Amman-Şam ilişkileri Suriye için yeni dönemin başlangıcı mı?

Ürdün ile Şam hükümeti arasında yıllarca süren ilişkilerin kesilmesinden sonra, iki taraf arasında en üst düzeyde gerçekleşen görüşmeler, ilişkilerin seyrini, bu görüşmelerin sadece ekonomik alanda mı yoksa genel düzeyde mi bir normalleşme sürecine evirileceği konularını gündeme getirdi.

Amman-Şam ilişkileri Suriye için yeni dönemin başlangıcı mı?
11 Oct 2021   08:45
HABER MERKEZİ-ŞEYMA ELÎ

Ürdün Kralı II. Abdullah ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasında on yıl aradan sonra gerçekleşen telefon görüşmesinden sonra iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl bir gelişme trendi izleyeceği, bu ilişkinin diğer Arap ülkeleriyle ilişkilere etkisinin nasıl olacağı gibi hususlar en çok merak edilen konu başlıkları olarak öne çıkıyor.

Ürdün haber ajansı (Betra) Şam hükümeti Başkanı Beşar Esad’ın Ürdün Kralı II. Abdullah ile telefon görüşmesi gerçekleştiğini duyurdu. Eş zamanlı olarak Suriye resmi kaynakları da bu görüşmenin gerçekleştiğine dair haberler geçti. Görüşme dikkat çekiciydi, zira bu görüşme Suriye krizinin başladığı 2011 yılından bu yana gerçekleştirilen ilk görüşme olma özelliğine sahipti.

ÜST DÜZEY GÖRÜŞMELER

Taraflar arasında yapılan görüşme öncesinde iki taraf arasında üst düzey görüşmeler gerçekleştirildi. Mart ayında Ürdün Sanayi Ticaret ve Tedarik Bakanı Sayın Tariq Hammouri Şam hükümetini ziyaret etti. Daha sonra Şam hükümeti İçişleri Bakanı Mihemed Xalid El Rehmun Temmuz ayında Ürdünlü mevkidaşı Mazin El Ferraye ile görüştü. Daha sonra 19 Eylül’de Ürdün Genelkurmay Başkanı Yusuf el-Huneyti Amman’da Suriye Savunma Bakanı Ali Abdullah Eyyüb ile bir araya geldi.

Bu görüşmeler sonrasında Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ve Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen El Sefedi’nin BM görüşmeleri ardından New York’ta bir araya ilişkilerin yeni boyut kazanacağını gösteriyordu. Sonraki süreçte Esad rejiminden 4 bakan Ürdün'ü ziyaret ederek Cabir Sınır Kapısı'nın açıldığını duyurdu.

Suriye krizinin başladığı 2011’den bu yana Ürdün Suriye ile olan coğrafi ve demografik bağları nedeniyle de tek taraflı bir duruş sergiledi. Ancak her iki ülke arasındaki sınır kapılarının kapatılması nedeniyle yaşanan ekonomik ve güvenlik krizi, Amman’ın Şam’a dönük politikalarını değiştirmesine neden oldu.

Öyle ki, gözlemciler Amman’ın Washington ile gizli anlaşmalar ve Moskova ile işbirliği olmadan hareket etmediğini görüşünde. Ürdün Kralı Temmuz ve Ağustos aylarında ABD ve Rusya ile görüşmeler gerçekleştirdi. Washingtn Post gazetesindeki kaynaklara göre Ürdün kralı ABD ile görüşmesinde ABD Başkanı Joe Biden’den Suriye’de istikrarın yeniden sağlanmasını ve Ürdün’ün Sezar Yasası’ndan muaf tutulmasını talep etti.

‘ARAPLARIN DOĞAL GAZ HATTININ AKTİFLEŞTİRİLMESİ’

Ürdün Kralı’nın Rusya ile görüşmelerinin olduğu dönemde Dera’da müzakereler başladı. Gözlemciler Dera'da uygulanan mevcut anlaşmaların, Rusya ve Ürdün arasında Şam hükümetinin yeniden bölgeyi kontrolü altına alması için İran'ın güney Suriye'deki varlığını durdurmak ve Arap doğal gaz hattının Dera’dan geçmesini aktifleştirmek için yaptığı anlaşmalar çerçevesinde olduğunu belirtiyor.

