Faşizmi durdurmanın tek yolu direniştir- RAUF KARAKOÇAN

Faşizmi durdurmanın tek yolu direniştir- RAUF KARAKOÇAN
22 Oct 2021   00:13

RAUF KARAKOÇAN

Dünya birçok diktatör gördü ama yeni dönem diktatörlerinden Erdoğan gibisini görmedi.  Nerede siyasi ve toplumsal bir çelişki varsa oradan faydalanmaya, taraf olup rol üstleniyor. Özelikle de sahip olduğu İHA ve SİHA’larla sorunlu alanlara müdahil olmakta, çelişki ve çatışmaları daha fazla kaşıyarak kanatmakta, çözümsüzlükleri derinleştirmektedir. Çözümsüzlüğü fırsata çevirip ‘Allah’ın lütfu’ deyip silahlarını pazarlamaktadır. Bölgedeki sorunların kördüğüm olmasında ve hatta kaynağında faşist Türk devleti vardır.

Bölgedeki işgal saldırılarını aralıksız sürdürmektedir. Güney Kürdistan’ı kendi topraklarına katmaya dönük saldırı savaşını süreklileştirerek sivil halka, yerleşim alanlarına, bağ, bahçe, ekili arazilere, ormanlık alanlara, kısacası insana ve doğaya büyük zararlar vermektedir. PKK’nin tasfiyesi üzerine kurulan stratejiye uygun hareket eden işbirlikçi KDP, ulusal birliğin önüne daha şimdiden ciddi bir barikat örmüş durumdadır. Kürdistan’ın ismine, federal Kürt yönetimine, bayrağına tahammül etmeyen Türk devletine uşaklık derecesinde bağımlı hale gelmesi oldukça düşündürücüdür. İhaneti bu kadar derinden yaşayan, düşmanına bu kadar hizmet eden başka bir örnek göstermek mümkün değildir.

KDP ve TC. ortaklığı benzer saldırı politikalarını Şengal’e yönelik de yürütmektedir. Sayısız hava saldırısı gerçekleştirerek Ezidi halkının değerli evlatlarını katletmişlerdir. Son saldırıda hedef alınan YBŞ komutanlarından Sait Hasan Sait’in şahadeti, bu alçakça saldırılara en somut örnektir.  Türk devleti, DAİŞ’in yenilgiye uğratıldığı yerlerde adeta intikam alırcasına bu saldırılarını yoğunlaştırarak devam ettirmektedir.

SİHA saldırılarının devam ettiği bir diğer alan ise Kobanê’dir. Geçtiğimiz yıl üç kadının hedef alınarak katledilmesi düşmanın ne menem bir düşman olduğunu anlatmaya yeterli bir örnektir. Daha sonra da Kobanê ve Qamişlo merkezlerine yapılan saldırılara bakıldığında kadın çocuk, sivil gözetmeksizin hedef seçilmektedir

En son 20 Ekim günü, sözde Adana mutabakatı yıl dönümünde Kobanê kent merkezinde yine bir araç hedef alındı. Bu alçakça saldırı sonucu 2 şehit üç yaralı var. Rusya'nın garantörlük rolü üstlendiği alanda menfur bir saldırı yapılıyor, bunu kınama ve görevini yerine getirip engelleme yerine protesto yapan halka saldırıp bir kadının yaralanmasına sebep oluyor. Haksız, hukuksuz saldırıyı yapana iki kelam etmezken, saldırıyı protesto eden halka saldırmak aynı suça ortak olmaktır. Rojava halkının yaşamına kast eden Türk devletinin terörüne sesiz kalmak bu teröre destek vermektir. Kobane dünya günü arifesinde bu menfur saldırının olması oldukça manidardır. 

