​​​​​​​Süleymaniye uluslararası kitap fuarının düşündürdükleri-RAUF KARAKOÇAN

​​​​​​​Süleymaniye uluslararası kitap fuarının düşündürdükleri-RAUF KARAKOÇAN
29 Nov 2021   01:21

Rauf KARAKOÇAN

Süleymaniye’de açılan 3’üncü Uluslararası kitap fuarına ilişkin haberler basın yayın organlarının kültür-sanat köşelerinde kendisine yer bulmaya çalışıyor. 18-28 Kasım tarihleri arasında açılan fuara yaklaşık 200 yerli ve yabancı yayınevinin katıldığı ve 4 yüz bin civarında kitabın sergilendiği belirtiliyor. Fuara ilgi ise küçümsenmeyecek derecede.

Uluslararası çapta düzenlenen fuara birçok yerden gelen yayınevi kendi kitaplarını sergileme fırsatını elde ederek düşüncelerini yaymaya çalışıyor. Kitap fuarı, sadece ticari amaç güden değil, düşünsel anlamda da yayılmayı, propaganda yapmayı, ideolojik faaliyet sürdürmeyi kapsamına alan bir organizasyon.

Yerli ve yabancı yayın evlerine açık olan bu fuara, KDP’nin bütün engellemelerine rağmen Rojava’dan da katılım sağlandı. Rojava sınır kapısını elinde bulunduran KDP, bütün başvurulara rağmen, kitapların geçişine izin vermiş  olsa da yayınevi sahiplerinin geçişine izin vermedi. Süleymaniye fuarına katılan Şilêr, Neqş ve Ava yayınevleri, Rojava devrimini yansıtan kitapları fuara götürmediği halde yayıncıların geçişine izin verilmemiş olması oldukça düşündürücüdür. Süleymaniye kitap fuarı dünyanın her tarafına açık ama PDK tarafından Rojava’ya kapatılması normal karşılanacak bir durum değildir. Düşmanlığın bu kadarı pes dedirtiyor.

Rojava’da bulunan yayınevlerinin, kitaplarını fuarda sergilemeleri birçok açıdan önemli fakat engellemeler neticesinde zayıf kaldı. Fuar etkinliğinin, ulusal düşüncenin, devrimci mücadelenin edebiyat yoluyla kitlelere taşınmasında önemli bir işlevi vardır. Bu etkinlik devrimci mirasın, yaratılan kültürel zenginliğin tanıtılmasında fırsatlar sunuyor. Kürdistan’da ve özellikle entelektüel birikimin en fazla olduğu Süleymaniye’de açılan fuarda, devrimci düşünceye, ulusal mücadeleye, kadın özgürlüğüne, demokratik bilince dair ideolojik ve kültürel yayınların sergilenmesi bu nedenle çok önemli. Fakat fuarın mevcut işlevine bakıldığında istenen sonucu vermediğini söylemek pek tabii mümkün.       

Satılan kitapların %80-90 oranında radikal İslami içerikli yayınlar olması tesadüfü değil. Bu fuar etkinliğinin arkasında, ciddi bir ideolojik güç ve parasal destek var. Yayınların çeşitliliği ve ucuza satılması bir neden olsa da radikal İslami yayınlara rağbet edilmesi sosyo-kültürel açıdan sorgulamayı gerektiriyor.

Irak’ta El Kaide’nin ilk yapılanmasına zemin teşkil eden coğrafya Güney Kürdistan’dır. Afganistan’dan Irak’a gelerek, El Kaidenin ilk tohumlarını Halepçe’de serpen de Ebu Musab ez-Zerkavi’dir. İran Şii yönetimine karşı Sünni Müslümanların haklarını savunmayı esas alan Cundullah adındaki yapılanma Kürdistan’a sarkarak, birkaç kafa kesme eylemleri ile kendisini duyurduğu yer de yine Halepçe dolaylarıdır. Saddam rejiminin devrilmesiyle kendisine daha geniş alan bulan Zerkavi Irak’ta örgütlemeye girişse de ilk embriyon oluşumu ve kuluçka yeri Halepçe olmuştur.

Bu kısa tarihi hatırlatmadan Süleymaniye kitap fuarına dönersek, nasıl bir bağ kurmamız gerektiği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Güney’de ulusal birliğe gelmeyen ve hatta engelleyen yönetimin ciddi anlamda kimlik bunalımı yaşadığı ortada. Bu boşluğu İslami hareketlerin doldurması kaçınılmaz. Molla önderlikli PDK, İslami ideolojinin motiflerini taşıyan bir parti olarak Sünni ideolojik yapılanmalara önemli zemin sunuyor. DAİŞ denilen İslami terör örgütünün KDP coğrafyasına yönelmeden Şengali ve Rojava devrimini hedeflemesi ortak bir aklın ve stratejinin ürünüydü.

KDP, Kürt özgürlük mücadelesinin güneyde yayılmasını, gelişmesini, örgütlenmesini ‘düşmanca faaliyet’ olarak değerlendiriyor. Kendi egemenlik sahasında özgürlükçü düşüncelere asla tahammülü yok. Ulusal bilincin yer edinmesinin önünde her türlü barikatı ören Güney Kürdistan yönetimi radikal İslami düşüncelere sonuna kadar kapıyı açarak, serbest çalışma alanı sağlıyor. Bu mantığın, gelecek için çok ciddi riskler barındırdığını aklımızın bir köşesine şimdiden kaydetmek gerekir.   

Gerek İran ve gerekse Türkiye destekli ya da iç dinamiklerinden kaynaklı, Güney Kürdistan coğrafyası radikal İslam’ın örgütlenme ve yayılma alanı haline getirildi. Ulusal düşünce yerine ikame edilmek istenen İslami düşünce ile radikal düşüncelerin cirit attığı bir alan haline gelmesi kaçınılmaz. Tedbir alınmazsa, ulusal bilincin ve ulusal kültürün gelişmesine fırsat verilmezse Kürtler ciddi bir zemin kayması yaşayacaktır.

Süleymaniye kitap fuarı radikal İslami akımların etkinliğinde yapılan bir fuar olması nedeniyle düşündürücüdür. Bu bilinçli, siyasi, ideolojik bir tercihtir. Uzun vadede Kürtlere kaybettirecek tehlikeli bir gelişmedir. Güney yönetiminin yaşadığı kimlik bunalımı giderilmezse, toplumun yaşam standartları yükseltilmez. Ekonomik sorunları çözülmezse, halkın siyasete katılımının önü açılmazsa, mevcut despotik siyasi, idari erk demokratik seçeneklere fırsat vermezse, demokratik ahlaki ve politik bir toplum inşa edilmezse felaket kapıdadır.

Radikal İslam ideolojisinin, toplumun gözeneklerine kadar sirayet etmesi demek, Kürtlerin demokratik ulus tezine karşı ümmetçiliğin geçmesi demektir. Bu da Kürt ulusu açısından uzun vadeli büyük bir tasfiye planı anlamına gelir. Süleymaniye kitap fuarından ders çıkarılmazsa yarınlar çok geç olabilir. 

ANHA