Kadına yönelik siyasi şiddetin arkasında ne var? – Hêvîdar XALID

Kadına yönelik siyasi şiddetin arkasında ne var? – Hêvîdar XALID
24 Apr 2024   03:50

Ortadoğu’da topluma yönelik siyasi şiddetten sık sık bahsediyoruz. Siyasi şiddet, siyaset kullanılarak, nüfusun büyük bir kısmına haksız yere zarar vermektir. Yüzlerce yıldır hükümet ve iktidarlar, başta Arap ile farklı toplumlarda kadınlara yönelik bu şiddeti uygulamaktadır.

Kadına yönelik siyasal şiddet, kadınların siyasetten uzak tutulması ve göz ardı edilmesi anlamına gelmektedir. Dünyada kadınların parlamento ve başkanlık düzeyinde siyasete katılım oranı yüzde 27 civarındadır. Ortadoğu’da bu durum daha kötü.

Siyasi şiddetin pek çok nedeni vardır; bunların çoğu ekonomik ve toplumsaldır. Ortadoğu’da siyasi ortamda daha çok erkek egemen bir zihniyet var. Kadınlar karar alma mekanizmalarının ve siyasi alanın dışına itiliyor. Kadınların parlamento seçimlerine katılım yüzdesi kadınların uğradığı hak ihlalini gösteriyor. Kadınlar özgürce siyasete katılma durumu olursa sayıları erkek aday sayısından çok daha fazla olacak. Ancak toplumumuzun sahip olduğu zihniyetten dolayı kadınlar geri planda kalıyor.

Lübnan, 1952’da kadınların seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu ilk Arap ülkesidir. Kadınlar 1993'te parlamentoya girdi ama siyasi alanda sadece formalite olarak yer alabildi. Lübnanlı kadınların kültürel, sosyal ve sanat gibi konularda büyük bir birikime sahipti. Yine eğitim düzeyleri yüksek olmasına rağmen siyasi şiddette maruz kaldı.

Suriye'de kadınlara 1953’te seçme ve seçilme hakkı tanındı. Ancak kadınların rolü hala ciddi bir şekilde ihmal ediliyor. Kadınların siyasette ihmal edilmesini meşrulaştıran çok sayıda yasa bulunuyor. Kadınların yönetimdeki varlığı sembolik olarak kalırken, toplumdaki siyasi rolü de güçlenmedi. Suriye’de bir soyadını eşine ya da çocuğuna vermesi yasaktır. Bu bile Suriyeli kadınlara yönelik siyasi şiddetin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

Kadına yönelik siyasi, ekonomik ve toplumsal şiddetin sona erdirilmesi, bölge halkını tamamen kontrol altına alan popüler ideolojiye karşı mücadeleyle başlar. Bu ideolojinin bir sonucu olarak kadınlar karar alma mekanizmalarından dışlanmakta, başkanlık ve parlamento mevkilerinden (pozisyonlarından) mahrum bırakılmaktadır.

Mevcut diktatör sistemler, düşünsel, siyasi ve ekonomik olarak yürüttükleri gerici politikalarla toplumlarda cehaleti yaygınlaştırıyor. Erkekler yeterli bir düzeyde olmamasına rağmen sırf bir partinin üyesi olduğu için görevlendiriliyor.

Bu sistemlerin iletişim rolü de vardır. Kadınlara yönelik siyasi şiddeti teşvik ediyorlar ve kadınların rollerinin zayıf, fırsatlarının kısıtlı olduğu propagandasını yapıyorlar. Tüm bunlara karşı da kadınların mücadele düzeyini yükseltmeleri, tarihsel direniş gerçeklerini aktarmaları gerekiyor.

Öte yandan kadın haklarını savunan pek çok kadın da devletin siyasette kota sistemini uygulamasını ve kadınların siyasette katılımının daha fazla olması gerektiğini belirtiyor.

Hindistan ve Doğu Afrika'da kadınların siyasete katılımının toplumlarda yolsuzluğu önlediğini, verimliliği artırdığını, barış ve güvenliği sağladığını doğrulayan çok sayıda toplumsal, politik ve ekonomik çalışmalar bulunuyor. Kadın toplumun temelidir ve her alanda olması gerekiyor. Bazen kadınlar eski geleneklere göre yetiştirildikleri için kendilerini ihmal ediyor. Kadın yaşamın her alanında rolünü oynayabilmeli.

Kadınların ihmal edildiği, siyasetten uzak bir toplum geliştirmek zordur. Silahlı çatışmalarda, aile içi şiddette ve toplumdaki şiddet olaylarında en çok kadınlar zarar görüyor. Birçok toplumda kadınların aldığı ücret erkeklerin aldığı ücretlerden çok daha düşük. Erkekler daha yüksek mevkilere getiriliyor ve daha yüksek maaşlar veriliyor. Bu temel yanlış ve algıları çözmek gerekir. Yetkililer ve sorumlular, cinsiyetçi, şiddet politikalarından vazgeçip, sorunlu yanlarını düzeltmelidir. Baskıcı politikalara karşı kadını koruyacak yasalar çıkarılmalı, kadınlar tüm komite ve kurullara katılmalıdır.

Tüm kadınların mücadelesini sürdürmesi, mevcut siyasal sistemleri değiştirmesi gerekiyor. Kadınların tüm yönetimlerde yer alması için daha fazla çalışmalı ve siyasette bir dengenin sağlanması lazım. Kadınlara yönelik engellerden biri de örf ve adet gibi geleneklerin olmasıdır. Bunun aşılması gerekiyor ve kadınların kendilerini kabul ettirmeleri gerekiyor.

Son 50 yılda kadınların oy kullanabileceği, aday olabileceği ve başkan seçebileceği gibi kanunlar çıkarılsa da bu kanunlar sadece yazmakla kaldı.

Tüm kadınlar siyasi haklarını alabilmesi için kendilerini eğitmeli, kendilerine yönelik ihlallerden ve suçlardan korunmaları ve öncü rol oynamaları gerekiyor. Ayrıca eş başkanlık sistemini de daha güçlü sahiplenmeliler. Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nde eş başkanlık sistemi uygulanıyor. Bu sayede her kesimden kadın gerçek anlamda çok önemli başarılara imza atıyor. Kadınlar bunun için daha fazla mücadele etmelidir.

(mh)

ANHA