​​​​​​​‘Türk işgalindeki yerler artık Suriye’nin parçası değil’

Suriye Dönüşüm ve Rönesans Partisi Genel Sekreteri Mistefa Qalecî, Şam ile Ankara arasındaki Adana anlaşmasının iptali ve Suriye'ye hakların iade edilmesi çağrısında bulundu. Qalecî, işgal altındaki bölgelerde yaşanan demografik değişimin, olağanüstü boyutta olduğuna da dikkat çekti.

​​​​​​​‘Türk işgalindeki yerler artık Suriye’nin parçası değil’
18 OCAK 2022   04:23
HALEP - NESRÎN ŞÊXO

Türk devleti, garantör ülkelerin gözleri önünde Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırılarını sürdürüyor. Yurttaşların hedef alındığı saldırılarda çok sayıda sivil hayatını kaybetti.

Suriye Dönüşüm ve Rönesans Partisi Genel Sekreteri Mistefa Qalecî, Suriye topraklarının Türk devleti tarafından işgali, bu bölgelerde devam eden suçlara yönelik uluslararası tutum, Astana görüşmeleri ve Astana’nın Suriye krizindeki rolü üzerine ANHA’ya değerlendirmelerde bulundu.

Mistefa Qalecî, Efrîn'in, Türk devleti ve çeteleri tarafından işgalinin 4’üncü yıl dönümüne işaret ederek, "Türk devleti ve Astana ortaklarının Efrîn’i İşgali üzerinden 4 yıl geçti fakat hala da uluslararası toplum bu ahlaksızca tavrından vazgeçebilmiş değil, herhangi bir çözüm bulunabilmiş değil" ifadelerini kullandı.

‘ASTANA GÖRÜŞMELERİ, ÇIKAR ODAKLIDIR’

Qalecî, uluslararası toplumun Suriye krizindeki rolünü eleştirerek, "Bu güçler arasındaki çıkarlar listesine baktığımızda, yani Astana üçlüsüne (Türkiye, Rusya ve İran) bakıldığında, Rusya-Türkiye çıkarları, Rusya- Suriye çıkarlarından daha çok önemsendiğini görürüz. Astana’nın ilk toplantısından sonuncusuna kadar, bakıldığında Suriye'ye müdahale eden ve topraklarını işgal eden birçok gücün çıkarları için yapıldığını göreceğiz" dedi.

Astana görüşmelerinin sonuçlarıyla ilgili olarak Qalecî, “Bu toplantıların çoğunda Türk devleti Suriye'nin kuzeyindeki silahlı grupları dağıtmakla görevlendirildi. Ama ne yazık ki Türk devleti bu görevi yerine getirmek yerine ortalığı daha da kızıştırdı. Bu grupları dağıtmak yerine onları destekledi, finanse etti ve tüm savaş ağalarına lojistik destek sağladı” diye belirtti.

‘ANLAŞMALAR UYGULANMIYOR’

Qalecî, Astana'ya sponsor olan devletlerin Suriye devletinin korunması ve egemenliğinin geri verilmesi konusunda anlaştıkları tüm açıklamalarını ihlal ettiğini sözlerine ekleyerek şöyle devam etti: "Üç devletin de orduları Suriye'de. Özellikle Suriye topraklarını işgal etmeye çalışan Türk devleti yer alıyor. Şimdiye kadar neredeyse Hatay'ın 5 katı kadar Suriye toprağını işgal etmiş.”

Türk devletinin, Serêkaniyê ile Girê Spî arasındaki 130 km uzunluğunda ve 32 km derinliğindeki bölgeyi işgal ettiğinin altını çizen Qalecî, “Cerablus, Ezaz, Bab, Efrîn ve Idlib’i genel olarak işgal ettiler. Bayraklarını, Türk ordusu ve güvenlik görevlilerinin kontrolündeki alanlara asmışlar. Sözde Suriye Milli Ordusu çeteleri de onlara destek veriyor” diye konuştu.

Qalecî, Türk devletinin bölgedeki planları hakkında da şunları belirtti: “Türkiye’nin bölge için eskiden kalma bir projeleri var. Misaki Milliyi tekrar canlandırmak istiyor. Türk devletinin Misakı Millisine göre Halep ve köyleri, Reqa ve köyleri, İdlib ve köyleri, Lazkiye’nin doğu kırsalının bir kısmı, Hama kırsalının kuzey kesiminin bir kısmı, Türkiye topraklarına bağlanmıştır. Bu yüzden tekrar işgal etmek istiyor. "

‘İŞGAL EDİLEN BÖLGELER SURİYE’DEN ÇIKARILDI’

Konuşmasında, Türk devletinin, Halep’i topraklarının bir parçası olarak gördüğünü belirten Qalecî, “Halep halkına Türk toplumuna dahil olmaları için Türk kimliği veriyor. Şuan işgal altındaki topraklarda artık Türk bayrağı dalgalanıyor. O bölge artık Suriye’nin bir parçası değil. İnternet, elektrik ve su Türkiye'den geliyor. Sınır kapıları Türkiye için açık ama Suriye'ye kapalı” ifadelerine yer verdi.

