Jeffrey’in açıklaması: Mızrak Çuvala Sığmaz – AHMET BİRSİN

Jeffrey’in açıklaması: Mızrak Çuvala Sığmaz – AHMET BİRSİN
1 OCAK 2022   05:18

Ahmet BİRSİN

ABD Eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Türkiye’ye bağlı çetelerin Ekim 2019’da Girê Spî ve Serêkaniyê’de savaş suçu işlediklerini KDP’ye bağlı bir TV programında dile getirmiş. Bu gruplar hakkında savaş suçu işlediklerine dair net kanıtlar sağladıklarını ve ardından bazıları hakkında soruşturma başlatıldığını ve ABD Başkanı Joe Biden yönetimi tarafından bir grup militanın cezalandırıldığını belirtmiş. Jeffrey neden şimdi bu bilgiyi paylaşıyor? Herkeste biliyorki geçmiş dönemin birinci dereceden sorumlusu. Gire Spî ve Serêkaniyê işgali öncesi Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimine Türkiye’nin saldırmayacağı teminatını vererek, QSD güçlerinin ve ağır silahlarının sınırdan çekilmesini sağlamıştı. Ardından 9 Ekim 2019’da işgalci Türk devleti çetelerle birlikte saldırıya geçmişti.

İşgal ve katliamlar tamamlandıktan sonra Jeffrey, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşananlar ve genel Suriye politikalarına ilişkin Temsilciler Meclisi’nde sorulan soruları cevaplamıştı. Suriye’de Türkiye ile birlikte hareket eden grupların Barış Pınarı Harekâtı sırasında savaş suçu işlemiş olabileceğini, ancak etnik temizlik yapıldığına dair bir kanıt göremediklerini dile getirmişti. Operasyon sırasında Türk devletinin beyaz fosfor kullandığı iddialarının ABD’li yetkililerce incelendiğini belirtmişti. Tıpkı bugünkü açıklamasında olduğu gibi o dönemde de Türkiye’nin işlediği savaş suçlarını gizlemeye çalışarak Temsilciler Meclisini yanıltmıştı.

Jeffrey’in Temsilciler Meclisi’nde sorgulandığı dönemde, yani 31 Ekim 2019’da kendi yardımcısı William V. Roebuck Türk devletinin işgalini doğru görmeyip, işgalin engellenmesi için fazla çaba harcanmadığı için Trump Hükümetini sert bir dille eleştirmişti. Eleştiriyle yetinmeyen Roebuck, Dışişleri Bakanlığına, Senatörlere ve Pentagon’a yazdığı raporda 200 sivilin katledildiği, savaş esirlerinin öldürüldüğü, 100 binden fazla insanın yerinden olduğu, evsiz kaldığı, yaşananları “yalnızca savaş suçu ve etnik temizlik olarak tanımlanabileceğini” belirtmişti.

SIRADAN BİR AÇIKLAMA DEĞİL

Trump’ın ulusal Güvenlik Baş Danışmanı John Bolton anılarını yazdığı kitapta bu sürece de değinmişti. Bolton Jeffrey’in Türk devletine her türlü desteği sunan bürokratların başında geldiğini belirmişti. Yine Girê Spî ve Serêkaniyê işgali öncesi yapılan toplantıda Türk devletinin operasyonu başlatmasının haklı gerekçelerini Jeffrey’in oluşturduğunu, verilecek sivil kayıpların hatırlatılmasına rağmen Türkiye’yi desteklemeye devam ettiğini ve QSD güçlerinin sınırdan çekilmesi için QSD’ye Türkiye’nin saldırmayacağı teminatının verilerek kısa sürede operasyonun tamamlanmasıyla kayıpların az olacağı oyununu kendisinin ortaya attığını ve bunu da yaptığını belirtiyor.

Söz konusu savaş suçlarını engellemediği gibi, bu suçların önünü açmada da Jeffrey önemli bir rol oynamıştı. Dolayısıyla bugün bunları dile getirmesi sıradan bir açıklama olmuyor. Çünkü Jeffrey’in açıklaması öncesi, Demokrat Kongre üyesi New Jersey Senatörü ve aynı zamanda tecrübeli bir hukukçu olan Frank Joseph Pallone Twitter hesabından Türkiye ve Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da savaş suçu işlendiğine dair ABD Başkanı Biden tarafından Ulusal Savunma Yetki Belgesinde (NDAA) bu konunun araştırılması için bir ekibin oluşturulduğunu yazdı. Aynı şekilde oluşturulan ekibin içinde kendisinin de yer aldığını belirten Pallone, “Bunun için sağlam belgeler oluşturacağım” demişti.

