Irak parlamento seçimlerinde istikrarsızlık çıktı!-Şükrü GEDİK

Irak parlamento seçimlerinde istikrarsızlık çıktı!-Şükrü GEDİK
11 Nov 2021   01:15

ŞÜKRÜ GEDİK

Suriye sorunu çözüm beklerken Irak’ın yeni bir çatışma alanına dönüşme ihtimali her geçen gün daha fazla artmaktadır. Seçimlere katılım %41 oranında gerçekleşen Irak’ta kurulacak hükümet geneli temsil etmekten yoksun kalacaktır. Benzer bir seçim İran’da da yapılmıştı.  Katılım oranları düşük olmakla beraber genel seçmenin 3/1’ni ancak temsil etmektedirler. Bu da halkın sandığa güvenmediği ve bu nedenle sandığa gitmediğinin göstergesidir.

Irak başbakanı Mustafa Kazımi’nin evine fırlatılan roket önemli bir mesaj içermektedir. Benzer bir saldırı da Başika’da bulunan Türk askeri üssüne yapıldı. İran ve ABD gerilimini körükleyen girişimler olma ihtimali çok yüksektir. Arkasında da Türk devletinin olması kuvvetle muhtemeldir. Güney Kürdistanı işgal eden Türk devleti işbirlikçi-ihanetçi ortağıyla birlikte Irak’taki istikrarsızlığı daha da derinleştirerek, kendilerine alan açmak istemektedir. Şengal, Musul, Kerkük meselesini, Misak-ı Milli sınırları içine alma girişimleri, Türk devletinin saldırgan dış politikası bağlamından koparmadan ele alınmalıdır.

BAŞİKA SALDIRISI GÖSTERMELİKTİR

Türk devleti Irak’ın sinir uçlarıyla oynayan bir siyaset gütmektedir. Suriye iç savaşına müdahil olduğu gibi olası Irak iç savaşına da müdahil olmak istiyor. Yapılan füze saldırıları buna ortam hazırlayan türden girişimlerdir. Kazımi’ni evi hedeflenmesi iç çelişkilerin bir sonucu da olsa gözdağı vermeye yöneliktir. Başika saldırısı da göstermelik bir saldırıdır. Bu türden eylemleri hazırlama ve uygulama patenti Türk devletine aittir. Bir yandan İran ile ABD’yi karşı karşıya getirecek türden girişimlere zemin hazırlarken diğer yandan da KDP ve Türkmenler aracılığıyla Irak içişlerine müdahale ediyor. Bu durum görülmeden Irak’ta ki iç karışıklıkları tahlil etmek güçleşecektir.

Seçimlere itirazlar için sokaklara çıkan halkın talepleri görmezden gelinerek, hile, usulsüzlük ve şaibe altında yeni hükümet kurulmak isteniyor, ama bir türlü de kurulamıyor. Irak’ta seçimleri adil yapma koşulları mevcut değildir. Koltukların parayla satıldığı ve seçim öncesinden parlamentoya girişlerin mümkün olduğu Irak’ta seçimlerle siyasi istikrarın kurulması oldukça zor görünüyor. KDP’nin seçim sonuçlarından da benzer sonuçları çıkarmak mümkündür. Şengal’de 3 milletvekilinin çıkarılması şaibelidir.

ŞENGAL İRADESİNİ MUTLAKA KORUMALI

Seçimlerden hemen sonra Şengal’in yeniden gündeme alınması dikkat çekicidir. Irak’ın istikrarsızlığa sürüklendiği bir ortamda Şengal’in ön plana çıkarılması da manidardır. İhanet anlaşmasının uygulanması istenmektedir. Oysa ki her zamankinden daha fazla öz savunmaya ihtiyaç duyulduğu bir sürece girilmektedir. İç çelişkilerin daha da derinleşme ihtimalinin çok yüksek olduğu bu süreçte Şengal’e operasyon çekmek, Êzidilerin katledilmesi anlamına gelecektir.

Şengal için “yabancı güç” belirlemesinde bulunmaktadırlar. Oradaki özerk yönetimi ve öz savunma güçlerini yabancı gören, yani Şengal halkının iradesine müdahale etmek isteyen KDP Şengal’in yabancısıdır, hatta işgalci gücüdür. KDP’yi Türk devletinin Irak politikalarından ayrı düşünmek saflık olur. KDP, Türk devletinin çıkarları için kullanılan bir figür haline gelmiştir. Şengal’e yaşattığı jenosidin hesabını vermeden tekrar Şengal’e dönme ve zorla yönetme istemi Şengal halkı tarafından kabul edilmiyorsa, bunu dış güçlere bağlamanın bir anlamı yoktur. Irak’ın belirsiz geleceğinde Şengal halkı her ne pahasına olursa olsun savunmasını ve özerk idari yapısını mutlaka korumalıdır. Olası tehlikelere karşı kendisini savunmasız bir duruma asla düşürmemesi gerekir.

ÇIBANIN BAŞI TÜRK DEVLETİDİR

Irak, Lübnan’dan daha kötü bir duruma gelebilir. Bunun belirtileri oldukça fazladır. İster ABD ve İran’dan kaynaklı olsun, ister Şii guruplar arasındaki sorunlar olsun, isterse de yolsuzluk başta olmak üzere ekonomik ve diğer iç sorunlar olsun, iç çatışmaları fitilleyecek türden sorunlardır. Türk devleti de dışarıdan kışkırtarak, fiili müdahalelerde bulunarak bu sorunları daha da derinleştirmektedir. Bölgeye olumsuz etkileri olabilecek yeni bir çatışma ortamı en fazla Türk devletinin çıkarına yarayacaktır.

Sadece Irak’ta değil dünyanın birçok yerinde yaşanan istikrarsızlıkta Türk devletinin parmağını görmek mümkündür. Suriye’de, Libya’da, Karabağ’da, Doğu Akdeniz’de olduğu gibi Ukrayna-Rusya geriliminde, Mısır-Etiyopya geriliminde, Sudan ve Nijerya’ya kadar savaşın dumanı tüten her yerde bu kirli istikrarsızlık politikaları vardır. Hatta Belarus-Polonya sınırındaki mülteci krizinde bile Türk devleti vardır. Dünya için çıban başı haline gelmiş faşist Türk devletinin savaş çıkarma kapasitesi sınırlandırılmadığı müddetçe halklar bedel ödemeye devam edecektir.

Irak halkları diktatör Erdoğan’ın kışkırtıcı politikalarını görerek tavır takınmalı ve oyuna gelmemelidir. Türk devleti, ABD ve İran gibi bir aktör olarak Irak siyasetine yön vermeye çalışmaktadır. Faşist Erdoğan hükümeti, Suriye halklarının başına ne getirdiyse Irak halklarının başına da aynı şeyi getirmek istiyor. Halkların düşmanı haline gelmiş faşist rejim iç sıkışmışlığını dünyaya yayarak gidermeye çalışıyor. Buna karşı halkların ortak mücadelesi ve Kürt halkıyla dayanışma içinde olması gerekir.

ANHA