‘Kürdistan dağları bölgeyi yeni Osmanlı’dan savunma hattıdır’

Reportaj Summay

‘Kürdistan dağları bölgeyi yeni Osmanlı’dan savunma hattıdır’
12 May 2022   05:07

Yazar ve Siyaset araştırmacısı Ehmed Şêxo, Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında yeni Osmanlı’yı kurmak için İttihat ve Teraki’nin yeni bir stille işgali amaçladığını belirterek, “Toros ve Zagros dağları bölgedeki tüm halkları Arap ülkeleri ve İslam devletlerini işgalci Türk devletinden ayıran hat olarak görülüyor” dedi.

Türk devletinin genişleme politikasının ilk adımı olarak Kürdistan’ı işgal edip kontrol altında tutmak olduğunu söyleyen, Mısır’ın Kahire şehrinde yaşayan Kürt yazar ve siyaset araştırmacısı Ehmed Şexo, Türk devletinin sonrasında Irak, Suriye başta olmak üzere Arap ülkeleri ardından Libya ve Tunus’u işgal etmeyi amaçladığını vurguladı.

Türk devletinin bölgeye yönelik saldırı ve projelerini değerlendiren Ehmed Şêxo, Türk ve AKP yetkililerinin bahsettiği yeni Osmanlı projesini, bu projenin bölge halkı için tehlikesini ve bölge halkından şu anda ne istendiğini ajansımıza anlattı.

*Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye'ye karşı genel bir saldırı gerçekleştiriyor. Bu saldırıları nasıl yorumluyorsunuz?

Bu saldırılar, Üçüncü Dünya Savaşı'nın ve dünya sistemini oluşturan merkezi güçlerinin yerel planlarındaki gündemlerini yeniden düzenleme çabalarının bir parçasıdır. Ekonomik, güvenlik stratejilerine ve politikalarına uygun olarak yeni bir bölgesel sistem inşa ederek, özellikle enerji ve gaz kaynaklarını kontrol etmeyi amaçlıyorlar. Bölgedeki halk hareketlerinin 11 yıldır devam etmesi, siyasi, kültürel, fikri ve güvenlik sorunlarının kaynağını oluşturuyor.

Birçok yerel güç, kendini var etme adıyla küresel hegemonik sistemin merkezi güçlerinin emri altında kalıyor. Kapitalist devletler projelerini inşa etmek ve yeni bölgesel sistemde yerini almak için yerel güçlerle çalışıyor. Bugün 1925 zihniyetine sahip olan Türk devleti Kürt halkına ve bölge halkına karşı düşmanlığını sürdürüyor.

Türk devletinin asimilasyon politikaları günümüzde de sürüyor. Türkiye, Kürtlere ve bölge halkına karşı işlenen bu suçları NATO ve Batı sisteminde ve yürüttüğü görevlerden güç alarak gerçekleştiriyor.

Türk devleti sadece Türkiye içinde ya da belirli bölgedeki Kürtleri hedef almakla kalmıyor, aynı zamanda Kürt halkının Kürdistan'daki ve yurtdışındaki bölge halkıyla birlikte mücadele eden demokratik ve özgür toplumsal güçleri de hedef alıyor. Çünkü Türk devletinin varlığı ve yokluğu, Kürt halkının haklarını elde etmesiyle bağlantılıdır.

Demokratik ve ulusal çerçevede yürütülen Önder Abdullah Öcalan’ın Kuzey ve Doğu Suriye’de pratikleşen Demokratik ulus projesi, bölge devletleri ve halkların onayıyla demokrasinin çözüm olacaktır.

*Size göre Türk devletinin saldırıları sadece Kürtlere karşı mı tehlikeli yoksa Ortadoğu'nun tüm halklarına karşı mı tehlikeli görünüyor?

Türk devletinin suç bilincinin kimseyi ayırt etmediğini söyleyebiliriz. Türk tarihindeki katliamlara baktığımızda Ermeniler, Suriyeliler, Rumlar, Araplar ve Kürtler yani hiçbir halk farketmeksizin soykırımdan geçirildi. Bahsettiğimiz soykırım katliamlarının çoğu da 1914’ten 1925 yılına kadar olan zaman diliminde gerçekleştirildi.

