​​​​​​​Türkiye’ye bakınca Rojava görülüyor-Rauf KARAKOÇAN

​​​​​​​Türkiye’ye bakınca Rojava görülüyor-Rauf KARAKOÇAN
17 Jun 2023   00:11

Seçimler sonrası kurulan yeni hükümetin ilk icraatı Kürt düşmanlığına kaldığı yerden daha da saldırganlaşarak devam etmesi oldu. Son bir hafta içinde sınır ötesi gerçekleşen saldırılarda bir çok kişi yaşamını yitirdi ve bir o kadarı da yaralandı. Süleymaniye şehir merkezinde Hüseyin Arasan infaz edildi. Halep-Ehdesa-Şehpa, Minbic, Qamişlo’ya SİHA saldırıları yapıldı. Mexmur ve Şengal ha keza saldırıların hedefi oldu. Kürtlere yönelik yapılan bütün bu saldırılar faşist AKP-MHP yönetiminin öncelikli politikasını göstermektedir.

GÜNEY KÜRDİSTAN TÜRKİYE’NİN ARKA BAHÇESİ HALİNE GELDİ

Seçimlerde Kürtlerin faşist iktidara karşı tavrı oldukça netti. İktidar, adeta intikam alırcasına Kürtlere saldırıyor ve sindirerek teslim almaya çalışıyor. Türkiye’nin Kürt coğrafyasına yayılması KDP işbirlikçiliği sayesinde Güney Kürdistan’da sonuç almıştır. KDP Kürdünü zaten teslim almış bulunuyor. Erbil artık Türkiye’nin herhangi bir şehri haline geldi. Sadece şehrin pazarı ve görüntüsü değil, idari yapısında da söz sahibi olmuş, hakim hale gelmiştir. Mit, Güney’in siyasi, ekonomik ve idari yapısına nüfüz etmiştir. Rahatlıkla cinayet işliyor ve faailleri asla yakalanmıyor. KDP’nin Mexmur, Şengal ve Rojava’ya dönük politikalarında MİT’i görmek mümkündür. Son dönemde Semelka Sınır Kapısı’nı kapatması da Türkiye’nin talimatları geregidir. Medya Savunma Alanları’na aralıksız yapılan saldırılarla gerillayı ihma etmeye çalışarak dağda tam kontrol sağlamak ve böylece Güney Kürdistan’ın tümünü KDP eliyle entegre edecek Türkiye’ye eklemleyerek haletmiş oluyor.

SIRA ROJAVA’YA GELDİ

Rojava’daki filli durum her yönüle Türkiye’deki faşist iktidarı rahatsız ediyor. Kürtlerin siyasi kazanımlarına, statü elde etmelerine asla tahamül etmiyor. AKP-MHP faşist iktidarı gözünü Suriye’ye diktiginde Esad yönetimini devirerek, yayılmacı emelerine ulaşmak için işgal etmek, mümkünse kendi topraklarına katma düşüncesi çok pahalıya patladı. İç savaşın sürgit devam etmesinde başat rol oynadı. Savaşın bunca yıkımına, halkın katlledilmesine, milyonların göçertilmesine neden oldu. Yayılmacı ve saldırgan dış politikada istenen sonuç elde edemeyince Esad’la uzlaşma arayışlarına girdi. Bunun için Kürt düşmanlığı, Özerk Yönetimi lav etme hevesi öncelikli istegidir. Rojava’ya sürekli saldırının amacı da budur. Neye mal olursa olsun Özerk Yönetim’i ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Rojava’da işgal saldırılarına yenilerini eklemek için zemin yokluyor. Karadan top atışları ve SİHA’larla yapılan hava saldırlarında kayıplar verdire bilir fakat kalıcı sonuçlar elde etmek pek mümkün değil. Bu nedenle alternatif planların devreye girmesi muhtemeldir. Bu seçeneklerden biri, Moskova’da kurulan dörtlü masadan Özerk Yönetimi ortadan kadrımak için yoğun mesai harcamaktadır. Yeni kara operasyonlara kapı aralamak için ABD’nin bölgeden çıkarılmasına çalışmak. Bir başka seçenek ise Esad yönetimiyle anlaşma alternatifleri üzerinde durmak. Gerekirse Kuzey ve Doğu Suriye’yi Özerk Yönetim’in denetiminden çıkarıp Şam yönetimine altın tepside sunmak ve Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olmayı hedefliyor. Suriye’deki çetelerle kurduğu ittifakla Efrîn, Serekanîye ve Girê Sipî alanlarını işgal ederek zaten filli bir yönetim oluşturmuş durumda. Terör estirerek bu alanlarda her türlü gayri meşru işleri yürütmektedir. Yeri geldiğinde DAIŞ terörünü Avrupa’ya da ihrac ederek kendi siyasi-diplomatik faaliyetlerinin malzemesi haline getirerek kullanmaktan da çekinmiyor. 

