​​​​​​​Xerîb Hiso: Üçüncü yolu esas alan güçler kazanacak

TEV-DEM Eş Başkanı Xerib Hiso, komplocu güçlerin Önder Abdullah Öcalan'a yönelik gerçekleştirdiği Uluslararası Komplo'nun amacına ulaşamadığını doğrulayarak, "Üçüncü yolu seçen ve toplumu örgütlemeyi esas alan güçler kazanacaklar" dedi.

​​​​​​​Xerîb Hiso: Üçüncü yolu esas alan güçler kazanacak
12 Oct 2022   23:43
HABER MERKEZİ-EHMED SEMÎR- EHMED ESAF

Önder Abdullah Öcalan'a yönelik gerçekleştirilen Uluslararası Komplo, 9 Ekim'de Suriye'den ayrılıp Kenya'nın Nairobi havaalanında kaçırılarak Türk devlet istihbaratına teslim edilmesiyle başladı.

Bu komploya ABD, İngiltere ve İsrail'in yanı sıra Rusya, Avrupa ve Türkiye de katıldı.

Önder Öcalan, 24 yıldır İmralı Cezaevi'nde ağıt tecrit altında tutuluyor, ailesi ve avukatlarıyla görüşmesine izin verilmiyor. Konuyla ilgili olarak Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Eş Başkanı Xerib Hiso ANHA’nın sorularını yanıtladı.

*Önder Öcalan'a yönelik Uluslararası Komplonun başlamasının üzerinden 24 yıl geçti. Uluslararası ve yerel güçlerin katıldığı ve sonucunda Önder Öcalan'ın kaçırılıp esir alındığı bu komplo hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle Önder Abdullah Öcalan'a yönelik bu Uluslararası Komployu kınıyorum. Bu komplonun ölçeği çok büyük ve karmaşıktır. Neden komplo kurdular? Neden bu kadar çok devlet katıldı? Bu sorulardan bazıları şok edici olabilir. Ancak egemen sistemler Ortadoğu bölgesini kendilerine bağımlı olarak görüyor ve siyasi, ekonomik ve askeri açıdan her zaman kontrolleri altında olması gerekiyor.

Eskiden iki kutup vardı. Bir sosyalist Varşova, bir Amerikalı NATO olarak biliniyordu. Varşova'nın yıkılmasıyla birlikte bölgeye ABD liderliğindeki NATO hakim oldu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bu güçleri güçlendirmek ve Ortadoğu halkının iradesini kontrol altına almak zordu.

Bu engeller, fikirleri ve felsefesiyle bölgenin tüm kültürleri temelinde yeni bir irade yaratacak olan Önder Abdullah Öcalan'ın şahsında bir devrimin varlığı gibi bölgedeki dış müdahalelerin önünde bir engel haline gelmiştir. Devrimci ve toplumsal kural ve standartları belirleyen bir devrim aracılığıyla kalıcı olmuştur.

Kapitalist devletler hareket etmekte, kapitalizm güçleri faşist Türk devleti adına bölge üzerindeki hegemonyalarını bu devrimi, değerleri, kültürleri ve kendi iradeleri için savaşan tüm toplumları yenmek için kullanmaktadırlar.

Bu güçler, Kürdistan'ın ulusal özgürlük devriminin ilk günlerinden beri defalarca bir araya geldiler; Önder Öcalan, tüm kültürleri bir araya getiren demokratik bir toplum inşa etmek, onurlu ve özgür bir şekilde yaşamak için ideolojik bir grubu desteklediği ilk adımlardan beri bütün bu devletler, Türk devletinin yanında yer almıştır. Türk devleti her zaman Araplar, Kürtler, Rumlar ve Ermenileri katletmeye çalışmaktadır.

Türkiye'deki faşist zihniyet, Osmanlı zihniyeti, katliam, halka kin ve nefret zihniyetidir. NATO ülkelerinin bu kavram ve zihniyeti kendi çıkarları için kullandıkları ve bununla birlikte Türk faşistlerine ve Türkiye'deki hükümetlere destek vererek Önder Öcalan’ın enternasyonalist felsefesinin başarıya ulaşmasını engellemek istedikleri açıktır.

Komplo 9 Ekim 1998'de başlamadı, 1996'da başladı ve o sırada bir aracı patlatarak Önder Öcalan'ı hedef aldılar.

Her devrimin temeli Ortadoğu bölgesindendir ve Önder Öcalan bölgeye gittiğinde tüm toplumlara umut vermiş ve tüm bölgede büyük etki bırakmıştır. Bu nedenle, bu devletler bölgeyi işgal etmeyi ve bölgeyi geçmeyi zor buldular ve kısıtlamaları (Öcalan'ın fikirleri) kaldırmazlarsa ve devrimi yenmezlerse tüm politikalarının başarısız olacağını anladı.

Önder Öcalan'ın felsefesi ve ahlaki tutumları, bölgedeki kültür ve toplulukların korunması için güçlü bir kalkan oluşturduğu için devletler bu komployu yapmış, seyahatler ve diplomatik ziyaretler gerçekleştirmiştir. Bu hamleler ve diplomatik geziler sonucunda kendisine karşı kimsenin bilmediği bir komplo hazırlamak için plan yaptı.

