​​​​​​​Soykırım ve işgale karşı Çağın Direnişi devam ediyor-3

Osmanlı Devleti ve ardından Türk devleti, 2 yüz yıl boyunca iş birlikçi grupların yardımı olmaksızın, Kürt isyanını ve devrimini yok edemedi. Bu durum günümüze kadar devam ediyor.

​​​​​​​Soykırım ve işgale karşı Çağın Direnişi devam ediyor-3
19 OCAK 2022   01:51
HABER MERKEZİ – EKREM BEREKAT

ENKS Harpagos’un ihanet çizgisinde ilerliyor

Tarih boyunca ihanet hakkında çok şey söylendi ve ihanetin sonuçları uluslar üzerinde ağır etki yarattı. “Bir vatanı kurtarmak istiyorsanız, silahınıza 10 kurşun doldurun, bu kurşunlardan 9’unu hainlere, 1’ini ise düşmanınıza sıkın. Eğer içimizdeki hainler olmasaydı düşman bize vuramazdı” diye bir söz vardır. Bu sözler bir boşluktan ya da rastgele ortaya çıkmadı.

İhanet ve düşmanla iş birliği ile dolu Kürt tarihi günümüze kadar devam ediyor. İhanet çizgisi, Enkidu’nun Humbaba’nın ormanına girmesi, Harpagos’un Med İmparatoru olan amcasına ihaneti, Mustafa Kemal Atatürk’ün Lozan Antlaşması’nda Hasan Hayri’yi kandırması, 1919 yılında Diyab Ağa’nın Kürt aşiretlerine ihaneti, yeğeni Rêber’in Seyit Rıza’ya ihaneti ve günümüzde ise işgalci Türk devleti tarafından kurulan ENKS’nin Rojava ve Kuzey ve Doğu Suriye’de elde edilen kazanımları yok etmek istemesiyle devam ediyor.

2011 yılında kurulan ENKS, 11 partiden oluşurken sadece 5 parti ya da 5 kişi tarafından yönetiliyor. ENKS’yi yöneten partiler ise Siûd El-Mele (Suriye-Kürdistan Demokratik Partisi), Tahir Sifûk (Kürt Ulusal Demokratik Partisi), Nehmet Daûd (Kürt Demokratik Eşitlik Partisi),  Feysel Yûsif (Partiya Çeksazî ya Kurdî), İbrahim Biro (Suriye-Kürt Birliği Partisi).

Bu 5 partiyi yöneten kişiler, her ne kadar kendileri Kürt temsilcileri olarak gösterseler de Türk devlet istihbaratıyla ilişkileri, onlar tarafından aslında Kürt birliği ve özgürlüğüne karşı bir araca dönüşmüş olmaları da herkesçe aşikardır. Zira bu kişilerden bazılarının halen Ankara’da kalmaları, Türk devletiyle gizli-açık ilişkileri durumu açıktan ortaya koymaktadır. 

 2012 yılında Sêrekaniye’ye bağlı bazı mahallelerin işgali esnasında Kürdistan bayrağını ezen çetelerle kurdukları işbirliği ve kendilerine destek veriyor olmalarının yanı sıra, ENKS, KDP ve Türk devleti, 21 Ocak 2014 yılında ilan edilen Özerk Yönetim projesine karşı birbirini tamamlayan reel politik tutumlar içinde olmaları durumu tüm çıplaklığıyla orta yere seriyor.

EFRÎN SALDIRISI ÖNCESİ

Türk devletinin 20 Ocak 2018’de Efrîn saldırısı öncesi, İbrahim Biro Temmuz 2017’de Cerablus’ta Türk devletine bağlı çetebaşlarıyla görüşme gerçekleştirdi. Bu toplantıda Efrîn’e yönelik saldırı planları tartışıldı. İbrahim Biro’nun ENKS yönetiminden habersiz bu toplantıya katılması ENKS ile aralarında çelişkilere neden oldu. Alınan bilgilere göre, İbrahim Biro habersiz bir şekilde çetebaşları ile görüşmesini kabul etmeyen ENKS’li yetkililere, KDP’nin perspektifi ve izni dahilinde görüşme gerçekleştirdiğini söyledi.

ENKS üyelerinin katılımıyla Türk devlet istihbarat ile de Antep'te bir toplantı düzenlendi. Efrîn’in işgali ardından ve 18 Mart’ta gerçekleşen toplantıda “Efrîn Bölgesi Meclisi” ilan edildi. Hesen Şindî ise bu meclisin başkanı olarak seçildi. Hesen Şindi aynı zamanda ENKS partilerinden Özgürlük Partisi'nin de üyesi ve 2014 yılında Kürdistan Birlik Partisi’ni kurmak için Suriye Kürt Demokratik Partisi'ne katıldı.