BUGÜNE KADAR ABD SUÇLARI, SUÇLULARI GÖRMEZDEN GELDİ

ABD’nin Kürdistan’a yönelik olası bir soruşturma açıp açmayacağı bilinmez, ama bugüne kadar da Türkiye’nin gerçekleştirdiği savaş suçlarını görmezden geldiği bir gerçek. Zaten Jeffrey yaptığı bu açıklamada ‘Türkiye’ye bağlı gruplar Girê Spî ve Serêkaniyê’de savaş suçu işledi’ diyerek, suçu çetelerin üzerine atarak Türkiye’yi aklama çabası içine girmiştir. Çeteler kendi başına saldırmadılar ve savaş suçunu işlemediler. Kürt halkına saldırı emrini bağlı bulundukları Türkiye’den aldılar. O zaman burada savaş suçunu işleyen Türkiye’nin ta kendisidir. Hukuk önünde suçu işleyen de suçu azmettiren de aynı derecede suçludur.

Kaldı ki, Türkiye girdiği her yerde savaş suçu işledi. Efrîn’de, Girê Spî, Serêkaniyê’de sivil yerleşim yerlerine saldırdı. Sivil halkı katletti. Yüzbinlerce insanı yerinden etti, demografiyi değiştirdi, halkın mallarına el koydu, ekranlar karşısında açıktan hırsızlık yaptı, insanları kaçırıp işkence edip katletti, tecavüze maruz bıraktı, savaş esirlerini öldürdü, sivil konvoyları vurdu vs. Şengal’de hastane ve Xanesor Özerk Meclis binasını bombaladı. Çocukların da içinde bulunduğu sivil yönetimlerin araçlarını bombaladı. Maxmur’da defalarca sivil yerleşim yerlerini bombaladı, sivil insanları katletti, evlerini yıktı, hayvanlarını öldürdü, mallarına zarar verdi.

Güney Kürdistan’da yüzlerce köyü havadan bombaladı, çocuk dahil, sivil insanları araçta, tarlada, yolda katletti. Halkın bağına, bahçesine, tarlasına, hayvanına zarar verdi. Dağlarda, köylerdeki ağaçları kesti. Köyleri çatışma alanına dönüştürerek boşalttı. İnsanları zorla kendisine ajan yaptırmak istedi. En önemlisi gerilla karşısında başarılı olamayınca yasaklı kimyasal gazlar kullandı. Bunun sonucunda gerillaya esir düşen kendi askerlerini dahi katletti. 40 gerillayı kimyasal gazlarla katletti. Sivil halk yoğun kimyasal gazlardan ötürü zehirlendi. 2015’’te Cizre’de gençleri diri diri bodrumlarda yaktı. Daha birkaç gün önce Kobanê’de 5 Kürt genci sivil bir evin bombalanması sonucu katledildi. Zirgan’a bağlı bir köyde içinde 2 yaşındaki Elam İsa’nın yer aldığı üç sivil yurttaşı vahşice katletti. Ondan önce 82 Yaşındaki Yusuf Gulo ve iki torunu evinin önünde araca bindiği anda SİHA ile saldırı yapılarak katledildi.

Aynı şekilde BM’nin Libya’da Türk devleti dahil savaşan tarafların savaş suçu işlediklerine dair ellerinde kanıtlar olduğunu açıkladı. Diğer yandan Ermenistan Azerbaycan savaşında Dağlık Karabağ alanında Türk SİHA’ların sivil yerleşim yerlerini vurduğu biliniyor, Türk devletine bağlı cihatçıları Ermenistan savaşına taşıyarak katliamlar gerçekleştirdiği, geçmişte Hollanda parlamentosu tarafından da Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve eşi hakkında savaş suçu işlediklerine dair yaptırım uygulanması önergesi kabul edilmişti. Bugün ise aynı şey ABD gündeminde.

SAVAŞ SUÇLARINI GİZLEYEN ORTAK: JEFFREY

Türkiye’nin Kürtlere karşı savaş suçu işlediğine dair yerel ve uluslararası İnsan Hakları kuruluşlarının raporları, gazetecilerin haber ve tanıklıkları gibi sayabileceğimiz yüzlerce gerçek bilgi ortada olmasına rağmen halen ciddi bir biçimde Türk devlet faşizminin üzerine gidilmemiştir. Jeffrey Türkiye’nin savaş suçlarını gizleyerek ortaklık yapmıştır. Elbette bu suçu gizleme politikası sadece Jeffrey gibilerle ilgili değildir. Türkiye’nin işledikleri suçlara sessiz kalan devletlerin çıkar politikalarının bir sonucu olduğunu da unutmamak gerek. 

AKP-MHP faşist iktidarı aldığı bu desteklere rağmen Kürt halkının haklı mücadelesi karşısında başarılı olamadı. 2022’ye ciddi bir yenilgiyle girdiğini Türkiye’ye objektif bir gözle bakan herkes görür. O nedenle savaş suçları ne kadar saklanırsa saklansın, Jeffrey gibiler tarafından ne kadar gizlenirse gizlensin gerçek var olmayı sürdürür. Çünkü “güneş balçıkla sıvanmaz.” Nihayetinde devletler Türkiye’nin suçlarına gözlerini yumsalar da toplum bugün çok daha yüksek sesle içerde ve dışarıda Türkiye’nin savaş suçlarını haykırmaya başladı. Eh “mızrak çuvala sığmaz” tabi.

ANHA