Ortadoğu mirası Biden’e kaldı

Ortadoğu mirası Biden’e kaldı
2 Feb 2021   02:32
HABER MERKEZİ

Amerikalı Analist Dr. Thoreau Redcrow’a göre,  Biden yönetimi ABD’nin politikası nedeniyle bölgenin 3 ana koalisyona parçalanacağını görecek.

DR. THOREAU REDCROW-ANHA’YA ÖZEL

Parçalamış Ortadoğu, Doğu Akdeniz bölgeleri ve istikrarsızlığın, sorunların yaşandığı birçok devletin mirası Biden yönetimine kalacak.  Söz konusu bölgeler vekille aracılığıyla yürütülen savaşlar, emperyalist gruplar, mezhepsel ve dinsel rekabet, ırksal intikam nedeniyle talan edilmiş jeopolitik yerlerdir. 

Batılı müttefiklerle yapılan gizli yeni koalisyonlardaki değişimler nedeniyle, daha önce rakip olan devletler satranç tahtası üzerinde aynı tarafta yer alıyorlar. Kral ve kraliçenin piyonları Beyaz Saray’dan Kremlin’e, Eylsee’den Paris’e oradan Ankara’daki başkanlık köşküne kadar uzanıyor.

Tahminlere göre bölgedeki tüm tarafların kafasında iki soru işareti var. Birincisi Joe Biden başkanlığı onlar için ne ifade ediyor? İkincisi ABD’nin şu anki BM stratejisi Başkan Trump’ın stratejisinden farklı olacak mı olmayacak mı? Trump, gerek İstanbul’daki çıkarlarını yerine getirme çalışmalarıyla, gerek Ortadoğu barışı yalnızca kendisi sağlayabilir tutumuyla gerekse de İranlı generale suikast düzenleyerek İsrail geleceğini güvenceye alma hayalleriyle ABD politikasından uzak bir dış politika izlerken, Biden birçok alanda ABD’nin eski hegemonyasına ilişkin normal bir yaşama dönme sinyalleri veriyor. Ancak ona rağmen Trump’tan miras kalan bölgenin jeopolitik yeri,   öncülerinin ona bıraktığı gibi değil.

Başlıca farklardan biri Trump yönetimi bölgeyi yeni Osmanlı hedeflerine ulaşmak için kızıştıran  Türkiye’deki Recep Tayyip Erdoğan sistemine izin verdi. Bundan dolayı koalisyonlar oluşturuldu. Örneği geçen iki yıllık süre içinde Erdoğan’ın düşmanlığı Kürt, Ermeni, Asûri, Yunan ve Kıbrıslı, Mısırlı, Libyalı, Suudi Arabistanlı, Birleşik Arap Emirliklerinden,  hatta Fransalı  birçok kesim ve azınlık tehlikeye girmesine neden oldu.

Bu söylenenlerle Türk ordusunun uygulamaları birdir. Türk ordusu Irak Kürdistanı’nın dağlık bölgelerini, Til Temir'e yakın Hristiyan köylerini bombaladı. Türkmen çeteleri Arşak’a saldırmaları için Azerbaycan’a gönderdi. Yunanistan’a tehdit oluşturması için askeri gemileri Akdeniz’e gönderdi. Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek verdi. Bilinçli bir şekilde işgal edilen Efrîn zeytinyağlarını yağmaladı.

Türk devleti Erdoğan döneminde, Trump’ın başkanlığının son yarısını yenerek Kürt siyasetçi Berivan Aslan’a suikast düzenlemesi için çeteleri Avusturya’ya gönderdi. Ayrıca Lübnan’a müdahale etti. Bahreyn’i suçladı, Somali’yi işgal etti. Nijerya’daki Boko Haram’a silah gönderdi. İdlib’de El Kaide’yi korudu, Kudüs’ün sahibi olduklarını söyleyen Hamas liderlerini karşılayıp, barındırdı. Rojava’da 300 bin Kürdü kırımdan geçirdi.

