Hesen Koçer: Türkiye Suriye ve Irak’ı işgal etmek istiyor

Reportaj Summay

Hesen Koçer: Türkiye Suriye ve Irak’ı işgal etmek istiyor
25 Apr 2022   02:02

Küresel güçlerin, Türkiye’ye Ortadoğu’da bir misyon verdiğini söyleyen Hesen Koçer, Türkiye’nin amacının Suriye ve Irak’ı işgal etmek olduğunu belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Hesen Koçer, işgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye ile Başûrê Kurdistan'a yönelik saldırılarını değerlendirdi.

Türkiye'nin Suriye ve diğer Arap ülkelerindeki terör planlarına dikkat çeken Koçer, Türkiye'nin planlarına ve KDP’nin Kürt davasını ticari pazarlık konusu yapmasına uluslararası desteğin verildiğini belirtti.

Hesen Koçer’in ANHA’ya verdiği röportaj şu şekilde:

*İşgalci Türk devleti, son dönemde insansız hava araçları ve füzeler kullanarak Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını artırdı. Sizce nedeni nedir?

Türkiye'nin, bölgeye yönelik saldırıları yeni değil. Suriye devrimi ve Arap Baharı'nın başlamasıyla birlikte Türk devleti, bölgede kötü bir rol oynamış, Suriye devriminin gidişatını değiştirmiş, devrimi demokratik içeriğinden uzaklaştırmış, aşırılıkçı grupların desteğiyle halkın umutlarını paramparça etmiştir.

Bu saldırıların yeni olmadığını ve devam edeceğini söylemek istiyorum. Saldırının temel amacı demokratik projeyi yok etmek, toplumu ve bölge halkını bölmek, halkın kültürünü yok etmektir.

İkinci amacı ikiye ayırabiliriz; birincisi Kürtlerle ilgili, Türk devleti Kürt halkını yok etmeyi hedefliyor, çünkü Kürt fobisi var ve Kürtlerin katliamı ile rahatlıyor, Türk devleti Kürtlerin ve halkların inkarı üzerine kuruludur. İkincisi Araplara yönelik saldırılarla ilgili, Türk devleti Arap ülkelerinde kaos yaratmaya çalışıyor.

Türk devletinin amacı, eski Osmanlı devletini geri getirmek ve Arap bölgelerine egemenliğini dayatmaktır. Suriye'deki kriz, Irak devletinin işlerine müdahale ve istikrarına yönelik tehditler, Libya'nın içişlerine müdahale bunun kanıtıdır. Türk devleti vahşi bir devlettir, kimseyi dinlemez. Uluslararası toplumun sessizliği de Türk devletinin politikalarını destek anlamına geliyor.

Türkiye'nin, DAİŞ’i desteklediğini ve bölgede terörü yoğunlaştırdığını herkes biliyor. Uluslararası toplumun sessizliği, DAİŞ ve Türk devletinin, sivillere ve bölge halkına yönelik insansız hava araçlarıyla her gün gerçekleştirdiği cinayet, soykırım ve tehcir suçlarında parmağı olduğunu kanıtlamaktadır. Bunlar, halkın iradesini kırmak, korku yaymak ve demokratik projeyi yenmek amacında olan sistemli planlardır.

*İşgalci Türk ordusu ve çetelerinin, özellikle işgal altındaki topraklarda Kuzey ve Doğu Suriye halkına karşı yüzlerce suç işlediği halde, ancak uluslararası toplum sessizdir. Uluslararası toplum, Rusya'nın Ukrayna'ya askeri müdahalesi hakkında defalarca açıklamalar yaptı. Sizce uluslararası toplum ve hukuk örgütleri neden sessiz?

Uluslararası toplumun, Kuzey ve Doğu Suriye’deki sessizliği çok net çünkü çıkarlarını etkilemediğinde sessiz kalıyor. Ancak Ukrayna'da çıkarları var. Amaç, Rusya üzerindeki kuşatmayı sıkılaştırarak, Ukrayna'yı bir savaş alanına dönüştürmektir.