‘ULUSLARARASI TOPLUM ÇIKARLARI İÇİN KAOS YARATIYOR’

Uluslararası toplumun Suriye krizindeki rolüyle ilgili olarak Qalecî şunları söyledi: " Ne yazık ki uluslararası güçler onursuz. Krizi kendi çıkarlarına göre yönetiyorlar. Suriyeliler için  hiçbir çözüm önerisi yok"

Türkiye'nin Suriye'den çekilmesi meselesinin Suriyelilerin iradesine bağlı olduğunu söyleyen Qalecî, "Suriye toplumunun tüm kesimleri Türk devletinden zarar gördü. Mesele Kürtlerin, Arapların veya Türkmenlerin bundan zarar görüp görmemesi değil, onurlu ve yurtsever her Suriyeli, Türk devletinin işgalci bir devlet olduğunu biliyor” şeklinde konuştu.

SURİYE’NİN 1919 KONGRESİNİN ÖNEMİ

Qalecî, Suriye için biran önce diyaloğa dönmesi gerektiğini belirterek, “Suriye’nin 1919-1920 kongresinden kalma 100 yıllık deneyimi var. Bu kongre Suriyeliler için yeni bir yol haritası olabilir. Suriyeliler o kongreyi nasıl kazandıysa bu sefer de kazanabilirler” dedi.

Suriye Büyük Kongresi Haziran 1919'da, Osamanlı İmparatorluğu’nun düşmesinden sonra Suriye'nin geleceğini tanımak için bir King-Crane komitesi hazırlamak amacıyla Şam'da gerçekleşti. Suriye o zamanlar Bîladuşam olarak biliniyordu. Kongre, Suriye parlamentosu gibiydi. Kongrenin 8 Mart 1920'deki toplantısında bir çok karar aldı. Bu kararlar arasında Lübnan, Filistin, Ürdün, Hatay, Fransa ve İngiltere'nin ilhak ettiği kuzey bölgelerinden oluşan Suriye Arap Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının ilanı da dahil olmak üzere bir dizi karar alındı.

‘SURİYELİLER KENDİ ANLAŞMALARINA TEKRAR DÖNMELİ’

Qalecî, Suriye halkının adalete, güç ve üretkenlik paylaşımına dayalı bir toplumsal sözleşmeyi yeniden kurması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Suriyeliler kendilerini mevcut duruma göre yeniden örgütlemeli. Çünkü Suriye hassas bir süreçten geçiyor. Bıyık burkmakla, işgal edilen topraklari geri getiremezsiniz.”

‘ÖNCELİK SURİYE ÇIKARLARI OLMALI’

Suriyelilerin olup bitenlerden haberdar olması gerektiğini belirten Qalecî, “Suriye'ye müdahale eden güçler Suriye için ne gibi bir çözüm önerdi? Yoksa hepsi sorunlarını Suriyelileri pahasına mı çözmek istiyor? Suriye, haklarını ve çıkarlarını koruyan ulusal bir çözüm aramalı. Ulusal birlik, Rusya veya ABD ile ittifaktan çok  daha iyidir" diye belirtti.

İşgal altındaki bölgelerde insanların genellikle çetelere bağlı olmadığını belirten Qalecî, "Çok zor şartlar altında kendi varlıklarını orda devam ettirmeye çalışıyorlar. Suriye, kendi çıkarlarını öncelik olarak görüp; Rusya, ABD, İran ve Türkiye’nin çıkarlarından önce savunmalı” dedi.

‘TÜRK İŞGALCİLİĞİ FARKLI’

Qalecî, Türk devletinin Suriye topraklarını işgal etmesi için hiç bir hakkı olmadığını söyleyerek "Adana anlaşması Suriye topraklarının işgal etmesi önünde bir engeldir” hatırlatmasında bulundu.

Suriye Parlamentosu'nun birkaç ay önce Hatay’ın iadesi için çağrıda bulunduğunu da sözlerine ekleyen Qalecî, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Bunun yerine Adana anlaşmasının iptalini istemek daha doğru olacaktı. Bu anlaşmanın iptali, Suriye’ye hakların iadesinin başlangıcıdır."

ANHA