​​​​​​​21. yüzyılın yurtseverliği yenilmezdir-Şiyar KOÇGİRİ

​​​​​​​21. yüzyılın yurtseverliği yenilmezdir-Şiyar KOÇGİRİ
3 Sep 2022   00:42

Yüzyılın başında çıkış yapamayan Kürt yurtseverliği son çıkışını PKK ile yaptı ve bu çıkış muhteşem oldu. Kürt yurtseverliği PKK ile yatağına kavuştu, sonrası ise gittikçe büyüyen bir nehir akışkanlığıdır.

Geçen 40 yıllık sürece bakıldığında yurtseverlik PKK’de en güzel, en seçkin, insanlık adına kıvanç verici bir düzeye ulaştı. Sergilediği pratikle insanlık için bir çiçeklenme olurken Türk devletinin en barbar politikalarla yürüttüğü soykırımcı bir katliam süreciyle karşı karşıya kalmıştır.

Denebilir ki 20. yüzyılda Türkiye cumhuriyeti devletini şekillendiren, biçimlendiren Kürt yurtseverliğini ortadan kaldırma çabasıdır. Ama son kırk yıl bu çabanın en örgütlü, en vahşi, en insanlık dışı özel savaş yöntemleriyle yürütüldüğü bir süreçtir.

12 Eylül darbesi esasında Kürdistan’ı yeniden fethetme, PKK ile filizlenen Kürt yurtseverliğini ortadan kaldırmaya dönüktür. Darbe sonrası yazılan anayasa, ilan edilen sıkıyönetim, OHAL yasası ve buna bağlı tüm kurumlaşmalar Kürt yurtseverliğini yok etme hedeflidir. MİT, JITEM, Kontrgerilla gibi yasal devlet kurumları yanında Koruculuk, Hizbullah gibi irili ufaklı çete grupları bunun için tanzim edilmiştir. Hepsinde amaç Kürt özgürlük direnişinin beslendiği ve beslediği bu zemini kurutmak.

Fakat PKK ile yatağına kavuşan ve bir nehir gibi akışa geçen Kürt yurtseverliği kendisine yönelik çağın azgın saldırılarına rağmen durdurulamamıştır. NATO ve Avrupa gibi sömürgeci güçler tarafından desteklenen Kürt soykırımına rağmen Kürt yurtseverliği büyümesini sürdürdü. Giderek dört parça Kürdistan ve diasporada on milyonları kapsayan bir siyasal ve toplumsal özgürlük hareketi haline dönüşmeyi başardı. Bununla da kalmayıp, uluslararası komploya rağmen Önder Abdullah Öcalan şahsında kendini yenilemeyi başardı. Komployu boşa çıkardığı gibi Rojava Devrimi ve DAİŞ’e karşı yürüttüğü mücadeleyle dünyanın dikkatini çeken, bölge halklarına umut olan bir ilgi odağı haline gelmeyi de başarmıştır.

Son kırk yılda Türkiye’de iktidara gelen tüm hükümetler, cumhurbaşkanları, başbakanlar, genel kurmay başkanları, kuvvet komutanları, bakanlar, yani tüm devlet aygıtı öncelikle ortaya çıkan bu Kürt yurtseverliğini yok etmekle görevlendirildi. Sayısız bakan, onlarca başbakan, cumhurbaşkanı ve kuvvet komutanı 40 yıl içinde silinip giderken Kürt yurtseverliği yükselen bir yıldız gibi gelişimini sürdürdü.

Siyasi, sosyal, kültürel, ahlaki, entelektüel, askeri, diplomatik alanlar başta olmak üzere tüm alanlarda örgütlenerek hamle üzerine hamle yapmıştır. Sömürgeci soykırımcılık yanında, içte işbirlikçi, ihanetçi, teslimiyetçi, dogmatik eğilim ve yapıları da aşarak sağlıklı bir rotaya girdi. Yani önündeki engeller kadar içindeki hastalıkları da aşma gücünü gösterdi. İlkel milliyetçi, işbirlikçi, teslimiyetçi ve ihanetçi yapı eğilim- kişileri deşifre ederken reel sosyalizm ve kapitalist moderniteden kaynaklı zayıflıkları da aşarak Kürdistan Özgürlük Hareketi şahsında tüm dünyaya umut veren bir özgürlük geleneği yarattı.

Devletçiliği dışlayan, milliyetçilikten uzak, erkek egemenliğine dayalı kültürü reddeden, farklı kültür ve inançlara saygıyı esas alan, kolektif ve demokratik niteliğiyle son derece güçlü bir temelde gelişen Kürt yurtseverliği, 21. yurtseverliğidir.

-Bu yurtseverlik Türk devleti başta olmak üzere NATO, ABD ve AB bölge sömürgeci devletlerine rağmen gelişmiştir.

-Kapitalist moderniteye, bölgemizi teslim alan dinciliğe, milliyetçiliğe, cinsiyetçiliğe ve devletçiliğe rağmen gelişti.

-Bedeli inanılmaz büyük, ulaştığı aşama ise görkemli olmuştur.

Kürt yurtseverliği cephesinde bu gelişmeler yaşanırken Türk devleti sahip olduğu tüm imkanları ve ilişkileri bu Kürt yurtseverliğini yok etmeye dönük kullandı. Sayısız vahşet örneği sergiledi savaş ve insanlık suçları işledi, dünyanın gözü önünde hukuku, siyaseti, ahlakı ve dini ayaklar altına aldı.

