Mecliste Tezkere Oyunu- ZINAR YILDIZ

Mecliste Tezkere Oyunu- ZINAR YILDIZ
27 Oct 2021   07:59

Zınar YILDIZ

Türkiye meclisinde dün Türk ordusunun Başur ve Rojava Kürdistan’ı ile Suriye genelinde yürüttüğü operasyonlarla beraber askeri varlığını iki yıl daha uzatan “tezkere” görüşülerek onaylandı.

YENİ BİR SAVAŞ MI, SAVAŞIN DEVAMI MI?

Bir süredir gündeme gelen ‘Türkiye Rojava’nın bazı alanlarına yeni bir operasyon hazırlığında’ vb. haberler ile Erdoğan’ın “bir gece ansızın gelebiliriz” minvalindeki söylemleri sahada yaşanan gerçekliği çok da yansıtan bir durum olmamaktadır. Bu tartışmalar daha çok da Erdoğan’ın Amerika ve Rusya’da gerçekleştirdiği başarısız girişimlerin ardından gündeme geldi. Faşist şef Erdoğan, sanki gerçekleşen görüşmelerde bu konu gündeme gelmiş ve netleşmiş gibi bir hava yaratarak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimine karşı yeni tehditler savurmaya başladı. Ama işin aslının hiç de öyle olmadığı hem sonrasında yaşanan gelişmelerden hem de sahadaki durumdan anlaşılmaktadır.

Öncelikle, yapılan ziyaretlerin bir çoğunda Erdoğan istediği görüşmeleri gerçekleştiremedi. Gerçekleştirdiği görüşmelerde de istediği sonucu almak bir yana neredeyse elindekini bile yitirmemek için yoğun bir çaba harcadı. Erdoğan’ın hem Rusya hem de Amerika’dan yararlanma siyaseti aslında ikisinden de uzaklaşma, hatta ikisiyle de karşıtlaşma durumuna kadar gelmiş görünüyor. Özellikle NATO ve uluslararası koalisyon cephesinde Türkiye’nin durumunun tartışmalık olduğu aşikar. Son bir haftada Türkiye’nin işgal ettiği Suriye topraklarında El-Kaide yöneticilerine dönük hava operasyonları düzenlenmesi durumun vahametine işaret etmekte. Türkiye koalisyon cephesinde Radikal İslami teröre ilk elden destek veren bir ülke olarak tanınma yolunda. Yine terörizmin finansmanını engellemede yeterli çabayı göstermediği bir gerekçe gösterilerek Türkiye Mali Eylem Görev Gücü-FATF tarafından gri listeye alındı. Bu da yetmedi Türkiye yeni bir ekonomik krizin eşiğine gelirken dolar 10 TL sınırına ulaştı.

Rusya cephesinde de aslında Suriye üzerinden eli oldukça zayıf olan Erdoğan yine İdlib’e karşı Kürt kozunu kullanarak Rusya’dan taviz koparmak istese de Putin, Erdoğan’a işin öyle olmadığını göstermiş gibi. Yani Rusya artık Suriye’deki Türk ordusunun ve onun beslemesi çetelerin varlığından oldukça rahatsız ve buna yeni alanlar ekleme niyetinde görünmüyor.

ERDOĞAN DİPLOMASİSİ: “DOSTLAR ÇARŞIDA GÖRSÜN”

Bu anlamda faşist şef Erdoğan yaptığı Amerika ve Rusya ziyaretlerinden Suriye’deki varlığını yayarak farklı alanları ele geçirme taleplerine olumlu bir cevap alamamış gibi. Ancak mevcut varlığın sona erdiği yada zaten devam etmekte olan operasyonların durduğu anlamına gelmemektedir. Şu anda, Türkiye İdlib’den Efrin, Bab, Ezaz, Cerablus, Girê Spi ve Serêkanî’ye kadar geniş bir coğrafyada işgalci olarak varlığını korumakta ve özellikle Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetiminin elinde bulundurduğu alanlara havadan ve karadan saldırılarını devam ettirmektedir. Özellikle de kirli istihbarati faaliyetlerle beraber, Til Rifat, Şehba, Minbic, Kobanî, Ayn Îsa ve Til Temir’e yayılan geniş bir cephede savaş halen sürmektedir. Yani Türkiye’nin işgalci durumu Suriye’deki savaş durumunun devam etmesinin en önde gelen sebebidir. Böylesi bir durumda Erdoğan’ın bölge üzerine tehditleri tamamen “dostlar çarşıda görsün” hikayesidir.

