​​​​​​​‘Devrim halk hareketini doğru yöne çevirdi’

Reportaj Summay

​​​​​​​‘Devrim halk hareketini doğru yöne çevirdi’
26 Jul 2022   03:33

Suriyeli yazar ve siyasetçi Mihemed Îsa, 19 Temmuz Devrimi’ni yeni bir devrim olarak nitelendirerek, Öcalan'ın felsefesinin ilkelerine dayanan Özerk Yönetim deneyiminin her geçen gün gelişerek, dünya kamuoyunun dikkatini üzerine çektiğini söyledi.

10’uncu yılına giren 19 Temmuz Devrimi sürecinde siyasi, askeri, diplomatik ve eğitim alanında önemli kazanımlar elde edildi. Bunlardan en önemlisi de bölge halkının Özerk Yönetim çatısı altında birleşmesi oldu. Dünyayı korkutan DAİŞ’i bu coğrafyadan çıkardı. Suriyeli yazar ve politikacı Mihemed Îsa, bu devrimi halk hareketini doğru yola sokan yeni bir devrim olarak nitelendirdi.

19 Temmuz Devriminin 10 yıllık sürecine ilişkin ajansımızın sorularını yanıtlayan Mihemed Îsa, “Özerk Yönetim deneyimi, aynı sorunlarla karşı karşıya kalan gelişmiş devletler gibi, merkezi olmayan, demokratik Suriye çerçevesinde geliştirilebilir” dedi.

Suriyeli yazar ve siyasetçi Mihemed Îsa ile yapılan röportajın devamı şöyle:

*19 Temmuz'da, Kuzey ve Doğu Suriye’de, demokratik ulusun ilkeleri temelinde, en acımasız terör örgütü DAİŞ ve benzerlerine karşı duruldu. Bu devrimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında, birçok devrim gibi, halk hareketi de 19 Temmuz 2012'den sonra başka bir devrim örgütlemişti. Bu devrim, Suriye’nin birçok yerinde ve bölgesinde halk tarafından yürütülen bir mücadele hareketinin göbeğinde büyüdü.

Sonra 19 Temmuz Devrimi gerçekleşti ve halk hareketini doğru yola soktu. Bu devrim, halk hareketine açık bir siyasi görüşle, hatalardan, kafa karışıklığından ve şiddetten uzak devrimci demokratik bir bakış açısıyla devrimci bir irade kazandırmayı başardı.

Büyüdükçe gelişen bu devrim, bölgedeki siyasi güçler ve halk arasında bir dayanışma biçimi geliştirdi. Gelişen devrim sonrasında Demokratik Suriye Meclisi (MSD) adı altında herkesi kucakladı.

Bunun yanı sıra, devrim mücadelesinde yer alan askeri güçler, Kuzey ve Doğu Suriye halkları olan Kürt, Arap, Asûri, Süryani, Türkmen ve diğer haklardan oluşan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) olarak, adlandırıldı.

Bu güç hegemonyasını genişleterek, bölgede herkesin paylaşım hakkı ilkesi temelinde yönetilmesi için bir model oluşturdu. Bu modelde her halk, siyasi hayatta eşitlik ve ülkenin kaynaklarından eşit olarak, yararlanma hakkına sahip. Ayrıca kadınların katılımının artırıldığı bir model sundu.

Bütün bunlar, tek bir ülke veya merkezi olmayan demokratik Suriye projesinin görünümü ve işleyişi çerçevesinde yapıldı.

Devrimin 10’uncu yıldönümünde, bölgedeki ve dünyadaki barışa yönelik en büyük terör tehdidi olan DAİŞ’e karşı tarihi zafer de dahil olmak üzere birçok başarı ve kazanım elde edildi.

Bunların yanında, yurttaşlık haklarının kullanılmasına yönelik demokrasi, toplumsal adalet ve hukukun üstünlüğü değerleri herkes için yürürlüğe sokuldu.

*19 Temmuz Devrimi, Ortadoğu'da Ortadoğu devletlerinin merkezileşme kavramına bel bağladığı bilincini nasıl değiştirebildi? Özerk Yönetim projesi ademi merkeziyetçiliğe mi dayanıyor?

19 Temmuz'dan sonra halkın mücadelesi ulus devlet fikrini yok etmedi. Ancak daha önce bilinmeyen demokratik devlet fikrine hayat vererek başarılı olma fırsatı bulan başka bir kavram yarattı.

