Bedenin tutsak alınmasıyla düşünceler hapsedilemez-DİYAA ÎSKENDER

Bedenin tutsak alınmasıyla düşünceler hapsedilemez-DİYAA ÎSKENDER
19 May 2023   03:21

Dünyadaki egemen sisteme muhalif olanlar ve suçluların cezalandırılması için hapishanelerin inşa edilme tarihi eskidir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Yusuf’un tutuklanmasına işaret edilirken hapishaneden bahsediliyor. Tevrat’ta da Musa peygamber döneminde Kudüs’te hapishane olduğundan bahsediliyor.

Hapishaneler sadece suçluları cezalandırmak için değil, haklarını talep eden ve haklarını korumaya çalışan savaşçılar ile egemen sistemi hırsız ve en tehlikeli katiller olarak tanımlayan kişilerde hapishaneye atılıyor.

Tarihte siyasi yasaklar, siyasi iktidarın kurulması ve toplumsal çatışmaların ortaya çıkmasıyla başlıyor. Mevcut sistemin siyasi oyunlarının dışına çıkmak ve iktidarları reddetmek tutuklanmayla sonuçlanıyor.

Marksistlere göre siyasi amaçlarla yapılan tutuklamalar sınıfsal bir sorundur ve tamamen sınıfsal bir sorun ya da sınıf çatışmasıyla ilgilidir. Egemen sınıfın devlet kurumları adına siyasi muhaliflerine karşı koyması da yasağın ve diktatörlüğün sonuçlarından biridir. Tüm devletlerdeki siyasi tutuklamaların amacı egemen sisteme başkaldırmayacakları duruma gelene kadar rakipleri ve muhalifleri zayıflatmaktır.

Bu yazıda otoriter ve egemen sistemlere karşı tutum ve görüşleri nedeniyle aydınlara ve siyasi aktivistlere yönelik baskı ve zulme dikkat çekmek istiyorum. Ayrıca zindanlarda bulunan bazı savaşçılara yönelik yapılan her türlü işkenceye dikkat çekeceğim. Bir kısmı özgürlüğüne kavuştu, bazıları özgürlüğüne kavuştuktan sonra yaşamını yitirdi ve bazıları ise halen zindanlarda.

KERÎM YÛNIS

6 Ocak 1983 tarihinde 23 yaşındayken İsrail güçleri tarafından tutuklandı ve 5 Ocak 2023’te 65 yaşındayken serbest bırakıldı.

ÎMAD ŞÎHA

Arap Komünist Örgütü üyesiydi. Siyasi görüşleri nedeniyle 1975’te 20 yaşındayken Suriye rejimi tarafından tutuklandı ve müebbet hapis cezası verildi. Îmad Şîha, 30 yıla yakın bir süre cezaevinde kaldı ve 2004’te serbest bırakıldı. 2022’de yakalandığı kanser hastalığı sonucu yaşamını yitirdi.

NELSON MANDELA (1918-2013)

1961’de vatana ihanetten tutuklandı. Beraat etmesine rağmen 1962’de ülkeyi yasa dışı şekilde terk etmekten tekrar tutuklandı ve 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1964’te rejimi yıkma suçlamasıyla yeniden yargılandı, Haziran 1964’te Guney Afrika’daki apartheid rejimine karşı savaşan Afrika Ulusal Kongre Partisi’nin birçok yöneticisiyle birlikte yargılandı ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. 27 yıl cezaevinde kaldı ve 1990’da serbest kaldı.

LÜBNANLI CORC EBDULLAH

1984’’te Fransa’nın Lyon kentinde sahte belge bulundurma suçundan tutuklanarak 4 yıl hapis cezasına verildi. 4 yıl sonra Fransa mahkemesi onu bir kez daha yargıladı, silah ve patlayıcı bulundurmaktan 4 yıl daha ceza verdi. 1987’de Fransız iktidarı onu yine yargılayarak bu kez “terör” eylemlerine karışmak ve Fransa’daki İsrail büyükelçiliği ikinci sekreteri ile Paris’teki ABD askeri sözcüsünün öldürülmesi ile Strasbourg’daki ABD başkonsolosunu öldürmeye teşebbüsten ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Rexîd Terterî (eski Suriye askeri uçak pilotu): Tutuklanmasının üzerinden 40 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen akıbeti hala bilinmiyor. Rexîd Terterî, 1980’de Hala vilayetindeki halka yönelik saldırıya katılmayı reddettiği için Suriye’de tutuklanan en eski siyasi tutukludur.