1925'ten itibaren Türk devleti, uluslararası devletlerin onayıyla, bölge sakinleri hatta birçok Kürt partisinin iş birliğiyle Kürtleri katletmeye başladı. Ancak Kürt kültürü, doğası, kişiliği ve özgünlüğü ile ilgili birçok nedenden ve  12 bin yıl önce Kürdistan'da gerçekleşen insanlık tarihindeki neolotik devrimin ilk temelinin bu topraklarda atılması nedeniyle, Türk devleti Kürt halkının direnişini kıramadı ve onları katledemedi.

PKK'nin doğuşu, tarihsel bilgi ve sosyal ve demokratik bağlamda, Türk devletinin bu çabaları, uluslararası güçlerin Kürtlere karşı bir seçenek olarak dayattığı ölüm, uluslararası anlaşmaları ve Kürdistan'ın bölünmesini durdurmuştur.

Selçuklular ve ardından Osmanlılar Kürtlerle anlaşıp önce Anadolu'ya, sonrasında Arap bölgelerine geçti. Coğrafyada 1071 yılındaki Malazgirt savaşı ve 1516 yılındaki Mercidabık savaşı gibi onlarca savaş gerçekleşti. Kuzeyden ve doğudan Kürdistan'a gelenler Kürtleri geçtiklerinde Arap ülkelerini işgal edebilirlerdi. Bağdat'ta yaptıkları gibi, Şam halkını öldürdüler ve içindeki medeniyeti yok ettiler.

Bugün Türk devletinin genişleme planları önce Kürdistan'ı, ardından Suriye'yi Irak'ı ve sonrasında doğudaki Arap devletlerini işgal etmeye yönelik bir adım olarak gerçekleştirmeyi hedefliyor.

Sonrasında Libya ve Tunus’u da işgal ederek, batı Arap ülkelerini de kendine bağlamayı planlıyor. Osmanlı devleti, Arap ülkeleri ve Kürt bölgeleri Ermenistan ve Azerbaycan sınırlarını Cezayir ve Mağrip bölgesinden, Yemen ve Arap Adası sınırlarına kadar olan toprakları işgal etmiştir. Bugün Türk devleti bunu canlandırmayı planlıyor.

Naplyon Ponapart, İbrahim Paşa, Süleyman el-Frinsawi, Halid bin el-Velid, Sultan Selaheddin el-Eyubi, Ebu Müslim Xorasani, Cemal Abdulnasir gibi dünyada tanınmış liderler, Arap ülkelerinin ve Kürdistan'ın güvenliğinin bağlantılı olduğunu söyledi. Toros ve Zagros Dağları, Arap ülkelerinin, İslam devletlerinin, halkların ve bölgedeki farklı dinlerin ilk savunma hattıdır.

Şu şekilde bir gerçek var ki Aryen ve Sami Kültürü bir araya geldiğinde, yani aşağıda ve yukarıda Mezopotamya kültürü veya Til Helef ve Al Ubeyd kültürü, Sümer medeniyeti genel olarak insan medeniyetinin başlangıcı olarak ortaya çıktı. Bu gerçek şimdiye kadarki önemini ve doğasını koruyor.

Kürt halkını hedef almak teorik ve coğrafi gerçekler nedeniyle bölge halkını hedef alıyor. Nitekim Mısırlı entelektüel Dr. Cemal Hemdan’ın dediği gibi “Mısır'ın güvenliği Toros'tan Kürdistan’a, şimdiki Kuzey ve Doğu Suriye'den, Irak’ın kuzeyine ve Türkiye'nin güneydoğusundan başlıyor.”

*İşgalci Türk devletinin bölge halkına yönelik saldırılardaki amacı nedir? Türk devletinin yeni Osmanlı İmparatorluğu kurmak istediğini ispatlayan birçok rapor ve analiz var. Yeni Osmanlı projesinin gerçekliği nedir?