Bu komplo, Türklerin Kürdistan Özgürlük Hareketi'ni yeneceklerini açıklaması ve Önder Öcalan'ın bölge devletlerinden ister Suriye'den ister Lübnan'dan yaşamalarını istememesiyle netlik kazandı. Türk devletinin faşist otoritelerinin komşu devletlere yönelik bu açıklamaları ve tehditleri büyük bir kargaşaya neden oldu. Uluslararası komplo birçok devletin maskesini de düşürdü.

Önder Öcalan 9 Ekim 1998'de Suriye'den ayrıldığında iradesiyle, ölçüsüyle ve insani değeriyle ayrılarak barışı ve demokrasiyi bulmak ve bölgedeki sorunları çözmek için temel önlemleri almak için batıya gitti.

*Önder Öcalan'ın kaçırılmasının üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen komplocu devletler amaçlarına ulaştı mı?

Bu komplocu devletler amaçlarına ulaşamadılar. Kürtler yaşıyor ve Önder Öcalan'ın paradigması dünyayı çok etkiledi. Hukuk örgütleri, demokratlar, sol hareketler, sivil toplum örgütleri, dünyadaki devrimciler ve ahlaki değerlere sahip toplumlar ile birlikte tüm yapılar ve kültürler bu felsefe etrafında toplanmıştır. Bu, komplonun sonuçlarına ulaşmadığının bir işaretidir.

Önder Öcalan, cezaevini toplumun, kadınların ve gençlerin özgürlüğü için bilim, kültür ve ahlak merkezi haline getirdi. Önder Öcalan 24 yıldır tutuklu ama direnişi dünyanın en güçlü direnişlerinden biri, dünyada direnen tek kişi o. Tutku ve cesaretten başka bir şeye sahip değildir. Halkın ve bölgenin özgürlüğünün sonunda, bölgeye kendi hegemonyasını dayatmaya çalışan terör ve hegemonik güç rejimlerini yenmek için savaşmakta ve direnmektedir. Önder Öcalan'ın cezaevindeki bu direnişi, bu komploya karşı büyük bir başarıdır.

Birçok dünya lideri, halkın iradesini temsil eden Önder Öcalan'a karşı istihbarat ağları ile bu komploda mutabık kaldı. Bu komployu gerçekleştiren devletlere bakarsak diktatörlük rejimlerinin savaş hükümetlerine dönüştüğünü görürüz. Dünya çapında genel bir savaş yürütüyorlar ve bir iç kriz ve muhalefet içinde yaşıyorlar.

Bu ortak devletlerin çıkarları nereye gitti? 24 yıldır esaret altında olan Önder Öcalan'ın felsefesine bakarsak, başarılı projesi ve oradaki başarısı nedeniyle birçok kişinin Önder Öcalan'ın fiziki özgürlüğü için çağrıda bulunduğunu görürüz.

Barış İmralı’da. Önder Öcalan'ın serbest bırakılması, Önder Öcalan'ın şahsında yeni barış ve demokrasi kanallarının açılması demektir ve bundan tüm halklar yararlanacaktır. Bununla barış diyalog yoluyla sağlanır, ilişkiler ve anlaşmalar barış, güvenlik ve istikrardan başlar. Ama ne yazık ki bu devletler hala her şeyi yapabileceklerini sanıyorlar.

Bölgedeki durumu değerlendirecek olursak İran, kadınlara ve halka yönelik zulmü nedeniyle ülkedeki egemenliğini kaybetmiştir. Kadınlar, Önder Öcalan'ın felsefesiyle bu devrime öncülük etmekte ve Ortadoğu devrimlerinde öncü rol oynamaktadır.

Önümüzde zorlu savaşlar var. Üçüncü çizginin, toplumların ve kültürlerin devrimci halk savaşı parametreleri çerçevesinde örgütlenmesi ve kadınların öncü rolü ile gerçekleştirildiği felsefesi, başarının gerçek garantisidir.

*İmralı’da Önder Öcalan'a yönelik ağır tecrit, ailesinin ve avukatlarının görüşme yasağına dayanan politikanın amacı nedir?

Komplo yasa dışıdır. Önder Öcalan tutuklandığında, CPT'ye mensup yaşlı bir yabancı kadın onu karşıladı ve kendisinin (önderliğin) kendi gözetiminde olacağını bildirdi. Ama bugün ve 24 yıllık Önder Öcalan esaretinden sonra ağır tecrit devam ediyor. Ziyaret yok, bu kadın nerede? CPT etiği ve hukuku ne olacak? Cezaevinde kaldığı süre boyunca avukatlarla görüşme ve ziyaret kapıları kendisine açık olması gerekirdi. Ne yazık ki Türk devleti hukuken kontrol ediyor, uluslararası toplum ve ahlaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen hukuk örgütleri de ahlaki olarak kontrol ediyor.

