​​​​​​​Şaibeli, muammalı seçim-Rauf KARAKOÇAN

​​​​​​​Şaibeli, muammalı seçim-Rauf KARAKOÇAN
20 May 2023   00:51

Büyük beklentilerin olduğu ve umutların yüksek tutulduğu 14 Mayıs seçimleri beklenmedik sonuçlar yarattı. Kurulan ittifakların amacı sorgulanır hale geldi. Seçim sonuçları kimin kazanç hanesine nasıl yazıldı, kazananı, kaybedeni kim? Kimler ne sonuç çıkarıyor, yanlışlar nerde yapıldı? Seçmenler, parti tabanları seçimlerin amacı mı, aracımı? vb. sorularıyla birlikte, bilinmezlikleri kadar, bilinen hileleri ve hırsızlıklarıyla bir seçim yaşandı. Her ne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimi 2’nci tura kalsa da seçimin sandıkta kazanılmadığı bir Türkiye modeli var artık.

İktidar cenahının seçim propagandasına bakıldığında, geleceğe dair, halka ciddi bir vaatleri olmadı. Ellerindeki medya gücüyle, yalana dayalı propagandayla, karalama, küfür içerikli dille, bağırma çağırmayla ve ağırlıklı bir bölümü de PKK’ye saldırmakla götürülen bir kampanya stratejisi izlendi.

Altılı masa muhalefeti görece daha sakin bir dil, kısmen de projeler temelinde bir kampanya yürüttü. Aslında, demokrasiyi satılığa çıkaran bir muhalefet bileşeni var. Oy oranları itibarıyla halkta fazla karşılığı olmayan, marjinal durumunda ki, Deva, Gelecek, Demokrat, Saadet Parti gibi partiler kendilerini meclise taşımak ve koltuk elde etme üzerine çıkara dayalı bir ittifak oluşturdular. Muhalefet bileşeni İYİ Parti ise 6’lı masanın oyun bozanlığını yapsa da şartlarını kabul ettirerek masada kalmayı sürdürdü. Yani post paylaşımına dayalı bir bileşim oldu.

Yeşil Sol Parti’nin omurgasını oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı hiçbir talepte bulunmadan Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemesi olumlu bir yaklaşım olarak görülse de pazarlık gücünü zayıflattı. Seçimlere ATA ittifakı ile giren Sinan Oğan’ın seçimlerde aldığı yaklaşık % 5’lik oy oranıyla Yeşil Sol Parti’den rol çalmış oldu. Ülkenin geleceğinden ziyade, parti çıkarlarını önceleyen şartlarını illeri sürerek, posttan pay kapma önceliğiyle pazarlık yapar hale geldi.

Yeşil Sol Parti eş sözcüleri ile HDP eş başkanları, seçim sonuçlarına dair yapılıkları açıklamada özeleştiri gerektiren durumun ortaya çıkmasını değerlendireceklerini belirttiler. Politik tabana sahip olmaları bunu gerektirir. TİP ile yapılan ittifakın içeriği tabanda tartışma yarattı. Kazandıran bir ittifaktan ziyade TİP’i sırtında taşıyarak meclise taşıma işine dönüştü. TİP’in, bir ittifaktan öteye, ittifaktan yararlanma anlayışı, düşünce yapısı ve söylem itibarıyla Yeşil Sol’un tabanında rahatsızlık uyandıran çıkışları da eklenince sorunlu bir hal aldı. Burada da post elde etme önceliğe dönüştü. Türkiye yönetimini ele geçiren ve iktidarda kurumlaşan faşizme karşı bir mücadele yürütülüyor. Bu mücadelede ilkeler temelinde ittifaklar, güç birliği oluşturmak elbette gerekir ve bir ihtiyaçtır da. Parti çıkarları ön plana çıkınca tarihi fırsatların heba edilmesi kaçınılmaz oluyor.

Faşist AKP-MHP ve Cumhur ittifakı, kemikleşmiş milliyetçi tabanına hitap ettiği propagandanın etkisi olsa da aslında sandıklara müdahale ederek seçim kazanma taktiği izledi. Usulsüzlükler belgelendi, sandıkların güvede olmadığı bir seçimde devlet gücü kullanılarak yapılan usulsüzlüklerle sonuçlar elde edildi. Alenen sahtekarlık ve hırsızlık yapıldı, Kürdistan illerinden Yeşil Sol Parti’nin oyları MHP’ye yazıldı. Demokratik bir yarışın olmadığı yerde demokratik bir seçimin olmayacağı da kesindir. Seçim sonuçlarının bütün anket kuruluşlarını yanıltmasının sebebi de sandıklara yapılan usulsüz müdahalelerdir.

Sandık sonuçları seçmenin gerçek anlamda hür iradesini temsil eden bir sonuç olmaktan çıktı. Yapılan sahtekarlıklar üzerinden milliyetçi, dinci, faşist eğilimin kazandığını söylemek abartı olacaktır. Fakat ciddi bir muhalefet sorunu olduğunu da belirtmek gerekir. Millet İttifakı bileşenleri, Türkiye’de tıkanan siyasetin önünü açacak perspektiften yoksun. En azında Kürt sorununa yaklaşım konusunda siyasi körlük yaşanıyor. Bu aşılmadığı müddetçe sadece iktidar değişikliği yapmakla sorunlar çözülmeyecek. İster Cumhur ister Millet ve ister ATA ittifakı partileri olsun, hepsinin kırmızı çizgisi, katı ulus devlet ilkeleri ve tekçi zihniyettir. Doğal olarak Kürt karşıtlığıdır. Kürtlerin seçim beklentisi bir pazarlıktan öteye sadece demokrasiye kapı aralamak, tıkanan siyasetin önünü açmaktır. Karşılıksız bir şekilde, Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nu desteklemesinin amacı da budur.

Emek ve Özgürlük İttifakı dışındaki siyasi yelpazelerde yer alan siyasi partilerle Türkiye’ye demokrasi ve çokça bahsettikleri hak, hukuk, adalet gelmez. Kürtlerin içinde olmadığı siyasi bir denklemde Türkiye’nin geleceği de olmaz. Hal böyle iken seçimde beklentileri ve umudu çok yüksek tutulmanın bir anlamı da yok. Demokrasi mücadelesini sadece seçimlere indirgemenin fazla anlamlı olmadığını bilmek gerekir. Demokrasi, sosyalizm mücadelesi uzun soluklu bir mücadeledir. Halk örgütlendiği oranda temsil hakkı kazanılır.

Sol, sosyalist, devrimci, demokrat olduğunu iddia eden partilerin ittifakları sadece seçime odaklanmış ittifaklardan ziyade uzun soluklu bir mücadeleyi esas almaları gerekir. Bu ittifakı başaramayan partilerin tek başına siyaset yapma şansı da yok. Türk solu partilerinde bu acı deneyim çokça yaşanmıştır. Pusulasını şaşırmış solun, klasik siyaset stratejileriyle, dogmatik zihniyet kalıplarıyla, popülist siyaset anlayışıyla, devletin kanatları altına sığınarak, devletin resmi faşist, ırkçı yapısına karşı mücadele etmenin devri kapanalı yıllar oldu.

Şaibeli ve muammalı seçimin ikinci etabı olan cumhurbaşkanlığı seçimine, yenginin dersleri çıkarılarak yüklenmek gerekir. Diktatörü alaşağı etmenin fırsatı hala çok güçlüdür. Halkın ezici çoğunluğu, kararını değişimden yana koydu. Kazanmak için tek şart sandıklara sahip çıkmaktır.  

ANHA