var. Bunun nedeni, toplumun halen hükümet zihniyetinin etkisinde olmasıdır. Bunun sonucunda eksiklikler ortaya çıkmakta ve halkın yönetime yönelik eleştirileri artmaktadır. Bu nedenle bana göre özgür bir zihniyet inşa etmek devrimin önündeki en büyük engeldir.
Öte yandan yerel güçler bu devrime saldırıyor. Başta işgalci Türk devleti ve çetelerinin bölgeye yönelik askeri saldırıları var. Bu halk teröre karşı savaştı. DAİŞ'i yok etti ancak DAİŞ'in sponsoru olan işgalci Türk devleti bölgeden bunun intikamını almaya çalıştı. Sonuç olarak bölgede barış ve istikrar yoktur. Yönetim ve toplum bu savaşın içindedir. Bu da hizmet çalışmalarında bir zayıflığı beraberinde getiriyor. Bu nedenle bölge bütçesinin yarısından fazlası askeri güçlerin desteklenmesi, saldırılara karşı direnişi ve devrim kazanımlarının korunması için ayrılmıştır.
Kobanê'den başlayan 19 Temmuz devrimi bugün Türk devletinin tehditleriyle karşı karşıya. Türk işgali devrimin beşiği ve stratejik Minbic şehrini işgal etmeye çalışıyor. Bölgedeki demokratik projeyi bozguna uğratmak istiyor. Yani devrimi tehdit edenin en büyük tehlike olduğu söylenebilir.
İkincisi, bölgede bulunan ve kaosu yaratan Türk devleti ve Suriye rejimine mensup kişilerin toplumun iradesini zayıflatma amaçlı saldırılarıdır. Bunun yanında bölge sakinlerini yerinden etmek ve devrime olan inancını zayıflatmak için bir araç olarak kullanılan sıkı bir kuşatma var. Yerel sistemler her alanda halka karşı özel bir savaş yürütüyor. Toplumu yok eden uyuşturucu ve fuhuş yayıyorlar. Bence bu, askeri bir savaştan daha tehlikelidir. Bu nedenle yerel sistemler devrimi sosyal, kültürel, ahlaki ve politik açılardan yenmeyi amaçlıyor diyebiliriz.
Bu saldırılara karşı direniş mekanizması ile ilgili olarak halk uyanık, yurtsever ve güçlü bir iradeye sahip olmalıdır. Suriye coğrafyası genel olarak işgal saldırılarına maruz kalmaktadır. İkincisi, halk, devrimci halk savaşına göre örgütlenmeli ve askeri güçlerini desteklemelidir. Askeri güçlerle birleşmeli ve topraklarını korumalıdır. Üçüncüsü, siyasi partiler devrimin tanınması için dünya çapında bir devrimi tanıtmaya çalışmalıdır.
* Bölgedeki demokratik projeye yönelik koordineli saldırılarda Suriyeli partiler de var mı?
Ortadoğu'daki milletlerin zihniyetleri benzerdir. Dil farklı olabilir. Ama devlet ve hükümdar aynıdır. Bu nedenle bölgede demokratik projenin gelişmesi Türkiye, Suriye, Irak, İran ve diğer ülkelerdeki sistemler için tehdit oluşturacaktır. Bu nedenle, bu sistemler bu projenin diğer bölge devletlerine ulaşmasını engellemek için anlaşıyorlar.
* Bu devrim bu tehditleri ve engelleri nasıl aşabilir?
Bölgedeki tehditleri önlemek ve kaleyi içeriden korumak için iç içerinin düzenlenmesi çok önemlidir. Buradan, devrimin kazanımlarını korumak için Kürt, Arap ve diğer oluşumların uzlaşmasının önemi ortaya çıkıyor. Suriye'de uluslararası ve bölgesel güçlerin olduğunun farkındayım ama onlara güvenemeyiz. Bu devletlerin bölgede çıkarları var. Bu devletler, halk için çalışan hayır kurumları değildir. Halkımız bu gerçeği kabul etmelidir, mevcut çatışmadan kurtulmanın yolu sadece bileşenlerin birliğidir.
*Sizce Rojava Devrimi bölgesel bir devrime mi dönüştü yoksa hâlâ içsel mi?
Rojava devrimi dünyadaki demokratlara büyük umut verdi. Bana göre devrim, tanımında ve içeriğinde yerel devrimleri aşmış ve küresel bir devrim olmuştur. Herkes Kuzey ve Doğu Suriye devriminden bahsediyor. Bu devrim dünyadaki çoğu insanın vicdanındadır. Şimdi Ortadoğu ve Batı toplumları bu devrime dikkat ediyor. Ama pratikte saldırıların düzeyi ve devrim etrafındaki devletler ve politikaları bu düşünce sisteminin yurt dışına çıkmasına izin vermiyor. Büyük bir engel var. Ama biz bu devrimi genel olarak insanlığın malı haline getirmeye çalışıyoruz.
* Sizin gözleminize göre dünyadaki siyasi partiler bu devrimi nasıl değerlendiriyor?
Kuzey ve Doğu Suriye'yi ziyaret eden birçok sivil örgüt ve demokratik, ekolojik ve feminist siyasi hareket var. Devrimi yakından takip edip her yönüyle değerlendirmeye çalışıyorlar. Ayrıca dünyanın birçok ülkesinden siyasi heyetler bölgeyi ziyaret etti. Amaçları devrimi yakından tanımaktı. Bu örgütler ve delegasyonlar, devrimin terörizme ve komşu devletlere karşı bir savaş yürüttüğü sonucuna vardılar. Herhangi bir eski veya yeni devrimin bunu yaptığına inanmıyorum. Yazar Noam Chomsky, birçok internet sitesinde Rojava devrimini bir mucize olarak nitelendirdi. Bu sürekli çalışmayı kastediyorlar; savaş ve inşa aynı anda devam ediyor.
* Suriye'deki birçok fraksiyonun ve devrim düşmanlarının yürüttüğü beyannameler ve özel savaş devrim gerçeğini gizlemede başarılı mı?
Biraz gerçekçi olmalıyız, özel bir savaş var. Ancak demokratik ulus projesini yenilgiye uğratma ve devrimi sona erdirme hedefine ulaşamadı. Özel savaş, devrimi başka bir şekilde tanımlar. Ama artık herkesin bu devrimin gerçeğini ve hedeflerini anladığından eminiz.
(rr)
ANHA