Sahada yaşanan gerçeklik bu olurken AKP-MHP faşist iktidarı içeride de oldukça zorlanmakta ve kan kaybetmektedir. Savaşa akıtılan bütçenin yarattığı ekonomik kriz, yürütülen faşizme karşı gelişen toplumsal hareketlenmeler ve AKP-MHP cephesinde şimdiden başlayan Erdoğan sonrasına dönük taht oyunları-kavgaları iktidar üzerinde büyük bir basınç yaratmaktadır. Erdoğan bu basınçtan kurtulmanın yolunu yine savaş tamtamlarını çalmakta buldu. Yeni bir savaş gündemiyle tekrardan Türkiye’deki asıl sorunların üzerini perdeleyebileceğini düşünmektedir. Tezkere gündemi tam da bu sürece denk geldi.

TEZKERE’DE MİLLET İTTİFAKI OYUNU

Dün yapılan Tezkere görüşmelerinde AKP-MHP faşist savaş hükümetinin duruşunu anlamak bizler açısından hiç de zor olmamaktadır. Ancak dünkü görüşmelerde tezkere oyununu renklendiren ana muhalefet olarak tanımlanan CHP’nin duruşu olmaktadır. Şimdiye kadarki tüm görüşmelerde tezkereye tartışmasız destek veren CHP, ne oldu da bu görüşmelerde hayır oyu kullandı? Şimdiye kadar en fazla sıkıştığı anlarda Cumhur ittifakının yardımına koşan Bay Kemal ne oldu da çark etti?

Aslında CHP, Erdoğan’ı kurtaran bu duruşunun kitle nezdinde deşifre olduğunun farkında. Mevcut duruşu devam ettirmenin CHP’ye kazandırmak bir yana gerilettiğinin, CHP yönetimi tarafından anlaşılmış olduğu görünüyor. Bir diğer yandan CHP’nin en fazla sol ve Kürt seçmenine yakınlaştığı bir anda tezkereye onay vermesi onu hem sol hem de Kürt seçmeninden uzaklaştıracaktır. Seçime endekslenmiş CHP için bu tam bir kayıp olacaktır. Özellikle de Kürt siyasal oluşumlarını kendi yanına çekme konusuda oldukça zorlanacaktır.

Ama buna karşı tezkerenin geçmesi de çokça bahsedilen cumhuriyetin bekasına direk etki ediyor. O zaman danışıklı bir döğüş gündeme gelir. Ve Millet ittifakı içerisindeki bir anlaşmayla Millet ittifakında yer alan CHP dışındaki partiler tezkereye onay verip tezkerenin geçmesini sağlayarak sağ oyları ittifaktan uzaklaştırmazken, CHP de karşı çıkarak muhalif oyların Millet ittifakında kalmasını sağlamaya devam eder. Böylece yeni bir tezkere tiyatrosu daha renkli bir sahneyle halkın karşısına çıkmış olur.

Tabi Türkiye halkları ve demokratik güçler bu tiyatronun bu şekilde sahnelenmesine daha ne kadar tahammül ederler, bunu da önümüzdeki mücadele dönemi belirleyecektir. Halkın ne sosyal, ne siyasal, ne de ekonomik durumu bu oyunlara daha fazla kanacak halde değildir. Bir birinden farkı olmayan Millet ya da Cumhur ittifaklarının artık bu ülkeyi hangi batağa sürükleyecekleri ya da girdikleri bataklardan nasıl çıkaracakları meçhuldür. Demokrasi ittifakı Türkiye’yi bataktan çıkaracak tek güçtür.

ANHA