Bununla birlikte Ürdün, Suriye, Lübnan ve Mısır enerji bakanları arasında Ürdün'ün elektrik üretimine başlamasından sonra, üretilen elektriğin her iki ülkeyi birbirine bağlayan Suriye ağı üzerinden Lübnan'a aktarılması ve Mısır doğal gazının Arap Doğalgaz Boru Hattı aracılığıyla Lübnan'a tedarik edilmesi gündemiyle bir araya geldi. Proje, 2001’de Mısır ve Ürdün arasında Sina Yarımadası’ndaki El Arish’ten Ürdün’ün Akabe kentine bir boru hattıyla doğalgaz sağlamak için planlandı. 2003’te inşa edilen ve karadan geçen 1200 kilometre uzunluğundaki hat Ariş’i Aşkelon’a bağlayan 100 kilometre uzunluğundaki denizaltı hattıyla İsrail’e kadar uzatıldı.

Ürdün’ün doğalgaz ihtiyacının yarısını karşılamaya başlayan hat daha sonra Suriye ve Lübnan’ı da kapsayacak şekilde uzatıldı. Akabe kentinden başlayarak başkent Amman üzerinden kuzey sınırındaki El Rehab’a oradan da Suriye’nin Jabber kentine uzanan hat, Şam ve Humus’u geçerek Lübnan’ın kuzeyindeki Trablusşam (Tripoli) kentine ulaştırılacaktı.

‘ABD VE RUSYA ARASINDAKİ GİZLİ ANLAŞMA’

Tüm bu gelişmelerde konuşulan ABD-Rusya ilişkisi önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Suriyeli gazeteci ve Siyasi Yorumcu Malik Hafız’ın, Ürdün ve Şam hükümeti arasında yapılan görüşmelere ilişkin yorumu şöyle, “Rusya ve ABD arasında gizli bir işbirliği veya anlaşma olduğu açık. Ürdün,  İran’ın tehdidine güvenliğini sağlama almak istiyor. Bundan dolayı da Şam’a sığınıyor. Tabi bir de Amman, savaşın sürdüğü yıllar boyunca devam eden güvenlik ve askeri anlaşmazlığı da sonlandırmak istiyor.  Şam hükümeti de Ürdün'ü Araplar arasında ekonomik ve siyasi ilişkilerin yeniden canlanması için bir kapı olarak görüyor. Esad bölgesel ve uluslararası alanda meşruiyetini yeniden sağlamaya çalışıyor” dedi.

Ürdün'ün Şam hükümetine karşı tutumlarının ABD'nin onayıyla gerçekleştirildiğini söyleyen Malik Hafız, "ABD'nin onayı olmadan bölge devletlerinin dış politikasında Washington'a karşı hareket etmesi mümkün değil” ifadelerini kullandı.

‘EKONOMİ DOSYASI İLK KONU’

Ürdün ve Şam hükümeti, Suriye'deki ekonomik ve mali kriz nedeniyle bölgesel engellerle karşı karşıya. Bununla birlikte ekonomi dosyası iki taraf arasındaki ilişkileri kontrol ediyor, siyasette geniş yer tutuyor.

Şam ve Ürdün hükümeti bölgeleri arasında sınır kapılarının açılması ve hava yolu seferlerinin yeniden başlaması, her iki tarafın da ekonomik alanda gelişim çabalarına işaret ederken, Malik Hafız, Ürdün’ün aynı zamanda bu şekilde kendi sınır güvenliğini de almayı amaçladığını, kaydetti.

‘İLİŞKİLER SİYASİ DÜZEYDE GELİŞECEK’

Bu gelişmeleri değerlendiren gözlemciler, Ürdün ile Şam hükümeti arasındaki ilişkilerin son dönemde iyiye gittiği görüşünde.

Zira, önce bakanlıklar düzeyinde yapılan görüşmelerden sonra ülke başkanları düzeyinde yapılan telefon görüşmeleri iki ülke arasındaki bundan sonraki görüşmelerin daha da sıkı gelişebileceğine işaret ediyor.