Yeni Osmanlı projesi, siyasal İslam'ı bir araç olarak kullanan faşist ırkçı Turancı MHP'yi bir araya getiren mevcut Türk otoritesinin veya AKP'nin hedefidir. Ayrıca, Arap Baharı'nın durumu, bölgesel sistemin zayıflaması, Arap devletleri, Kürt halkı ve güçleri bilerek siyasal İslam hareketlerini destekledi. Bunlar arasında El Kaide, DAİŞ ve Türk devlet istihbaratı tarafından DAİŞ ve El Kaide'nin kalıntılarından kurulan Suriye Milli Ordusu’nu güçlendirdiler. Siyasal İslam’ın ve İhvancıların inançlarına göre yeni Osmanlı İmparatorluğu iktidar, yağma ve talanlarla hedeflerine ulaşacaktır.

AKP yeni Osmanlı partisidir. Projesi, Osmanlı devletini canlandırmak, bölgeyi işgal etmek, İslam dinini kullanarak halkı kontrolü altında tutmayı planlamaktır.

Aynı zamanda hedeflerine ulaşmak için NATO ve Batı sistemindeki varlığını kullanıyor. Gerçek anlamda AKP ve İslam dini arasında bir ilişki yoktur. Türk devlet rejimini, Türkiye ve çevresindeki operasyonlarını takip edenler bunu çok rahatlıkla anlayacaktır.

Türkiye'de Kürtçeyi yasaklayan kim? Selahaddin'in torunlarıyla savaşan, halkları ve Kürtleri evlerinden göç ettiren ve Efrîn'de sömürge yapılarını inşa eden kim? Başûrê Kürdistan'da ve Efrîn'de ağaç kesen kim? Kim Kürtleri Kürt oldukları için tutukluyor? Kim imam ve şeyhleri Kürtçe hutbe verdikleri için tutukluyor? Kim komşusuna kötü davranıyor. İslam'la ve Peygamber'in sünnetiyle hiçbir ilgisi olmayan uçaklarla, kimyasal silahlarla çocukları ve köyleri bombalayan kim?

AKP kurucularının ve Türk Muhafazakâr milliyetçiliğinin işgal etme ve genişleme projesi olarak tanımladıkları yeni Osmanlı projesi, İttihat ve Teraki'nin fikir ve perspektifleri hegemonyasıyla olan bağlantılarından oluşuyor. Saldırılar Kürtlerle sınırlı değil, genel olarak bölgeyi hedef alıyor. İlk adımda Kürtleri ve PKK, HPG gibi aktif güçlerini, Kuzey ve Doğu Suriye'nin demokratik projesini hedef alan Türkiye, Kürtleri yenerek projesini tamamlayabileceğine ve bunu Yavuz Sultan Selim ve Cengiz Han gibi yapabileceğine inanıyor.

*Türk devleti bu görüşü veya yeni Osmanlı devleti hayalini nereden getirdi?

Bu görüşün iki temel dayanağı vardır. Birincisi bölgeyi işgal edip 600 yıla kadar bölgede hüküm sürerek yeniçeri sistemini kurmayı amaçlıyor. İkincisi ise dünya Mason ve Yahudilere bağlı olan ittihat ve Teraki zihniyetini canlandırmaktır.

Bilindiği gibi Türkiye 1908'den bu yana, o zamanki İngiliz büyükelçisinin Türkiye'deki devlet gücünü kontrol ettiğini söylediği İttihat ve Teraki'nin hegemonyası altına girdiği biliniyor.  Türk devleti sonrasında katliamlara başladı.

Yeni Osmanlı devleti hayali, dinin ve dünyanın meseleleriyle ilgilenmeyen, İttihat ve Teraki'nin halkların kültürüne ve ortak yaşamı ve kardeşliği üzerine inşa edilmiş tarihi demokratik bölgeye karşı ihanetinden ibaret olan yüksek rütbeli yapı kültüründen oluşmaktadır.

Yeni Osmanlı projesi, küresel hegemonya sisteminin büyük güçlerinin istediği Yeni Büyük Ortadoğu projesinin bir dalı ve sürecidir. Dünya devletlerinin izni olmadan, İsrail ve İran’dan habersiz, dünya Yahudiliğinin izni ve haberi olmadan, milliyetçi Şiilerle anlaşma olmadan, Türkiye'nin hareketlerine ve yeni Osmanlı projesine karşı sessiz kalmaları düşünülemez.

