‘Önderliğin özgürlüğü için İmralı'daki gibi bir direniş gerekiyor’

Önder Abdullah Öcalan'a yönelik mutlak tecride ve yeni “disiplin cezalarına” tepki gösteren yurttaşlar, Önder Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün gerçekleşmesi için İmralı'daki gibi bir direnişe ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.

‘Önderliğin özgürlüğü için İmralı'daki gibi bir direniş gerekiyor’
24 Jul 2024   02:40
HALEP

İşgalci Türk devleti, defalardır hukuksuz bir şekilde Önder Abdullah Öcalan’a “Disiplin cezası” vererek, avukat ve ailesinin kendisiyle görüşmesine izin vermiyor. 40 ayı aşkın süredir Önder Abdullah Öcalan'dan hiçbir haber alınamıyor. 

İşgalci Türk devletinin bu politikalarına tepki gösteren yurttaşlar, ajansımıza konuştu.

Önder Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğüne kavuşması için her şeyi yapmaya hazır olduğunu belirten Zelûx Cafer, Önder Abdullah Öcalan'ın fikirlerini takip eden halklar olarak, işgalci Türk devletinin insanlık ve ahlak dışı politikalarına asla boyun eğmeyeceklerini, Önder Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü sağlanıncaya kadar direnişlerini ve mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.

Önder Abdullah Öcalan'a yönelik mutlak tecride sessiz kalan uluslararası toplumun da bu tecride ortak olduğunu söyleyen Zelûx Cafer, "15 Şubat 1999'da Önder Abdullah Öcalan'ın rehin alındığı haberini duyunca 18 gün açlık grevine girdim. Hala o haber anının acısını unutamadım. Keşke ocağım sönseydi de o haberi hiç duymamış olsaydım” dedi.

Önder Abdullah Öcalan'ın durumunun iyi anlaşılması gerektiği çağrısında bulunan Fikret Hanan, herkesin Önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için bir şeyler yapması gerektiğini söyledi.

Önder Abdullah Öcalan'ı ve halkların özgürlüğünü gerçekleştiren fikirlerinden korktuğu için hegemonik güçlerin tecridi ağırlaştırdığını söyleyen Silêman Arif, "Önderlikten özür dileriz, şu an aramızda olması gerekirdi. Bunun için mücadelemizi daha da büyüteceğiz" diye konuştu.

Silêman Arif, işgalci Türk devletinin Kürt halkına uyguladığı soykırıma karşı bazı Kürt partilerinin tutumuna ilişkin de şunları söyledi: "Önderliğin savunmasını okuyup derinlemesine inceleyen herkes, yöneticilik ve önderlik yapmanın lafta değil, pratikte olduğunu gayet iyi anlayacaktır. İşte burada, halklarının özgürlüğü için ömrünü zindanda geçirmiş ve işgalcilerin taleplerine boyun eğmeyi reddeden bir önderlikle Kürt halkının soykırımı pahasına düşmanla işbirliği yapan bir önderliğin arasındaki farkı iyi anlamak gerekir."

(mab)

ANHA