Dêrazor saldırılarının perde arkası- ERDOĞAN ALTAN 

Dêrazor saldırılarının perde arkası- ERDOĞAN ALTAN 
24 Aug 2024   10:08

Şam Hükümet güçleri ve Difa El-Weteni çeteleri tarafından 7 Ağustos'ta Dêrazor kantonuna yönelik saldırıların perde arkasında Astana görüşmelerinde yapılan planların olduğu belirtiliyor.

DAIŞ çetelerinin 2019’a kadar temel merkezlerinden biri olarak kullandığı ve aynı yıl QSD güçlerince özgürleştirilen Dêrazor bölgesine yönelik Şam Hükümeti güçleri ile Difa El-Weteni çetelerinin 7 Ağustos 2024’te başlattığı saldırılarının planlayıcılarının ve destekleyicilerinin Astana görüşmelerinde yer alan güçler olduğu belirtilebilir. 

Şunu belirtmek gerekir ki iki yıldan fazla bir süredir Dêrazor’a saldırı planlarının hazırlığı yapılıyor. Haziran 2023’teki 20. Astana zirvesinde startı verilen plan, Ocak 2024’te Türkiye, Rusya ve İran’ın bir araya geldiği 21. Astana zirvesinde genişletilerek sahada uygulanmaya başlandı.

ORTAK PİYON İBRAHİM HIFIL

Planın uygulamasında kullanılacak piyonun ise, önceden yapılan görüşmelerle hazırlanan İbrahim Hifil olduğu belirtildi.

Geçtiğimiz yıl Dêrazor’a yönelik saldırında Şam Hükümeti açıktan rengini belli etmese de, ‘aşiret güçleri’ adı altında QSD’ye saldıran Difa El-Weteni ve MİT’in güdümündeki çete gruplarına her türlü desteği verdi. 7 Ağustos’ta (2024) Dêrazor’un doğusuna yönelik İbrahim Hifil’ın yönettiği çete gruplarınca başlatılan saldırılardaki Şam hükümetinin varlığı, Difa El-Weteni çetelerine ait basına yansıyan belgelerde ortaya çıktı. 

Edinilen bilgilere göre Şam Hükümeti’ne bağlı güvenlik dairesi, hava kuvvetleri, 4. Firqa (Tugay) ve Difa El-Wetenî saldırılarda yer aldı.

Şam Hükümeti hava kuvvetlerine bağlı istihbarat yetkililerinin yaptığı plana göre, saldırılar ile Dêrazor'un doğusundaki Ziban'dan Xeranic kasabasına kadar olan bölge tümden denetime alınacaktı.

Plan kapsamında İbrahim Hifil'a bağlı çete grupları Şihel ve Hawayic kasabalarındaki uyuyan hücrelerle işbirliği yaparak Şamiye'den Zîban kasabasına taşındı. Çatışmaların başlamasından yarım saat sonra, bu bölgelerdeki hücrelerle işbirliği yaparak Ebu Hamam, Kişik ve Xeranic kasabalarına sızarak giden çete grupları, Xeranic ve Ebu Hamam bölgesinde karışıklık yaratarak İmad yolunu kapatıp bölgeleri birbirinden ayırmak için saldırıya geçti.

SALDIRILAR PÜSKÜRTÜLÜNCE ÇETELER BİRBİRLERİNE GİRDİ

Qoriyê ve El Eşara bölgesinden ise 200 kişilik çete grubu, Ebû Zêd ve Ebû Wedha öncülüğündeki 100 kişilik uyuyan çete hücreleriyle birlikte Teyana Siwêdan ve Dirinc’ten saldırmaya başladı. Eş zamanlı olarak Ebû Nûra ve Siîd El Bekrî öncülüğündeki çeteler de Hemam, Doğu ve Batı Cizre’den saldırıya geçti. Ancak sert karşılık veren QSD ve Dêrazor Askeri Meclisi güçleri, saldıran çetelere ağır darbeler vurarak, saldırıları püskürttü.

