İran’daki sonucu ısrar ve yaratıcılık belirleyecek- Şiyar KOÇGİRİ

İran’daki sonucu ısrar ve yaratıcılık belirleyecek- Şiyar KOÇGİRİ
6 Oct 2022   00:30

Kürt kadını Jina Amini’nin katledilmesi üzerine Rojhilatê Kurdistan’da başlayan ve dalga dalga yayılan serhildanlar, Şah rejimini yıkan serhildanlardan sonra İran’daki en kitlesel ve aralıksız dalgasını oluşturuyor.

18’nci gününde, 240’tan fazla ölüme 1000’den fazla yaralıya rağmen 156 kentte eylemler sürüyor. Tekçi, mezhepçi İran sistemi sarsılıyor, Beluci halkı, “Kürdistan’ın Jina’sı Belucistan’ın kalbindedir” diye haykırıyor. Azeriler “Azarbeycan ayakta Kürdistan’ın yanında” sloganını yükseltiyor.

Fars halkı “Jina Amini hepimizin kardeşidir” şiarıyla ayağa kalkıyor ve tüm halklar “Jin Jiyan Azadi” sloganıyla tekçi sistemin tüm bastırma çabalarına karşın kadın özgürlüğü, halkların kardeşliği ve demokrasi talebiyle çıktığı alanları ve sokakları terk etmiyor.

Sadece İran’da değil Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Afganistan ve Yemen’de savaş yürüten ve buralara askeri-mali kaynak aktaran tekçi-mezhepçi sistem gittikçe büyüyen halk serhildanını durdurulamıyor.

JİN, JİYAN, AZADİ SESİNİN BÜYÜYEN YANKISI

Kuşkusuz serhildanların kıvılcımını Jina Amini’nin katledilmesi çakarken yangını büyüten İran toplumunun ve onu oluşturan halkların meşru ve demokratik talepleri oluyor. Diğer yandan kadınların öncülüğünde başlayan eylemlere uluslararası destek giderek genişliyor ve sadece İran’da değil, dünyada kadının rengini verdiği bir özgürlük dalgasını yükseltiyor.

“Jin Jiyan Azadi” sloganıyla yükselen ve Kadınların başını çektiği bu eylemlerde sadece İran rejimini protestoyla ve serhildanlara destekle sınırlı kalmayan, eril egemen kültüre ve ulus devletçi dünya hâkim sistemine karşı küresel çapta kadın özgürlükçü ve demokratik bir direniş şekilleniyor. Devam eden bu dalga daha şimdiden sadece İran’daki tekçi-mezhepçi ulus devlet sisteminin değil eril egemenlikçi kapitalist modernist sistemin sorgulandığı, reddedildiği küresel ölçekli ve kadın öncülüklü bir dalga olarak demokratik uygarlık güçlerinin en güçlü adımlarından biri olmaya aday görünüyor...

KÜRTLERİN HEDEF ALINDIĞI SALDIRILAR

İran devletinin eylemlere karşılık verme biçiminden gelişen bu serhildan dalgasından Kürtleri ve kadınları sorumlu gördüğü açık. İran devleti eylemlerde kadınları ve Kürtleri öncelikli hedef alıyor. Kürt halkını suçlayarak ve şiddetle hedefleyerek Kürt gerçeğine uzak ve inkârcı gerçeğini bir kez dışa vuruyor. Bu kadın gerçeği karşısındaki tutumuyla aynıdır. Saldırılar Rojhilatê Kurdistan sınırlarını aşıp Başûrê Kurdistan ve Medya Savunma Alanları’na taşmış durumda. Bunun Türk devletinin yürüttüğü saldırganlıkla buluşacağını, daha sistematik daha koordineli bir hal alacağını öngörmek yanlış olmaz.

Kürt sorunu Ortadoğu’nun, Kadın sorunu dünyanın temel sorunudur. Hiçbir güç bu dinamikleri görmezden gelerek, inkâr ederek ve bastırmaya çalışarak varlığını sürdüremez. Kim bu iki gerçeği görmezden gelir ve şiddetle bastırmaya çalışırsa kendini ölümcül bir yola koyar. İran rejimi, Türk devletinin hatalarını tekrarlıyor ve büyük bir yanılgı içinde olduğunu çok geçmeden görecektir.

Zira İran, kadın gerçeğini görmezden geldiği gibi İran toplumunu oluşturan halkların da en meşru ve haklı taleplerini reddediyor ve şiddetle bastırmaya çalışıyor. Kadınlara olduğu gibi tüm İran halklarına erkek egemen zihniyetin tekçi ve despot yaklaşımıyla diz çöktürmek istiyor. Tüm faşizan ve despotik rejimler gibi halkın bu haklı ve meşru eylemlerini dış güçlerin bir oyunu olarak tanımlıyor. Bu söylemin hiçbir gerçekliği yoktur 18. gününde binlerce yaralıya ve devlet güçleri tarafından katledilen yüzlerce kişiye rağmen eylemler hız kesmeden İran’ın tüm bölgelerinde devam ediyor. Hiçbir dış güç etkisi buna muktedir değildir. Bu söyleme sarılan tüm rejimler gibi İran rejimi de meşruiyetini yitirmiştir. Dolayısıyla yapılacak şey kadınların ve İran toplumunun bu kutsal eylemlerini koşulsuz desteklemek.

İran ya bu talepler karşısında ciddi adımlar atacak ya da çözülüp tarihin çöp sepetine atılacak. Diyalog, müzakere ve uzlaşma yöntemleriyle hala yaşanacak olan büyük acıların önü alınabilir. İran devlet aklı bu basireti gösterebilir mi bunu da kadının ve İran toplumunu oluşturan halkların özgürlük ve demokratik taleplerindeki ısrarı ve yaratıcılığı belirleyecek.

ANHA