Türk devleti ile Taliban arasındaki ilişkiler gelecekte nasıl olacak?

Türk devleti ile Taliban arasındaki ilişkiler gelecekte nasıl olacak?
11 Sep 2021   06:49

DR. THOREAU REDCROO

2020 yılının Ağustos ayında sanal medyada yayılan bir görüntüde Afgan kıyafetleri giyen gençler İstanbul’da Aya Sofya’nın içinde pankartlar kaldırdı. Bu kişiler Ortodoksların tarihi merkezi olan Aya Sofya’da “Allahu Ekber” sloganları attı. Bu gelişmeden sonra Nur Dehri isimli araştırmacı bunu “İhvan’ın dünyadaki İslamcı aşırılık yanlılarına ve teröristlere mesajı” şeklinde tanımlayarak; “Yakında DAİŞ yanlıları da bayraklarını kaldıracak” değerlendirmesini yaptı.

Bir yıl sonra Recep Tayyip Erdoğan, Taliban’la başaralı bir ittifak kurmak istediği zamanda, bu sembolik çalışmanın herkesin tahmin ettiğinden uzak olup olmadığını sormak gerekiyor. Peştunların mağaralarında olduğu tahmin edilen altınlarla Ankara’daki sultanın bin odalı sarayı, Türk devletinin Taliban ile DAİŞ gibi aşırılık yanlısı gruplarına destek vereceğini anlamaya yeterdir.

ERDOĞAN NİYETİNİ ÇABUK BELLİ ETTİ

Türk devleti, Taliban’ın gelecekteki iktidarı için kendisini garantör ve arabulucu olarak göstermeye çalışıyor. Fakat burada dikkat çeken en önemli şey Erdoğan rejiminin bu süreçte takipte olmasıdır.

Örneğin; Erdoğan Kabil’deki büyükelçiliğini açık bıraktı ve önemli diplomasi memurlarını çekmedi. Kaldı ki Erdoğan Taliban’ın üst düzey yetkilileri ile görüşmek istediğini söyledi. Bu da barışın sağlanmasına destek vermekle olur. Fakat işgal altındaki Efrîn’deki işkence merkezleri, Irak Kürdistanı’na bağlı köylerin bombalanması ve Karabağ’daki Ermenilerin kiliselerinin yakılıp yıkılması, Erdoğan’ın barış adı altında ne yaptığını dünyaya gösteriyor.

Türk devletinin amacı, planlarını gerçekleştirmek için Taliban’ın egemenliğinden faydalanmak istiyor. Ve bunun yolu da Kabil Havaalanı’nın kontrolünün stratejisinden geçiyor. Nasıl ki Türk MİT’i DAİŞ çetelerinin İstanbul’dan Gaziantep ve Suriye’ye geçişi sağladıysa bu da Ankara’nın Afganistan’daki sınır kapılarının nöbetçiliğini yaparak cihadistlerin geçişini kontrol etmesine zemin sağlayacak.

Şüphesiz Erdoğan bunu açık bir şekilde ifade edemiyor. Erdoğan, 18 Ağustos 2021'de verdiği bir röportajda, Türk devletinin Afganistan'a hava desteği sağlayacağı ve bununla birlikte uluslararası sahnede bir "Taliban yeri" geliştireceğidir. Türk devleti Heyet Tehrîr El Şam çetelerine olduğu gibi müttefiki olan Taliban’a da destek verecek.

Türk devleti ile Afgan hükümeti arasındaki 10 yıllık güvenlik işbirliği anlaşmasının 2. maddesi, "eğitim, uzmanların bilgi alışverişi içinde olması, personel ve ücret değişimi" ile ilgili. Erdoğan, şüphesiz bu anlaşmayı, Libya, Suriye’nin kuzeybatısı, Kıbrıs’ın kuzeyi, Azerbaycan ve Somali'deki son hareketleri gibi Afganistan'ı askeri olarak yeni Osmanlı eyaletlerinden birine çevirmek için yasal bir şemsiye olarak kullanacaktır.