Özgür paylaşım ilkesine dayanan Özerk Yönetim deneyimi, halkların kardeşliği temelinde kuruldu. Siyasal kültür ve felsefe düzeyinde, halkların ve toplumların yaşamlarını örgütleme noktasında okul görevi gördü.

İnsan yaşamı ve insan hakları, halkın değerlerinin gelişimi ve hayattaki fırsatları tanıtan, geliştiren bir okul. Özerk Yönetim genel olarak bu başarıları hedefler. Ulus devlet modeli başarısız olduğunda yoksulluğun, açlığın, iç savaşların ve cehaletin yayılması dışında halkın sorunlarına bir çözüm sunamadı.

*Sizce, Özerk Yönetim’in şu ana kadar yarattığı etki nedir ve bundan sonra toplumsal düzeyde oynaması gereken rol nedir?

Özerk Yönetim deneyimi, özgür halkların kardeşliği ilkesine ve Önder Öcalan'ın felsefesine dayanıyor. Bu deneyim her geçen gün büyüyerek insanların dikkatini çekiyor. İnsanlar Özerk Yönetim projesine inanıyorlar. Bölgenin baskıcı ve komplocu sistemlerini yok edip devreye girmesi biraz zaman alacaktır. Ama onurlu yaşam hayali kuran halkın ve aydınların zihinlerini güçlendirecektir.

*Kuzey ve Doğu Suriye sakinleri demokratik ulus projesiyle Suriye'yi demokratikleştirmeye çalışıyor. Ancak Şam hükümeti şu ana kadar Özerk Yönetim ile yapıcı bir diyalog kurmayı reddetti. Sizce her ikisinden de ne isteniyor?

Özerk Yönetim ile rejim arasındaki anlaşmaların ufku olumlu görünmüyor. Görüşmelerden sonuç alınmayacak. Rejim, kendisine, özelliklerine ve baskısına bağlı olan eski yönetim biçimini temsil ediyor.

Özerk Yönetim, bir devlet inşa etmeye ve devletin yönetim yöntemlerine karşı çıkan siyasi bir görüş ve felsefeye sahiptir. Bu, iki kavramın bir araya gelmesi imkansızdır. Rejimin baskısında herhangi bir değişiklik olması, çöküşüne yol açacaktır. Buradan bakıldığında müzakereler için ciddi bir ufuk olmadığı açık. Mesele diyalektiğe kalacak. Diyalog bu konuyu sonuçlandıracak.

Ülkenin sınırlarını korumak için müzakere fırsatı var. Bu durum üzerinde anlaşmaya varılabilmesi için tüm taraflar ortak bir duruş sergilemeli.

*Bildiğiniz gibi Şam hükümetinin inatçılığından dolayı Suriye'de gerçek bir kargaşa var. Bu nedenle Suriye, uluslararası çıkarların olduğu bir alana dönüştü. Türkiye'nin birçok alanı işgal etmesine izin verdi. Özerk Yönetim projesinin Suriye'deki sorunların çözümünün garantisi olduğunu doğrulayan birçok çalışma var. Bu değerlendirmeleri nasıl görüyorsunuz?

Tabii ki, kamusal sistemin doğasından kaynaklı dar milliyetçiliğin baskısı, bu yıkımın meydana gelmesinde ülkenin zayıf olmasıyla bağlantılıdır.

Bu durum, devletlerin Suriye’ye müdahale etmesine ve kaynaklarını kontrol etmesine izin verdi. Ülkenin bu durumdan kurtulabilmesi için modern bir anayasaya, yeni bir toplumsal ittifaka ihtiyaç var.

Ancak bu çözümler ülkeyi korur. Aynı sorunlarla karşı karşıya kalan gelişmiş devletler gibi demokratik ve ademi merkeziyetçi bir Suriye çerçevesinde bir bütün olarak, ülkede kurulabilecek daha uygun bir Özerk Yönetim biçimi olduğuna inanmıyorum.

*Türk devletinin Özerk Yönetim'e yönelik medya, askeri ve ekonomik saldırılarının sebebi olarak ne düşünüyorsunuz?

Milliyetçi İslamcı Türkiye, yanında büyüyen bu demokratik projeden endişe duyuyor. Çünkü Türkiye haklarının en geri ve hor görülen modeliyle yönetiliyor. Bu yüzden Özerk Yönetim projesi onun için bir diken gibidir.

ANHA