​​​​​​​‘Türkleştirme politikasıyla Kürtlük yok edilmek isteniyor’

İşgal altından olan bölgelere yönelik Türkleştirme politikasına değinen Beha El-Ewam, “Türk devleti işgal ettiği bölgeleri Türkiye’nin güneyine dahil etmek ve bu bölgelerde Kürtlük namına bir şey kalmaması için Türkleştirme politikası uyguluyor” dedi.

​​​​​​​‘Türkleştirme politikasıyla Kürtlük yok edilmek isteniyor’
11 Sep 2021   05:39
HABER MERKEZİ – ŞEYMA ELÎ

400 yıl boyunca Arap ülkelerini işgal eden Osmanlı, toplumlara karşı varlığını sürdürdüğü her dönem en büyük suçları ve ihlalleri işledi.

Mısırlı Tarihçi Mihemed Îbn Îyas El-Henefî kitabında şunlara yer veriyor: “Osmanlı devleti 1. Sultan Selim, Mısır’ı işgal ettiği dönemde Arap yarımadasında yer alan Medîna Minewera’daki halka zarar verdi, bölgeyi demografik değişime uğrattı. Sonuç olarak yiyecek bulamayan halk ot yemek zorunda kaldı. "Seferbelek" olarak bilinen Hicaz'da kitlesel bir trajedi yaşandı. En büyük suçlar Medîna Minewera’da yaşanarak, huzur içinde yaşayan halkın evleri baskına maruz kaldı, kapıları kırıldı, kadınlar ve çocuklar yol üstünde kaçırıldı. Halk trenlere bindirilerek işkence ve uzun yolculuk ardından Türkiye, Ürdün ve Suriye’ye gönderildi.”

Türk devleti, işlenen suç ve ihlallerle Osmanlı dönemine dönmek istiyor. İşgal ettiği Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de ve özellikle Kürtlerin yerleşim alanı olan bölgelerde demografik değişim yaparak halkı zorla göçe tabi tutmaya çalışıyor. Göçertilen yerel halkın yerine ise Suriyeli çeteler yerleştiriliyor. Öte yandan “geçici hükümet” adı altında Suriye halklarına kendi politikalarını dayatıyor.

Diğer yandan işgal bölgelerinde açtığı okul ve üniversitelerde Türkçeyi zorunlu dil haline getirerek Türkleştirme politikaları izliyor ve bölgenin kimliğini değiştiriyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), ‘Geçici Hükümet’e bağlı Ezaz Üniversitesi yönetiminin yeni yılda gazetecilik ve Türk Dili fakültesi gibi yeni bölümleri açtığını duyurdu.

Uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler sözleşmelerine göre Türkiye'nin işgal altındaki Suriye toprakları üzerinde karar verme hakkı bulunmuyor.

Yerel kaynaklar, bu fakültelerin açılmasına ilişkin kararın üniversite yönetimi tarafından alınmadığını ancak Türk devletinin baskıları sonucu böyle bir karar alınmaya zorlanıldığını bildirdi.

Gazeteci ve siyasi analist Beha El-Ewam, Türk devletinin işgal ettiği yerlerde oluşturduğu sözde geçici hükümetin faaliyeti, siyasî işlerini İtilaf'ın, askeri işleri ise El Nusra'nın yaptığı idari sisteme benzediğini belirtti.

‘KÜRT RENGİ ORTADAN KALDIRILMAK İSTENİYOR’

Suriye'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Besam Sebax, demografik değişimle ilgili olarak, "Erdoğan rejimi, terör örgütlerinin Suriye'nin kuzeyi ve kuzeybatısındaki Türkleştirme eylemlerinde desteklemeye devam ediyor" dedi.

Cuma günü yapılan Güvenlik Konseyi toplantısında konuşan Besam Sebax, "Türkiye rejimi işgal ettiği bölgelerde Türkleştirme politikalarına devam ediyor. Bununla Suriye halklarının kimliğini yok etmek istiyor. Ayrıca demografi ve yönetim değişimine giderek, sınır kapısı kurarak, yol ve bölge isimlerini değiştirerek Türkleştirme politikasını kalıcılaştırmaya çalışıyor” dedi.

Türk devletinin işgal ettiği bölgelerdeki uygulamalarına dikkat çeken Beha El-Ewam, “Türk devletinin Suriye’nin kuzeyinde uzun vadeli kalabilmek için ona göre politika belirliyor. Ankara, bu politikaları işgal ettiği bölgeleri Türkiye’nin güneyine dahil etmek için uyguluyor” dedi.

‘BİRLİK BOZULMAK İSTENİYOR’

Beha El-Ewam, Türk devletinin işgal ettiği bölgelerde yürüttüğü siyasetin etkisine ise şu sözlerle değindi: “Suriye’nin İran, ABD ve Rusya arasında sıkışıp kalması, Suriye’nin birliğini bozuyor. Bu tehlike, Suriye krizine çözüm bulunmamasıyla daha da artıyor. Krize çözüm bulunmaması ya da geciktirilmesinin esas nedeni ABD’dir. ABD’nin terörü sonlandırmak ya da Suriye halkının hayali olan Beşar Esad yönetiminin değiştirilmesinde rol oynama gibi bir gayesi yok. Kendi çıkarları için Suriye krizine çözüm bulmuyor ve geciktirmeye çalışıyor.”

‘ÇIKARLAR İÇİN TÜRK DEVLETİNE GÖZ YUMULUYOR’

Beha El-Ewam sözlerine şöyle devam etti: "Suriye'deki gelişmeler Avrupa'nın gözleri önünde oluyor. Suriye krizine çözüm bulmak onların elinde değil ve yönettikleri alanlardaki sorunları düzeltecek güce sahip değiller. Kürtler ya da tüm Suriyeli halklar için Türk devletine karşı gelmek akıllarına bile gelmiyor.”

Gazeteci ve siyasi analist Beha El-Ewam, Avrupa Birliği'nin, Türk devletinin işgal ettiği topraklarda işlediği suçlara karşı sessiz kalmasının nedenlerini ise, "Avrupa ülkelerinin, Türkiye ile birçok bağı var. Türkiye’nin Avrupa’ya göçü engellemesi bile, Avrupa'nın Suriye'nin kuzeyindeki Türkleştirme politikalarına göz yumması için yeterli bir sebeptir” sözleriyle yorumladı.

(na)

ANHA