Erdoğan’ın hediyesinin kabul edilmesi katliamların kabul edilmesidir

Erdoğan’ın hediyesinin kabul edilmesi katliamların kabul edilmesidir
21 Sep 2021   00:51

MISTEFA ELO

İki yıl önce Erdoğan BM 74’üncü Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’nin New York şehrine gitti. Bu toplantıya yanında bir planla gitti. Bu plan Kürtlerin imha planıydı. Katılımcı devletler bu plana karşı bir şey söylemedi. Aynı senaryo bir kez daha tekrarlanıyor. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha BM Genel Kurulu’na katılmak üzere yola çıktı. Bu defa yanında Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Göbekli Tepe’nin fotoğrafının bulunduğu bir hediye götürdü. Hediyeyi BM Genel Sekreteri Antonio Gutterres’e verdi. Gutterres de hediyeyi kabul etti. 

Göbeklitepe, Bakûrê Kurdistan’ın Riha kentinin 18 km kuzeydoğusunda, Örencik köyü yakınlarında yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 10-12 dikilitaşın yuvarlak planda dizilmiş, aralarının ise taş duvarla örülmüş olmasıdır. Bu yapının merkezinde daha yüksek boyda iki dikilitaş karşılıklı olarak yerleştirilmiştir. Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak betimlenmiştir.

Dicle ve Fırat nehri arasında kalan Göbeklitepe Kürdistan topraklarında binlerce yıl öncesinde yaşayan topluluklara tanıklık ediyor.

İki yıl önce Kürtleri imha planını BM Genel Kurulu’na taşıyan Erdoğan’a kimsenin sesini çıkarmaması ‘Sessiz kalmak onaylamakla eşdeğerdir’ sözünü akıllara getirdi.

24 Eylül 2019’da BM Genel Kurulu’na Kürtleri imha sunumu yapan Erdoğan’ın bahsettiği topraklar YPG, YPJ ve QSD güçleri tarafından Cebhet El Nusra ve DAİŞ’ten özgürleştirilmişti. Bu topraklardan 2012 yılında Şam hükümet güçleri de çıkmıştı.

Türk devletinin 18 Mart 2018’de işgal ettiği Efrîn’de yaşanan onlarca katletme, kaçırma, tecavüz, demografik değişim suçları ortadayken ve bu suçlar BM raporlarında da yer alıyorken Erdoğan bir kez daha bu bölgelere ilişkin planını açıklıyor. Burada güvenli bölge inşa etmekten bahseden Erdoğan’a yine kimse sesini çıkarmadı. Oysa burada Erdoğan’ın yaptığı planlar Kürt halkının imhasını öngörüyor. BM’ye üye hiçbir devlet bunu dile getirmedi.

Erdoğan’ın bu sunumunun iki hafta ardından çeteler Serêkaniyê ve Girê Spî’ye saldırmaya başladı. Kürtlerin imha süreci de yeniden başlamış oldu. Saldırılar nedeniyle Girê Spî ve Serêkaniyê’de en az 300 bin kişi göç etmek zorunda kaldı. Bu bölgelerden göç edenlerin yerine dışarıdan getirilen yabancı aileler yerleştirildi. Bu ailelerin çoğu DAİŞ ve Cebhet El Nusra çetelerinin aileleriydi. Bütün bunlar dünyanın gözü önünde yaşandı. Dünya yine sessiz kalmaya devam etti.

Aynı senaryo farklı bir renkle yeniden hayata geçiriliyor. 76’ıncı BM Genel Kurul’u öncesi Erdoğan Anadolu’nun kültür mirası olan Göbeklitepe motiflerini içeren bir hediyeyi Gutterres’e hediye etti. Gutterres’in bu hediyeyi kabul etmesi Kürtlerin imhasına sessiz kalınan 74’üncü Genel Kurul’u akıllara getiriyor.

Göbeklitepe üzerinde yapılan çok sayıda araştırmada buradaki yaşamın Türklerin Anadolu’ya geliş tarihi olan 1071’den öncesine dayandığına dikkat çekilmesine rağmen kimse Erdoğan’ın yalanlarını ve Kürtlerin tarihini tersyüz etmeye çalışmasına sesini çıkarmadı.

Türklerin Anadolu’ya gelişinden önce var olan tarihi bir yapıyla Türkiye’nin ne alakası var, BM Genel Sekreteri Antonio Gutterres neden bu hediyeyi kabul etti? Türk devleti işgal ettiği Efrîn’in de tarihini çalmaya çalışıyor. Hasankeyf’te yaptığı kazılarla Kürt halkının tarihini yok etmeye çalıştı.

Bu hediyenin kabul edilmesi Kürt halkının imha edilmesinin anlamına gelmektedir. BM iki yıl önce Kürt halkının imhasına onay verdiği gibi bugün de Kürt halkının tarihinin imha edilmesine ve ters yüz edilmesine onay vermiş oldu. 1923 yılında hayata geçirilen Kürtlerin imhası planı halen işliyor. Türk devletinin bu konudaki tutumunda hiçbir değişiklik olmadı. Sadece araçlar değişiyor.

Ortaya konulan pratikler Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgedeki sömürgeci güç olduğunu gösteriyor. Amacı kapitalizmin karşısında duran güçleri tasfiye etmektir. Sosyalizmin yayılmasının önünde engel olan Türkiye, 1949’da İsrail’i tanıyan ilk devletlerden biri olarak Filistin’in mücadelesinin tasfiyesinde rol aldı. Bugün de Kürt halkı ve özgürlük isteyen Arap halkının mücadelesini tasfiye etme görevini almıştır. BM ise duruşuyla Türk devletinin katliam siyasetine çanak tutmaya devam ediyor.

(rr)

ANHA