CUMHUR İTTİFAKI’NIN MİNYATÜRÜ

Türkiye, Suriye iç savaşına müdahil olduktan sonra, DAIŞ, El Kaide çete artıkarıyla kurduğu ilişkiler sayesinde bölgenin çehresini çok olumsuz ve onarılmayacak şekilde değiştirmeye yöneldi. Çetelerden askeri bir güç oluşturarak Suriye’de etkili bir güç haline geldi. Sadece Suriye’de değil sınırları dışında Libya ve Ermenistan’da da kullanarak savaşlara müdahil oldu. Türkiye’nin sınırları içinde de Ankara-Gar, Suruç katliamlarını gerçekleştirdi. HDP’nin Amed seçim mitinginde katliam yaptı. Türkiye’ye çektiği sığınmaacılarla demoğrafik yapıyı değiştirerek kendine dinci bir taban oluşturdu. Hatta bunlara vatandaşlık vererek seçim kazanmasına vesile yaptı. Bu mültecileri gerektiğinde Avupa’ya karşı şantaj aracı olarak kullanmaktan vazgeçmedi. Daha da ileri giderek dış saldırılarda bulunarak İngiltere ve Fransa’da çeteler eliyle eylemler yaparak göz dağı vermeye çalıştı. Kısacası çetelerle kurulan ittifak, çok amaçlı kullanılan bir aparat haline geldi.

ÇETELERİ DEVLET YÖNETİMİNE TAŞIDI

Seçim sonrası Erdoğan’ın kurduğu ittifak da çok amaçlı bir aparat gibidir. Çeteleri devlet yönetimine taşıyarak hem Türkiye ve hem de bölge için son derece tehlikeli bir ittifak kurmuştur. Cumhur İttifakı tıpkı El Nusra, DAIŞ, HTŞ ve diğer irili ufaklı birtakım güçlerle, sözde Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) dedikleri paramiliter güçlerle kurulan ittifakın bir benzeridir. Devlet yönetimi de meclisin çoğunluğu da çetelerden oluşturulmuştur. AKP-MHP, BBP, Vatan partisi, Hüda-Par, Yeniden Refaf Partisi, Türkiye’nin başına gelmiş en büyük beladır. Türkiye’deki tüm muhaliflerin tasfiyesini amaçlanıyor. Mahkemeler bunun için harıl harıl çalışıyor, hukuksuzluk herkesin kapısını çalacak.

Türkiye’deki iktidar ve mevcut meclis bileşiminde, Kürtlerin hedefte oması elbette beklenen bir durumdur. Saldırıların yoğunlaşarak devam etmesi kaçınılmazdır. Rojava her yönüyle hedeftir. Dışardan ve içerden saldırılarla Arap-Kürt ittifakı parçalanmaya çalışılacak, Özerk Yönetim yıpratılacak ve işlevsiz hale getirilecektir. KDP de ajanlaşmış ENKS paravan örgütünü ve Parastin görevi gören Barzani Yardım Vakfı’nı Rojava’ya sokmaya çalışarak idari yönetimi ele geçirmenin seneryolarını hazırlıyor. Türk devletinin çetelerle ve KDP’le ittifakı coğrafik sınırları tanımıyor ve Rojava’ya saldırıyor.

Türkiye’ye bakıp Rojava’yı görmek mümkündür. Kürtlerin parçalar arası stratejik birlik kurmaları, ortak eylemler içinde olmaları kaçınılmaz hale gelmiştir. Rojava’ya yapılan her saldırı Bakur’a, Bakur’a yapılan her saldırı Rojava’ya yapılmış olarak anlaşılmalı ve bu temelde hareket edilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Önümüzdeki mücadele dönemi Kürtler arası birliği ve eylemliği coğrafik sınırları ortadan kaldırmayı zorunlu kılmaktadır.

ANHA