Baskıyı artırdıkça kendi ayağına sıkan Türk devlet aklı!

Reportaj Summay

Baskıyı artırdıkça kendi ayağına sıkan Türk devlet aklı!
12 Apr 2022   03:36

AKP-MHP faşist ittifakının Türkiye halkları için büyük bir tehlike olduğunu söyleyen DİK üyesi Mehmet Emin Ay, milletvekillerinin tasfiye edilmesiyle, HDP’nin kapatılmasının amaçlandığını söyledi.

Cezaevleri, Kürdistan'ın dört parçasındaki özgürlük mücadelesi tarihinde önemli bir direniş alanı. Faşist Türk devleti, zindan direnişini her şekilde yenmeye çalışıyor. Türk devleti, binlerce HDP üyesini, Kürt aydın, yazar, avukat, sanatçı olan on binlerce kişiyi  esir almış durumda. 1980'lerde Türkiye'deki askeri darbeden sonra da benzer bir durum yaşandı.

Ağır hasta tutsakları tahliye etmeyerek ölümlerine sebep olan Faşist Türk devleti, son dönemde dikkat çekmemek için çok sayıda tutukluyu da "intihar etti” iddiasıyla katlediyor. Öte yandan Bakurê Kurdistan'da Newroz kutlamalarına katılanlar hakkında çok sayıda tutuklama emri çıkarıldı.

Bakurê Kurdistan’da çalışmalarını yürüten Demokratik İslam Kongresi (DİK) üyesi Mehmet Emin Ay, Türk devletinin, Kürt siyasetçilere ve zindanlardaki mahkumlara yönelik politikasına ilişkin ajansımızın sorularını yanıtladı.

*Halk desteğini kaybeden Erdoğan-Bahçeli ittifakının, Bakurê Kurdistan ve Türkiye'de Kürt siyasetçilere baskı uygulayıp zindana atmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP-MHP ittifakı halk desteğini kaybetmesiyle birlikte Kürtler üzerindeki baskısını artırdı. Kürtler ve Türkler arasındaki ilişkiler barış süreci boyunca ilerledi, ancak bu Erdoğan'ı rahatsız etti. Bu ilişkilerin önünü kesmek için yeni planlar yapıldı. Erdoğan 7 Haziran 2015 seçimlerinde iktidarı kaybetti ve savaş ilan etti.

AKP-MHP ittifakı, savaşın devamı ve ırkçılığın korunması esasına dayanıyordu. Sadece bu iki parti ittifak içinde değil, "kızıl elma" da Kürtlere karşı birleşmiş, antidemokratik, ırkçı ve kana susamış ittifakın bir parçasıydı. Kürt siyasetçileri ortadan kaldırmak için farklı yöntemler kullanıldı. Planları tutmadı. 2019 seçimleri ve demokratların oy oranlarındaki artış bu planların tutmadığının bir göstergesiydi. Her geçen gün Kürt düşmanlığının artmasına neden oldular.

Ayrıca Türk devleti, KDP gibi diğer Kürt partilerini, muhalefet politikalarını sürdürmek için kullandı. KDP’nin politikası AKP zihniyetiyle uyumludur. Dolayısıyla onlar da bu uzlaşmada olumsuz bir rol oynuyor. Amaçları HDP'yi engellemek, siyasileri tutuklamak ve bölgelerinden sürgün etmektir. Eylemle güçlerini sürdüreceklerini ve Kürdistan Özgürlük Hareketi'ni ortadan kaldıracaklarını umuyorlar.

*Bu politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu ittifakın amacı nedir?

AKP-MHP'nin izlediği politikaları biliyoruz, amaçları İttihat ve Terakki'yi canlandırmak. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana İslami ırkçılık var ve bugüne kadar milliyetçi bir devlet kurmaya çalışıyor. AKP'nin izlediği tüm politikalar, İttihat ve Terakki politikalarının devamı. İlkelerinde tek millet, tek ırk ve tek kültür var. Ancak bu zihniyete karşı çıkan tek dinamik güç Kürtler. Dolayısıyla Kürtlere karşı her türlü baskı yöntemini kullanıyorlar. Bu politikalardan zarar gören tek taraf ise yine Türk devletinin kendisidir.