Türkiye'nin, bölgeye yönelik saldırıları uluslararası toplumun çıkarlarına hizmet ediyor, bu yüzden sessiz kalıyor. Bu açık bir gerçektir. Rusya ve ABD, ateşkesin garantörü olduklarını söylüyorlar. Türkiye gözlerinin önünde bölgeyi hedef alıyor ve hava sahasını kullanıyor. Bu anlaşmalara önem vermediklerini açıkça ortaya koymaktadır. Herkes kendi çıkarlarına göre hareket ediyor. Halkımız bunu bilmeli.

Uluslararası toplumun politikası ikiyüzlü bir politikadır. Ukrayna konusunda sesini yükseltiyor, ancak Kuzey ve Doğu Suriye'deki saldırılar hakkında konuşmuyor. Her gün insanlar hedef alınıyor ve şehitler oluyor. Bu, Türkiye'nin uluslararası güçlerin çıkarlarına hizmet ettiği anlamına gelir.

*Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarla eş zamanlı olarak Türk devleti, KDP’nin de katılımıyla Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırılarını artırdı. Bu gelişmeler arasında herhangi bir bağlantı var mı?

Elbette var. Türkiye'nin hedefi sadece Suriye değil aynı zamanda Irak'tır. Türkiye artık Ortadoğu'da yeni dengelerin uygulanmasına dayalı bir rol oynuyor. Dünya güçleri Türkiye'ye saldırma görevini verdi. Uluslararası sessizlik bunun kanıtıdır.

Başûrê Kurdistan'a yönelik mevcut saldırı sadece Türkiye tarafından gerçekleştirilmiyor. İşin içinde başka güçlerin de elleri var. Bazı güçler susuyor, bu sessizlik Türkiye'yi desteklemek gibidir. Diğer bazı güçler, Kürdistan Özgürlük Hareketi'nin ortadan kaldırılmasında Türkiye'ye doğrudan destek verdi. Suriye ve Irak'taki krize uluslararası bir çözüm bulunmaması da bunun kanıtıdır. Bu yüzden kaosu derinleştirmeye çalışıyorlar. Daha fazla katliam yapılmak isteniyor.

*Medya Savunma Alanlarına yönelik saldırılarda KDP’nin işgalci Türk devleti ile işbirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz, Kürt davasına ve Kürdistan halkının davasına etkisi ne olacak?

KDP’nin Türk saldırılarına karışması Irak devletini ve Kürt halkını etkiliyor. Suriye'de Türk devleti silahlı grupları da destekliyor. KDP’ye bağlı bazı partiler, "Efrîn'i kurtardık ve işgalci yok" diyor.

Başûr halkı KDP’ye benzemiyor, onuru var. Türk devletinin kazanımlarını yok etmesini kabullenmiyor. KDP bir finans şirketi gibi Türk devletiyle Kürt halkının kanı üzerinden pazarlıklar yapıyor. Bundan çıkar elde ediyor. Kürt halkı bunu iyi bilmelidir.

KDP’nin Türkiye ziyareti, Başûrê Kurdistan'a yönelik saldırılara katılımının açık bir göstergesidir. Bu katılım Kürt sorununu derinleştirecektir. Bu işbirliğinin Başûrê Kurdistan'daki kazanımları tehlikeye attığını bilmeliyiz. Türk devleti Başûrê Kurdistan topraklarının tamamını işgal edecek.

Ben bir Kürt olarak diyorum ki, Kürtler bu politikayı kabul etmiyorlar. KDP’nin milyonlarca doları var, Kürt davası adına Kürtleri feda ediyorlar. Türk devletinin Kürtlere karşı savaşını destekliyorlar. KDP’nin duruşu milliyetçiliğe, Kürdistan'a ve insani değerlere aykırıdır. Kendini Başûrê Kurdistan'ın sahibi olarak gören ve onun yönetiminden sorumlu biri nasıl olur da Başûrê Kurdistan'ı savunan bir güce karşı savaş yürütebilir!

