KOOPERATİFİMİZİ KURALIM-ALDAR XELÎL

KOOPERATİFİMİZİ KURALIM-ALDAR XELÎL
21 Jul 2024   05:11

İnsanlık doğayla arasındaki dengesini kaybettiğinde iktidar bilinci gelişerek kurumsallaşma düzeyine ulaştı. İktidar bilinci gelişince ekonomi anlamını yitirdi ve iktidarın gücünü artırmanın bir aracı haline geldi. Ekonomi, insanların doğal ihtiyaçlarını ekonomi aracılığıyla karşılamak yerine tam tersine kâr ve tahakkümün aracı haline geldi. Ekonomi artık kazanılan para miktarıyla ölçülüyor ve tanımlanıyor. Devlet kurumları ile ekonomi adıyla tanımlanan faaliyetler arasında güçlü bir ilişki kurulmuş ve artık kapitalist sistemin gölgesindeki devlet kurumu, sömürü ve soygunun gelişmesinin gücü ve destekçisi haline gelmiştir. Kapitalist sistem, iktidarını sürdürmek ve zenginleşmek için toplumsal örgütlenmeyi parçalamaya çalışır, yani toplumu iradesizleştirir ve kölelikle karşı karşıya bırakır. Dolayısıyla ekonomik konuyu değerlendirmek istiyorsak, toplumdaki her şeyin otoritelerin eline geçtiğini, yani toplumu ekonomisiz, iradesiz bir toplum haline getirdiklerini bilmeliyiz.

Kuzey ve Doğu Suriye'de devam eden bir devrim süreci yaşanıyor, soykırım ve imha politikalarına karşı büyük bir direniş ve mücadele yürütülüyor, tarihi adımlar atılıyor ancak bu başarılarla birlikte ne yazık ki istenilen ekonomik adımlar atılamıyor. Savunma ve direniş düzeyinin yükseltilebilmesi için savaş ekonomisi büyük bir zorunluluktur. Bunun gerçekleşmesi için toplumsal ekonominin gelişmesi temel koşuldur. Kısaca toplumsal ekonominin gelişmesi örgütlü toplum, örgütlü toplum ise irade sahibi ve özgür toplum demektir.

Toplumda ekonomi yoksa birey, kapitalist modernite sisteminin kurum ve kuruluşlarının işçisi ve çalışanı olmaya zorlanacak, bu da o kişinin devletin hizmetinde modern bir köle haline gelmesine neden olacaktır. Bu durumu aşabilmek ve çözebilmek için köleliği kabul etmeyen özgür bir bilincin inşası için bilinç değiştirme mücadelesinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yani kölenin bireysel çalışması yerine kolektif çalışmaya önem veren bir bilinç oluşturulmalıdır.

Toplulukları örgütleme ve geliştirme faaliyetleriyle toplumsal yaşam biçimi, ortak yaşam ve doğal yaşam yeniden canlanır ve aktif hale gelir, aynı zamanda o toplulukta özyönetim ve karar alma gücü gelişir. Toplumun komünleri ve meclisleri aktif olduğunda o toplum toplumsal ekonomisini geliştirebilir, toplumsal ekonomi gelişirse komün ve meclisleri sosyal demokratik sistemi yönetme açısından daha güçlü ve anlamlı hale gelir.

Komünler ve meclisler toplumsal örgütlenme açısından önemli olduğu kadar, kooperatifler de toplumsal kolektif ekonomik örgütlenme biçimi olarak önemlidir. Kooperatif sisteminde işçi ve çalışan yoktur. Kimse bir başkasının yanında çalışmıyor, herkes aynı işi yapıyor, kooperatiflerde ailenin bütün bireyleri o işin sahibi oluyor, küçük çocuklar bile evde anne ve babalarına destek verirken onlar da o işin sahibi oluyorlar. Kooperatiflerde emek kültürü yerine dayanışma ve sevgi kültürü ortaya çıkar, kooperatifler ahlakın ve toplumsal dayanışmanın merkezi haline gelir. Aynı zamanda toplumun maddi taleplerine de cevap verirler, yani kooperatif, üyelerinin kapitalist sistemin modern köleleri haline gelmesine izin vermez.

Kapitalist modernitenin sistemi her zaman temel kuralları kâr ve tekel olan serbest piyasa sistemine dayanır. Serbest piyasada soygunun ve sömürünün her türlüsü serbesttir, ancak toplumsal ekonomide tam tersidir, kâr ve tekel yerine toplumun ihtiyaçlarının karşılanması esastır. Dolayısıyla kooperatif serbest piyasanın yerini alır. Kapitalist modernitenin serbest piyasası yerine toplumsal piyasa gelişir.

Bir devrimin gelişmişlik düzeyini değerlendirmek istiyorsak toplumsal ekonomisine, toplumsal ekonomik gelişmişlik düzeyini anlamak için de ülkeye dışarıdan giren ticaret düzeyine bakmamız gerekir. Dış ticaretin yüksek olması zayıflık göstergesidir, toplumun üretken olmadığını, yani tüketim toplumu olduğunu gösterir. Ekonomik ürünleri olmayan bir toplumun kendi demokratik sistemini kurması ve özgür yaşaması mümkün olmayacaktır.

Toplumsal ekonomi anne kültürüne, köy ve tarım kültürüne dayanır. Diğer bir deyimle toplumsal ekonomi kendisiyle birlikte bir toplumsal birlikteliği geliştirir. Ekonomi doğası gereği kültürdür, tarihtir, sosyalleşmedir ama günümüzün kapitalist modernliği ne yazık ki bu tanımı değiştirip çarpıtmış, ekonominin yeni tanımını kabul edilebilir ve meşru kılmak için ekonomiyi parayla ve kâr düzeyiyle özdeşleştirmektedir. Kapitalizm eğitim sistemlerine özel üniversiteler kurmuş, ekonomi olarak sömürüyü, dolandırıcılığı, hırsızlığı, gaspı, gücün ve paranın iktidarını devreye sokmuştur.

Toplumsal devrimden bahsediyoruz, özgürlükten, demokrasiden bahsediyoruz ama toplumsal ekonomiyi geliştirmiyoruz, bu devrimin gerçekliğiyle çelişiyor, eğer demokratik ve özgür bir sistem kurma isteği varsa o zaman devrimin temeli toplumsal devrimler köy yaşamına dönülerek yapılmalı, güçlendirilmeli, köy yaşamına dönülmesi için tarıma destek verilmelidir. Çünkü tarım gelişirse ana kültür, toplumsal kültür ve toplumsal uyum gelişir. Tarım gelişirse toplumun ürünleri artar, toplumsal ekonomi ve demokratik devrim gelişir.

(rr)