KDP’nin kaçırdığı Cihad Hesen: KDP için bu kadar tehlikeli olduğumu bilmiyordum

Reportaj Summay

KDP’nin kaçırdığı Cihad Hesen: KDP için bu kadar tehlikeli olduğumu bilmiyordum
2 Oct 2021   00:50

Cîhad Hesen, geçtiğimiz Haziran ayında Hewlêr havaalanından kaçırılmasının ayrıntılarını ve KDP cezaevlerinde yaşadıklarını anlattı.

Geçtiğimiz 10 Haziran’da, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Başûrê Kurdistan Temsilcisi Cihad Hesen ve PYD üyeleri, yabancı bir heyeti kabul etmek için Hewlêr havalimanına gelmişti. Ancak Cîhad Hesen ve yanında bulunan PYD üyeleri Osman Xelîl ve Mistefa Ezîz Mistê haklarında hiçbir kanıt bulunmamasına rağmen KDP güçleri tarafından kaçırıldı.

29 Temmuz’da Osman Xelîl ve Mistefa Ezîz Mistê serbest bırakıldı, ama sağlık durumu kötü olmasına rağmen Cîhad Hesen serbest bırakılmadı.

KDP’nin cezaevlerinde 112 gün kaldıktan sonra Cîhad Hesen, KDP tarafından serbest bırakılıp sınır dışı edildi. Ajansımız Cîhad Hesen’e ulaştı ve onunla bir röportaj gerçekleştirdi.

RÖPORTAJIN İÇERİĞİ ŞÖYLE:

*KDP tarafından kaçırılmanızın sebebi nedir?

Ben de şaşkınım ve KDP tarafından neden gözaltına alındığımı ben de öğrenmek istiyorum. 7 yıldan uzun süredir oradayım, güvenlik güçleri resmi bir görev yaptığımı biliyor. Ama neden gözaltında olduğumu şu ana kadar bilemiyorum.

Sorgu esnasında, benim ve iki arkadaşımın misafirleri karşılamak için Hewlêr havaalanına gittiğimiz için gözaltına alındığımızı söylediler.  O misafirlerin Başûrê Kurdistan'ın ulusal güvenliğini baltalamaya geldiklerini ve bunda bizim de parmağımızın olduğunu söylediler

Ben de onlara heyetin havaalanına gelmesini bekliyorduk, havalimanı sizin egemenliğiniz altında, onları sizin otellerinize götüreceğiz, sonra Rojava Dış İlişkiler Dairesi’yle koordine edip onları oraya gönderecektik dedim.

Onlara, eğer misafir heyetin niyeti Başûr’un ulusal güvenliğini tehdit olsaydı bunu size söylerdim ve eğer amaçları öyle olsaydı heyeti aynı gün ülkelerine geri gönderirdiniz dedim.

Biz heyeti karşılarken, içinde KDP silahlılarının olduğu 4 havaalanı arabası geldi ve bizi gözaltına alıp ellerimizi bağladılar.

Eğer bu suçlamalar doğruysa neden arkadaşlarımı serbest bırakıp beni tutuklu bıraktılar? Sorgulama başladığında konunun misafirler olmadığını ve amaçlarının başka olduğunu anladım.

Sorgulamada benim PKK ile ilişkimi sordular. Babamın 1999 yılında Suriye rejimi tarafından tutuklandığını söylediler. Özgürlük hareketinin saflarında yer alan amcamın oğlunu da sordular. Bana ve aileme olan kinlerinden dolayı beni gözaltına aldılar.

Gözaltına alınmadan 12 gün önce çocuklarımı okula kaydetmek için Rojava’yı ziyaret ettim. Ancak Koronavirüs’ten dolayı işimi yapamadım ve Özerk Yönetim kurumlarına başvurdum. Beni gözaltına almadan önce kardeşimi arayarak Başûr’a dönmem gerktiğini söylediler. Onlar da, Sêmelka kapısından resmi olarak Rojava’ya geçtiğimi gayet iyi biliyorlar.

