​​​​​​​Irak seçimleri ve Êzidilerin fırsatları-RAUF KARAKOÇAN

​​​​​​​Irak seçimleri ve Êzidilerin fırsatları-RAUF KARAKOÇAN
3 Oct 2021   00:20

Rauf Karakoçan

10 Ekim’de yapılması düşünülen Irak seçimleri, ülkenin içinde bulunduğu sorunları çözecek siyasi bir iradeyi ortaya çıkarmaktan uzaktır. Atanma ile işbaşına gelen Başbakan Mustafa Kazımi, üzerinde mutabakat sağlanarak, dışardan desteklenen bir başbakan olması nedeniyle birçok açıdan siyasi irade olmaktan uzaktır.

Irak’ın geleceği İran ve ABD tarafından ipotek altına alınmıştır. Askeri siyasi ve ekonomik açıdan çok ciddi yapısal sorunları olan Irak, tümüyle sona erdirilemeyen DAİŞ tehdidi altında aynı ciddiyetle güvenlik sorunları da mevcuttur. Post paylaşımı kıran kırana geçse de içerde çok ciddi bir değişim beklentisi yok, işin garibi böyle bir iddia da yoktur. Kazımi açısından güven oyu anlamına gelen bu seçimlerde ülke yönetimi Kazımi ile devam etmesi halinde silahlı güçleri olan, ciddi kitle tabanına sahip Şii grup ve partilerin istemleri doğrultusunda hareket etmek zorunda kalacaktır. Kazımi’nin çok ciddi kitle tabanına sahip olmamakla birlikte denetleyebildiği silahlı güçten de yoksundur.

ABD’nin göz kırptığı Kazımi’nin bu seçimlerde ki şansı oldukça azdır. Şii grup ve partilerin uzlaştıkları bir aday olmaması halinde seçim kazanması zordur. İktidar paylaşımında Başbakanlık makamı Şiiler’ in olduğu için uzlaşmak zorundalar. Bir partinin tek başına seçim kazanması olası görünmediği için genelde ittifak cephesi oluşturarak seçime gitmektedirler.

Seçim yarışı, ABD ile İran arasında geçeceğini söylemek daha doğru bir tanım olacaktır. İki ülkenin Irak’taki varlığı, egemenlik kurma çabaları, seçimlere de yansıyacak ve çekişme sahası haline geleceği muhakkaktır. Hal böyle olunca da oluşacak hükümetler dış baskı altında kalmaları kaçınılmazdır. Daha önceki seçimlere bakıldığında ileri sürülen mevcut varsayımları doğrulamaktadır. Yapılan seçimler Irak’ın sorunlarını çözmekten ziyade alelade kurulan hükümetler olmanın ötesine geçememiştir.

Türk devletinin, Türkmen cephesi aracılığıyla Irak siyasetinde arzı endam ettiği bilinmektedir. KDP üzerinde hatırı sayılır bir nüfuz oluşturan TC, askeri varlığıyla oldukça palazlanmış durumdadır. Güney Kürdistan’ı kendi pazarı haline getirerek büyük ekonomik çıkarlar elde etmektedir. Türkiye’nin Irak’ta, Güney Kürdistan’daki varlığı dikkate alındığında Irak seçimleriyle yakından ilgileneceği ve kendisine alan açacağı bilinmektedir.

ABD müdahalesinden sonra çöken devlet sistemi, DAİŞ saldırılarıyla birlikte iyice dağılmış hale geldi. Yeniden yapılanmaya, inşaya ve imara ihtiyacı vardır. Seçimlerle aşılacak gibi değildir. Hükümet değişimi, kabine değişimi ne kadar yapılırsa yapılsın ülke sorunlarını çözecek uzun vadeli stratejiden yoksundurlar. Dış güçlere bağımlılık ülkeyi tanınmaz hale getirmiştir.

