Geçmişin muhasebesini yapmak geleceği kazanmaktır! – ŞÜKRÜ GEDİK

Geçmişin muhasebesini yapmak geleceği kazanmaktır! – ŞÜKRÜ GEDİK
28 Aralık 2021   02:54

Şükrü Gedik

Kürt halkı zorlu bir mücadele yılını geride bıraktı. Savaşın bütün cephelerde aralıksız sürdüğü bir yıldır 2021 yılı. Kayıpları ve kazanımlarıyla üzerinde yoğunlaşması ve dersler çıkarılması gereken bir süreç oldu. Savaşın kapsamı, derinliği ve genişliği, komple yürütülüşü dikkate alındığında buna denk bir karşı koyuşu zorunlu hale getirmektedir.

Kürt halkına karşı düşmanlığı had safhaya çıkaran sömürgeci Türk devletinin şimdiki yapısal durumunu değerlendirmek gerekir. İktidardaki Erdoğan diktatörünü, azılı milliyetçi zihniyetindeki faşist ortağını, yürüttükleri siyasi, askeri, diplomatik, psikolojik, özel savaşın karakterini açığa çıkarmak, karşı hamleler geliştirmek açısından önem taşımaktadır. Çünkü savaşın karakteri ve yürütülüş taktikleri alabildiğince değişmiştir.

KURUMSALLAŞAN DİKTATÖRLÜK SİSTEMİ VE POLİTİKALARI

Türk devleti bildik klasik devlet formatından çıkmıştır. Kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığı, meclisinin işlevsizleştiği, kurumlarının amacından uzaklaştığı, ‘hukukun’ hukuksuzca işlediği bir Türkiye var. Büyük bir medya gücü iktidarın propaganda aracına dönüştüğü, ordu ve emniyetin iktidar partisinin kolluk kuvveti haline geldiği bir ülke söz konusudur.

Neye mal olursa olsun muhalefetin etkisiz hale getirildiği uygulamalar yürürlüktedir. Devletin imkanlarını çıkarları için kullanan faşist Erdoğan ve Bahçeli ikilisi, iktidarları için her yolu mubah görerek saldırılarını alenen yaptığı bir dönem yaşanmaktadır. Diktatörlük sistemi kendisini kurumlaştırmış, tek adam yönetimi ülkenin mutlak hakimiyeti haline gelmiş, korku iklimini yaratmış, toplumu sindirerek zapturapt altına almıştır.

Dinci-milliyetçi zihniyet kendisine karşı olan kişi, kurum ve bütün muhalifleri baskılayarak yol almaktadır. Bu nedenle herkesi ‘teröristlikle’ suçlamaktadır. Hukuka tasma takarak istediği zaman muhaliflerin üzerine salmaktadır. Erdoğan kişiliği, sahip olduğu konuma gelmek için bukalemun gibi her renge girerek, herkesi aldattı desek yerindedir. Gelmiş geçmiş diktatörlerin karakterlerinde var olan bir durumdur bu. Güçlenmek ve iktidara gelmek için her renge girerler. Özgürlükçü söylemlere sığınırlar, demokrat hatta sosyalist bile olurlar.

ÜNİFORMALI ŞAHSİYETLERİN ÜNİFORMASIZ MUKTEDİR ŞAHSİYETİ ERDOĞAN  

Recep Tayip Erdoğan, yakın dönem diktatörlerinden Benito Mussolini, Adolf Hitler, Francisco Franko, İdi Âmin, Augusto Pinochet gibi üniformalı şahsiyetlerin üniformasız muktedir şahsiyetidir. Erdoğan bu diktatörlüklerin toplamıdır. 12 Eylül askeri faşist  cuntacılarından daha tehlikeli sivil bir diktatörlük inşa etti. Dini inancı da kullanarak, daha gaddar uygulamalara imza atmış, her türlü ayrıcalığa sahip bir diktatördür. Sahip oldukları zihniyetin karakteri gereği uzlaşmaz çelişkiler üretirler ve düşmanlıkları süreklidir. Sürdürülen savaşı siyasi kültür savaşı olarak adlandırmakta mümkündür. Çünkü din ve milliyetçilik zihniyeti üzerine şekillenen AKP-MHP faşist iktidarı, misak-ı milli, milli beka, milli çıkarlar adına bütün toplumsal farklılıkları yok sayarak düşmanlaştırmaktadır.