Başûr’a döndükten sonra KDP asayişi beni çağırdı, 7 yıldan fazladır burada yaşıyorsun, sana inancımız var. Bize yardımcı olman lazım dediler ben de kabul ettim. Ailemle ilgili, onların partiyle tanışmasını, benim Rojava Öğrenci Konfederasyonu ve gençlik çalışmalarıma ilişkin çok soru sordular. Ben Rojava’dayken benimle ilgili bu bilgileri toplamışlar.

O zaman tutuklanacağımı anlamıştım. Ben heyeti karşılarken, KDP güçleri sabah saat 4’te havaalanını tuttu ve beni havaalanında bulunan kendilerine ait bir güvenlik merkezine götürdüler ve beni üst üste 9 saat sorguya çektiler.

İlginç olan, gözaltına alındığımda bana, seni 4 ay cezaevinde bırakacağız dediler. Rojava’da ne yaptın diye sordular, biraz işlerim vardı ve Özerk Yönetim’deki bazı arkadaşlarımı gördüm dedim. Amacın PKK mi? dediler. PKK ile ilişkim var demem için ısrar edip ve baskı yapıyordular.

Tavrımı öğrenmek için bana şantaj yaptılar, beni PKK ile ilişkili olmakla suçladılar. Soruşturmanın ilk günü telefon şifremi istediler, burada resmi bir sıfatla iş yaptığımı ve telefonda ailenin özel şeyleri olduğunu söyleyerek isteklerini kabul etmedim. Telefonun şifresini vermezsen tutuklu kalırsın dediler.

9 saatlik kesintisiz sorgulamanın ardından, içindekilerin yüzlerinin kapalı olduğu ve silahların çıkarıldığı bir araba geldi. İçinde olduğum odayı tuttular ve başıma siyah bir çuval geçirdiler. Bunları beni korkutmak için mi yaptılar acaba ? Başıma gelenlere inanamıyorum, kabus gibiydi.

*Hangi hapishanedeydiniz, sonra ne oldu?

 “Parastin” tarafından yönetilen, Hewlêr Asayişi genel hapishanesi'ne götürüldüm. Buradaki tüm tutuklular ne zaman bırakılacaklarını bilmiyor, içlerinde yargılanmayan ve ailesini göremeyenler vardı.

Tehlikeli suçlarla suçlananlar bu cezaevine gönderiliyor. Benim olduğum yer çok dardı. İçinde 127’den fazla kişi vardı. Yüzde 90’ı uyuşturucu madde kullananlardı, 12 DAİŞ çetesi ve gayri ahlaki suçlar işleyen adli suçlular vardı.

Resmi bir sıfatla Başûr’daydım. Ama bu sıfata layık olmayan bir biçimde beni cezaevine götürdüler. Burada daha önce hiç görmediğim şeyler gördüm. Siyasi tutuklu olduğum için, benimle farklı iletişim kurmalıydılar.

*Size işkence yaptılar mı?

Doğrusu fiziki işkenceye rastlamadım ama psikolojik işkence yaptılar, psikolojik işkence, dayak ve fiziki işkenceden daha kötü. Bu cezaevi insanı küçültmek içindir, her zaman beni başka bir koğuşa almalarını söylüyordum, ama bana sürekli “siz irade ve ilkeden bahsediyorsunuz” cevabını veriyorlardı. Ondan sonra, ne olursa olsun bu cezaevinde direneceğim dedim.

Arkadaşlarım serbest bırakıldıktan sonra tekrak sorguya alındım. Aralarında üst düzey yetkililerin de bulunduğu 4 kişilik grup sorgulamayı yapıyordu. Bu kez suç, gençlerin Kürdistan Özgürlük Hareketi'ne katılımıydı. Aynı zamanda Başûr’lu savaşçıları buradaki askeri güçlerin safına katmaktı, bu sorular karşısında hayret ettim, benim ne yaptığımı iyi biliyorlar, ben gizli iş yapmadım.