*Yeni Osmanlı İmparatorluğu ile İttihat ve Teraki arasındaki ilişki nedir?

Turancı Türk işgalci zihniyeti 1908 ve 1925'ten sonra yeniçeri sistemiyle birlikte kanlı şoven zihniyeti İttihat ve Teraki ile dünyanın hegemonik sistemi ve şovenist bilinci arasındaki inkar ve tek taraflı bağlantıdır.

1925'ten günümüze Türk devleti, İttihat ve Teraki'nin plan ve konseptine göre dünya sisteminin ürünü ve aracı olmuştur. Türk burjuvazisine ve bürokrasisine hâkim olan Teraki, Anadolu ve Mezopotamya'nın özgün halklarının soykırıma uğratılması, standart ve tutarlı bir toplumun inşası üzerine kurulmuştur. Bu şekilde 1925'ten günümüze kadar Kürt meselesine Türk yaklaşımında faşizmin gelişi, Kürt köylerini yakmış, etnik kökenleri katletmiş, demografiyi değiştirmiş Kürt şehirlerini ve Hasankeyf ve Cizira Botan gibi tarihi kalıntıları yok etmiştir.

Beyrut ve Şam'da 6 Mayıs'ta Arap aydın ve siyasetçileri idam eden İttihat ve Teraki zihniyeti, Ermeni ve Süryanilere yönelik katliamlar konusunda da aynı bilinci yürütmüştür. Bu zihniyet Arap ülkelerinin ve halklarının bağımsızlığını reddetti. Dünya hegemonyasıyla ittifak kurarak tarihi mirası terk etti. İsrail'in kurulmasına ve iş birliği yapılmasına izin verdi. Kürt ve Türk iş birliğini ve kardeşliğini açıklayan ilk parlamentoyu reddetti.

Yeni Osmanlı devleti, ittihat ve Teraki'nin Ortadoğu'yu kontrol etmek ve işgal etmek için onu dünyanın hegemonyasına hizmet için daha profesyonel ve aldatıcı şekildeki tekrarıdır. İsrail'in güvenliği, bölge halkının irade ve çıkarlarının ötesinde yabancı güçlerin çıkarlarını garanti altına almayı hedefliyor.

*Osmanlı rüyası hegemonya için ne anlam ifade ediyor?

Yeni Osmanlı projesi, bölgeyi seleflerinin mirası olarak görüyor. Kendini halkın yeraltı kaynaklarını kontrol etme hakkına sahip görüyor. Bölgedeki petrol ve gaz, kaynaklarını çıkarmak, kullanma ve ticaret yapmayı planlıyor.

Türk devleti, KDP'nin yardımıyla Başûrê Kürdistan'ın yeraltı ürünlerini kullanıyor. Başûrê Kürdistan halkı, Başûrê Kürdistan çalışanları ve öğretmenleri maaşlarını alamıyor. Ancak Türkiye ve Barzani ailesi bu kaynakları kendi çıkarlarına göre kullanıyor. Aynı şeyi Libya, Katar ve Somali’de de yapıyor. Türkiye, bölge halkının ve devletlerinin yeraltı kaynaklarını yeni Osmanlı tahvillerinin bir parçası olarak kullanarak ekonomik bir işgal yürütmek istiyor.

Nehirleri kurutmak, kirletmek, hastalıkları artırmak ve nüfusu yoksullaştırıp kontrolü ele geçirmek, yeni Osmanlı devletinin hükümlerinden biri olabilir. Bu Efrîn'de, Başûrê Kürdistan'da, İdlib'de ve hatta Türkiye içinde de gerçekleştiriliyor. Yeni Osmanlı devleti ekonomik yağma sistemidir ve bazı politikaları kapitalist devletlerin yararınadır.

Elbette Türkiye'deki mevcut ekonomik kriz, Türkiye'nin Kürt halkına ve bölge halkına karşı yürüttüğü savaşların sonucudur. Bu durum Türkiye'nin geleceğini etkiliyor. Bu nedenle Türk devleti, Türk halkını kandırmak adına içinde bulunduğu krizi yarattığı kargaşayı iktidarda kalabilmek için yeni Osmanlı devleti projesini ortaya attı.

