​​​​​​​Emine Omer: Önceliğimiz çetelerin işgal ettiği bölgelerden çıkartılması

İşgalci Türk devleti ve çetelerinin işgalci alanlardan çıkartılmasının en temel gündemleri olduğunu ifade eden MSD Eş Başkanı Emine Omer, “Türk devletinin işgal alanlarında işlediği savaş suçlarına karşı uluslararası garantör ülkeler sorumluluklarını yerlerine getirmelidirler” dedi.

​​​​​​​Emine Omer: Önceliğimiz çetelerin işgal ettiği bölgelerden çıkartılması
11 Oct 2021   00:51
HABER MERKEZİ- ZANA DENİZ

Türk devleti ve çetelerinin Serêkaniyê ve Girê Spî’ye yönelik 9 Ekim 2019 tarihinde başlattığı işgal saldırıları iki yılını geride bıraktı. İşgal saldırılarında 300 bin sivil göçertilirken, Türk devletinin saldırılarda kimyasal silah kullandığı İsviçre merkezli Wessling Araştırma Enstitüsü’nde belgelendi. Fakat bütün belgelere rağmen Türk devleti işlediği insanlık dışı suçlardan dolayı yargılanmadı.

Türk devleti Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de işkence, insan kaçırma, hırsızlık, katliam vb. insanlık dışı her türlü suçu işlemeye devam ediyor. Öte yandan Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ise başta Efrîn olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’nin işgal altında olan bütün bölgelerinin özgürleştirilmesi ve Suriye krizinin sona ermesi için çalışmalarını hızlıca sürdürüyor.

İşgalci Türk devletinin Serêkaniyê ve Girê Spî’ye yönelik başlattığı işgal saldırısının ikinci yılında, işgal sırasında ve sonrasında geliştirilen diplomasi trafiğini ajansımıza değerlendiren Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eş Başkanı Emine Omer, temel sorumluluklarının göç eden halkın evlerine ve topraklarına dönmesini sağlamak olduğunu dile getirdi.

İşgalci Türk devleti ve ona bağlı çetelerinin Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine yönelik saldırılarının artarak devam devam ettiğini söyleyen Emine Ömer, “İşgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırısında on binlerce insan göç etmek zorunda kaldı. Bu saldırılarda yüzlerce sivil yaşamını yitirdi. Türk devleti işgal amaçlı gerçekleştirdiği saldırılarda çeşitli kimyasal silahlar kullandı. Bu kullanılan silahlara ilişkin tespitler yapıldı. Raporlar tutuldu. İşgal edilen Serêkaniyê, Girê Spê ve Efrîn’de çetelerin insanlık dışı suçları devam ediyor. Türk devleti savaş hukukunu hiçe sayarak bu bölgelerde savaş ve insanlık dışı suçlar işliyor” diye kaydetti.

‘ÜLKELER KENDİ ÇIKARLARI İÇİN TÜRK DEVLETİNİN SUÇLARINA SES ÇIKARTMIYOR’

Savaş suçu işleyen Türk devletinden uluslararası alanda herhangi bir hesap sorulmadığına da dikkat çeken Emine Omer, “Türk devleti kimsenin hesap sormamasından güç alarak saldırısını sürdürüyor” diyerek konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Öncelikle Türk devleti ve onunla birlikte bu suçları işleyen çetelerden hesap sorulması, bunların uluslararası mahkemelere hesap vermesi gerekiyor. İnsan hakları kurumları Türk devletinin işgal alanlarında işledikleri suçlara dair onlarca rapor tutmalarına rağmen bu konuda herhangi bir adım atmış değil. Türk devletinin işlediği suçlara ülkeler kendi çıkarları için ses çıkartmıyor aksine göz yumuyor.”

Arap ülkelerinin işgal saldırılarının başladığı ilk günden bugüne kadar Türk devletinin saldırılarına karşı net bir tutum sergilediğini söyleyen Emine Ömer, “Birçok Arap ülkesi bu durumdan rahatsız olduğunu defalarca dile getirdi. Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) işgale karşı hızlıca tutum alarak açıklama yaptılar. Mısır, saldırılardan üç gün sonra Arap Birliğini acil toplanmaya çağırdı. Bu toplantıda saldırılara karşı ortak açıklama yapılarak Türk devletinin işgalci tutumu teşhir edildi. Türk devletinin Suriye topraklarını işgal ettiği ve biran önce bu saldırgan tutumundan vazgeçmesi gerektiği vurgulanmıştı. Arap ülkeleri Türk devletinin işgalci olduğunu her seferinde dile getiriyorlar” dedi.

‘TÜRK DEVLETİNİN SALDIRILARI KRİZİ DERİNLEŞTİRİYOR’

MSD olarak Suriye krizinin ve işgalci saldırıların tartışıldığı çeşitli görüşmeler gerçekleştirdiklerini ifade eden Emine Ömer, Suriye içinde ve dışında muhaliflerle de sürekli görüştüklerini ifade ederek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Suriye krizinin çözümü noktasında Suriye muhalefetinden hareketlerle, Suriye krizindeki sorunun çözümü noktasında sık sık bir araya gelmeye çalışıyoruz. Suriye’nin demokratikleşmesi ve çözüm bakımından atılan bu adımları bütün taraflar olumlu görüyor. Bu kapsamda Suriye içerisinde üç büyük toplantı gerçekleştirdik. Avrupa’da da buna benzer görüşme trafiği yaşandı. Bütün görüşmelerde işgalci Türk devletinin saldırılarının Suriye krizini derinleştirdiğine dair görüşler de ortaya çıktı.”