Edinilen bilgilere göre Qoriye bölgesinde Ebû Zêd  ve Ebû Wedah’a bağlı çete grupları geri çekilirken, çete grupları arasında çıkan kargaşa çatışma düzeyine vardı. Şam’a bağlı hava kuvvetleri çetelere, Fırat nehrini aşıp saldırıyı başlatmaları talimatı vermişti, fakat El Qoriye bölgesindeki çeteler QSD’den darbe alacaklarını bildiğinden talimatı yerine getirmeyip geri çekildi. Ebû Nura ve Seîd El Bekrî öncülüğündeki çete grupları ile Zîban’daki çete grupları ve bölgeye daha önce yerleşmiş uyuyan hücreler ise saldırıda bulundu.

Saldırılar QSD ve Dêrazor Askeri Meclisi savaşçılarının kapsamlı hazırlıkları, çete grupları arasında çelişkilerin çıkması, Şam’a bağlı çete gruplarının ve Difa El-Weteni çetelerinin darbe alarak geri çekilmesiyle sonuçlandı.

DÊRAZOR’U ÖNEMLİ KILAN NEDİR?

Dêrazor bölgesi coğrafik konumu, yeraltı kaynakları, toplumsal yapısıyla dikkat çeken bir bölge. Irak, Suriye ve Ürdün arasında stratejik bir üçgende bulunan Dêrazor, Lübnan ve İsrail’e giden stratejik bir yol hattında yer alıyor. Bu nedenle bölgede söz sahibi olmak isteyen birçok gücün hakimiyet mücadelesi verdiği bir alan oluyor.

Bu kapsamda değerlendirilen Dêrazor’a yönelik saldırılar, yeni olmayıp planları çok öncesinden yapılmıştır. Baş rolde ise “Suriye’nin Kuzeydoğusundaki hakimiyetimizi geri kazanacağız” diyen Şam Hükümeti bulunuyor. Edinilen bilgilere göre aralarında Îbrahîm Hifîl’in de bulunduğu Şam ile temas halinde olan bazı Arap şeyhleri son dönemde yoğun görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görümelerin arkasından da  İbrahim Hifil’in son saldırılarda yer aldı. Şam Hükümeti Genel İstihbarat sorumlusu Husam Loqa’nın Dêrazor’da çetelere direktif verirken Qamişlo’da ve Hesekê’de örgütlediği uyuyan hücreleri harekete geçirdiği belirtildi.

HUSAM LOQA

Bölgedeki aşiret ve toplulukları birbirine düşürme amaçlı fitne-fesatlığı çıkaranların başında Husam Loqa olduğu genel bir kanıdır. Kimi bilgilere göre, Loqa, aşiret şeyhi olarak belirlediği bazı kişilere inisiyatif vererek, ajanlık düzeyinde kullandı. Geçtiğimiz haftalarda Hesekê kent merkezi ve çevresinde QSD noktaları hakkında istihbarat topladığı belirtilen Meşahide aşireti sözde şeyhi Şeyh Salim Esaf'a ait çete grupları ile Şam’a bağlı grupların hareketliliği buna örnek olarak gösteriliyor.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ın danışmanı Lona El Şibil’in 24 Ağustos 2023 tarihinde yaptığı şu açıklama ise itiraf niteliğinde: “Suriye hükümeti, Fırat’ın doğusunu Amerika’nın işgalinden kurtarmak için müttefikleriyle beraber, geniş çaplı askeri operasyon başlatılması konusunda mutabakata vardı”.

İŞGALCİ TÜRK DEVLETİNİN DESTEĞİ

Astana Zirvesinin aktif güçlerinden biri olan işgalci Türk devleti ise, Dêrazor saldırılarında, bölgedeki uyuyan hücrelerini harekete geçirirken ve Şam hükümeti ile istihbarat işbirliği yaptı.

Ağustos 2023’te Dêrazor’da Şam ve İran’a bağlı çetelerin QSD ve Özerk Yönetime karşı başlattığı saldırılarda rol oynayan işgalci Türk devleti, yukarıda dikkat çektiğimiz 7 Ağustos saldırılarıyla eş zamanlı olarak kendisine bağlı çeteleri yeniden harekete geçirdi. Minbic ve Şehba hattındaki çete grupları yoğun saldırılara başlarken, birçok kez sızma girişimlerinde bulundu. MİT ise çete kanalları üzerinden Dêrazor’daki Şam Hükümeti’ne bağlı çeteleri destekleyen paylaşımlarda bulundu.