Bana karşı yönelttikleri her suçlamaya hayret ediyordum. Orada resmi olarak çalışmama rağmen, seni Rojava’ya sınırdışı edeceğiz diyerek beni zayıf ve küçük düşürmek istiyorlardı. Tutuklanmadan önce Başûrê Kurdistan Başkanlık Ofisi’ni ziyaret etmiştim, orada Dr. Hemîd Derbendî’yi tanıdım, beni savunarak yanımda durmalıydı.

Onlara burada resmi olarak bir diplomat gibi çalıştığımı söylediğimde bana, yönetiminiz uluslararası alanda tanınmıyor bu yüzden diplomasi ile konuşmaya hakkınız bulunmuyor cevabını verdiler. Bunun üzerine onlara, madem Özerk Yönetim’i tanımıyorsunuz neden sınırları kapatmıyorsunuz? Neden ticareti durdurmuyorsunuz? Siz Özerk Yönetim’i tanımıyorsunuz ama beni başkanlık ofisinde karşılıyorsunuz dedim.

Ben diplomatım dediğim zaman soru şekillerini değiştirdiler. Bana, yani sen istihbaratçı mısın? dediler. Başkanların kim? Mezlûm Ebdî ya da Aldar Xelîl’e mi bağlısını? Onlara şu cevabı verdim; “İdeolojik önderim Abdullah Öcalan’dır, liderim de 11 bin şehit ve 21 bin yaralıdır.” Bu cevabı duyduktan sonra, sen PKK’ye kadroluk yapıyorsun dediler.

Bana, Sen Aldar Xelîl’in izinden gidiyorsun, sertsin ve yumuşak değilsin, Bu sorgulamamızda belli oldu dediler. Mezlûm Ebdî ile fotoğrafın var diyerek, beni Mezlûm Ebdî için çalışan istihbarat elemanı olarak suçlamak istediler.

*Cezaevinde 112 günü nasıl geçirdiniz?

Zindan çok dardı, bizleri üst üste koyuyorlardı, zor nefes alıyordum. Gardiyanlar bunun üstüne ayaklarımıza tekme atıyordu. Dışarıdan hiç haberimiz yoktu. Televizyonda dans programları ve korku filmeleri yayınlıyorlardı. O cezaevine giren, eskisi gibi çıkamaz. Cezaevinden çıktıktan sonra günde sadece bir saat uyuyabiliyorum. Hiçbir rahatlık göremedim.

*Dışarıdaki haberleri nasıl duyuyordunuz?

Sorguda, bana koalisyonun YPG’ye verdiği silahlarla Özgürlük Hareketi savaşçıları Pêşmerge’ye saldırdı diyorlardı. Bu yalan haberlerle beni provoke etmek istiyorlardı.

Bana, arkadaşın Lahur Şêx Cengî’nin partisi dağıldı yakında sıra sanada gelecek diyorlardı. Ardından bana, haline bak sen burda tutuklusun ama Özerk Yönetim sana kıymet vermiyor diyorlardı. Ben yalan söylediklerini ve olanın tersini söylediklerini biliyordum. Medyanın benim serbest kalmamdaki öncü rolünü sonradan öğrendim.

*Akrabalarınızla iletişim kurdunuz mu?

Ailemle 40 gün sonra konuştum, sonra her 15 günde bir gözlem altında 3 dakikaya kadar konuşuyordum.

*Cezaevindeki sağlık durumunuz nasıldı ?

Herşeyden mahrum kaldım, 3 ay boyunca hasta oldum. Yemeklerden dolayı bende ağır bir ishal oldu. Aynı zamanda bizi üst üste topladıkları için, kaslar çok ağrıyordu. Bizi tedavi etmediler ve bize ilaç da temin etmediler.

Tansiyonumun yükselmesi sonucu hafızamı kaybediyordum. Vücudum kurudu, günde 5-6 defa bayılıyordum. Sağlık durumum iyi olmamasına rağmen gene de sorguya alınıyordum. Bana, sağlık durumun iyi değil, hasta olduğun belli, ilaç kullanmıyor musun diyorlardı ? Onlara, kendimi nasıl tedavi edeyim, siz doktorlara beni tedavi etmemelirini ve bana ilaç vermemelerini söylediniz diyordum.