Ürdün ile Şam hükümeti arasındaki siyasi ilişkilerin gelişmesi ve genel normalleşme ile ilgili olarak Malik Hafız, "Bence bu gerekli, ancak kısa vadede olmamalı" diyor.

‘SURİYE ARAP ULUSAL GÜVENLİĞİNİN BİR PARÇASI’

Ürdün ile yakınlaşmasının ardından Mısır’dan da, Suriye'nin Arap ulusal güvenliğinin bir parçası olduğu ve krizin artık son bulması gerektiği yönlü açıklama geldi.

Mısır Dışişleri Bakanı Sami Şükrü 4 Ekim'de yaptığı açıklamada, "Mısır, Suriye'nin içinde bulunduğu krizi aşmasında ısrarcı. Çünkü Suriye, Arap ulusal güvenliğinin bir parçası. Tarihte Mısır-Suriye ilişkileri her zaman çok önemli olmuştur” değerlendirmesini yaptı.

Ürdün-Suriye arasındaki görüşmeler, ardından farklı Arap devletlerinin Şam hükümetiyle ilişki kurmak istemesini değerlendiren Malik Hafız, “Büyükelçi değişimi ve üst düzeylerde resmi ikili ziyaretler yoluyla normalleşme sürecine giren ilişkilerin halen başındayız. Ancak Amman’ın Şam’la ilişkilerinin normalleştirme aşaması ardından Mısır ve BAE gibi Arap devletlerinin de kimi adımlar atması bekleniyor” ön görüsünde bulunuyor.

‘ÜRDÜN’E ULUSLARARASI DESTEK ETKİLİ BİR SİYASİ ADIM OLACAK’

Malik Hafız, Ürdün'ün sadece Arap ve uluslararası toplum için Şam'a açılan bir kapı olmayacağını, aynı zamanda diğer devletlere de açılan bir kapı olacağını açıkça belirterek, “Sezar Yasası'nın yürürlüğe girmesinden birkaç ay önce, Ürdün daha görüşmelere başlamadan da bazı Arap devletlerinin çabaları vardı. O zaman BAE, Esad ve ardından Sudan ile kısmi temas halindeydi” dedi.

Malik Hafız, genel olarak Ürdün'ün bu yeni aşamada ana istasyon olduğunu ve buna yönelik uluslararası desteğin, Suriye ve ilgili bazı davalar düzeyinde ileri siyasi adımların gelişmesinde de etkisi olacağını, kaydetti.

‘ARAP BİRLİĞİNE DÖNÜŞ FORMALİTEDİR, SİYASİ BİR UZLAŞMA ANLAMINI TAŞIMAZ’

Suriye'deki savaş, dünya çapında büyük bir mülteci akınına neden oldu. Komşu ülkelerinde yaklaşık 5,6 milyon, Avrupa ülkelerinde ise bir milyondan fazla Suriyeli mülteci bulunuyor.

Şam hükümetinin Arap birliğine tekrardan dönmesi ve göçmenlere ilişkin tahminlerde bulunan Malik Hafız, “Şam hükümetinin Arap birliğine dönmesi yakın değil, fakat uzakta değil. Ama Şam hükümeti göçmenlerin dönmesi için kesinlikle güvenlikli bir bölge oluşturmalı. Göçmenlerin yaşamını garantiye almak için çözüm arayışlarını sürdürmeli” ifadelerini kullandı.

Malik Hafız sözlerine şöyle devam etti: “ Suriyeli mültecilerin kaderi, Suriye sorununda aktif güçler arasında varılan ve varılacak anlaşmalara bağlı olacak. Bu, Arap Birliği'ne dönüşle mümkün olan bir durum değil. Çünkü Şam hükümetine çözüm seçeneği sunulmayacak. Arap Birliği'ne dönüş bir formalitedir ve siyasi anlaşmalara varıldığı, Suriye'de siyasi çözümün doğrudan destekçisi olduğu anlamına gelmez.”

Şam hükümeti üyeliğinin 2012 yılının sonunda Arap Birliği’nde askıya alınması ardından, Arap devletleri Şam hükümetinin Arap Birliği'ne geri dönmesini henüz onaylamadı.

(na/hb)

ANHA