Cizre kantonu çölleşmeyle yüz yüze

İşgalci Türk devletinin bölgeye yönelik yürüttüğü su politikalarına dikkat çeken uzmanlar, bu politikaların gıda güvenliği ve bölgenin geleceği açısından tehlikeli olduğunu kaydetti.

Cizre kantonu çölleşmeyle yüz yüze
28 Jul 2024   12:13
QAMIŞLO
XALID ETÊ

Her yıl 28 Temmuz'da kutlanan Dünya Doğa Koruma Günü vesilesiyle, doğal kaynakların korunması ve bu konuda farkındalığın artırılması önemle vurgulanıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın (UNEP) son raporu, dünya ekonomisinin doğal kaynakları hızla tüketmeye devam ettiğini ve önümüzdeki 50 yıl içinde bu tüketimin üç kat artmasının beklendiğini ortaya koyuyor. Bilinçsiz ve aşırı tüketim, doğal kaynakların yenilenme kapasitesine zarar vererek doğanın dengesini bozmakta ve çevreye büyük tehditler oluşturmakta.

CİZRE KANTONUNUNDAKİ DOĞAL KAYNAKLARIN DURUMU

Cizre kantonu doğal kaynaklarıyla, Kuzey ve Doğu Suriye’nin gıda deposu olarak biliniyor. Ancak, İlgili kurumların tespitlerine göre bölgedeki doğal kaynaklar giderek azalmakta.

Cizre Kantonu Ekoloji Konseyi Çevre Denetleme Müdürlüğü üyesi Munzur Silêman, bölgede su, toprak ve hava kalitesinin düştüğüne dikkat çekerek, "Nehir kaynaklarının azalmasının esas nedeni Türkiye'dir. Türk devleti bölgeye akan nehirleri ya azaltıyor ya da tamamen kesiyor. Bunun sonucunda tarım ve su kaynağı olan nehir, göl ve barajlardaki su miktarı oldukça düşük seviyelere düştü. Bu durum, doğrudan toprağın kalitesizleşmesine ve bitki örtüsünün yok olmasına sebep oluyor. Ayrıca, sanayi politikaları iklim değişikliğine ve sıcaklıkların artmasına yol açıyor. Bu durumun da kaynaklar üzerinde büyük etkisi oldu. Bunun ötesinde, insanların çevreye olan duyarsızlığı doğal kaynakların tükenmesine yol açmakta" dedi.

Cizre Kantonu’nun mevcut durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Silêman, "Son yıllarda yeşil alanlar önemli ölçüde azaldı. Bunun nedeni ise ağaçların kesilmesi ve su kuyularının açılmasıdır. Önceki yıllarda yaşanan az yağış ve kuraklık, su kaynaklarının tükenmesine yol açtı. Bu durum, toprağın yapısında büyük değişikliklere neden oldu. Ayrıca, elektrik sağlayan jeneratörlerin yaygınlaşması ve artan araç sayısı hava kirliliğini de beraberinde getirdi. Tüm bu gelişmeler, doğanın krizin işaretleridir" ifadelerini kullandı.

SU KAYNAKLARI

Cizre kantonu, yaklaşık 10 barajla birlikte ana su kaynaklarına sahip bir bölge olarak dikkat çekiyor. Ancak, şu anda bu barajlarda depolanan su miktarı, toplam kapasitenin çok altında. 1 milyar 16 milyon metreküp su depolama kapasitesine sahip barajlarda, şu an yalnızca 160 milyon metreküp su bulunuyor. Bu durum, bölgedeki su krizinin ciddiyetini gözler önüne seriyor.

Kantonun tek gölü olan Xatuniyê Gölü ise sadece 15 milyon metreküp su depoluyor. Bu kısıtlı su kaynakları, tarımın yanı sıra günlük su ihtiyacı için de büyük önem taşıyor. Bakurê Kurdistan’da işgalci Türk devletinin kontrolünden gelen nehirlerin su kaynakları, bölgedeki barajların temel besin kaynağını oluşturmakta. Ancak, Türk devletinin 2019 yılından bu yana Serêkaniyê’yi işgali sonrasında Serêkaniyê’de, Hesekê’de bir milyonu aşkın insana su sağlayan Elok istasyonundaki suyu kesmesi ve Fırat Nehri’nin suyunu azaltması, Cizre kantonundaki su kuraklığını daha da derinleştirmiş durumda.

Tarımda en önemli su kaynağı olarak 27 bin 150 kuyu faaliyette bulunurken, evlerde de 2 bin 150 kuyu açıldığı biliniyor. Ancak, akarsu ve barajlardaki su seviyesinin azalması, bu kuyulardaki su seviyesini de olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, durumun daha da kötüleşmesi halinde bölgedeki tarımsal faaliyetlerin büyük zarar göreceği ve su kıtlığının derinleşeceği konusunda uyarıyor.