Saldırıları fırsata çevirmek isteyen işgalci Türk devletinin Dêrazor’a göndermek üzere Cerablus’ta 50 kişilik bir çete grubunu eğittiği öğrenildi. MİT ve işgalci TC ordusu askerlerinin bu çetelere, QSD savaşçılarına yönelik sızma, sabotaj ve suikast saldırılarında bulunmaları için her türlü askeri eğitimi verdiğini belirtti. Bölgeye gönderilmek için eğitilen çetelerin isimleri, Lekolin.org sitesinde yayılandı.

Şam Hükümeti de faşist şef Erdoğan’ın çağrılarını fırsata dönüştürerek, bu saldırılarla  otoritesini ve gücünü göstermek istemiştir. Bu bağlamda otoritesini, devlet olma gücünü hem yaymak hem de tahkim için kullanmıştır.

İRAN’IN ETKİSİ

İran’ın Suriye’deki varlığı Hafız Esad dönemine kadar uzanmaktadır.  İran, Rejim ile Özerk Yönetimi çatıştırarak bölgesel yeni bir çatışma alanı yaratarak kendi üzerindeki baskıyı azaltmaya gayret etmekte. Rejimin kendisi de bunu fırsat bilerek kaybettiği yerleri geri almaya çalışmakta. İran ayrıca Dêrazor’dan Ebu Kemal hatta Til Koçer’e kadar olan hatta, sınırın (Suriye-Irak) her iki tarafını etkisi altına almak istiyor. Edinilen bilgilere göre İran’a bağlı Kudüs Gücü (Heres El Sewrî güçleri) 2 Ağustos 2024 tarihinde Ebu Kemal Sınır Kapısı’ndan cephane dolu 20 aracı Dêrazor bölgesine geçirdi. Araçların geçişi Irak’ta bulunan İran’a bağlı Haşdi Şahbi güçlerinin denetimi ve kontrolünde gerçekleşti.

Dêrazor bölgesinde Rusya ve işgalci Türk devletiyle ortak hareket eden İran’ın, Doğu Fırat’ta koalisyon güçlerine yönelik saldırılar için hazırlık içerisinde olduğu öğrenildi. Buna göre Ebu Kemal’de Kudüs Güçlerine (Heres El Sewri) ait noktada Rusya, İran’a bağlı Kudüs Güçleri ve işgalci Türk devletinden üst düzey yetkililer arasında gizli bir toplantı gerçekleştirildi. İki saat süren toplantıda petrol arama adı altında Tedmir-Esriya çölünden Ürdün sınırına kadar tünellerin kazılması kararı alındı. Koalisyona karşı saldırıları bir üst aşamaya taşımak için İran’a bağlı güçlere drone eğitimi verileceği bildirildi.

RUSYA’NIN ÇIKARI

Rusya, Dêrazor olaylarında fazla öne çıkmasa da Şam hükümetinin tüm Suriye’ye yönelik politikalarının mühendislerinden biridir. Çıkarlarına göre politika geliştiren Rusya, en büyük düşmanı olarak bellediği Amerika ile Suriye sahasında yer yer işbirliği içerisinde olmaktan da geri durmuyor. Irak’ta Amerika’ya karşı İran ve İran’a bağlı güçleri destekleyen Rusya’nın, Suriye’deki çıkarına uygun olarak tersi bir politika geliştirmeye başladığını görülüyor. Rusya’nın İran ve bölgede ona bağlı güçlerin koordinatlarını İsrail ve Amerika ile paylaştığı belirtilirken, İran’ın hakim olduğu Haleb’in Nibil ve Zehra beldelerinde ise İranA bağlı güçler arasında ABD’nin İran’ı gerekçe göstererek askeri noktalara saldıracağı söylentileri yayarak, onların Şam Hükümet ordusuna katılmaya zorladığı belirtiliyor.