Katar'ın Taliban'ın üst düzey komutanları üzerinden Pakistan istihbaratına verdiği destek gibi birçok kişi bu aldatıcı eğitime katılacak. Türk devleti, Washington ve Moskova'yı ayırmak için Rusya kıtasına yönelik Amerikan tehditleriyle ön plana çıkarıyor.

TALİBAN’IN TÜRK DEVLETİ İLE İLİŞKİSİ

Türk devletinin, Afganistan'daki savaş dışı rolü ve yalnızca NATO üyesi olması nedeniyle, son 20 yılda Afganlardan Batılı bir ittifaka yardım etme konusunda hiçbir kötü niyetle karşı karşıya kalmıyor. Ancak Kabil üzerinden komuta, Türk-Afgan ilişkilerini bir İslami dayanışma biçimi olarak yayan medya kurullarının önünde. Türk televizyon dizisi "Ertuğrul" Afganistan ve Pakistan'da başarılı bir darbedir ve Ankara için kamuoyunda kültürel bir rol oynamaktadır.

Buna rağmen, Taliban, Erdoğan'ın iktidara gelmesinden bu yana güzel sözlerden keyif alıyor. Örneğin Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahid, "Türkiye, Türk hükümeti ve Türk ulusunun Müslüman halkı ile iyi ilişkiler istiyoruz" dedi. Mücahidler daha sonra "Türk halkı ve devleti bizim dostumuzdur" diye bir açıklama yaptı. Ama bundan önce Mücahid, "Eskiden olduğu gibi eğitim alanında da Türk devletinin desteğine ihtiyacımız var" dedi.

Elbette diğer bazı NATO devletleri de Türkiye'den eğitim desteği almaya çalışan Taliban hareketinin kadınlara karşı çıkma girişiminin nedenini sorgulayabilir. Gerçi daha önce kızların ve kadınların okula veya üniversiteye gitmesine izin verilmiyordu. Ancak Erdoğan'ın Selefi yönetimine bir bakış, cevabı bulmayı kolaylaştırıyor.

Öte yandan Taliban sözcüsü Süheyl Şahin, "Afganistan'ın her yerini yeniden inşa edeceğiz. Bunun için en çok Türk devletine ihtiyacımız var. Türk devleti bizim için çok önemli bir oyuncu. Dünyada saygın ve güçlü bir devlet ve İslam toplumunda özel bir yeri var. Türk devletinin Afganistan ile ilişkileri diğer ülkeler ile kıyaslanması mümkün değil" dedi.

Şahin, daha sonra Türkiye'den eğitim dışındaki alanlarda, yani "sağlık, ekonomi, inşaat, enerji ve ayrıca yer altı kaynakları" konusunda yardım istemeden önce "Türk kardeşlerimiz" diyerek konuşmasını sonlandırdı.

TÜRK DEVLETİNİN TALİBAN İLE İLİŞKİSİ

Taliban ile Türk devleti arasındaki ilişki sadece tek taraflı değildir. Bununla birlikte Türk devleti de aynı memnuniyet duygularını Taliban'a gösterdi. Nitekim DAİŞ’in Horasan kolunun düzenlediği bombalı saldırıda 13 ABD askerinin ve 180'den fazla Afgan'ın öldürüldüğü gün, Erdoğan'ın ekibi üç saatten fazla bir süre Taliban ile görüştü.

Öte yandan Erdoğan, Taliban'a desteğini gizlemediği konuşmasında şunları söyledi: yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Taliban, ABD ile bazı müzakereler yaptı, bu müzakereler Türk devletiyle daha rahat olmalı. Türkiye'nin inançlarına karşı çıkacak kimse yok."

