Hapishane uygulamaları ahlak ve vicdan yitimidir – Rauf KARAKOÇAN

Hapishane uygulamaları ahlak ve vicdan yitimidir – Rauf KARAKOÇAN
16 Apr 2022   00:55

Türkiye’de ‘işkenceye sıfır tolerans’ söyleminden gelinen nokta tam bir vahşettir. Akla hayale gelmez işkence metotları uygulanıyor. Faşist askeri darbeler de dahil, hiçbir dönemde hapishaneler bu kadar sorunlu alanlar haline gelmemiştir. Diyarbakır zindanı başta olmak üzere birçok hapishanede işkenceler yaşanmış, vahşet düzeyinde uygulamalara tanık olunmuş ama günümüzde uygulanan düşman hukukuna tanık olunmamıştır.

Hapishanede kalan hükümlüler devletin koruması altında sayılır. Ama gel gör ki hapishaneler, iktidarın intikam alma mekanları haline geldi. Keyfi uygulamalar, hukuk tanımazlık had safhada. Cezası bitenlerin serbest bırakılmadığı, hastaların tedavi edilmediği, ilaçların verilmediği, hapishanede kalamaz durumda olmasına rağmen tahliye edilmediği, kısacası kanunun işlemediği dört duvarların içinden tabutlar çıkıyor.

Hapishanede yaşanan insanlık dışı manzaralar, ölümler, insan onurunu, haysiyetini zedeleyen günlük dayatmalar devlet politikasıdır. Eli kolu bağlı dört duvar arasında bulunan insanlara dayatılan vahşet, devletin çürümüş halini göstermektedir. Özellikle de politik tutsaklara yaklaşım suç-ceza hukukuna göre değil, zamana yayılmış ölüm mahkumiyetidir. Hiçbir suç istinat edilmeden rehin olarak tutulan insanları içerde çürütmedir.

Toplum insan etkileşimini konu edinen sosyolojinin diliyle tanımlamakta zorluk çekilen bir durumla karşı karşıyayız. Çok ciddi yapısal bozukluklar mevcuttur. Kanunlar, yasal-anayasal haklar, mevzuatlar, yönetmenlikler, adına her ne dersek diyelim hapishanelerde işlenen suçları hiçbir yere oturtamayız. Münferit vakalar deyip geçemeyiz. Akla, izana sığmaz genel bir saldırı politikası ile insanları hapishanede tekrar tekrar cezalandırmaktır.

İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Başkan Apo ve beraberinde ki yoldaşlarına dayatılan ve yılları bulan tecrit bile, başlı başına bir insanlık suçudur. CPT gözetiminde ve sözde uluslararası hukukun işlemesi gereken İmralı’da iç hukuk zaten hiç işlemiyor. Kişiye özel hukukun uygulandığı bir sistem kurulmuştur. İmralı sistemi Türkiye’de ki zindanların tümünden daha fazla hak ihlalinin yıllardır yaşandığı bir yerdir. Tecrit içinde tecrit cezaları verilmektedir. İmralı işkence sistemi anlaşılmadan hapishanelerde yaşanan bu günkü vahşeti anlamak pek de mümkün değildir. İşkence daha da sistemleşmiş ve yaygınlaşmıştır.

Kürt tutsaklarının bulunduğu bütün hapishanelerde sistemli işkenceler devlet politikası haline gelmiş ve can almaya başlamıştır.

Ahlak ve Vicdan yitiminin yaşandığını gösteren en iyi göstergelerdir hapishaneler. Siyasi tutuklular toplumsal sorunların çözümü için mücadele eden bireylerdir. Kürt sorunuyla ilişkilendirilip zindanda tutulanlara has yapılan işkenceler her geçen gün daha fazla artış göstermektedir. İçerdekilere işkence uygulayarak içerdekilerini teslim almaya çalışırken, aslında dışarıya da bir mesaj verilmektedir. Faşist iktidar, zindanlarla muhalefeti sindirmek, korkutmak, pasifleştirmek nihayetinde etkisizleştirmeyi amaçlıyor.

Ahlak ve vicdan olmadan toplumsal sorunları çözmek mümkün değildir. Kürt sorunu başat bir sorun olarak çözüm beklerken, Başkan Apo sunduğu yol haritasında Ahlak ve Vicdan’ı bir ilke olarak ele almaktadır. Ahlak ve Vicdan olmadan sadece yazılı metinlerle sorunlar çözülmez. Toplumsal vicdan, ahlaki ilkeler devreye girmeden kalıcı çözümler üretilemez. Hapishanelerdeki sorunlar, siyasi bağlamından kopuk ele alınamaz. Bir amaç uğruna hapishaneyi göze almış, mücadele etmiş insanları yargısız infazla cezalandırmak, işkence ile katletmek, devleti yöneteneler açısından, ahlak ve vicdan ilkesinden ne kadar yoksun olduklarının izahıdır. Sorun sadece hapishaneler değil, dışarısı da hapishanelerin bir yansımasıdır.

Ülke açık bir hapishane haline getirildi. Kürtlere yaşam seçeneği bırakılmıyor. Ya yurt dışında mültecilik ya dağ yolu ya da hapishane üçgenine sıkıştırılan bir toplumun dördüncü seçeneği de işbirlikçilik ve teslimiyettir. Hapishaneler Kürdün direniş merkezleri haline geldi. Çıplak bedenleriyle tarih yazan bir gelenek yaratıldı. Direniş bir kültür haline geldi. Katliam da dahil hiçbir işkence tezgâhı politik tutsakların iradesini kıramadı bundan sonrada kıramaz.

Kürtlerin zindan direniş tarihi ahlaktan nasibini almamış, vicdanını yitirmiş düşmanı bile dize getirmiştir. Hapishanelerdeki saldırılardan medet umanlar çaresizler, Amed zindan direnişini ve yol açtığı etkileri bir kez daha hatırlamalarında fayda vardır. İster içerde ister dışarda, Direniş Kültürü hep kazandıracaktır.  

ANHA