Devletin Rojava'da işlediği suçların dosyası oldukça kabarıktır. İnsan kaçırma, işkence ve tecavüz olayları gündelik olaylar haline gelmiştir. Türk devletinin işgal alanlarında işlediği savaş suçlarının ardı arkası kesilmiyor. Hemen her gün yerleşim alanlarına, köylere top atışları yapılarak halkı göçertmeye zorlamaktadırlar. Aralarında kadınlar, çocuklar da olmak üzere birçok kişi yaralanmış ve yaşamını yitirmiştir. Sadece bu saldırılarla yetinmeyerek Rojava’nın tümünü hedef haline getirdiler. TC, ABD ve Rusya arasındaki çelişkilerden yararlanarak danışıklı dövüş taktikleriyle Suriye’ye girdi ve birçok yeri işgal ederek, Suriye savaşının tarafı haline geldi. Yenilgiye uğrayan DAİŞ çetelerini devlet koruması altına alarak inşa ettiği üs alanlarında eğitip kendisi için silahlı bir güç haline getirdi. Bu şekilde, DAİŞ çete artıklarını çatışma bölgelerine sürerek etkinlik kurmaya, bölgesel bir güç olmaya çalışmaktadır.

Son süreçte yeniden Rojava’ya saldırı tehditlerinde bulunmakta, ABD ve Rusya’ya rest çekme anlamına gelen bir mesaj vermeye çalışmaktadır. Son ABD ve Rusya gezilerinde elde edemediklerini Rojava’yı tehdit ederek elde etmeye çalışmaktadır. Rojava’yı Türk devletinin iç politika malzemesi haline getiren iktidar, kendi sıkışmışlığını Rojava’da gidermeye çalışıyor. Sadece faşist Erdoğan iktidarı değil, aynı zihniyetteki muhalefetin Rojava politikası da aynıdır. İşgalci ve istilacıdır. Bir yandan Rojava Kürtlerini haritadan silmeye çalışırken, diğer yandan da kuzey Kürtlerinin oy potansiyelinden yararlanmak için kırk takla atıyorlar. Et-tırnak gibi, Türk-Kürt kardeşliği hikayeleriyle uyutup faydalanıyorlar.

Kürt meselesi söz konusu olunca bütün basireti bağlanan faşist Türk devletinin resmî ideolojik kafaları, Kürtlerin haklı, insani, temel hak taleplerini görmezden gelmekte ve Kürtleri potansiyel tehlike, düşman gibi görmektedirler. Türk Faşizmi, Kürdistan’ı kendisi için bir yayılma alanı haline getirerek Kürtlere ait ne varsa bütün değerlerine, kazanımlarına, taşına, toprağına, ağacına suyuna varana dek her şeye düşmandır. Türk ulus çıkarlarını Kürtlerin imhası üzerine geliştirmeye çalışan zihniyetin her türlü akıldışı, şuursuz girişimlerde bulunacağını her zaman akılda tutmak gerekir. 

Türk tipi faşist rejiminin Kürtlere duyduğu derin düşmanlığın, bölge ve dünya için de büyük tehlikeler saçtığını pratik-politik girişimleriyle ortadadır. Diktatör Erdoğan’ın son Afrika gezisi faşist Türk devletinin yayılma, etki alanı yaratma girişimleri olarak değerlendirilmelidir. Afrika ülkelerine SİHA pazarlaması daha şimdiden birçok ülke için tehlike anlamına gelmektedir. Afrika halklarının iç çatışmalarda, çıkar çelişkilerinde bu silahları kullanmaları toplumlararası düşmanlıkların daha fazla derinleşmesine hizmet edeceği açıktır. Devrimci lider Tomas Sankara’nın ülkesi Burkina Faso, Türk faşizminin siyasi, ekonomik, askeri anlaşmalara açık olması hazin bir durumdur.

İnsanlık için tehlike haline gelen Türk devletinin faşist yayılmacılığının önüne geçmek gerekir. DAİŞ’e karşı Kürt halkının ve Kürt özgürlük güçlerinin kahramanca direnişinin insanlık için ne kadar hayati öneme haiz olduğu bilinmektedir. DAİŞ’i desteklemesi artık sır olmayan Türk devletinin faşist yayılmacılığı da o kadar tehlikeli olduğu bilinmelidir. Bu tehlike herkes tarafından görülmeli ve tavır alınmalıdır. Bu direnişte Kürtler yalnız bırakılmamalıdır. Faşizmi durdurmanın tek yolu uluslararası ortak direniştir.  Aksi takdirde herkes için tehlike kapıdadır.

ANHA