KÜRT HALKI DÜŞMANLIĞI KALICI VE SÜRESİZ BİR DÜŞMANLIKTIR

Kürt halkına dayatılan düşmanlık, zihniyette şekillenen bir düşmanlıktır. Bu düşmanlığın dönemsel bir düşmanlık değil, tam tersine kalıcı ve süresiz bir düşmanlık olduğu bilinmelidir. Her yerde bütün coğrafyalarda saldırı halindedir. Kürdistan’ın her parçasında operasyon yapan, saldırı düzenleyen, katliam yapan bir potansiyele sahiptir. Gerillaya karşı kimyasal silahlar da dahil bütün teknik kullanılmaktadır. Güney Kürdistan’da, Rojava, Şengal ve Maxmur’da siviller hedeflenmektedir. SİHA’larla suikastlar yapmaktadır. Düşmanca faaliyetlere yerli işbirlikçiler de dahil edilerek yürütülmektedir. KDP bu konuda başat rol üstlenmiştir. Yerellerde ajan istihbarat ağı örgütleyerek hedefler belirlenmektedir.

ORTAK DİRENİŞTE BULUŞULMALI

2021 yılında süren savaşın boyutlarını, kullanılan yöntemlerin çeşitliliğini, teknik-taktik-istihbarat olarak özetlenecek temel savaş karakterini kullanarak sonuç almaya çalıştılar. Kürdistan’ın bütün parçalarında hatta Kürtlerin bulunduğu her yerde (Avrupa’da dahil) saldırdıkları ve bundan sonra da saldıracakları anlaşılmaktadır. Buna karşı mücadelenin parçalı olmaktan ziyade topyekûn ve eş güdüm içinde olması sonuç almak açısından önemlidir. Herkese ve her yerde saldırı içinde olan bir düşmana karşı da her yerde karşılık verilmesi gerekiyor. Çünkü ortak bir düşman vardır.

Özelikle de Türkiye’de ki muhalefetin güç birliği oluşturmaları, ittifak kurmaları çok önem taşımaktadır. Aksi taktirde bertaraf olacaklarını bilmeleri gerekir. Daha şimdiden her ne hikmetse Alevilerle dirsek temasına geçen faşist iktidar cem evleri açılışları yapmaktadır. Alevilerin Yolu da Erkanı da bu faşist iktidarın yanından, yakınından asla geçmez, geçmemelidir. Yıldönümünü andığımız 19-26 Aralık 1978 Maraş katliamının hesabı daha görülmemişken, Aleviliğe herkesten daha fazla düşmanlık besleyen bu Faşist iktidardan medet umman Alevilerin Aleviliklerinden şüphe edilir.  Aleviler geçmişlerini asla unutmamalı ve aldanmamalıdırlar.

GELECEĞİN ZAFERİNDEN ZERRE-İ MİSKAL KADAR KUŞKU DUYMUYORUZ

Bütün Kürtlerin sadece kazanımlarına değil varlığına yönelen düşmana karşı mutlaka güç birliğine ihtiyaç vardır. Güç birliğinin yanında ortak mücadeleye de ihtiyaç vardır. 2021 yılı boyunca büyük bir direniş içinde olan Kürtlerin 2022 yılını zafer yılına çevirmeleri imkân dahiline girmiştir. Kürtlerin bu idrak içinde hareket etmeleri halinde zafer kaçınılmazdır. Geleceğin zaferinden zerre-i miskal kadar kuşku duymuyoruz. Faşizme karşı direnenlerin yeni yılı bu umutlarla kutlu olsun.

ANHA