*Erdoğan-Bahçeli ittifakının HDP milletvekillerini hedef almasındaki amacı nedir, bu politikaların yaklaşan seçimlerle bir ilişkisinin olduğunu düşünüyor musunuz?

Erdoğan ve Bahçeli, HDP milletvekillerinin tutuklanıp hedef alınmaması ve HDP'nin politikalarının engellenmemesi durumunda erken seçimlerde başarı sağlayamayacaklarını ve iktidarda kalamayacaklarını çok iyi biliyor. Sonuç olarak, Bakurê Kurdistan'daki binlerce Kürt politikacı, bölge yetkilisi ve şehir hapsedildi veya Kürdistan'dan sınır dışı edildi. Ancak bu, Kürt siyasetini durdurmadı.

Kürt siyaseti gönüllülük esaslıdır. Kürdistan Özgürlük Hareketi'nin faaliyetlerine katılan herkese kapı açıktır ve gönüllü olarak katılabilir. Kürt siyaseti kişisel çıkarlara dayanmaz. Buna tahammül eden herkes çalışmaya katılabilir. Bu da Türk devletini rahatsız ediyor. Bu nedenle Kürtleri ortadan kaldırmaya yönelik politikalarını arttırıyorlar. Öte yandan Başûr ve Rojavayê Kurdistan'da askeri saldırılar düzenliyorlar. Bakurê Kurdistan'da Kürt siyasetçileri ortadan kaldırmak ve HDP'yi ele geçirmek, böylece faaliyetlerini yürütemez hale getirmek istiyorlar. Seçimlerden önce HDP’yi kapatmayı planlıyorlar. 24 Haziran 2023 seçimlerine HDP’nin girmesini engellemeye çalışıyorlar. Bu aynı zamanda onların temel amacıdır. Kürtlerin seçimlere katılmaması için ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar alternatif çözümler var. Çünkü Kürtler demokratik siyasete büyük önem veriyor.

Milletvekillerinin hedef alınmasının yanı sıra aynı zamanda HDP'nin yeni bir demokratik koalisyon kurmasını yasaklamayı da amaçlıyorlar. HDP'ye de seçimlere katılmaması için baskı yapmak istiyorlar.

*Türk devleti cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklar acımasız işkence suçlarına maruz kalıyor, eski bir tutuklu olarak bu politikalardan bahseder misiniz?

Evet, hapishanelerdeki mahkumlara karşı ağır suçlar işleniyor. Hapishane, Kürdistan'ın dört parçasındaki özgürlük mücadelesine karşı tarihi direnişin kilit noktalarından biri. Cezaevlerindekiler her zaman direnişin başrolündedir ve Türk devleti bunun çok iyi farkında. Bu politikalar 12 Eylül darbesinin faşist politikalarının devamı. O dönemde Kürtlerin yok edildiği tahmin ediliyordu, ancak tutsakların direnişi sayesinde 12 Eylül darbesi yenildi.

Tutuklulara yönelik bu politikalardan Türk devletinin amaçlarından bahsedecek olursak, ilki; tutuklularla aileleri arasındaki bağları koparmak ve böylece tutukluların iradelerini kırmak ve kimlikten uzaklıklarını baltalamak istiyor. Ayrıca mahkumların kitap, kalem ve defterlerine de el konuldu. Ancak bütün bu suçlar tutukluların iradesini etkilememekte, aksine ısrarlarını artırmaktadır.

Türk hukukuna göre tutukluların belirli hakları var, ancak Türk devleti bunlara uymuyor ve uluslararası hukuka uymuyor. Amacı tutsakların iradesini kırmak ve onları ortadan kaldırmak.

Türk makamları, tutukluların duruşmalara katılmalarına veya durumlarını öğrenmek için cezaevlerinde doktorlara başvurmalarına izin vermiyor. Binlerce mahkumun durumu bu. Bunlar aynı zamanda işkence yöntemleridir.

*Birçok tutuklu imha eylemlerine maruz kalıyor, ancak Türk makamları onları intihar olarak lanse ediyor. Bu tasfiye suçlarına ilişkin soruşturmalar neden açılmıyor?

