Rojava’da belediye seçim kararı ve koparılan fırtına – RAUF KARAKOÇAN

Rojava’da belediye seçim kararı ve koparılan fırtına – RAUF KARAKOÇAN
8 Jun 2024   10:29

Kuzey-Doğu Suriye özerk yönetiminin uzun süredir gündemde olan yerel seçimlerin yapılmasına ilişkin karar 30 Mayıs’tan 11 Haziran 2024 tarihine ertelenmişti. Ertelenmesinin sebebi ise ön hazırlıkların 30 Mayıs’a kadar yetiştirilemediği yönündeydi. İkinci bir erteleme kararı daha alındı. Gerekçe olarak da ‘siyasi parti ve ittifakların talebi ve tamamen demokratik bir şekilde gerçekleştirilmesi’ amacıyla kamuoyuna duyuruldu. Belediye seçimleri görülen ‘lüzum’ üzerine ağustos ayında yapılması planlanmaktadır. 

 Özerk yönetim, kendi iç hukukunu oluşturması, toplumsal sözleşme yapması, yönetimlerini seçmesi tabi ki en doğal hakkıdır. Kuzey-Doğu Suriye halk bileşenleri er ya da geç kendi öz yönetimlerini seçimle belirleme hakkını kullanacaklardır. Gel gör ki bunları kendisine vazife gören Türk devleti her konuda çıkarsama yapmaktan geri durmuyor. Seçimlerin yapılması kararına karşı çıkarak nerdeyse Türkiye’nin beka meselesine dönüştürüldü. ‘Oldu-bitiğe izin vermeyiz’ mealinden tehditler savurdular, savaş gerekçesi haline kadar getirdiler. Türk devleti Kürtlere ilişkin her konuda olduğu gibi Rojava’daki gelişmeler konusunda da tam bir akıl tutulması yaşıyor. Devlet aygıtı, Kürtlere karşı hemen her coğrafya da savaş üreten bir mekanizmaya dönüşüyor.

 Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi, kendi geleceği hakkında karar alması son derece meşru ve doğal bir hak olarak normal karşılarken yarattığı yankı beklenenden de fazla oldu. Komşu Türkiye’de ise fırtınanın kopmasına yetti. ABD ise Beyaz Saray’dan ‘yapılmaması’ konusunda resmî açıklamada bulundu. Belediye seçimlerinin meğer ne çok ilgili tarafları varmış. Seçimlerin yapılması neredeyse yeni bir dünya savaşının gerekçesi yapılacak kadar abartılmaya çalışıldı.

Türkiye, Rojava’da yapılacak belediye seçimlerini ‘büyük bir stratejinin ilk adımlarından biri’ olarak yorumladı ve hemen savaş refleksiyle cevap yetiştirmeye çalıştı. İktidara yakın yandaş medya dan iktidara sözde muhalif Türk medyasının tümü, Kuzey-Doğu Suriye belediye seçimlerine karşı düşmanca bir tutum içine girdi. Rojava söz konusu olunca istinasız bütün medya organları (yandaş ve muhalif medyanın tümü) tespih tanesi gibi iktidarın arkasında sıralanıyor. Kürt karşıtı tüm çevrelerin yaşadıkları akıl tutulmasından dolayı, ‘Sizin Kürtlerle ne alıp veremediğiniz var?’ Diye sormak gerekir. 

 Tarihin en kritik süreçlerinde, Anadolu’ya girişte Malazgirt’te olduğu gibi Osmanlı imparatorluğunun savunmasında kurulan Hamidiye alayların desteği, Cumhuriyetin kuruluşunda da Kürtlerin desteğiyle sağlanan zafer neticesinde oluşturulan son hâkim Türk ulus devleti, şimdi de Kürt kanı dökmekten bıkmıyor, içmekten doymuyor. Bu ne lanetli bir düşmanlık? Türklerin Anadolu da ki tarihleri boyunca, Alparslan’dan Mustafa Kemal’e kadar Kürtler hep destek vermiştir. Asker vermiş, vergi vermiş, dayanışma içinde olmuştur… Kürtler ‘Türk devletinin bu lanetli düşmanlığını hak edecek kadar ne yaptı’ diye tarihe bakılınca kayıtlara geçen kayda değer bir belgeye rastlanmamaktadır.

 Kürtlerin şimdiki tek talebi ise insanca yaşam hakkı, doğuştan gelen insani haklarını kullanmaktır.  Dil-Kültür-yerel idari hakların ötesine geçmeyen insani talepler savaş gerekçesi yapılmakta, kırmızı çizgi sayılmakta, ülkenin bekası olarak görülmektedir. Kuzeyde seçimle kazanılmış belediyelere darbe yaparak, kayyum atayarak kendi hukukunu bile çiğnediler. Rojava da henüz yapılmamış belediye seçimlerini ise savaş gerekçesi yaptılar. Faşizm, Kürtlere karşı gemi azıya almış dört nala koşuyor. Türkiye’de ki faşist iktidar şiddette sınır tanımıyor, hiçbir ulusal ve uluslararası kuralla uymuyor, hukuk ilkelerini hiçe sayıyor, adalet duygusunu kaybetmiş, ahlakını yitirmiş durumdadır.

Kuzey-Doğu Suriye’de ertelenen belediye seçimleri Türkiye’yi gereğinden fazla ürkütmüştür. Ertelenme kararından bile kendisine pay çıkarıyorlar. Faşist iktidarın sözcüleri ‘Kararlı duruşumuz sonucu seçim ertelenmiştir’ sonucunu çıkararak kendisini teskin ediyorlar. Yaşadıkları bu korkuyla eninde sonunda bir gün yüzleşmek zorunda kalacaklardır. Korkunun ecele faydası olmayacaktır. Kürtler yaşadıkları bütün coğrafyalarda verdikleri direniş mücadelesinde birlik oluşturarak biraz daha zafere yaklaşacaktır. Dört parça Kürdistan’da direniş yükseldiği oranda Faşizm gerileyecektir. 

 Savaş içinde yaşayan Ortadoğu halkları şu gerçeği iyi bilmeleri gerekir ki halkları savaşa mahkûm eden faşist Türk devletinin zihniyetine karşı birliğe, dayanışmaya ve birlikte mücadele etmeye ihtiyaç vardır. Kuzey-Doğu Suriye halklarının belediye seçimi, Kürtlerin olduğu kadar Arap halkı başta olmak üzere birlikte yaşayan diğer halk bileşenlerin özgür geleceğini ilgilendiren bir konudur. Türkiye’nin bu seçimleri savaş gerekçesi yapması aynı zamanda bu halklarının tümüne karşı bir savaş ilanı anlamına gelmektedir. Savaş tehditleri altında yaşamaya zorlanan halklar elbette buna karşı er ya da geç bir sözleri olacaktır. Bu halklar kendisini yönetecek gücü, iradeyi göstermişler, özgür yaşamayı deneyimlemişlerdir.

 Tarihin bu akışı içinde, halkların ortak iradesi kendi geleceği hakkında karar verme hakkını artık hiçbir güç engelleyemez. Türk devletinin Rojava işgali yüz yıl da sürse direniş mücadelesi de aynı şiddetiyle devam edecektir. Tarih, zulme karşı direnmiş ve başarmış halkların mücadele örnekleriyle doludur. 

 ANHA