KDP bu politikadan vazgeçmelidir. Rojava’da da aynı politikayı izleyerek, Rojava’ya yaptırımlar uyguluyor. Bölgeyi istikrarsızlaştırmak için bazı ENKS partileri aracılığıyla Rojava’da faaliyetler yürütüyor.

KDP, Başûr, Rojavayê Kurdistan'da ve Irak'ta olumsuz politikalar izliyor ve birçok Iraklı, işgalci Türk ordusunun saldırılarına ve KDP’nin işbirliğine tepki gösterdi. Şu ana kadar KDP herhangi bir tavır göstermedi.

Başûrê Kurdistan'da 23 Türk üssü var, bu üslerin işlevi nedir? Onların ve KDP’nin görevi demokrasiyi ortadan kaldırmaktır.

*Kuzey-Doğu Suriye ve Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırılara karşı ilk kez Arap Birliği de dahil olmak üzere Irak ve Arap ülkelerinden tepki gösteriliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, hükümet içindeki çok sayıda Iraklı ilk kez işgalci Türk devletinin saldırılarına karşı tavır alıyor ama tehlike çok büyük. Türk devleti, "terörle" savaş adına Irak ve Suriye'yi işgal etmek istiyor. Türk devleti terörü artırdı. Bunu dünya biliyor, onlarca belge var.

Terörün tanımı siyasi bir mesele haline geldi. Çıkarına hizmet etmeyen herkes onun gözünden terördür. Terör adına herkese saldırıyor.

Terör kavramıyla oynayan her güç kendince tanımlamıştır. Terörist, insani değerlerden yoksun, dünyanın en terörist devleti olan Türk devleti, Suriye ve Irak'a saldırdı. Ermenilere soykırım yaptı, bir buçuk milyon Ermeni'yi katletti. Kürtlere, Araplara ve Süryanilere yönelik katliamlar gerçekleştirdi.

Türk devleti, Misak-ı Milli’yi gerçekleştirmek istiyor. Musul, Kerkük ve Halep'i işgal etmek istiyor. Kürt ve Arap halkları bunu bilmelidir.

*Garantör güçlerin sessiz kaldığı bir dönemde Türk devletinin saldırılarını önlemek için bölge halkından ne isteniyor?

Bölge halkı birleşmeli ve iradesini güçlendirmelidir. Çünkü saldırı halkın iradesine aykırıdır. Mesele sadece Özerk Yönetim değildir. Özerk Yönetim ve halk birdir.

Saldırıların asıl amacı Suriye'yi bölmek, Türkçe dilini empoze etmektir. İşgal altındaki topraklara da (Bab, Cerablus, Ezaz, Efrin, Serêkaniyê ve Girê Spî) Türk parası ve bayrakları dayatıldı. Bunların amacı bu toprakları Türkiye’ye katmaktır.

Türkiye'nin, Suriye'den çekileceği yönündeki iddialar doğru değil. Suriye hükümeti bunu iyi bilmelidir. Türk devleti bölgeden ancak savaş yoluyla ayrılır. Şam hükümeti Suriye'nin birliğini ve egemenliğini savunma konusunda ciddiyse, işgal altındaki toprakları kurtarmak için QSD ile koordineli ve işbirliği yapmalıdır.

Şam hükümetinin izlediği politikalar doğru değil, işbirliği yapmak yerine Halep mahallelerini (Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê) kuşatıyor. Türk istihbaratıyla görüşüyor. Bu politika Suriye egemenliğini korumaz.

Kürtlerin, Arapların ve Suriyelilerin birliği bu süreçte güçlendirilmeli, devrimin kazanımları savunulmalı, çünkü özel savaş yoluyla bölgenin bileşenleri arasında bölünmeler yaratmaya çalışıyorlar.

(rr)

ANHA