*Cezaevinde grev eylemi gerçekleştirdiniz mi?

Evet, ben ve arkadaşlarım tutuklandıktan 40 gün sonra. Özellikle çetelerle ve uyuşturucu madde kullananlarla birlikte olduğumuzdan dolayı içinde bulunduğumuz durumdan memnun değildim. Arkadaşlarıma, tutuklanmamızdan 50 gün geçtikten sonra greve başlayalım dedim. Ama arkadaşlarımın serbest kalmasına hayret ettim. Hiç duyuramadan iki gün üst üste grevde kaldım

Açlık grevime son verdim, çünkü benim grevim, Başûrê Kurdistan’da yargılanmalarını tamamlayıp büyük bir açlık grevine başlayan bir grup siyasetçinin grevine denk geldi. Kafam karıştı ve kendi kendime greve devam edersem beni onlarla işbirliği yapmakla suçlayacaklar ve beni suçlamak için bir sebep beklediklerini düşündüm ve bu yüzden açlık grevi eylemime son verdim.

*KDP sizi niye serbest bıraktı?

Kaç gün önce Uluslararası Kızılhaç heyeti cezaevini ziyaret etti, onlarla görüşmek için adımı kaydetmiştim. Onlara, açlık grevine girdiğimi söylemeye hazırlanıyordum. Görüşme sırası bana geldiğinde, ismim okunarak serbest kaldığımı duyunca hayret ettim.

Cezaevinden çıkmak üzereyken Uluslararası Kızılhaç kaldığım odaya girdi. Beni başka bir odaya götürdüler, tekrardan ellerimi kelepçeleyerek başıma siyah bir çuval geçirdiler, Kızılhaç’a denk gelmem ve onlara yaptıklarını anlatmamam için hızlı ve aceleyle beni cezaevinden çıkardılar

Ailem, dilekçe ile başvurarak müdahale etmesi için Birleşmiş Milletler’e (BM) ulaşmıştı. Ben, Başûrê Kurdistan’da mülteciyim, eğer BM ve Uluslararası Kızılhaç bunu bilseydi KDP büyük bir sorunla karşılaşacaktı. Özellikle suçsuz olmama rağmen tutuklandığım için.

Medya kuruluşları serbest kalmamda çok önemli rol oynadılar, bu yüzden hepsine bana verdikleri destek için çok teşekkür ediyorum. Yaşadıklarımı dünya kamuoyuna duyurdular.  Aynı zamanda beni yalnız bırakmadığı için Özerk Yönetim’e de teşekkür ediyorum. Görevim bitmedi. Gelecekteki her çalışma için hazırım.

Kürtlerin güç ve irade sahibi olmasını istemiyorlar. Rojava Kürtlerini fakir ve zayıf kılıp onları araç olarak kullanmak istiyorlar. Buradan çağrıda bulunuyorum, bu partiye araç olmuş Kürtler, kendilerine ve vicdanlarına geri dönsünler. Kendi vatanına hayrı olmayanın, kendisine de hayrı yoktur.

*Serbest bıraktıktan sonra ne oldu ve sizi nereye götürdüler?

Ellerimi kelepçelediler. Kafama siyah bir çuval geçirdiler, ardından beni özel evrakların hazırlandığı yere götürdüler. Ama kimlik ve telefonumu vermediler. Buradan git ve ağzını açma dediler.

Sêmalka yolunda onlardan bir şişe su istedim ama vermediler. Benimle bu şekilde iletişim kurana kadar, onlar için bu derece tehlikeli olduğumu bilmiyordum.

*Cezaevindeki 112 günün ardından KDP siyaseti hakkındaki yorumunuz nedir?

KDP’ye, Kürt halkına ihanet eden siyasetten vazgeçmesi çağrısı yapıyorum. Güçlerinizi Kürt halkına karşı kullanmayın diyorum. Soruşturmamda bu kadar zaman harcayacağınıza, bizim gibi kişilikleri Kürdistan’ın inşası için hazırlayın. Aynı zamanda Kürt halkının düşmanlarına karşı direnmek için planlar ortaya koyun.

(mt/rr)

ANHA