*Türk devleti tarihte bu politikayı kademeli olarak nasıl geliştirmiştir. Bugün AKP bununla ne yapmak istiyor?

Yeni Osmanlı politikası, baskı, yağmalama, öldürme ve dış devletlerle bağlantı politikasıdır.

Tarihi, Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Osmanlı ordusunu güçlendirmek için koordine ettiği 1830'lardan itibaren Osmanlı İmparatorluğu'na kadar uzanıyor. Almanya'nın istişaresine göre, yerel Kürt otoritesi ve Kürt Emirlikleri'ne karşı çeşitli Osmanlı savaşları, Safeviler, Abbasi, Eyyübi ve Selçuklu dönemlerinden bugüne 50'den fazla Kürt emirliği ve otoritesi olduğu kayda geçirilmiştir.

Bugün AKP ve 2015'ten beri MHP ile yapılan bir anlaşmayla Kürtleri katletmek, bölgelerini işgal etmek, bu bölgeleri terör kaynağı haline getirerek onları yeni Osmanlı projesine hazırlamak istiyor. Serêkaniyê, Girê Spî, Efrîn, Bab ve Idlip’te olduğu gibi AKP, Kürtlere ve Araplara karşı Ermeni soykırımını tekrarlamak istiyor.

*Dört asırdır Ortadoğu'yu işgal eden Osmanlı devletini yeniden canlandırmaya çalışan, Kürt, Arap ve Süryanilere karşı onlarca katliam gerçekleştiren Türk devletinin saldırılarına karşı, bölge halkının ne yapması gerekiyor?

Kürt halkı ve özgür güçleri, komşu halklarla işbirliği içinde Efrîn’den Kandil Dağları'na, Hesekê ve Şengal’den Serhat’a, Dersim ve Amed’den Medya Savunma Alanların’a, Reqa, Kobanê ve Bab’a kadar Türk işgaline, direniyor. Bu direnişler yeni Osmanlı projesinin hayata geçirilmesini engelliyor. Bu direniş ve koruma sadece Kürt halkı için değil tüm bölge halkı içindir. Direniş sadece askeri olarak değil, özgür irade, demokratik zihniyet ve işbirliği gibi birçok yönüyle de yürütülmektedir.

Bu güçler, Ortadoğu ve dünyadaki demokratik halkların birliği gibi, Özyönetim ve demokratik konfederalizm projesinde Kürt halkı ve diğer halklar için en önemli sosyal, siyasal, demokratik ve savunma gücüdür. Hegemonik ve partizan projelere alternatif olduğu kadar Neo Osmanlı, Şii Safevi ve Büyük veya Yeni Ortadoğu projelerine de bir alternatiftir.

Yeni hegemonik projelere ve büyük engellere karşı direnmek için bölge halkları, toplulukları, güçleri ve devletleri arasında karşılıklı tanıma ve ortak anlayışa dayalı stratejik ilişkiler kurmak ve tehditlere karşı koymak gerekiyor.

Ayrıca bölgeyi, halkını ve kültürünü Neo Osmanlı projesinden kurtarmak, bölgede demokratik, uyumlu ve özgür bir yaşam inşa etmek, bölge devletlerinde demokratik geçişi sağlamak için ortak çalışma için mekanizmalar ve araçlar sağlanmalıdır. Bununla birlikte hegemonik güçler hesaplarını yeniden yapmak zorunda kalacaklar.

Kuzey ve Doğu Suriye’deki özyönetim projesi, Özerk Yönetim ve QSD örgütlenmesinde yer almış halkların kardeşliği önemli ve kutsal bir noktadır.

Tüm Kürtlerin, Arapların ve bölge halklarının bu projeleri ilerletmek için onu korumaları ve desteklemeleri gerekiyor. Bu proje, tüm askeri, siyasi, sosyal ve ekonomik yönleriyle, tüm koşullara rağmen Kuzey ve Doğu Suriye’de milyonlarca insanı DAİŞ teröründen korumaya çalıştı.

Çözüm bölgenin Osmanlıcılığı değil, bölgenin demokratikleştirilmesidir. Osmanlı'da savaş, kötülük ve cinayet vardı.

ANHA