Suriye’deki muhalif hareketlerin katılımıyla, Suriye krizinin tartışılacağı toplantının yapılacağının bilgisini veren Emine Ömer, “Siyasi sorunların yaşanmaması durumunda Ocak ayında bu toplantıyı gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Suriye krizinin diplomasi yollarla çözülmesi konusunda Suriye muhalefetinden hareketlerle hem fikiriz. Gerçekleştirilecek toplantıda da çözüm adımlarının atılması bakımından somut tartışmalar yürütülecek. Bu toplantının ana gündemlerinden bir tanesi işgalci Türk devleti ve çetelerinin Suriye’deki varlığı ve işgali derinleştirmesi. İşgalci Türk devletinin Suriye’nin bütününden çıkartılması gerektiği tartışılacak” ifadelerini kullandı.

Uluslararası güçlerin işgalci saldırılar karşısında ortaya koyduğu tutumu değerlendiren Emine Ömer, “MSD olarak yaptığımız bütün görüşmelerde gerek Avrupa’da gerekse de burada bütün ülkeler Türk devletinin işgalci saldırılarına karşı dayanışma göstereceklerini belirtiyor. Bu konuda Fransa’nın işgalci saldırılar karşısında tutum ortaya koyan açıklaması oldu. Avrupa Birliği ve başkaca ülkelerde saldırıları kınayan açıklamalar yaptı. Fakat Türk devleti bütün açıklamalara rağmen Kuzey ve Doğu Suriye başta olmak üzere Suriye’nin genelinde savaş suçu işlemeye devam ediyor” dedi.

‘SOMUT ADIMLAR ATMA KONUSUNDA İNSAN HAKLARI KURUMLARI YETERSİZ’

“Suriye’de devam eden krizin en önemli konularından bir tanesi zorla göç ettirme ve demografik yapının değişimidir” diyen Emine Omer sözlerini şöyle sürdürdü; “ Uluslararası insan hakları örgütleri ve ilgili kurumlar demografik değişim ve zorla göç ettirme politikalarına karşı sessizliklerini sürdürüyor. Bu da bağlı bulundukları ülkelerin siyasetinin etkisinde kaldığını gösteriyor. İşgale dair birçok açıklama yapan bu kurumlar somut çözüm konusunda oldukça yetersizler.”

Türk devleti ve çetelerinin saldırılarından sonra topraklarına zorla göçertilen halkın geri dönmesi için yoğun bir şekilde çalıştıklarını ifade eden Emine Omer değerlendirmesinin devamında şunları kaydetti: “Halkın güvenli bir biçimde topraklarına dönmesi insani temel haktır. Halkın evlerine geri dönmesi için öncelikle çete gruplarının o kentleri terk etmesi gerekiyor. Efrîn, Grê Spî, Serêkaniyê’nin demografik yapısının değiştirilmesi için başkaca bölgelerden getirilen Suriye vatandaşları için yeni bir yer yapılarak bunlar oraya götürülmeli ve zorla göç ettirilen halkımız güvenle evlerine dönmelidir. Diğer yandan uluslararası kurumlar ve insan hakları örgütlerinin bu konuda garantör olarak taahhütte bulunması gerekiyor.”

‘ENKS’NİN ÇAĞRISI İŞGALCİLERE HİZMET EDİYOR, HALKIMIZ İNANMAZ’

ENKS’nin Efrîn’de Türk devletinin işgalini meşrulaştırmak için açık bir şekilde yalan söylediğini ve işgalcilere hizmet ettiğini dile getiren Emine Omer, “ENKS yürüttüğü kampanya ile Efrîn’i güvenli göstererek Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işlediği suçların üstünü örtmek istiyor. ENKS halkın işgal edilen yerlere dönmesi çağrısı yapıyor. O bölgelerin güvenli olduğunu söylüyor. Fakat gerçek bu değil. ENKS’ye inanıp çetelere esir düşen birçok insanın yaşadıklarını biliyoruz. ENKS Kürt halkını Türk devletine teslim ederek kendi varlığını ve çıkarını kurtarmaya çalışıyor” vurgusunu yaptı.

“ENKS’nin yaptığı çağrıların amacı Efrîn halkının Şehba’da ortaya koyduğu direnişi bitirmektir” diyen Emine Omer konuşmasını şu sözlerle tamamladı; “Efrîn’e dönenler hiçbir garanti olmadan dönüyor, Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işkencelerinden geçiyor. Bugün Türk devletiyle hareket eden ENKS, Kürt halkını kendi kirli siyasetine kurban etmek istiyor. Halkımız bu çağrılara inanmamalılar. Bunun benzerini Serêkaniyê ve Girê Spê’de de yapmaya çalışıyor. Gerekli şartlar oluştuğunda ve bu konuda garantör devletler taahhüt verdiğinde halkımız topraklarına evlerine döneceklerdir. MSD olarak halkımızın evlerine güvenli bir şekilde dönebilmesi için üzerimize düşen sorumluluğu daha fazla yerine getireceğiz. Halkımızın işgalci saldırılara karşı bulunduğu her yerde verdiği mücadeleyi önemli görüyoruz. Bizde verdikleri mücadeleyi ve topraklarına geri dönme taleplerini her yerde dile getirmeyi sürdüreceğiz.”

ANHA