“Efrîn Bölgesi Meclisi”nin kurulması, Kemal Atatürk'ün 1923'te Lozan Antlaşması sırasında bağımsız bir Kürt statüsü kurma hayalini yıkan eylemlerinden uzak değildir.  Avrupalı yetkililer, "Kürt halkı ve Türkiye'nin doğusunda Kürt bölgesi var, anlaşmayı imzalarsak onlara ne olacak?" diyerek anlaşmayı imzalamayı reddetti.

Bu nedenle Atatürk, Dersim Vali Yardımcısı Hasan Xeyri'yi Kürt kıyafetleri giyip birlikte TBMM'ye götürerek gazetecilere ve yabancı delegasyonlara Türk hükümetinin Kürt milletini, dilini ve kültürünü tanıdığını açıklamaya çağırdı. Atatürk daha sonra Hasan Xeyri'den Lozan'a, benzer bir mesaj göndermesini istedi. Mesajı Hasan Xeyri gönderdi ve Avrupa hükümeti Lozan anlaşmasını imzaladı.

EFRÎN İŞGALİNE KATILAN TÜRK DEVLET ÇETELERİ

İşgalci Türk ordusu ve çetelerinin 20 Ocak 2018'de Efrîn Kantonu’na yönelik saldırı başlatmasının ardından, saldırılara ENKS'ye bağlı 6’ya yakın çete grubu katıldı; Azad Şabo’nun başını çektiği Özgürlük Taburu, Ebû Meryem El-Heskawî’nin başını çektiği Mişel Temo Tugayı, El-Hamzat’a bağlı Siqûr El-Ekrad, Mihemed Hewaş’in başını çektiği Selahattin Vilayeti ve El-Cebhe El-Kurdiye. Efrîn’e yönelik saldırılar sonucunda sakinlerinin çoğu göç etmek zorunda kaldı. Göçe maruz kalan halk Şehba’ya yönünü çevirerek, kamplarda yaşamını devam ettirmeye başladı. Türk devleti halkı göçertmekle de sınırlı kalmayarak, asıl yerel halkın yerine içinde Şam kırsalına bağlı Doğu Guta göçmeni olan 40 bin kişiyi yerleştirdi.

YPG ve YPJ güçlerinin işgalci saldırılara karşı verdiği 58 günlük direnişten sonra ENKS şu açıklamayı yaptı: “Krizi daha da derinlemesine neden olan PYD’nin ısrarıdır. PYD savaşı kullanıyor kaldı ki savaş şehir merkezine kadar yayıldı ve Türk ordusu şehre geçti. Suriye geçici hükümetine bağlı silahlı gruplar Efrîn’e girdi. Bundan dolayı çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan yeni göç dalgaları meydana geldi. Hepsi yağmur ve soğuktan çöllere ve tarlalara doğru gitti.”

Birlik Partisi ve ENKS üyesi Fuad Elîko ise 22 Mart 2018’de KDP’ye bağlı bir televizyon yayınına katılmış, “Türk ordusu Suriye rejiminden daha merhametli. Efrîn’de istikrar hakim ve hiçbir sorun yok. Siviller evlerine dönüyor ve söylendiği gibi hırsızlık yok” diyerek Türk işgalini haklı göstermiş, Kürt soykırımını gerçekleştiren Türk devletini aklama görevi üslenmişti.

Fuad Elîko aynı zamanda Efrîn’in işgalini “özgürleştirmek” şeklinde tanımlayarak onlarca Efrînlinin evlerine döndüğünü iddia etti. Fakat Türk devletinin yaptığı katliamların hiçbirinden söz etmedi.

Tarihler Nisan 2018’i gösterdiğinde İbrahim Biro da bir basın açıklaması yaparak, “Efrîn Kürt birliklerinin kontrolü altında olduğu zaman büyük bir hapishaneydi. ENKS’nin Efrîn’de askeri güçleri bulunmamaktadır” dedi.

Efrîn’in işgalinden sonra Türk devleti halka dönük katliamlar gerçekleştirmeye başladı. Tarihi yerler, şehitlikler ve kamu yerlerini talan etti. Bütün bunlara rağmen ENKS yöneticiler işgali her zaman meşrulaştırmaya çalıştı.

KDP’nin Suriye’deki yöneticisi ve ENKS temsilcisi Ebdulhekîm Beşar, Temmuz 2021’de Efrîn’deki katliamları inkar ederek QSD’nin suç işlediğini iddia etti. Siyasi Birlik Komitesi üyesi Ebdullah Gedro ise Kasım 2020’de Türk devleti çetelerinin mezarlarını ziyaret etti.