BİTKİ ÖRTÜSÜNÜN AZALMASI

Demokratik Özerk Yönetim Tarım ve Sulama Dairesi Konseyi’nin açıkladığı verilere göre, Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerindeki bitki örtüsü, bölgenin toplam alanının sadece yüzde 2-4'ünü oluşturuyor. Cizre kantonunda bu oran yalnızca yüzde 0,17 seviyesinde. Buna rağmen, bölgede yaklaşık 4 milyon meyve ağacı ve diğer bitkiler bulunuyor. Ancak, DAİŞ çetelerinin çatışma ve kontrolü altında olduğu yıllarda, bu doğal kaynaklar büyük zarar gördü. Henüz resmi bir veri olmamakla birlikte, Hesekê bağlı Kizwan Dağı'nda yarım milyon ağacın kesildiği tahmin ediliyor.

Cizre Kantonu, Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi'nin üçte birinin kuraklık ve tuzluluk sorunlarıyla karşı karşıya olduğu bir alanı temsil ediyor. Her yıl yaklaşık 1-2 bin hektar tarım arazisi kaybedilirken, toprakların yüzde 85'i çölleşme tehdidi altında. Ekoloji Konseyi Çevre Denetleme Müdürlüğü üyesi Munzur Silêman, bu durumun istikrarsızlık yaratarak insanların yaşam kalitesini ve gıda güvenliğini doğrudan etkilediğini vurguluyor.

Bölgenin en büyük nehirlerinden biri olan Xabur Nehri de su kaynaklarının azalmasıyla ciddi bir tehdit altında. Su Kaynakları Müdürlüğü’nün verilerine göre, Xabur Nehri’ndeki su seviyesi giderek düşüyor. Su kıtlığı, Cizre ve Derazor kantonları arasındaki Xabur vadisinde yaklaşık 16 milyon dönüm buğday, mısır ve meyve ağaçlarını olumsuz etkiliyor.

Orman ve Bölge Koruma Müdürlüğü verilerine göre, meşe, incir, çam gibi ağaçların sayısında ciddi oranda bir azalma yaşanıyor. Aynı zamanda, yaban domuzu, av hayvanları, kurt, balık ve geyik gibi birçok hayvan artık bölgede görülmüyor.

‘GELECEK BÜYÜK TEHDİT ALITINDA HERKES BİR ŞEYLER YAPMALI’

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim ekolojiye ve doğal kaynaklara büyük bir önem veriyor. 2022 yılında kurulan Çevre Konseyi, çevre yasasını çıkartarak bölgenin doğal kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde korunmasının önünü açtı.

Cizre Kantonu Ekoloji Konseyi Çevre Denetleme Müdürlüğü üyesi Silêman, bu yasayla birlikte kuruluşun, bölgesel politika ve fırsatlara göre sosyal girişimler, kurum ve kuruluşlarla iş birliği yaparak çevre sorunlarının etkilerini azaltmayı amaçladığını belirtti. Silêman, “Belli programlar doğrultusunda yeşilliğin artırılması adına yoğun çalışmalar yürütülüyor” dedi.

Tarım ve Sulama Konseyi Orman Müdürlüğü verilerine göre 2014 yılından bu yana kantonun il ve beldelerinde 1 milyon ağaç ve fidan dağıtımının gerçekleştirildiğini duyurdu. Ağaç dikim çalışmaları ise aralıksız devam ediyor.

Silêman, bu projelerin önemli olduğunu ancak yeterli olmadığını vurgulayarak, "Konsey, Çevre Denetleme Müdürlüğü aracılığıyla bölgedeki kurum, fabrika ve şirketlerin uyması gereken çevresel önlem, politika ve koşulları belirledi" dedi. Silêman, bunun yanı sıra, çevresel sorunların daha da kötüleşmemesi ve kontrolden çıkmaması için tüm paydaşların sorumluluk alması gerektiğine dikkat çekti.

 Silêman, "Kurumların, şirketlerin, toplulukların ve toplum üyelerinin doğal kaynakları koruması gerekmektedir. Çünkü bu kaynaklar sadece bölgenin değil, dünya çapında günlük ihtiyaçların ana kaynağıdır. Gelecek nesillerin doğal kaynaklara ihtiyacı olacak ve bu nedenle aşırı tüketimi azaltmalı, çevre dostu alternatif yöntemler kullanmalıyız" şeklinde konuştu.

(rd)

ANHA