Her halükarda Erdoğan'ın Türk devletinin Taliban ideolojisine tam olarak bağlı kalması gerektiğine dair açıklaması, eğer örgüt gerçekten ilkelerine bağlıysa, NATO'dan tamamen çıkarılmalıdır. Ne yazık ki son 10 yıl ve Kürtlerin, Arapların, Ermenilerin ve Süryanilerin Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki katliamları Türk ordusunun savunmacı davranabileceğini ve uluslararası etkilerden uzak durabileceğini göstermiştir.

 ERDOĞAN’IN BİREYSEL CİHADİSTLİĞİ

Erdoğan iktidarı dönemindeki Türkiye’nin dış siyasetini tanımak için onun selefi cihatçı temeller üzerinden hareket ettiğini, yüzsüz olmasına ve dizayn ediyor gibi görünmeye çalışmasına rağmen İslam’ın büyütülmesi hayallerinin peşinden gittiğini bilmeliyiz. Geçmişi bizim için öngörüdür. Erdoğan İstanbul Belediye Başkanıyken kendisini “İstanbul’un imamı” olarak nitelendirmiş ve “Şeriatın hizmetkarı” diye belirmişti.

Erdoğan 26 Ağustos 2020’de Malazgirt Muharebesi’nin 949’uncu yıl dönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada misyonunu duyurdu. Orada “açılma” konusundaki fikirlerini belirterek, “Fethetmek, Allah'ın emrettiği adaleti o beldede hâkim kılmaktır” demişti.

Kendi taleplerine karşı duran bütün devletleri tehdit eden Erdoğan, “Türkiye Karadeniz'de, Ege'de ve Akdeniz'de hakkını alacaktır. Muhataplarını kendilerine çeki düzen vermeye davet ediyoruz. Yaparız diyorsak yaparız ve bedelini de öderiz. Bedel ödeme pahasına karşımıza çıkmak isteyen, buyursun gelsin. Yoksa çekilsinler önümüzden.

Gerçekten de bu “faaliyetler” son yıllarda Halep’teki tüm fabrikaların yağmalanması, DAİŞ’in Êzidîlere karşı katliam gerçekleştirmesi için silahlandırılması, Kürdistan Özgürlük Hareketi komutanlarına dönük suikastlar, Kıbrıs’ta kanuna aykırı bir şekilde işgalin genişletilmesi, Yunanistan adalarına ve doğalgazına dönük tehditler, İhvanlıların çıkarı için Mısır karşıtlığı, Fransa’da karikatüristlere dönük saldırıyı gerçekleştirenlere destek, Libya’nın ve Karabağ’ın çetelerle doldurulması, Rojava’ya dönük saldırılar, yarım milyon zeytin ağacının çalınması, toplu tecavüz suçları, katliam, işkence, tarihi yerlerin yağmalanması ile gerçekleştirildi.

Türkiye’nin içinde ve dışında Erdoğan ve partisi AKP ile bireysel ilişkileri olan cihadist kişilerden oluşan büyük bir grup var. Bu da gözlemcilerin dünyaya ve stratejik bölgelere derinlemesine bakmalarına neden oluyor ki Taliban’la yeni ortaklığını karşılayacak.

 Türkiye’deki medya kuruluşlarında Erdoğan’ın “Kabil Kasabı” olarak tanınan Gulbeddin Hikmetyar’la fotoğrafları ortaya çıktı. Hikmetyar 2018’de bir Türk ambulans uçağı ile Türkiye’yi ziyaret etti ve İstanbul’daki bir hastanede tedavi gördü.

Türkiye’de AKP çatısı altındaki cihatçı El Kaide örgütünden bir grup var. Gruptaki tanınan 3 kişi; El Kaide üyesi ve eski Guantanamo tutuklusu İbrahim Şen El Kaide. Türk istihbaratı onu 2011’de Suriye’ye cihatçıları ulaştırmak için kullandı. Mela Mihemed El Kesri olarak bilinen, Türkiye’deki Haşişi El Kaide grubunun başını çeken ve ABD’lilerin kafasını kesme çağrısı yapan Mihemed Doğan. Diğeri de Erdoğan’ın görüşlerini Türk hükümeti kanalı aracılığıyla yayınlaması için cezaevinden serbest bıraktığı El Kaide din adamı Yusuf Salami Çarkoğlu.