ABDULLAH ÖCALAN

1949’da doğdu, Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) kurucusu ve önderidir. Önder Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999’da Kenya’nın başkenti Nairobi’de kaçırılarak Türk devletine teslim edildi. Halen Marmara Denizi’nde bulunan İmralı Cezaevi’nde tutulmakta ve idam cezası verildi. 2002 yılında halkın büyük öfkesi ve mücadelesi sonucu idam cezası kaldırılıp müebbet hapis cezasına dönüştürüldü.

İşgalci Türk devleti, 2 yılı aşkın bir süredir Önder Öcalan üzerinde ağır bir tecrit uyguluyor, ailesi ve avukatlarıyla görüşmesini engelliyor. Bu tecrit ve baskı, uluslararası güçlerin ve insan hakları örgütlerinin sessizliği için devam ediyor. Önder Öcalan’ın fikirlerine, felsefesine, demokratik ulus projesine ve halkların kardeşliğine inananlar, tecride tepki gösteriyor.

Türk devleti dahil birçok devlette “umut hakkı” yasası var. Bu kanuna göre müebbet hapis cezası alan, 20 yıl zindanda kalmış ve 70 yaşını doldurmuş olanlar bu kanundan yararlanıp serbest kalabiliyor. Ama Erdoğan faşist hükümeti, Önder Öcalan’ı bu haktan mahrum bıraktı ve sözde “disiplin cezaları” veriyor.

Öcalan, dünyada örneğine az rastlanan ve günümüz dünyasında uzun süre zindanda yatmış aydınlardan biridir. Diktatörlerin cezaevlerinde kalan diğer savaşçılardan farklı olarak, Önder Öcalan’ın ağır baskılara rağmen iradesinin kırılmamasıdır. Bu baskılardan güç alarak siyaset, düşünce, felsefe ve tarih alanında birçok kitap yazdı, Arapça, Fransızca, Rusça ve Bulgarca vb. dillere çevrildi.

Birçok insani vakaya ilişkin zengin eserlerin ortaya çıktığı İmraliye Adası, hürriyet tutkunlarının, bölge ve dünya sorunlarına çözüm arayanların hür düşünce minaresi, ilham kaynağı olmuştur.

Çok sayıda insani davaya ilişkin zengin eserlerin çıktığı İmralı Adası, özgürlük tutkunlarının, bölge ve dünya sorunlarına çözüm arayanların özgür düşünce minaresi ve ilham kaynağı oldu.

Ortaya çıkan soru; despotik sistemler neden zindana attıkları siyasi savaşçıları ortadan kaldırıp onlardan ve destekçilerinin tepkilerinden kendilerini kurtarmıyor?

Bu sorunun kısa cevabı budur; çünkü bir tutsağın ölümü onun için bir rahatlamadır ve tasfiye edilmesine yönelik tepki birkaç gün devam edip unutulabilir. Ama tutuklu olarak yaşamak devam eden bir işkencedir, aynı zamanda tutsağa karşı sürekli bir intikam almadır ve siyasi sisteme karşı başkaldıranlar için bir derstir. Ayrıca siyasi tutsaklar pişman olabilir ve iktidara hizmet için bir araç haline gelebilirler.

Ancak tarihsel gerçekler bunu kanıtlamış; savaşçıların tutuklanması fikirlerinin yayılmasına engel olmadığı gibi, zindanların duvarları da gerçeğin ışığını karartamaz. Mevcut durum aynı kalmayacaktır. Biz dünyanın gelecek günüyüz , onlar bugünün karanlığıdır.

(df)

ANHA