ENKS’nin Türk işgalini aklayan bütün çabalarına rağmen, Türk devleti ENKS’nin Efrîn’de büro açmasına izin vermedi. Aynı şekilde MİT’in hazırladığı açıklamaları yaptıklarında da Türk devletinden hiçbir şekilde kötü bahsetmiyorlardı. Siûd El-Mele’nin son açıklaması bunun en bariz örneği.

ENKS başkanı Siûd El-Mele 10 Aralık’ta Qamişlo’da düzenlenen bir panelde, Kürt devletinin başlıca düşmanının Türk devleti olduğunu, ‘Suriye Milli Ordusu’ üyelerinin de çete olduğunu söyledi. Bunun üzerine apar topar açıklama yapan ENKS yöneticileri Siûd El-Mele’nin açıklamalarını ‘şahsi görüş’ olarak nitelendirerek, kurumsal bağlayıcılığını olmadığını deklere etti.

KDP’NİN ÇETE BAŞLARIYLA GÖRÜŞMELERİ

KDP, Türk devleti ve çetelerinin suçlarını saklama ve işgalini meşrulaştırma çalışmalarında büyük bir rol oynadı. Hem basın açıklamaları hem de Kürt halkının katillerini ağırlamalarında bunu görmek mümkün. Takvimler Şubat 2019’u gösterdiğinde Mesud Barzani, Nesir El-Herîrî Îbrahîm Biro, Ebdulcebar El-Igêdî, Hewas Egîd, Ruba Hebûş ve Qasim El-Xatîb’i karşıladı. Söz konusu kişiler ise Türk devleti çetelerine bağlı grupların siyasi kanadında yer alıyorlardı.

‘KÜRTLÜKLE HİÇBİR BAĞLANTILARI YOK’

https://www.hawarnews.com/tr/uploads/files/2022/01/18/203407_img_0631.jpg

ENKS’nin Suriye’de izlediği siyasete ilişkin değerlendirmelerde bulunan gazeteci Seyid Evran, “Bu ne bir meclis ne ulusaldır ne de Kürdi bir yapıdır. Kürtlükle hiçbir ilişkileri yoktur” diyerek Selahattin ve Özgürlük Taburu’nun Eşrefiye ve Şêxmeqsûd’e dönük saldırılarını da örnek gösterdi.

DAİŞ çetelerinin 2014 yılında Kobanê saldırısından önce Türk devletinin İstanbul’da kalan Fuad Elîko’yu Kobanê’ye gönderdiğini ve Fuad Elîko’nun Türk devletine savaşçıların noktalarına ilişkin koordinat verdiğini kaydeden Seyid Evran, DAİŞ’in Kobanê’yi kontrol etmesi durumunda, Kobanê’ye geçmeleri için yaklaşık 400 çeteyi hazırladıklarını söyledi.

‘ENKS HARGAPOS ÇİZGİSİNİN DEVAMIDIR’

ENKS ihanetinin Türk işgal saldırıları sırasında ortaya çıktığına dikkat çeken Seyid Evran şöyle devam etti: “Bunların çoğunluğu Türkiye yanlısıydı ve doğrudan Türkiye ile iş birliği yapıyordu. 2015 yılına kadar Efrîn’de kalan Hesen Şindî ve Subhî Riziq gibi.”

“ENKS ihanetini daha yakından tanımak için Kürdistan tarihine bakalım” diyen Seyid Evran, Kürdistan tarihinde direniş ve ihanet çizgilerinin olduğunu belirterek şunları ekledi: “İhanet çizgisi Med imparatorluğu döneminde başladı. Harpagos, Med imparatoru olan amcasına saldırması için Persleri getirdi. Aynı zamanda halkını yok etmek için diğer güçleri de kullandı. ENKS’nin çizgisi de Harpagos çizgisidir. Düşmanı getirip halkına karşı savaştırıyor. Kürtlerin devrime karşı olan ihanet çizgileri tarihte çoğu zaman başarıya ulaşıp, devrimi yok etti. Koçgiri serhildanını buna örnek olarak verebiliriz. Elî Şêr ve Zerîfe’yi o zaman düşmana teslim eden Elî Şêr’in amcasının oğluydu. Aynı şekilde Şêx Seîd’ ihanet eden de amcasının oğluydu. Yine Seyid Rıza’yı düşmana teslim eden de kuzeni Rêber’di.”

Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin ortaya çıkışıyla birlikte direniş çizgisinin ihaneti yendiğini kaydeden Seyid Evran, “Bunun en bariz örneği ise ENKS’nin ihanet çizgisi ve Kürt halkının düşmanlarıyla iş birliği yapmasıdır. Fakat Rojava halkı birçok başarı elde etti” dedi.

(na/ff)

ANHA