Erdoğan, El Kaide dışında, Taliban'ın Kabil'i ele geçirdiği gün sosyal medyada 700 bin takipçisini tebrik eden radikal din adamı Nurettin Yıldız gibi Türkiye içindeki aşırılık yanlısı din adamlarıyla ittifak kurdu. Hükümet kanalı sunucusu ve din adamı Mehmet Akif Can Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesini kutlayarak, “Allah iyi olanlarla beraberdir” dedi. Cihatçı imam İhsan Şenocak, Taliban’ın dönüşünü alkışladı. Ayasofya eski başimamı Muhammed Boynukalın da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Taliban işgale karşı duran bir milli mücadele hareketidir. Bize düşen kardeş ve Müslüman Afgan halkının yanında olmaktır” dedi.

Son olarak, Erdoğan'ın Türkiye içindeki Taliban yanlısı İslamcı destekçileri listesi, Afganistan'ı Ortadoğu'da İslam Birliği'ne katılmaya çağıran SADAT çete örgütü yanlısı Ersan Ergür gibi birçok tanınmış kişiyi içeriyor. Pakistan ile bağları olan AKP'li siyasetçi Ali Şahin, cihatçı çetelerden özel bir Çeçen biriminin Türk ordusuna katılması için çağrıda bulundu. Faruk Beşîr, Yeni Şafak gazetesinde Erdoğan'ın önde gelen yazarlarından. Radikal milliyetçi bir politikacı olan Doğu  Perinçek, Taliban'ın zaferini Atatürk'ün bağımsızlık savaşıyla bir tuttu, Türkiye'nin Rusya ve Çin'e karşı dış politikası konusunda Avrasya'nın yeniden değerlendirilmesi çağrısında bulundu.

Erdoğan'ın AKP yandaşlarının neden Müslüman olmaya hazır olduğunu belirleyen İstanbul Altınbaş Üniversitesi'nde Afgan ilişkiler uzmanı olan Pr. Ehmed Qasim Han, "Türkiye'nin Müslümanlar içerisinde olağanüstü bir yeri var. Bu, Türkiye'nin geçmişine ve hilafetin merkezi olan Osmanlı mirasına bağlıdır " dedi.

TAHMİNİ BİR SONUÇ

Türk devletinin dünyada önemli bir rol oynamaya çalıştığı inkar edilemez. Uluslararası toplum Türk ordusunun cezasız kalmasını haklı çıkardığı için Erdoğan rejimi Libya, Suriye, Dağlık Karabağ, Batı ve Güney Kürdistan'da askeri operasyonlar gerçekleştirmeyi meşru görüyor.

Ankara'nın Osmanlı dönemine dönüşü için Afganistan Domino taşı olabilir. Aynı zamanda Afganistan Orta Asya'da olan bir devlettir. Bununla Türk devleti, Taliban'daki cihatçı aşırılık yanlılarıyla işbirliği yapabilir ve Horasan eyaletindeki DAİŞ'i jeopolitik terör saldırıları için tüm dünyanın ve kendisinin yararına kullanabilir.

Türk devletinin Ankara'da Pentagon gibi büyük bir askeri merkez kurması bekleniyor ve savunma bakanlığıyla beraber 15 bin kişi hilal ve yıldız sembolüyle bir araya gelecek. Erdoğan geçtiğimiz günlerde bu bileşim toplantısında "düşmana korku ve müttefiklere güven vereceğini" ve 2023'te Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yıldönümünde tamamlanacağını açıkladı. Başta batı olmak üzere dünyanın diğer devletleri için akla gelen tek soru, Türk devleti müttefik mi yoksa düşman mı?

ANHA