Bu seçimler Êzidi toplumu için yeni fırsatlar yaratmaktadır. 2014 Ağustos’unda DAİŞ çetelerinin saldırılarıyla soykırıma uğrayan Êzidi toplumu, Şengal’de verdikleri mücadele sonucunda öz yönetimle tanıştılar, öz savunmalarını geliştirdiler. Özerklik talepleriyle Irak merkezi hükümetler nezdinde girişimlerde bulundular. Hewler ve Bağdat yönetimlerinin Êzidi soykırımındaki sorumlulukları bir yana, şimdi de Şengal’de zor bela yaşama tutunmuş Êzidilerin öz yönetim modeline karşı çıkmaktadırlar.

Êzidiler ilk kez kendi adına siyaset yapma imkanlarını yakalamışlardır. Özerk meclisi, kadın hareketi, toplumun ileri gelenleri, kanaat önderleri Şengal’e statü tanınması için çabalayıp durmaktadırlar. Şengal’in idari ve güvenlik sorununu kendi imkanlarıyla çözmüş olmalarına rağmen resmi statüye kavuşturulmasında KDP, TC’nin çok ciddi engellemeleriyle karşı karşıyadır. Hewler-Bağdat anlaşmasıyla mevcut kazanımları bile ortadan kaldırılmak istenmektedir. Êzidilerin yaşadığı sorunların çözümü yine Êzidilere düşmektedir. Kendi sorunlarını çözemeyen Irak, Şengal sorunlarını hiç çözemez. Bu nedenle kendi mücadelelerini her alanda yükseltmeleri ve örgütlülüklerini geliştirmeleri çok önemlidir. Kazanımlarını her platformda korumaları, imkanları ve fırsatları iyi değerlendirmeleri gerekir.

Eskiden tek sandalyelik kota ile meclise giren Êzidiler bu seçimlerde ilk kez Êzidi toplumuna 3 sandalye ile mecliste temsil hakkı verilmiştir. Bu önemli bir fırsat sunmaktadır. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekir. Êzidilerin kendi içinde ki parçalanmışlıkları, KDP’nin olumsuz rolü fırsatların heba olmasına yol açmaktadır. Yaşanan olumsuzluklardan sonuç çıkarmak, kazanımlarını korumak ve geliştirmek için bütün zeminleri iyi kullanmaları gerekir. Bu seçimlere yaklaşırken toplumun genel çıkarlarını gözeterek sandığa gitmelidirler.

Şengal sorununa BM ve kimi AB ülkeleri de dahil olarak Hewler- Bağdat ihanet anlaşmasının uygulanmasını istemektedirler. Bu anlaşma Êzidiler için intihar girişimidir. Êzidilerin kendilerine kurulan tuzakları bozmaları gerekir. Bütün güçlerini sahaya sürerek yurt dışında yaşayan Êzidi toplumu da dahil bu seçimlerin kendilerine tanıdığı fırsatları berhava etmemeleri gerekir. Şengel’de kimi odaklar, KDP artıkları, işbirlikçi konumlarını sürdürerek toplum çıkarlarından ziyade kendi aile ve aşiret çıkarlarını ön palanda tutarak seçimleri boşa çıkaracaklardır. Êzidiler dış düşmandan çektiği kadar işbirlikçilerden de zarar görmektedirler.

Bu seçimler, daha bilinçli ve daha örgütlü hareket etmeye vesile olmalıdır. Mecliste temsil gücüne kavuşmaları önemli bir avantaj sunmaktadır. Dar çıkarlara kurban edilmemelidir. İhanete, işbirlikçiliğe inat sandığa giderek kendi iradelerini ortaya koymaları gerekir. Şengal’de ki yönetim modeli aynı zamanda Irak sorunlarının çözüm anahtarı olarak görülmelidir. Êzidiler sahip oldukları demokratik çözüm, özerklik statü talebi, öz yönetim, öz savunmalarıyla Irak’a da yol gösterme iddiasındadır. Bu sorumluluk bilinciyle sandığa giderek irade beyanında bulunmaları tarihi bir fırsattır. Başarılar elde etmek fırsatları değerlendirmekten geçer.

ANHA