Dünya ve bölge gericiliğinin tam desteğinde köyde-şehirde, dağda-ovada, içerde-dışarda inanılmaz bir soykırım savaşı yürütmüştür. Binlerce köy yakılmış, on binlerce insan zindanlara doldurulmuş, akıl ve ahlak dışı uygulamalar geliştirilmiş, resmi-gayri resmî devlet yapıları çağın ve insanlığın yüzünü kızartan vahşet örnekleri sergiledi.

PKK öncülüğünde gelişen, demokratik ve özgürlükçü niteliği derin Kürt yurtseverliğinin her adımı başta Türk devleti olmak üzere bölge ve dünya gericiliğinin resmi ve gayri resmi güçlerinin saldırı odağında olmayı sürdürüyor.

AKP-MHP ile yeni bir aşamaya evrilen bu saldırganlık tarihsel olduğu kadar güncel nedenlerle hızından hiçbir şey kaybetmeden sürmektedir. Hem de dünyanın gözü önünde hem de her gün...

Önderliğini ve örgütünü teslim alamayan, gerilla karşısında başarılı olamayan, Rojava Devrimi’nin gelişimini engelleyemeyen ve Kürt sorununun dünyasal bir sorun olmasının önüne geçemeyen çürümüş soykırım devleti, Kürt yurtseverliğine karşı dört koldan bir saldırı yürütmektedir. Ve bu hayatın tüm alanlarına yayılmış, son derece bilinçli, son derece örgütlü bir konsept olarak yürütülmektedir. Türkiye’nin tüm kaynakları, tüm enerjisi, tüm potansiyeli buna harcanmaktadır.

“PKK’ye karşı” diye lanse edilen ve gerekçelendirilen bu saldırganlık kırk yıllık geleneğin son ve en pespaye halkasıdır ve başarı şansı yoktur. Yaşlı ve yaralı bir çakal kadar zavallıdır. Kirli, kanlı ve suçlu bu gelenek artık insanlığın vicdanını kanatıyor ne halkımızın ne insanlığın bu barbarlığa tahammülü kalmadı.

-80 yaşındaki insanları işkenceyle teslim almaya çalışmak

-Paramiliter güçlerle Kürt yurtseverlerine karşı linç harekatları düzenlemek

-Bebelerinden koparıp annelerini zindanlara tıkmak, hasta tutsakların tedavisini engelleyerek katletmek

-Anne babalara şehit evlatlarının kemiklerini torbalarda vermek, şehitlikleri yıkmak,

-Kayıp yakınları ve Cumartesi annelerine gözü dönmüşçesine saldırmak

-Siyasetçilerini ve milletvekillerini hapis ve yasaklarla yıldırmak

-Müzisyenleri ve sanatçılarını onlarca yıllık hapis cezalarına çarptırmak

-Kürtçe vaaz verdiği için imamları kafir ilan edip hapse tıkmak

-Kürtleri evlerinde diri diri yakmak

-Sarı kırmız yeşil renkli fuları için gençlerini kadınlarını işkenceli sorgulardan geçirmek

-Gerilla barınır diye yerleşim alanlarını ve ormanları yok etmek

-Ekili alanlarını yok ederek halkı açlığa mahkum etmek

-Her türlü zulüm yöntemiyle Kürdistanı Kürtsüzleştirmek

-Bunu işbirlikçi Barzani ailesiyle Başûr’a, DAİŞ artıklarıyla Rojava’ya taşırmak Efrîn’den Zaxo’ya kadar tüm Kürt yurdunda demografik yapıyı değiştirmeye çalışmak

-Kürt insanını ajanlaştırma, teslim alma ve Kürt yurtseverliğine karşı savaştırmak için tüm özel savaş yöntemlerini uygulamak bir kalemde sayabileceğimiz saldırılardır. Ve Hitler Almanyası’nın işgal ettiği topraklarda gelişen direnişi bastırmak için uyguladığı vahşet politikalarına ne kadar benzemektedir.

AKP-MHP soykırımcı faşist iktidarı Kürdistan Özgürlük Hareketi ve gerillayı çöktürme planında yaşadığı başarısızlığın bedelini büyük ödeyeceğini bilmektedir. Bunun acısını 21.yüzyılın yurtseverliğiyle donanmış Kürt halkından çıkarmaya çalışmaktadır. Gerillanın direnişini bastırmak, stabilize etmek ve ezmek için Önder Öcalan’a uyguladığı rehine politikasını Kürt halkına da uygulamaktadır. Bu beyhude bir çabadır. Bu saatten sonra bu pespaye ve insanlık dışı yöntemlerle Kürt yurtseverliğine diz çöktürmeye çalışmak Önder Öcalan ve PKK’de görüldüğü gibi, gerillada günlük sergilendiği gibi daha güçlenen bir direniş dışında karşılık bulmayacaktır. Öz savunma bilinci ve çabasını artırmaktan öteye geçemeyecektir çünkü her Önderlik kendi halkını yaratır. Önder Abdullah Öcalan gibi Kürt halkı da yenilmez olduğunu bir kez daha dosta düşmana gösterecektir. Başta Önderliği ve Gerillası olmak üzere, siyasal alanını, kültürünü, doğasını, tarihini ve geleceğini sahiplenmeyi beslemeyi ve direnişini büyüterek sonuca gitmeyi bilecektir.  Halkımız buna inanmaktadır.  Bölge halkları ve insanlık da...

ANHA