Evet cezaevlerinde çok sayıda tutuklunun başına geliyor ama Türk devleti intihar ettiklerini iddia ediyor. Türk devletinin soruşturma açmamasının nedeni de suçu kendi işliyor olmasından. İnsan haklarına saygı göstermeyen bir devlet hangi ihlali soruşturacak?

Bu politikaların tutsaklara karşı teşhir edilmesi için başta Kürt halkı olmak üzere demokrasiye inananların bu politikalara karşı çıkması ve tutsakların etrafında toplanması gerekmektedir.

*2022 Newroz kutlamalarının sona ermesinin ardından Türk makamları Kürt kıyafetleri giyme bahanesiyle geniş kapsamlı tutuklama furyası başlattı. Bu politikayı nasıl tanımlarsınız?

Türk devleti Newroz'un bu kadar kitlesel kutlanacağını beklemiyordu. Erdoğan birkaç ay önce Kürtleri dağıttıklarını söyledi. Ama bu Newroz'da milyonlarca Kürt sokaklara döküldü. Bu yılki Newroz, Önder Öcalan etrafında toplanmanın ve fiziksel özgürlüğünün Newroz'uydu. Bu nedenle Türk devleti Kürtlerden intikam almak istiyor.

*AKP-MHP koalisyonu, 18'den fazla HDP'li milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırdı. Ayrıca koalisyon partinin kapatılması çağrısında bulunuyor. Erdoğan-Bahçeli ittifakının hedefleri nelerdir?

Erdoğan-Bahçeli ittifakının amacı, milletvekillerini ortadan kaldırmak, Leyla Güven gibi birçok milletvekilini hapse atmak, kamuoyunun dikkatini Türkiye'deki krizden uzaklaştırmak, siyaseti ve milletvekillerini engellemektir.

*Bu politikalarla Erdoğan ve Bahçeli'nin başını çektiği Türk devleti nereye gidiyor?

AKP-MHP'nin şoven mutabakatıyla izlediği politikalar, demokrasiden ve adaletten yoksun, Türk olmayan tüm inanç, yapı ve kültürleri reddeden Türk devletinin, milliyetçi ve ırkçı bir diktatörlüğün kurulmasına yol açacağıdır. Tek dil, tek bayrak ve tek kültür siyasetinin ülkeyi götüreceği yer bellidir. Bunu aralıksız konuşmalarıyla açıkça söylüyorlar.

AKP-MHP ittifakının izlediği politikalar, Türkiye'deki topluluklar ve etnisiteler için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu politikalar durdurulmazsa bu ittifak Türkiye'yi bölünmeye ve iç savaşa sürükleyecektir. İktidarı sürdürmek için yasaklar dayatarak, demokratik olmayan ve şovenist politikalar toplumu her yönden çembere aldı.

Tarih boyunca dindarların hizmetlerini devraldığını, güvenliklerini ve ekonomik kurumlarını kontrol ettiğini, topluma tek bir otorite dayattığını gördük. "Kızıl elma" olarak tanımlayabileceğimiz AKP-MHP ittifakı, şovenistleri ve aşırılıkları içinde barındırıyor ve bu ittifakın politikalarını destekliyor. Bu insanların amacı politikalarını tüm Türkiye halkına ve yapılarına empoze etmektir. 

Türkiye'deki mevcut durum tehlikeli, dolayısıyla tüm Türkiye halkı birlik olmalı ve bu ittifaka karşı durmalıdır.

*Türk devletinin demokratikleşme yöntemi nedir ve bunun için muhalefetten, Türk halkından ve Kürtlerden ne istenir?

Türk devletini demokratikleştirmenin tek yolu Kürt sorununu çözmektir. Bu nedenle Kürt ve Türk halkları, demokratlar ve Türk muhalefeti bir an önce anlaşmalı, Kürt sorununu diyalog yoluyla çözmeli ve 28 Şubat 2015'te imzalanan Dolmabahçe anlaşmasına dönmelidir.

Kürt halkının mücadelesi, Kürt halkı, demokratik figürler, muhalefet ve sivil toplum Türkiye'de beklentilerini karşılayabilecekleri ortak bir mücadeledir. Kürt sorunu çözülürse Türkiye'deki tüm etnik sorunlar çözülecektir.

(rr)

ANHA