Türk hükümeti Önder Öcalan'a tecrit uyguluyor, cezaevinde ve medeni haklarını kullanmasını yasaklıyor. Amaç bağları koparmak ve Öcalan'ın sesinin topluluklara ve kültürlere ulaşmasını engellemektir. Bu kirli politikadan kurtulmak istiyorlar. Türk devleti bunu tek başına yapmıyor ama devletler bu politikaları destekliyor.

Son günlerde disiplin cezaları veriyorlar, neden bu cezaları veriyorlar? Tüm toplumlar, Önder Öcalan'ın fiziki özgürlüğünü ve serbest bırakılmasını talep ediyor. Tahliye hakkı yasasına göre 25 yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmalıdır. Ama Türk devleti bu genel yasayı uygulamamak için disiplin cezası veriyor.

Önder Öcalan, BM kuruluşlarının ve uluslararası toplumun azınlık haklarına ve halk devriminin liderliğini ve iradesini temsil eden bir lidere karşı ahlaki görevlerinden kaçması sonucunda uzun yıllar hapiste yatmaktadır. Bu komplo, komploya katılan devletlerin hukuka tabi olmadığını, ancak Türk faşistlerine hizmet etmek için ülkelerinin yasalarını çıkardıklarını kanıtladı. Bu tarihi bir suçtur ve failleri cezalandırılmalıdır.

24 yıl boyunca İmralı’da komplo kurmaya çalıştılar ve defalarca suikast girişiminde bulundular.  Ailesinin onunla görüşmesine izin vermediler. Onu zehirlemeye çalıştılar. Bu, uluslararası toplumun ve faşist Türkiye'nin ikili politikasıdır.

Önder Öcalan'ın, felsefenin ve ahlaki değerlerin savunması sonunda, Önder Öcalan'ın tutuklanması sırasında yüzlerce olmasa da onlarca genç erkek ve kadın kendini ateşe verdi. Avrupa'nın tüm sokaklarında ve ülkelerinde gösteriler ve protestolar düzenlendi. O zamana kadar ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, tüm dünyanın Abdullah Öcalan'ın arkasında olduğunu bilmediğini söylemek zorunda kaldı.

*Önder Öcalan, İmralı adasındaki tecrit ve zorlu koşullar nedeniyle nasıl olup da hapishanesini dünyadaki tüm özgürlük savaşçılarını etrafında toplayacak bir etki alanına dönüştürdü?

Önder Öcalan çok sakin ve stratejik görüşleri güçlü, çevreyi analiz etmede güçlü ve komplolardan etkilenmez.

Uluslararası Komplo, politikalarında ve hedeflerinde başarısız oldu. Tecride ve ziyaret yasağına rağmen hedeflerine ulaşan tek Önder Öcalan, başarılı oldu ve tüm toplumlar için tarihi ve sosyal başarılar elde etti.

*Türk devleti bugün siyasi, ekonomik ve sosyal bir çalkantı içinde, Erdoğan'ın yol açtığı bu krizden Türk devletinin çıkması için çözüm nedir ve barışın sağlanmasında Önder Öcalan'ın rolü nedir?

Türk devleti çökmeye gidiyor, dün Suriye idi, bugün İran, yarın Türk devleti olacak. Dolayısıyla demokrasi ve özgürlük, Önder Öcalan'dan başlar. Türk devleti ve tüm devletler bilmektedir ki, Türk devleti fırsatı değerlendirir, demokratik değişimleri ve Önder Öcalan'la diyalogları uygularsa, Önder Öcalan'ın özgürlüğünden ilk yararlanacak, Türkiye'deki yapılar özgürlük ve demokrasiye doğru ilerleyecektir.

Türkiye'de şovenistler ülkeyi kendi çıkarları için kontrol ediyor, Türkiye'deki tüm toplumun çıkarları için değil kendi çıkarları için hareket ediyor. Bu da Türk toplumu üzerinde bir yük oluşturmaktadır. Faşist devlet inatçı ve NATO'ya bağımlı kalmış durumdadır. Türk devleti terörü teşvik etti ve Kürtlerin ve direnişlerini kırmak için her yolu deniyor.

40 yılı aşkın bir süredir Türkiye'de savaş, çatışma ve kan dökülüyor, ancak cesur bir komutan yok ve onunla birlikte güvenlik ve istikrarın derin bir farkındalığı yok. Faşistten önce iktidarı alan kişi faşist olur.

Son 10 yılda Türk devleti, eninde sonunda kendisini çökertecek olan bu savaşların arka planında kendini yok etmiştir. Önder Öcalan da Mandela gibi özgürleşecek. Türk devletinin gerillalara, QSD ve YBŞ'ye karşı savaşı kendisine fayda sağlama. Uluslararası topluma hizmet eden Erdoğan aracılığıyla ikiyüzlülük, kin ve nefret politikası siyasi, askeri ve diplomatik açılardan başarısız olmuştur. Türkiye'de çözüm için en uygun yöntem, barışın, kardeşliğin ve demokrasinin anahtarı olduğu için Önder Öcalan'ın serbest bırakılmasıdır.

(rr)

ANHA