TC’nin dış politikadaki en büyük çelişkisi: Namus!-HALİT ERMİŞ

TC’nin dış politikadaki en büyük çelişkisi: Namus!-HALİT ERMİŞ
14 Sep 2021   03:00

 

HALİT ERMİŞ

 

Türk devletinin bölgedeki saldırıları sürüyor. Sonucun nereye varacağı ise aslında 2011 krizinden bu yana en fazla merak edilen ama dünyada kimsenin cevap veremediği bir soru olarak ortada duruyor.

 

Aslında sorunun bu kadar cevapsız kalmasıdır bir yanıyla herkesi savaşın bu kadar içine çeken. Türk devleti paravan örgütler üzerinden bölgede işgal ve soykırım saldırılarını yoğunlaştırırken, cevabı belirsiz olan sorunun sonuçta kendisine ne getireceğinden habersiz saldırıyor.

 

Ama aslında cevap hep bu sorunun içinde gizlidir.

 

Cevap şudur; Halkların soykırımı üzerinden inşa edilen cumhuriyet AKP ile birlikte giderek selefi zihniyetin tekeline girdi. Demokrasi kırıntıları da tedavülden kaldırıldı. Paravan çete örgütleri üzerinden halklar boğazlandı. Kuzey ve Doğu Suriye içinde sürgün ve katliamlar eşliğinde demografik değişim yaratılırken, Türkiye’nin demografisi de değiştirildi. Afganistan’dan tahliye edilen çeteler de bunu perçinledi. 

 

Yani aslında gidişat sonucun belirleyeni olarak adım adım örülüyor.

 

Türkiye’nin ani dönüşler üzerine bindirilmiş siyaseti bu yıllar içinde hep kırılmalara uğradı, uğruyor. Herkes düşman, herkes dost olarak algılandı, gösterildi. Ama aslında düşman olmayan kimse kalmazken, dosttan eser yok. Yalan ve hile üzerine kurulmuş bir partinin yönettiği bir ülkenin dış siyasetindeki dengesizlik de parti içindeki iktidar kavgaları, ülke içindeki hırsızlık, yolsuzluk gibi dengesizlik gösteriyor.

 

Bölgede ve hatta dünyada AKP hükümetine, Erdoğan gibi bir diktatöre kimse güvenmiyor, saygı duymuyor ve aslında çok da insan yerine koymuyor. Herkes ilişkileniyor ama bu ilişkinin mahiyeti devletler arası pragmatizm süzgecinden geçiyor.

 

Ülke içinde güvenen kimse yok. Oy verenler, etraflarında pervane olanlar da aslında ya yalan algının kurbanları ya da kanla sulanmış pastanın paylayanları. Ellerine bunca kan bulanmışken pastadan pay almadan masadan kalkmak istemiyorlar o kadar.

 

Garip bir şekilde sorgusuzca genel bir doğru olarak herkese kabul ettirdikleri bir şey daha var ki, son dönemlerde herkes ağzına dolamış durumda. Kur’an ayeti sanırsın, bir tane insan akıl yoluyla bir soru üretip mahiyetini sorgulamaya, anlamaya çalışmıyor.

 

Oturan sınır namustur diyor, kalkan sınır namustur, diyor.

 

Kendi sınırını namus gören, bunun için her şeyi yaparım diyen akıl başkalarının sınırlarını kevgire çevirirken o halde namussuzluk yapmış olur.

 

Zira başkasının sınırı da kendisi için namustur.

 

En fazla sınır ihlali yapan Türk devleti, AKP-MHP faşist yönetimi, ama gariptir ki en fazla da sınır namustur edebiyatı yapan yine bu faşist, beyinleri kanla bulanmış soysuzluk safında tüm rakiplerini geride bırakan da yine bu AKP-MHP faşist yönetimi.

 

Sınır namus madem, sizin Suriye ve Irak sınırlarını, sizi çılgına çevirecek, tüm faşist duygularınızı şahlandıracak ve deliye döndürecek diğer ismiyle söyleyeyim Rojava ve Başûrê Kurdistan sınırlarını bu kadar delme hakkını kim veriyor size?

 

Siz bu kadar sınır ihlali yaparken Rojava ve Başûrê Kurdistan sınırlarını aşarak namussuzluk yapmış olmuyor musunuz?

 

Aslında tam da bunu yapıyorsunuz. Öyle ya, madem sınır namustur, o zaman siz başkasının namusuna göz diken, el atan en değme namussuzlarsınız. Çünkü sadece sınırları ihlal etmiyorsunuz. İhlal ettiğiniz o sınırlarda her türlü talan, hırsızlık, taciz, tecavüz ve işkenceyi de yapıyorsunuz.

 

Özcesi kimse suçta sizinle boy ölçüşemez.

 Sanırım siz ancak bu dilden anlarsınız. Ve yaşadığınız, nefes aldığınız her an bu namussuzluğunuzla, devriâlemde rezil olacaksınız.

 

Vakti zamanda Selahattin Demirtaş kendi paranızla kendinizi rezil ediyorsunuz babında bir söz söylemişti. Şimdi ise kendi argümanlarınızla rezil oluyorsunuz, namus yoksunu oluyorsunuz. Varsa tabi bir namus.

 

Son söz olarak;

 

Siz bu denli bağırıp çağırarak kendi sınırlarınıza namus anlamı yüklüyorken, sınırlarını kevgire çevirdiğiniz devletler de yarın aynı tonda cevap verse ne olacak?