Kürt aktivistlerin hedef alınması baskıcı sistemlerin zayıflığını gösteriyor – Hêvîdar XALID

Kürt aktivistlerin hedef alınması baskıcı sistemlerin zayıflığını gösteriyor – Hêvîdar XALID
7 Oct 2022   05:12

İran'dan Türkiye'ye, Türkiye'den Suriye'ye ve Suriye'den Başûrê Kurdistan'a, kadınları katleden ve baskı altına alan Türk ve İran rejimlerinin ve ortaklarının baskıcı rejimler ve ataerkil sistem tarafından kadınların hedef alınması ve katledilmesi sürüyor. Bütün bunları sistemlerinin güçlü olduğunu göstermek için yapıyorlar.

Ağırlıklı olarak kadın cinayetlerini takip eden bu mevcut ataerkil sistem, son dönemde özellikle kadınlara yönelik insan hakları ihlallerini artırmış ve çok sayıda kadını katletmiştir. Rojhilatê Kurdistan'ın Seqiz kentinden yurtsever ruhuyla tanınan genç bir Kürt kadını Jina Emini'den, Adalet ve İnfaz Dairesi Eş Başkanı Zeynab Mihemed'e kadar kadın cinayetleri sürüyor. Son olarak Başûrê Kurdistan’ın Süleymaniye kentinin Bextiyar semtinde, Jineoloji dergisinin aktivisti, akademisyen ve editörü Nagîhan Akarsel, silahlı bir kişinin saldırısına uğradı ve şehit oldu. Saldırıda onlarca kişi yaralandı. Kişi hak ve özgürlüklerinin söz konusu olduğu bu çağda adından söz ettiren sivil ve insan hakları aktivistleri ve kadın hakları savunucuları, ahlaki ve insani değerlerden uzak en vahşi yol ve yöntemlerle hedef alınmakta ve katledilmektedir.

Direnişçilerin ve önde gelen isimlerin hedef alınması, baskıcı rejimlerin politikalarına direnmedeki önemli rollerini sınırlamak ve böylece toplumu yönetme ve geliştirmedeki faaliyetlerini sınırlamak ve onu geri kalmışlığın ve ataerkil zihniyetin kucağından kurtarmak amacıyla bilinçli olarak yapılır. Her zaman kadınların özgür iradesini ve mücadelesini yenmeye ve bu yolla elde ettikleri kazanımları yok etmeye çalışır. Mücadele eden kadın her zaman yeni olanın arayışı içinde olduğundan ve özgür olabilmek için yeni bir hayat kurduğundan, ataerkil sistem barış ve güvenlik içinde yaşama çabalarını çeşitli yollarla boşa çıkarmaya ve özgürlükçü köklerini ortadan kaldırmaya çalışır.

Kürt aktivist ve akademisyen Nagîhan Akarsel, Adalet ve İnfaz Dairesi Eş Başkanı Zeyneb Mihemed ve Jîna Emini gibi kişileri hedef almak, sorumluların hesap vermesi gereken korkakça ve ucuz yöntemlerdir. Toplumun kadın öncülerinin katilleri cezasız kalmamalı.

Başta kadınlar olmak üzere, insanların iradesine ve yaşamına hakim olan rejimler, mücadele ve örgütlenme yolunu benimsemiş özgür kadınların mücadelesini her zaman kendi baskıcı sistemine tehdit olarak görmekte ve bunu farklı bir şekilde yapmaya çalışmaktadırlar. Kirli yollarla kadını katledecek böylece sessizliğini ve özgürlük çığlıklarını kesecek. Ancak tüm bu politikalar ve son dönemde kadına yönelik şiddet içeren ve süreklilik arz eden saldırılar, kadınlar tarafından benzeri görülmemiş bir direnişle karşılandı. Kadınların direnişi saldırıların boyutundan daha güçlüydü. Jîna Emini'nin katledilmesinin ardından dünyanın dört bir yanındaki kadınların nasıl birleştiğini gördük. Jîna Emini’nin saçları yüzünden katledilmesi, kadınların tek bir ağızdan ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganını atmasını sağladı. Kıtaların sınırlarını aşan bu slogan, tüm kadınların kalbini birleştirdi ve kadınlara direnişin, sebatlarının, kadın ruhuna, yaşamına, bedenine ve düşüncelerine yönelik soykırımcı politikalara teslim olmamanın rengini yaşattı.

Bu sefer kesin ve en güçlü tepkiyi farklılaştıran şey, kadınlara uygulanan baskıcı politikalara karşı farklı olmasıydı. Devrimci bir karaktere ve yüksek bir ruha sahipti. Şiddet ve cinayete karşı özellikle Mersin'in Mezitli ilçesinde 26 Eylül'de YJA-Star’a bağlı 2 Kürt savaşçı, Türk devletinin uluslararası arenada çeşitli silahlarla saldırılarına karşı mücadele etti. 2 kadın savaşçı Kürt kadınları olmak üzere Kürt halkının iradesine karşı bir fedakarlık eylemi gerçekleştirerek işgalci Türk ordusunu sarsmış, mensuplarının yüreğine korku salmış ve terör devletinin tüm hesaplarını alt üst etmiştir. Bu süreç, hür, mücadeleci ve örgütlü bir kadının iradesinin, Türk devletinin Kürt halkına ve Kürt kadınlarına karşı onları yok etmek ve Kürdistan Özgürlük Hareketi'ni ortadan kaldırmak için kullandığı her türlü silahtan daha güçlü olduğunu bir kez daha teyit etmiştir.

Kadın savaşçılara yönelik soykırımın durdurulması için, başta Türk devleti ve İran rejimi olmak üzere, kadınlara adaletsiz yasalar uygulayan, saçma bahanelerle kadınları katleden baskıcı rejimlerin baskıcı yöntem ve uygulamalarına tüm kadınların karşı çıkması gerektiği açıktır.

Kadınlar, toplumdaki rollerini birleştirmeli ve güçlendirmeli, baskı sistemine teslim olmamalı, insani, medeni, siyasi ve sosyal haklar mücadelesini hayatın her alanında yükseltmeli, onurlu ve güvenli bir yaşam sürmek için büyük çaba sarf etmelidir.

(rr)

ANHA