​​​​​​​‘Göç çözüm değil değerleri korumak önemli’

Göçmenliğin kölece bir yaşamı beraberinde getirdiğini söyleyen Şehit Lokman Demokratik Toplum Akademisi Üyesi Fatima Abdullah, gençlere topraklarını, kimliklerini ve değerlerini koruma çağrısı yaptı.

​​​​​​​‘Göç çözüm değil değerleri korumak önemli’
11 Sep 2021   02:14
QAMIŞLO – SÎMA BIROKÊ

Son dönemde bölge ve dünya genelinde göç edenlerin sayısında ciddi bir yükseliş var. Özellikle gençler tehlikelerle dolu göç yolculuklarına çıkıyor. Bu tehlikeleri atlatanları ise toprak, dil ve kültüründen uzaklaşma, asimilasyon gibi diğer tehlikeler bekliyor.

Konuya ilişkin konuşan Şehit Lokman Demokratik Toplum Akademisi Üyesi Fatima Abdullah, göç konusunun doğa ve toplumlar tarihinde daha güvenli bir yaşam için süregelen bir olgu olduğunu hatırlatarak, “Fakat sınıflı toplumun ortaya çıkışıyla birlikte iktidar olgusu da oluştu. Burada toplumun yoksul sınıfı zarar gördü ve göçü bir kurtuluş yolu olarak görmeye başladı. Günümüzde insanlar ekonomik, siyasî ve yaşamsal birçok nedenden dolayı göç etmeye yönelmektedir” dedi.

Göçün insan ve canlı doğasında her zaman var olduğunu ancak mülteciliğin kapitalist modernite ile ortaya çıktığını da sözlerine ekleyen Fatima, bu süreçle birlikte köy toplumunun kente taşırıldığını ve toplumsallığın zedelendiğini dile getirdi.

Birleşmiş Milletlerin (BM) 2020 yılı göç raporundaki verilere göre dünya genelinde 281 milyon kişinin topraklarını terk etmek zorunda kaldığı ve her geçen yıl bu sayının arttığı belirtiliyor.

‘BAKUR VE BAŞÛR’DA HÜKÜMET BASKILARI GÖÇE ZORLUYOR’

Devlet yönetimlerinin toplum üzerindeki baskısının göç ve mülteciliğin başlıca sebebi olduğuna dikkat çeken Fatima, Bakurê Kurdistan’da Türk devletinin Kürt halkına yönelik baskılarını örnek vererek, “Bu baskılar sonucu halk topraklarından uzaklaşmak zorunda kalıyor. Aynı durum Başûrê Kurdistan’da da geçerli. Başûr hükümeti bugün Türk devletine kapılarını ardına kadar açmasaydı Başûrlu binlerce genç göç etmek zorunda kalmayabilirdi” diye konuştu.

Göç koşullarının kadınlar için daha büyük tehlikelerle dolu olduğunu söyleyen Fatima, göç yollarında kadınların şiddet ve cinsel saldırılara maruz kaldığını da ekledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 yılında insan kaçaklığına ilişkin hazırladığı raporda, Başûrê Kurdistan’daki hükümete bağlı güvenlik kurumları aracılığıyla Suriye ve Iraklı göçmen kadınlara fuhuş yaptırıldığı ifadeleri yer almıştı.

‘MÜLTECİLİK KÖLECE YAŞAM SUNUYOR’

Fatima, devletlerin göç ve mültecilik politikalarına ilişkin ise şunları söyledi: “Göç ve mültecilik konusunda devletlerin ortak politikaları var. Göç yollarına çıkan binlerce göçmen denizlerde kasıtlı bir şekilde boğduruluyor. Göç yolunda yaşanan ölümler tesadüf değildir. Bu sistematik politikaların sonucudur.”

Uluslararası Göç Örgütü’nün hazırladığı rapora göre sadece 2021’in ilk yarısında, dünya genelinde bin 146 göçmenin denizlerde boğularak hayatını kaybetti. Raporda ayrıca 2020 yılına göre bu rakamın 2 kat arttığına da dikkat çekildi.

Fatima Abdullah, başka ülkelere göç eden insanların o ülkedeki dil ve kültürden etkilendiğini, bununla birlikte ekonomik ve siyasî anlamda kölece bir yaşamla karşı karşıya kaldığını söyledi.

‘ÇÖZÜM GÖÇTE DEĞİL DEĞERLERİ KORUMAKTA’

Şehit Lokman Demokratik Toplum Akademisi Üyesi Fatima Abdullah, ülke topraklarına ve değerlerine sahip çıkma üzerine şunları ifade etti: “Özgürlük kolay elde edilmez. Bu yüzden toplum, Rojava Devrimi ile eline geçen fırsatı kaçırmamalı, kazanımlarını korumalıdır. Elbette devrim süreçlerinde halk zorlu koşullarla, engellerle ve yetmezliklerle yüz yüze kalabilir ancak tüm bu engeller halkların ve toplumun birliğiyle aşılır.”

Fatima son olarak gençlere şu çağrıyı da yaptı: “Gençler toplumun dinamik gücüdür ve devrimde en büyük rol onların olmuştur. Aynı zamanda toplumun geleceği olan gençler örgütlü bir şekilde mücadele yürütmeli; toprağına, kültürüne ve diline sahip çıkmalıdır.”

(cj)

ANHA