Şimdi de Balkan’dan Katar’a kadar genişleyen Türk askerlerinin varlığı ile birlikte, Erdoğan sistemi Mali’den Keşmir’e müdahale etmeye hazırlanıyor. Birçok Ortadoğu devleti artık sıranın onlara geldiğini anladı.

3 KOALİSYON HEGEMONYA İÇİN REKABETE GİRDİ

Tüm bunların sonucunda devletlerden ve benim “Joker” olarak adlandırdığım 5 bölgeden oluşan bir grubun oluşturduğu 3 ana koalisyon kuruldu. Bu koalisyonların resmi bir ismi olmamasına rağmen, konuyu yorumlayabilmem için onları Franko, Yeni Osmanlı ve Tahran Şii’si olarak adlandıracağım.

Fransa, Mısır, Yunanistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan Franko koalisyonunu yönetiyor. Bu koalisyona açıklanmayan müttefik gruplar var. Bunların arasında, Rojava yönetimi, Demokratik Suriye Güçleri (QSD), Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu, Kıbrıs Cumhuriyeti, Ermenistan, Ürdün, Bahreyn ve Hindistan bulunuyor.

Türk devlet Katar tarafından finanse edilen Yeni Osmanlı koalisyonunun liderliğini yapıyor. Ancak Azerbaycan, Pakistan, Fayiz El Serrac liderliğindeki Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, Afganistan’daki Taliban Hareketi, Küveyt, Somali, Bangladeş, devletlerden ve silahlı gruplardan geniş kapsamlı bir grup bu koalisyonda yer alıyor.

Bu silahlı gruplar DAİŞ, El Kaide, Tahrih El Şam, Türk devletine destek veren Suriye Ulusal Ordusu’na bağlı Sünni İslami gruplar, Ehrar El Şam, İhvanlılar, Hamas, Iraklı milisler, Türkmen Ketayêb el Sultan Murad, El Hemzat, İgor İslami Türkistani Partisi, Çeçenistan’daki Ecnad Kafkasya, Özbekistan’daki İmam El Buxari Tugayı gibi gruplardır. Tüm bunlarla birlikte Türk devleti ülkücüleri Batı Avrupa ve Almanya’da korkutmak için kullanıyor. 

Tahran Şii’si de İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) tarafından yönetiliyor. Ancak koalisyonda Beşar Esad’a bağlı Suriye Ordusu, Irak’taki Haşdi Şabi güçleri, Lübnan Hizbullahı, Yemen’deki Husiler Hareketi, Irak’ta Hizbullah öncülüğündeki Şii milisler, Mukteda El Sadr, Ayetullah Eli El Sistani, Afganistan’da Esad yanlısı Şii milisler (Fatima Tugayı), Pakistan’da Esad’a yakın Şii milisler  (Zeynep tugayı) de yer alıyor. 

Joker de ABD, İngiltere, Almanya liderliğindeki Avrupa Birliği, İsrail ve Rusya’dan oluşuyor. Konuyu çıkmaz hale getiren de odur. Joker çoğu zaman sözü geçen koalisyon devletlerine silah satıyor. Çıkarları ve kendisi için tehdit olarak gördüğü koalisyonu zayıflatmak için diğer koalisyonlarla alışveriş yapıyor.

Örneğin, ABD’nin Franko kaolisyonu ile birçok kültürel ortaklıkları var gibi görünse de Yeni Osmanlı koalisyonunu Tahran Şii’leri koalisyonuna karşı bir güç olarak, NATO’yu da Rusya ve Tahran Şii’leri koalisyonuna karşı bir korunak olarak görüyor. İngiltere siyasi anlamda Franko koalisyonu ile ortaktır. Ancak aynı zamanda Yeni Osmanlı koalisyonundan uzaklaşmaması dikkat çekicidir.

(cno)

ANHA